ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökhan töre'yi 100 milyon euro'ya satarım
-
(bkz: add manager)
iktidar partisi gidiyor diye kadeh tokuşturuyorlar
-
farklı anlamlar içerebilecek söz:
kadeh: içki içiyorlar. müslüman değil. solcu, ateist, terörist.
tokuşturuyorlar: seviniyorlar. yani akp mağdur.
ıktidar partisi: benim partim olduğunu düşünmeyin, ben tarafsızım ya.
gidiyor diye: dikkat edin, bunu ilk kez kullanıyor. ıktidar partisinin gitme ihtimali mi var gerçekten? yoksa yine mağduru mu oynuyor?
dünyanın ilk sessiz tezahüratı
-
futbolla memleket sebebiyle trabzonspor eşiğindedir ilişkim. malum bizim takım hem futbol, hem zihin olarak pek iyi olmadığı için iyice soğudum genel olarak futboldan.
o yüzden benim cahilliğimse affola, yoksa bu beşiktaş her geçen gün bir "futbol" kulübü olmanın ötesinde kültüre mi evriliyor dostlar? bu adamlar futbolu bırakmış, aşmış, başka bir şey icra ediyorlar resmen. böyle beşiktaş şampiyon olmasa nolur, adam bu takımın her türlü müptelası olur.
anadolu insanının çok da saf ve temiz olmaması
-
yıllarca bize yutturulmuş yalanların en başında gelir.
çok büyük bir kısmında merhamet duygusu yoktur, sapıktır, sözde namus bekçiliği yapar, hayvanlara işkecede önde gelir, karşısında kibar gördüğü kişiyi ezmeye çalışır. gücü yetmeyeceği ya da çıkarı olan kişiye ses etmez, ama fırsat bulunca ya da 3-5 kişiyi çevresine toplayınca kendini adam sanır güçsüze her türlü saldırıyı yapar.
hayvanlara işkence:
konya'da yakılarak öldürülen köpek yavruları
köpeğin araba ile sürüklenerek öldürülmesi - zonguldak
koruma altındaki oklu kirpinin dövülerek öldürülmesi - şanlıurfa
yavruları olan köpeğin öldürülmesi - sivas
yavru kedilerin yakılarak öldürülmesi - antalya
bacakları ve kuyruğu kesilen köpek - sakarya
zehirlenip poşetle ormana atılan kediler - denizli
ayıyı öldürüp cesedini dövmek - trabzon (of)
tilki yakalayıp işkence etmek - ardahan
hamile köpeği öldürüp traktörle sürüklemek - bursa
.
kadına, çocuğa yönelik şiddet ve tecavüz
özgecan aslan cinayeti - mersin
8 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz - sivas
kuma istemeyen eşe şiddet - adana
11 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz - erzurum
12 yaşındaki kıza aile içi tecavüz - konya
dışarı çıktı diye 7 aylık hamile kadının dövülmesi - karaman
torununa tecavüz eden üstelik torununun biolojik babası çıkan dede - mersin
.
farklı inanç ve görüşlere saygı:
alevi öğrenciye namaz kılmıyorsun dayağı - sivas
alevilerin kapısına boya ile çarpı işareti yapmak - malatya
engelli erkek memura küpe tutanağı - gaziantep
dövmesi var diye adam bıçaklamak - karaman
yolda ele ele yürüyen çifte saldırı - diyarbakır
.
corona virüs - special edition
karantinayı delmeye çalışan umreciler
kızını karantinadan kaçırmaya çalışan gurbetçi çomar
maske ve dezenfektandan vurgun yapan esnaflar
umreciler dönüşte kontrollerde yakalanmasın diye ateş düşürücü verilmesi
polis de hasta olsun diye polise türüren umreci
deprem - special edition
yardım görevlisi kılığında hırsızlar
malzemeden çalan müteahhit
ege üniversitesi hastanesinde yılbaşı kutlaması
-
29.12.22, saat kaç? şayet öğle paydosunda yapılıyorsa kimseyi alakadar etmeyen eğlencedir.
edit: saat kaç diye bilerek yazdım. evet, tekrar soruyorum. saat kaç? arkadaşlar kapının önünde koskoca anabilim dalı yazıyor. orası ayaktan hasta bakan poliklinik değil. ayaktan tedavi hizmetinden bağımsız genelde prof.'ların özel ücreti mukabilinde randevulu hasta kabul ettiği bir yer. orası normal bir mesai saati içinde bile mahşer yeri gibi olur. kapının önü bomboş. evet, muayene ücreti olmasına rağmen kalabalık olur. hasta yakını önce kapı önünde yarım saattir bekliyoruz diyor, içeri girince zamanda sıçrama yaşayıp "bir saattir bekliyoruz. " diyor. hekim veya hoca olduğunu bilmediğimiz bir kişi de sizin neyiniz vardı diye sorduğunda "kayıt yaparsanız göreceksiniz. " diyor. gerçek anlamda orada mesai saatleri içinde bir saat bekleyen birinin verdiği yanıtlar bunlar olmaz. çatır çatır ne için beklediğini söyler ve çözüm sunulmasını talep eder. hasta mahremiyeti falan demeyin, ortodonti kliniğinde rektal tuşe için beklemiyor kimse. adamın şov yaptığı, sesinin titrek tınısından belli.
bir yakını arrest geçirdiğinde diş hekimi müdahale etse başka doktor mu yoktu diye ortalığı ateşe verecekler, ortodonti anabilim dalındaki öğle paydosu üzerinden kardiyak acilleri kıyaslamış. evet arkadaşlar, mavi kodlara da ortodontistler gidiyordu zaten. hatta yoğun bakımlarda da bütün sağlık personeli yemeden içmeden paydos vermeden hazır kıta çalışıyor.
o yapmamıştır
-
türkiye'nin özünü anlatan bir tespit.
çünkü:
1. biz ona onu yapacak imkanları vermedik ki? hangi imkanla yapacak?
2. kendi imkanlarıyla yapmaya kalksa bile çoktan başkalarının onu aşağı çekmiş olması gerekirdi. o aşağı çekenlerden nasıl kurtulacak?
imkansız yani yapması.
1992 yılında (15 yaşındayım) turbo pascal'da hem object oriented programming öğreniyorum (deneme yanılmayla, çünkü hiçbir kaynağım yok). bir yandan abimin yolladığı unixworld dergisindeki workstation'ların masaüstü grafiklerine hayran hayran bakıyorum (nextstep, open look, motif vs). o yüzden de öğrendiğim kadarıyla grafik arabirimli bir şeyler kodluyorum.
bu grafik arabirimli araçları dim-soft'ta fatalica'nın kardeşi faruk'a gösteriyorum. sonradan öğrenmiştim ki ben gösterirken seyreden ruthcom bilgisayarın sahibi ibrahim arkamdan "yok ya o yapmamıştır" demiş. faruk adamı "yok abi yazıyor hakkaten" falan dediyse de ikna edememiş benim yaptığıma.
bu beni hem gururlandırmış (zira yaptığım şeyin süper olduğunun en samimi itirafı olmuştu), hem de sinirlendirmişti. sadece adamın ülkede 15 yaşındaki birinin düzgün bir şeyler yapmasının imkansız olduğunu düşünmesi değil, aynı zamanda o yaştaki birinin büyük ihtimalle yalancı bir sahtekarın teki olduğuna olan bu kati ve kesin inancı da.
bu adam özelinde de değil, tüm ülke çapında, bakanına "bizden mucit çıkmaz" dedirtecek kadar ulusal boyutta bir eziklik. çünkü kendi varlığı anca diğer herkes eşit ölçüde ezik olduğunda kayda değer anlamlı bir hal alıyor.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"geçen yine bi seçim otobüsü dinliyorum. nasıl aklım çelindi, nasıl fikrim değişti anlatamam."
ricardo allah var
-
(bkz: allah elano versin)
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
ankara'da bir avmde magazalar arasındaki plastik ağaçların kenarına oturan bir baba, 4-5 yaşlarındaki oğluna koton'u göstererek;
- oğlum git annene de ki "yeter anneee, yeter annnneeciiiim, yeter artık"