hesabın var mı? giriş yap

  • ankaranın merkezinde bir liseye başlıyorum. ilkokul ve ortaokulun varoş çevresinden sonra burası bir garip. ne konuşmaları anlıyorum ne tarzı. ama yine de aram iyi milletle. ayakkabı muhabbeti açılıyor adidas diyor, çeyrek boğaz yarım boğaz muhabbetleri. adidaslara gözüm takılıyor. biri nike diyor altında hava torbası var diyor yuh diyorum. ama şaşkınlık had safhada. beden dersi için spor ayakkabı alınacak. ortaokulda bile spor dersine iskarpinle çıkardık. şimdi burada olmaz annem para veriyor ben anlamam sen git al diyor. ulus'un denizciler caddesinden samanpazarına doğru gidiyorum. ulan tezgahta adidas, giriyorum abi kaç para bu 7 lira 5 lira olur mu? olur olmaz derken 5 liraya alıyorum. nasıl seviniyorum ben de yarım boğaz laflarına gireceğim, bilekleri koruyor diyeceğim. ayağımı ileriye uzatarak. okula gidiyorum ayağımda gıcır gıcır adidas. bakıyorum ne laf eden var ne soran. yine başkasının bu kez tam boğazlı bir kırmızı adiadası konu oluyor. atlıyorum yarım boğazlı adidas iyidir diyerek ayağımı kaldırıyorum. bana bakıyorlar ama ayakkabıya bakmıyorlar bile. iyi de oğlum bu adidas değil ki? nasıl değil nasıl anlaşılıyor ki? adidas'ta 3 şerit olur diyorlar sendeki 2 şerit. beynimden vurulmuşa dönmüyorum tabi ki, sadece şaşkınım, hayranlıkla inceliyorum arkadaşlarımı vay be bu kadar bilgiyi nasıl akıllarında tutuyorlar diye.

  • 63 yaşındayım, sabah güneşi selamladıktan sonra kahvaltımı yapar kahve içerim. akşamları genelde 4-5 gibi yemek yerim. emekli ikramiyasiyle kendime çok güzel bir kompüter dizdirttim. internetini, spotify'sını, netflix'ini, ne lazımsa bağlattım. arada iki dizi atıyorum, biraz sözlüğe takılıyorum. face'e girmedim, sarmadı. gençliğimde biraz çapkındım herkes orada şimdi, yüzlerini göresim yok. 20-25 senedir takip ettiğim rss feed'ler var onları okuyorum ara ara. akıllı telefon almadım, gözüm seçmiyor, hem parmaklarım da kalın dar geliyor. gözlük modeli çıkarsa alrım. arada hayrına nude atan arkadaşlar var burada, gelişmeler yaşanıyor falan. yani tüm bunlara rağmen sözlüğe girdiğim için neden utanmam gerektiğini anlayamadım. gençler bi garip.

  • söz konusu fotoğrafı 2'si erkek 3'ü kadın 5 kişiye "bu elbisenin renklerini altın-beyaz mı yoksa mavi-siyah mı görüyorsun?" sorusunu yönelterek gösterdim. erkeklerden biri altın-beyaz, diğeri mavi-siyah derken kadınların üçü de "hiç güzel değilmiş" dedi.

  • eğer rahat ve huzurlu bir yaşam istiyorsanız, "çok fazla parada gözüm yok" diyorsanız, ihtiraslarınızın değil keyfinizin kölesiyseniz; bölüm olarak tek tercihiniz resim öğretmenliği olsun.

    * işsizliğin kol gezdiği türkiye'de, en çok personel alımı yapan kurum millî eğitim bakanlığı'dır. resim öğretmeni, her okulun ihtiyacıdır. olmazsa olmaz.

    * mezun olduktan sonra ilköğretim okulunda çalışmaya başlarsanız; 90 gün kafa, 15 gün şubat, 23 nisan, 19 mayıs, 30 ağustos, 29 ekim, 9 gün ramazan, 9 gün kurban, 48 gün cumartesi, 48 gün pazar tatili yaparsınız. bir de rapor çakarsanız sizden güzeli olmaz. yanaklarınız al al olur; semiz, gürbüz bir insan olursunuz.

    * bir öğrencinin resim, heykel gibi sanat dallarına yeteneği yoksa, velisi bunu olgunlukla karşılar. matematik kötüye gidiyorsa; veli okulu istila eder, öğrencileri rehin alır, müdürü yakar, hademeyi keser.

    * müzik öğretmeni her pazartesi sabahı ve cuma akşamı okulda hazır bulunmak zorundadır. gecede 30 bin dolar para alan şarkıcı müsveddeleri "ay sabah sabah sesim hiç çıkmıyor" derken, müzik öğretmeni, her pazartesi sabahı "koooork maaaa" diye ses vermektedir. beden eğitimi öğretmeni okulun kadrolu bodyguard'ıdır. resim öğretmeni "yapma yavrum" dese yeterlidir. hatta onu bile demese olur.

    * ödev vermek, ödevleri okumak -daha doğrusu bakmak- kolaydır. resim ödevlerinin %96,78'i* yavrucağın annesi tarafından yapılmaktadır. tam not verirseniz; hem yavru, hem annesi hem de sülalenin geri kalanı memnun olur.

    * tahminimce öğrenciliği zordur, ama istikbâli parlaktır. millet hastanelerde, plazalarda, fabrikalarda tırmalayıp, 7 günlük iznin hayalini kurarken, siz izinleri kuru bamya gibi dizip balkona asarsınız.

  • senin yuzunden kendi ulkemizden 15 bin km uzakta yasiyoruz. yeri geliyor muhendis adam bulasikcilik yapiyor yeri geliyor garson oluyor yeri geliyor kebapci oluyor burda. birsuru beyin gocu oldu, birsuru muhendis, doktor, yuksek egitimli insan kacti ulkeden. ıssizlik diz boyu. ulkenin hali icler acisi. bir gun allah askina disari cik su etrafinda 1000 koruman olmadan sadece insanlarin yuzune bak. konusmana gerek yok sadece yuzlerine bak. ne kadar mutsuz ve stresliler. kavga etmeye, kendi stres ve sinirlerini bir baskasinda cikarmaya yer ariyorlar.
    birak artik. bare kacip gelen, birsuru zorluktan gecen ve hala gecmekte olan bizleri burda rahat birak.

  • 16 mart 1920 sabahı ingilizler şehzadebaşı karakolundaki mehmetçikleri uykularında, yataklarında öldürürken canını tehlikede görmeyip ingilizlere sempatisini bildiren

    1922'de kemal'in askerleri anadolu'dan ve trakya'dan yunanları, ingilizleri, fransızları temizleyip istanbul'a girecekken canını tehlikede görüp ingilizlere sığınan lider.

    istanbul henüz türk kontrolüne geçmediği halde türklerden o kadar korkmaktadır ki saray'dan rıhtıma gizlice intikal etmek için ailesiyle birlikte iki kızılhaç aracına binmiştir.

    bu adamı övmek, övenin kaç paralık insan olduğunu gösterir. başka bir işe yaramaz.

    edit:typo