hesabın var mı? giriş yap

  • arkeoloji bolumde okuyan bir kisi tarafindan, bilgisayar muhendisliginde okuyan bir kisiye yoneltilmis soru:

    - abi sen bilgisayar muhendisliginde okuyordun dimi?
    - evet.
    - size hacker 'lik yapmayi ogretiyorlar mi, boyle bir ders var mi?
    - sizde tarihi eser kacakciligi diye bir ders var mi?
    -?!

  • sonunda bu sezonun fatality hareketini de yedik. aslında taraftarı olmasak bu beşiktaş çok komik bir takım.

  • mekan: sakarya üniversitesi eğitim fakültesi b blok 3102 nolu salon
    ders: eğitim tasarımı

    öğretmen: soru 4 yazın öğretim tasarımına koyulan...
    öğrenci: öğretim tasarı...?
    öğretmen: ...mına koyulan

    2. quiz ve 70 kişilik sınıf iptal oldu.

  • "muhalifim ama... " trollerinin görmesi gerken işid zihniyeti eylemi.

    size yıllardır "lgbt bireyler sarı öküzdür" derken bunu kast ediyorduk...

    3 gündür ilgili başlıklarda "ama onlarda gözümüze sokmasın" "muhalifim ama... lgbt dayatması" yazanlar bir kaç seneye dayatmanın kralını görecek.

    iran'a afganistan'a da islam devrimi bir gecede gelemedi, sizin gibi "muhalifim ama..." kitlesinin bu mollalara müsama göstermesi ile geldi.

  • bir dönem diyetisyene gidilmiş ve başarılı bir şekilde 10 kiloya yakın kilo verilmiştir. daha sonra çeşitli nedenlerle diyet bırakılmış ve o 10 kilo aynen geri alınmıştır. bu geri alma sürecine askerliği nedeniyle şahit olamayan arkadaşa asker ziyaretine gidilir. arkadaş nizamiyeden çıkar çıkmaz sorar: "olm sen diyetisyene gidiyodun, naaptın diyetisyeni mi yedin?"

    eve dönülür, eşofmanlar giyilir, yürüyüşe çıkılır, spor salonuna yazılınır.

  • ikinci dünya savaşı sonrasında başta amerika olmak üzere bir çok dünya ülkesinde, baby boom olarak adlandırılan bir nüfus artış hızı görüldü. bu nüfus artış hızında etkili olan bir çok etmen var. doğum oranlarındaki patlamanın psikolojik, sosyolojik, evrimsel ve ekonomik boyutları mevcut. suriyeli göçmenlerin çocuk sahibi olması da bu açılardan değerlendirmeli.

    evrimsel olarak türler tehlike altındayken üreme içgüdüleri aktive oluyor. bu türün devamı için gerekli. nüfusta çeşitli nedenlerle hızlı azalmalar görülmesi, üreme davranışını arttırıyor. insan türünde de böyle bir eğilim söz konusu.

    ekonomik ve psikolojik açılardan bakarsak, büyük savaşlarda ve çok kötü koşullarda yaşayan insanlar, o dipteki halden sonra biraz feraha çıkınca kendilerini daha güvende hissetmeye başlıyor. insanların hayattan beklentileri savaş yüzünden düşüyor, bu nedenle kötü koşullarda bile yaşasalar rölatif olarak beklentileri karşılanmış oluyor. bu da çocuk sahibi olma davranışını arttırıyor.

    savaşlarda erkeklerin daha çok ölüyor olması, nüfustaki kadın/erkek oranının kadın lehine artması da doğum oranlarını arttıran bir faktör olarak kabul ediliyor.

    'bunlar da savaştan kaçmış hala doğuruyorlar' demek yerine, olaylara biraz daha geniş perspektifle bakmakta fayda var.

    mülteci sorunu artık tüm dünyanın sorunu. dünyanın her yerinde, güç odaklarının çeşitli menfaatler uğruna ateşlediği yangınlar, yani savaşlar var. mülteciler mağdur ve iyilik bize mağdurun yanında olmayı öğütler. bunu her zaman akılda tutmak gerekli.

    dipnot: perişan halde çocuklar ve ebeveynler görmek beni çok üzüyor ancak bu tip meselelerin düzenlenmesi sadece bireylere bırakılmamalı diye düşünüyorum. dünyanın ciddi mülteci politikası düzenlemelerine ihtiyacı var. başta aşılama ve doğum kontrolü olmak üzere sağlık politikaları, istihdam ve barınma düzenlemeleri şart. bm ne yapıyor allahaşkına, çok merak ediyorum.

  • türkiye'ye lezzet keşfine çıkan yabancı bir şefin programı vardı. tüm türkiye'yi dolaştı ve her yörede yediği her şeye amazing diyordu, tarhana çorbasına bile. ta ki karadeniz'e gelene kadar. adam karadeniz yemekleri için kibarca pek damak tadıma uymuyor demekle yetindi. söyleyeceklerim bu kadar.

  • müşterilerden hala yüzsüzce para tokatlamaya devam eden şirket, ödemesi gereken parayı ise ödemeyeceğini söylüyor. böyle komedi görmedim, şimdi üyeleri bana maç yayını vermiyorsun ben de sana ödeme yapmam dese avukatları ile beraber binlerce insana taahhütünüz var icra yollarız diyecek olan araplar, kendi ödemesi gereken yükümlülüğe ise ödemeyeceğiz diyorlar.

  • dünya bunların yüzü suyu hürmetine dönmüyor. dünya bunlar bu kadar mal oldukça biz bunları daha çok sömürürüz diye düşünen fırsatçılar tarafından yönetilmeye devam ediyor. hep de böyle olacak bu kafayla.

    sıçayım sizin aptal romantizminize.

  • midem bulanıyor bu diziyi izlerken, içim kalkıyor, boğazım düğümleniyor. babam iki adım ötemde. kendisiyle gurur duyuyor, o da sevdi çünkü başka bir kadını, o da ikilemde kaldı. ama bırakmadı bizi, annemi ve senelerce yüzümüze vurdu bunu. gurur duyuyor babam, aşkını bizim için hiçe saymış. gurur duyuyor babam, 7 kızının evlilğe olan, erkeklere olan inancını güvenini sarstığı ve 30 yıllık karısının gururunu hiçe sayıp bunları söylediği için...

  • paradoksal bir kanıt olacaktır. simülasyon olduğunun kanıtı bulunursa ve yazılımcı bundan hoşnut olmazsa evreni bir süreliğine durdurur, bir yama ekler zamanı da biraz geriye alıp yeniden başlatır. sorun kalmaz.

    yazılımcı bir yerde bunun simülasyon olduğunun ortaya çıkmasını istiyorsa o zaman iş kötü. programın sonuna gelmiş olabiliriz.

  • adamın biri, pejo marka bir minibüs alır.
    sonraki gün yolcu taşımaya çıkar. minibüs tıklım tıklım, tutar kasabanın yolunu ve gittikçe hızlanır.
    yolculardan biri:
    -kaptan yavaş, bir yere çarpacağız! der.
    şoför:
    -sen pejo'yu biliyor musun? der.
    yolcu:
    -hayır! der.
    şoför: -o zaman sus der ve devam eder.
    minibüs hızlanmaya devam eder..
    bir yolcu daha seslenir:
    -oğlum ben hastayım, biraz yavaş!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    amca ne bilsin,
    -hayır! der.
    -o zaman sus der, şoför..
    bu kez bir kadın seslenir:
    -hamileyim! lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşürceğim !!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    kadın:
    -yok! der.
    şoför yine aynı cevabı verir..
    arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
    -yavaş git kardeşim, öldüreceksin bizi !!!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    genç:
    -biliyorum lan, ne olacak? der.
    şoför:
    -o zaman çabuk söyle, bunun freni nerde?...

    durumumuz budur !