hesabın var mı? giriş yap

  • yine atatürk'ün sebep olduğu bir başka facia. mezar taşlarını okuyamaz hale geldik, yarım metrelik boyumuzla dedelerimizin mezarlarına yetişemedik on yıllar boyu!

    sonra uzun adam geldi, o uzun olunca biz de uzun sayıldık ve ayrıca adam çok müslüman dolayısıyla dünya lideri ve oyları hak ederken hırsızlık yapmasına göz yummalıyız çünkü o müslüman ve uzun ve dünyanın en lider lideri.

    tanım: orijinali yinyangyo'ya ait olan espri. ben sadece başlığı doldurdum.

  • bunun jeneriğini izlerken "hadi oğlum, önce banyoya, sonra doğru yatağa, kapat artık televizyonu, yarın okulun var" çığrışlarını duyar gibi oldum. hey gidi günler, pazartesi sendromunun verdiği ardinalle daha da artardı bu kulübün yayınladığı filmleri izlemenin zevki.

    şimdi star sinema kulübü, batman'i yayınlarsa, alacam anne ve babamı karşıma, gidin banyonuzu yapın yatın, ben sabaha kadar batman'i izleyecem diyeceğim.

  • öyle böyle bir ayar değildir...kendisi de beğendiğim bir gazeteci olmasa da fena saydırmış :

    "hürriyet'in bir grup yazarı ve yöneticisinin "yerli otomobilin prototipi"ni görmelerini ama yazmamalarını eleştirmiştim ya...
    kendini grubun lideri zanneden hanımefendiden yanıt geldi.
    hayli uzun bir yanıt.
    ve en az yayınladıkları ilk haber kadar komik, eğlenceli bir yanıt.
    mesela hanımefendi şöyle başlamış.
    “hürriyet türkiye’nin en büyük haber platformu”
    bu cümle bizler için komedinin doruğu...
    hürriyet için ise trajedinin...
    evet bir zamanlar hürriyet, türkiye’nin en büyük haber platformu idi.
    ama bunun üzerinden epey bir zaman geçti.
    çok uzun bir zaman.
    o zamanlar hürriyet’in ankara temsilciliğine mesela, en iyi haber yapanları getirirlerdi, en iyi yalakalık yapanları değil.
    bugün artık hürriyet, türkiye’nin haber platformu değil, olsa olsa türkiye’nin mizah platformu.
    yapmadığı, yapamadığı haberciliği ile mizah konusu olan bir platform.
    tabi ki, bu sizin kabahatiniz değil hanımefendi.
    elbette hürriyet siz orada olduğunuz için bu hale düşmedi.
    ama hürriyet bu hale düştüğü için siz oradasınız."
    edit: yazının tamamı

  • şu kalabalık istanbul'un yoksul, getto semtlerinden birinde toplanmış olsa muhtemelen moda sahilde tepinen videodaki bu embesil kitle etmedik laf bırakmayıp, cahillikten dem vuracaktı.

    görüldüğü üzere gerizekalılığın semti yok. yani aşı bulundu, ilaç halloldu virüs mü bitti? lan ne salak insanlarsınız siz.

  • yaptığı en mantıklı şey kızının velayetini babasına vermektir.
    çocuk kurtuldu valiz gibi oraya buraya taşınmaktan. en azından okula gider, dudak büzerek poz vermek dışında şeyler öğrenebilir.

  • acının vücud bulmuş halidir kendisi. bilirsiniz hepimizin msninde gece gündüz oturumu açık insanlar vardır. "uyuyorum... zzzz" (allahım ne iğrenç efekt), "okuldayım" yazar bunların iletilerinde. işte bu duruş buram buram burjuvazi kokuyor dostlarım. bana kızmayın ama böyle. çünkü akranlarım gece ordan burdan film indirirken bilgisayarlarını açık bırakabiliyorlar. ama benim ebeveynlerim makinanın çalışmasının hemen ardından kıpır kıpır oluyorlar. iki saat sonra gelip "hadi biraz kapat da dinlensin bilgisayar" diyorlar. gece açık bırakmaya kalksam fişini çekiyorlar. neden çünkü ben tasarruf yapması gereken bir memur çocuğuyum. bilgisayar çalıştırılmamalı, kombi sıcak su yüzünden alev gibi olmamalı... neyse ben gidip makinayı biraz dinlendireyim. size de diyeceğim tek şey şudur. "şekerleme yapmaca...zzzz..." *

  • adam diyor ki bizim toplumumuzda erkekler "özel hayat" kavramını suistimal ederler, karılarını evde bırakır giderler, aldatırlar. evde bırakılan, kendini oyalayacak işi gücü, aklını meşgul edecek bir fikri, meşgalesi olmayan kadınlar da dırdır ederler, adamı bezdirirler. ve hem kadınlara hem erkeklere genel bir eleştiri getiriyor ve diyor ki "türkler yalnız kalmayı, meditasyon yapmayı, tefekkürünü geliştirmeyi bilmez, dedikodu yapar, boş boş işlerle uğraşır." yani adam özetle diyor ki bu ülkenin insanları mıçmıç ilişkiler ve evlilikler yaşar, kendi iç dünyaları sığ olduğu için birbirinin tepesine biner, dedikodu eder, kadını da erkeği de yalnız kalmayı, kendini geliştirmeyi, birey olmayı bilmez, birbirine saygı duymaz, dolayısıyla bunların yapacağı evlilikten de bir halt olmaz, sadece zaman kaybıdır.

    ben burada ne kadın düşmanlığı, ne evlilik karşıtlığı görebildim. eleştirinin gittiği yer belli, ve o eleştirilenler de muhtemelen bu videoyu izleyip, ana mesajı anlamayıp "ilber hoca da evlilik boş iş diyo yea" şeklinde konuşacaklar orda burda.

  • arabanin iç kısmında kullanılan plastik parçaların üretilmesi esnasında kullanılan plastik malzeme karışımının akışkanlığını arttırmak için içerisine katılan plastikleştiricilerin, parçanın üretimi tamamlandıktan sonra reaksiyona girmeden bünyeden buharlaşıp uçması sebebiyle oluşan koku.

  • 10 kusur yildir yurtdisinda yasiyorum ve daha once bu kadar net bir sekilde farketmemistim, ya da uzerinde durmayip geciyordum. bugun daha yeni turkiye'den donmus ve bunlari dusunurken cogu seyi bir fotografla ozetleyebilecegimi dusunup o an gectigim sokakta bir fotograf cektim. simdilik burada dursun, tekrar donucem buna. (imgur acmiyor diyenler icin link : http://i.hizliresim.com/b44d8d.jpg)

    turkiye'de insanlar mutsuz. ılk farkedilen bu. kimse kimseyle diyalog kurmuyor. minibus soforune "iyi aksamlar" diyince bir garipseniyor, "bir altunizade" & "para ustu" harici bir sey duyulmuyor ornegin. metrobuse binemiyoruz diye agliyor insanlar ama giren bir adim atmiyor iceride, kapi onu tiklim tiklim sadece. hapsiran birisine "cok yasa" derseniz istem disi, cevap degil bakis aliyorsunuz.
    herkes kendi kuralini koyuyor, ya da toptan hic koymuyor. koyulmus ana kurallari ise hic sayiyor. adam yerin 55 metre altina inerken * onundeki ittiriyor, bekler misiniz diyince yandan onune geciyor, tekrar belirtince "gecerim?!" diyor. iceri sokan gorevli belirli araliklarla grup grup sokma yerine geleni yolluyor asagi. her yer, her sey bir duzensizlik.

    turkiye'de cocuk buyutmek de zor is. her kafadan bin ses. sokaktaki kadin "cocugunuz usutecek ince giydirmissiniz" demekten cekinmiyor. sutu soguk verince "bogazlari sisecek" demezse olecek insanlar var, o derece.

    40 dk boyunca trafikte takilmisken emniyet seridinden minimum 20 araba kacak olarak gitti. tam olarak ne oldugunu anlayamamakla beraber bir 20 kusur de resmi arac ve polis gecti. motorsikletle gecenin sayisi daha da fazla. polis bir tanesine bile ceza yazmadi, durdurmadi. bunlar hep normal geliyor ya size, iste farkedilenlerden biri de bu. ben yurtdisinda su ana kadar 1 tane bile emniyet seridinden giden araba gormedim desem?

    2 hafta turkiyede kalip bugun geri gelince kendimi truman showda hissetmemi saglayan seyler bu farkedilenler. karsidan gelen kisinin gulumsemesi, bir merhabayi & gunaydini& iyi aksamlari siradan bir sey gormesi. arabanin yol vermesi. bisikletle giderken haklarinin olmasi. bebek arabasiyla kaldirimda rahatca gidebilmek. kaldirim diye bir sey olmasi.

    burada kurallar var, duzen var. ya iyi vatandas olmayi seciyorsun, ya da zorla oluyorsun.

    fotografa geri donuyorum: http://i.imgur.com/nnapmjs.jpg ya da http://i.hizliresim.com/b44d8d.jpg

    yol iki seritli bir yol. bir seridin de bisikletlere ayrilmis ozel serit var. buradan arabalar gitmiyor, olur da giderse $100 cezasi var. diger seritte ozel bir bisiklet serit yok ama isaretten de gorulebilecegi gibi bisikletlerin araba seridinden gidebilecegi belirtiliyor. bir araba gelip arkadan korna vs calip hizli gitmesini, yoldan cekilmesini soylemiyor.
    tum kaldirimlarin engelliler (bu sayede bebek arabasi vs icin de) rampasi var. rampayi bloklayacak sekilde parketmemeniz gerektigini biliyorsunuz ama iyi vatandas olmayi secmeyip parkederseniz $100 cezasi var yine.

    sol-ileri taraftaki evde bir calisma mevcut ama etrafina tel cevrilmis ve kaldirima hala ulasilabiliyor. ulasilamadigi durumlarda yoldan biri serit yayalara ayriliyor ve etrafi cevriliyor.

    arabalar sehir ici maksimum 30 km ile gidiyorlar. 4 adet yaya gecidi var, araclar yaya gecidine gelmeden kontrol ediyorlar, yaya varsa bekliyorlar. bunu bilmeyen suruculer icin 2 adet uyari var; biri kaldirimda, biri yol uzerinde. ıyi vatandas zaten duruyor ama durmayan bir kere $200 oduyor ve artik durmaya basliyor.

    parkedilmesi yasak yerlere kimse parketmiyor. kavsaka 6, yangin musluguna 3 metre uzakta parketmeniz gerekiyor. kaldirimdan ise 30 cm'den fazla uzak parketmemeniz gerek. hepsinin ayri ayri cezasi var.

    hayatin herhangi bir anindan alinmis bir karede bile bu kadar sey farkediliyor iste..