hesabın var mı? giriş yap

  • üç defa temelli evrim geçirerek "business pivoting" denen kavramın en güzel örneklerden biri olan firma.

    netflix ilk kurulduğunda, elinizdeki dvd'leri, netflix'teki dvd'ler ile değiş tokuş ederek sürekli farklı filmler izlemenizi sağlayan bir paylaşım platformuydu. aylık belirli bir ücret karşılığında dvd kiralayıp, izleyip, geri gönderiyordun. şirketin core business'ini incelersen bildiğin "lojistik" şirketi yani, dvd gönder - al şeklinde çalışmışlar, bu kadar basit.

    dvd'lerin kaybolduğu ve git gide azaldığı dönemde, yeni bir yol bulmak gerekmiş, adamlar bakmışlar içerik tüketimi işi tamamen internete dönüyor. insanlar diziyi filmi internetten izler olmuş. e sonra aylık üyelik ücreti karşılığında film ve dizileri, internetten stream etmek odaklı ilerleyen bir firma haline gelmişler. temel iş alanı, lojistikten, servise dönmüş.

    üçüncü safhada, özellikle de son iki yıl, görmüşler ki bir sürü site türemiş. hulu'su var mesela, amazon'u var, apple tv'si var, var oğlu var. aynı dizi birden çok serviste de yayınlanabiliyor. adamlar fark etmiş ki, içeriği kendileri üretip, yalnızca kendi servislerine özel olarak yayınlamadıkça, bu dizi / film yayınlama işi patlamaya doğru gidiyor. zira kullanıcı apple tv kullansa da aynı diziyi izleyebiliyooor, hulu kullansa da. onlar da biz kendi dizimizi artık kendimiz çekelim demişler, adına da netflix originals demişler mi? şu anda popüler bir çok dizi, orange is the new black mesela, direkt olarak netflix yapımı ve netflix dışında yasal olarak başka yerde izlenemiyor. yani herifler servisten, prodüksiyon şirketi pozisyonuna geçmişler.

    bilişim gibi inanılmaz değişken bir sektörde firmaların "devirleri" birkaç seneye inmişken, her bir-iki senede bir isimler sürekli değişirken, bu heriflerin lojistikten servise, ardından prodüksiyon modeline geçmeleri gerçekten çok öngörülü ve başarılı bir strateji olmuş. bunu da buraya böyle not alalım, ibret alalım derim. biz türkiye'de iş yapmaktan ve kendimizi meşgul tutmaktan, büyük resme odaklanmayı beceremiyoruz, "işimiz nereye gidiyor?" ve "3-5-10 sene sonra aynı işi yapabiliyor olabilecek miyim?" sorusunu kendimize hiç sormuyoruz. büyük resme odaklanmıyoruz. işte bu herifler bunu iyi becerdikleri için 5-10-20 senelik teknoloji şirketleri çıkarabiliyorlar der ve entrymi bitiririm çocuklar. bye.

  • bakmak.

    mütemadiyen bakmak.

    ne yazık ki çok bakan bir milletiz. insanlar parkta, sokakta, işte, metroda, otobüste, avmde kimi görse mal mal bakıyor.
    kadın erkek farketmez, güzel kadına ayı gibi, hafif dekolteliye ejderha gibi bakıyor. küpe takan adama bakıyor. saçı uzuna bakıyor. dövmeliye bakıyor. aykırı gördü mü feci kitliyor. metroda kitap okuyana bakıyor. telefonuyla oynayana bakıyor. kulaklıkla müzik dinleyene bakıyor. engelliye bakıyor. sağır dilsiz kendi aralarında işaret diliyle konuşanlara öküz gibi bakıyor. uzuna kısaya ayrı şişmana zayıfa ayrı bakıyor. sporunu yapana uzun uzun bakıyor, içkisini içene kıl kıl bakıyor. gülene, eğlenene, kahkaha atana fesat fesat bakıyor.

    bakmayın güzel kardeşim. bakmayın. bu kadar bakmayın. biraz medeni olun, kendi işinize bakın. kendi içinize bakın. dönüp bir aynaya bakın.

  • "yeni bilgiler öğrenmek yerine neden bebek şeyleriyle oynayalım ki?"

    dont worry çucuğum, 6 ay sonra yaşadığın ülkenin başbakanından daha iyi okuyup yazabilen biri olacaksın. (başbakan binali vasıfsızı)

  • 2018'den bugüne maaşlı çalışan insan için ev araba almak imkansıza yaklaştı, eviniz yoksa istanbul'da barınma hakkı büyük ölçüde elinizden alındı. 2028'e kadar daha neleri kaybedebileceğimizin farkında olmayan bir ülke dolusu dangalakla yaşıyoruz.

    merkez bankasında para yok. yakında ülke piyasa için hammaddeye, enerjiye ya da gıdaya dolar bulamayacak. belki gün içinde elektrik doğalgaz kesintileriyle yaşayacağız, belki mont ayakkabı alamaz duruma geleceğiz ya da marketteki alım gücümüz şu ankinin bile kat kat altına düşecek.

    bu sırada akp medyası avrupa'da da böyleymiş diye palavra sıkacak. patates soğan yemeseniz de olur vatan elden gitmesin diye şovenizm yapılacak. belki terör örgütleriyle anlaşmalı bir korku tiyatrosu oynanacak. akp ne kadar mağdur ve ne kadar mağrur olduğunu göstermek için karşı bir güvenlik tiyatrosu oynayacak. birileri ölecek. birileri aç kalacak. bankalar hala kredi veriyor olursa birileri cep telefonu almak için kredi çekecek. hayat bok gibi akıp gidecek. italya fransa kadar hayat yaşanabilecek bir ülkede yaşamak varken, türko, islami hassasiyetler ve insan çöplüğü yüzünden arjantin, endonezya, pakistan arası sik gibi bir ülkede ömür tüketmiş olacak.

    tüm bunlar sizin insanlık onurunuza dokunmuyor olabilir ama benimkine dokunuyor. sizin hayat dediğiniz şeye ben hayat demediğim için sonu gelmiş oluyor.

  • aşırı kar yağdı doğal olarak kapandı diyor. e arkadaş madem aşırı yağışta yollar kapanabiliyor o halde ibb'ye attığınız iftiraları ne yapacağız??. sanırsın ki sadece tem otoyoluna çok kar yağmış da istanbul'un diğer yerlerine anca iki üç kar tanesi falan düşmüş.