hesabın var mı? giriş yap

  • "sihirli ayakkabilari" ile kalplerimize gelip kuruldu. bir park bankinda oturup anlattiklarini dinledikten sonra, hala dunyaya ayni gozle bakabiliyor muyuz?

  • lise yıllarım.. bir arkadaşın uzak bir semtteki evine ulaşmaya çalışıyorum.. arkadaş, evini dolmuş güzergahı üzerinden landmarklar vererek tarif etmiş bana.. "şu binayı görünce ayağa kalk, ışıklara gelince 'inicem' de.. aman kaçırma ışıkları!" filan diye.. stres içinde işaretlediği yerleri görmeye çalışıyorum, gördükçe de verdiği talimatlara uyarak ilerliyorum..

    derken o falanca binayı gördüm, ayağa kalktım.. ışıklara 25-30 metre kala "inecek var!" demeye niyetli bi şekilde kapıya ilerledim lakin muvaffak olamadım.. çünkü ön göğüste kocaman kırmızı harflerle yazılmış "bismillahirrahmanirrahim" yazısı nöronlarımın en düğüm olanlarını harekete geçiriverdi*"bismillahirrahmanirrahim" diye haykırıverdim.. dolmuş ta zınk diye durdu üstelik.. kapı açıldı, bütün yolculara huşu çöktü, indim!

  • kepazelik.

    linki şu: http://www.youtube.com/watch?v=pmcqrzl3kkq

    mesajı da şu:

    sevgili çoban çocuk,
    ne kadar yazık sana. öyle oğlaklarla, oksijenli havada, taş dizerek filan köylü köylü yaşıyorsun toz toprak içinde. ay kıyamam dişi de yok ne tatlı! halbuki köyüne gelip toprakları dinamitlesek, savrulsan şöyle bir. şaşkın şaşkın bakmana aldırmadan, sen ne olduğunu anlamadan gökten demirler, betonlar yağdırsak, asfaltlar döşesek her yere, egzoz egzoz kokutsak ortalığı ne güzel olur. çok iyiyiz değil mi? her şey senin için çoban çocuk. senin iyiliğin için. sen modern ol, öyle pisilkelköylü olma diye. toza toprağa belenme diye. taşları üst üste dizeceğine legoları diz, plastik topunla oyna, saf keçi kaymağı yiyeceğine e330 içeren algida ye diye. sonra da kirlenmek güzeldir diyip, sana debelenecek bir parça çimen ekelim kapının önüne, ona da "çimlere basma" diye tabela yazalım, basama diye. o içine ışınlandığın dublekse annen temizliğe gitsin, sana da "varoş" diye gülebilelim diye. o filmin başındaki böceği de detan böcek yemiyle yuvasında öldürelim, o çalıyı da keselim yerine ithal bahçe düzenlemesi yapalım da ihya ol diye. çünkü sen milletin efendisisin, efendi efendi otur şehirde diye.

    şehirleşme ne kadar muhteşem bir şey bilemezsin çocuk. bunu tartışmaya bile gerek yok. konya ovası'nın yüzölçümünden de utanmadan buğday ithal etmek ne şahane. iki kelimeyle gerçek oluyor bu: tarım politikası. (başka öyle sihirli şeyler de var üç harfli, sen cahilsin, bilmezsin. abd var, imf var, akp var.) senin karnını çobanlıkla, çiftçilikle doyurmanın yollarını arayacağımıza seni, kendini bile köyünden, köylülüğünden tiksindirecek, gecekondulara imrendirecek kadar fakir, mahrum, cahil bırakmak ne harika. şehirde bin beter fakirliğe, mahrumiyete, cehalete mahkum etmek ne gorgeous! ama merak etme, sana kredi vereceğiz. faiziyle alacağız. ödeyeceğim diye sefil olacaksın. ne müthiş değil mi? çünkü biz "türkiye’nin potansiyelini gerçeğe dönüştüren banka"yız. sen gerçek değilsin, yoksun, potansiyelsin. seni gerçeğe dönüştüreceğiz. ne süperiz.

    ay çok şirinsin. o önüne düşen tuğlayı da kafana attıydık, isabet etmedi. kusura bakma, olur mu.

    seni seven,
    g.b.

  • ben burada ortağa değil katil olan adama aciyorum keşke ikisinin de dünyasını mahkemelerde karartsaydi ama başa gelmeden konuşmak kolay

  • neden yüzyılın dizisi yüzyılın ilk çeyreğinde seçiliyor.

    edit: madem entry ünlenmiş buradan walter white'ın taaa şaka şaka. neyse seni seviyorm sevgilim umarım bunu okuyorsundur :d.

  • üzücü haber.

    grup olarak dolaşan köpekler çok tehlikeli saldırma potansiyelleri de az değil bir araya gelince çete gibi takılıp terör estiriyor şerefsizler.