hesabın var mı? giriş yap

  • malum sitede türkiye'nin en çok satan elektrikli aracı olan renault zoe'ye bakıyoruz.

    - 22kw olanları ortalama 500 bin tl.
    - ilan açıklamasında ortalama yazın 130 km kışın 100 km menzili olduğunu iddia ediyorlar.
    - yani ben 500 bin tl saydığım ikinci el araç ile türkiye'nin en büyük 3. ili olan izmir'den, türkiye'nin en çok tercih edilen fethiye'ye denize gitmeye kalksam aracı ortalama 4 defa şarj etmek zorunda kalacağım.
    - çok iyi olasılıkla fabrika verisi olan hızlı şarj 65 dk da tamamlanıyor. yine çok iyi ihtimalle istasyona gir çık kabloyu topla derken 380km 70x4=4,6 saat sadece şarj ile sürüneceğim.
    - yol ise 4 saat sürüyor varsayalım. ortalama 8-9 saatte fethiye'ye varırsınız.
    - ya ben araç ile buca'dan aliağa'daki arkadaşıma tek şarj ile gidemeyeceksem yerim öyle elektrikli aracı.

    ayrıca #151497624

  • meşakatli, masraflı fakat bir o kadar da keyifli bir iştir. plağın seçimi, temizliği, muhafazası ve dinleme şekli plak koleksiyonunun en sorunsuz biçimde uzun yıllar korunabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalardır.

    plak seçimi: plak seçimininde etkili olan bazı unsurlar vardır.

    plağın fiziksel durumu: plak, yapısı gereği çizilmeye müsait bir metadır. zarfında/kabında saklanmayarak ortalıkta gelişigüzel bırakılan veya üst üste koyulan plaklar kaçınılmaz olarak bir süre sonra sürtünmeden dolayı çizilmeye maruz kalacaktır. uygun koşullarda saklansa bile sık kullanılan plakların kabından sürekli çıkartılması zamanla zarf sıyrıklarına yol açacaktır. bu sıyrıklar çok önemli değildir ama derin çizikler plağın cızırtılı çalmasına hatta atlamasına neden olur. derin olmasa bile çok miktarda çizik de sürekli bir dip sese sebep olacağı için ses kalitesini ve dinleme zevkini azaltacaktır. genel kanı bütün plakların cızırtılı ses verdiği yönünde olsa da aslında yeni bir plağın ses temizliği neredeyse cd'ye muadildir. ayrıca bazı plaklarda çatlak, kırık veya kopmuş kısımlar olabilir. koleksiyon amacı dışında dinlemek için bu tür plakları almayın. bunların dışında nemli ortamda muhafaza edilen plaklarda bazı lekeler oluşabilir. bu tür plakları tercih etmediğim için lekelerin dinlemeye olan etkisini ayrıntılı olarak deneyimleyemedim ama çizikler kadar olmasa da etkisi olacağını tahmin ediyorum. görsel açıdan ise kötü durduğu bir gerçektir. sonuç olarak plağın fiziki durumu hem dinleme kalitesini hem de koleksiyon değerini direkt etkiler. eğer plağı alırken dinleme imkanı yoksa plağın durumunu iyi aydınlatılmış bir ortamda incelemek gerekir. zira plağın görüntüsü dinleme kalitesini çok büyük oranda yansıtır.

    plak kabının durumu: genel olarak plağın koleksiyon değerini etkiler. temiz, yırtığı, eksiği ve kat izi olmayan kapak hem görsel olarak daha hoş durur, hem de plağın daha iyi muhafaza edilmesini sağlar. bununla birlikte alınacak plağın promosyon özelliklerinin de bilinmesi önemlidir. zira bazı lp plaklar şarkı sözlerini ve/veya müzisyene/gruba ait fotoğrafları içeren bir kitapçığa, özel tasarımlı bir iç zarfa ve şömize sahip olabilir. ayrıca zarf veya açılır kapak olarak iki farklı şekilde sunulmuş olabilir. eksiksiz bir plağın koleksiyon değeri artacağı için bu noktalara dikkat etmek gerekir. 45'lik plaklarda ise böyle ayrıntılar yoktur. genel olarak kağıt zarf, az bir kısmı ise karton zarf/açılır kapak şeklinde sunulur.

    plak seçimiyle ilgili önerim; kendinize bir kondisyon alt sınırı atayın ve o sınırın altındaki plakları özel durumlar dışında almayın. ancak bu şekilde iyi bir koleksiyona sahip olabilirsiniz. bir koleksiyoner için plak kabı da plak kadar değerlidir. ancak nadir ve iyi durumdaki bir plağı sırf kabı kötü halde diye almamak da olmaz. belki başka bir yerde sadece kapağını veya plağı değil ama kapağı iyi durumda olanını bulma ihtimali olabilir. bunun dışında temiz ve yıpranmamış olmasına rağmen bir şekilde yırtılmış olan kaplar görünmez bantla ve bir kağıt yapıştırıcısıyla kullanılabilir hale getirilebilir.

    plak temizliği: sahaflardan, internetten veya ordan burdan alınan plaklar genelde yıllardır kullanılmamanın veya özen gösterilmemenin sonucu kirli olarak elimize geçmektedir. o nedenle temizliğinden emin olmadığımız plağı aldığımız gibi dinlemeden önce kısa bir temizlik işleminden geçirmemiz gerekiyor. öncelikle tozu çeken ve plağa zarar vermeyecek nitelikte micro fiber yapıda bir bezi distile su ile nemlendirerek plağı tozlarından iyice arındırıyoruz. bunu yaparken plak oluklarının yönünü takip etmek gerekiyor. temizleme işleminin ardından antistatik plak fırçasıyla plak oluklarının üzerinden tekrar geçiyoruz. bu işlemler sonunda plağımız kullanıma hazır hale geliyor. ara ara fırça yardımıyla plağımızda oluşan yeni tozları ve elektriklenmeyi gideriyoruz.

    plağın muhafazası: birinci kural, hiç bir plağı kapsız olarak saklamayın. eğer plağın özgün kapağına sahip değilseniz piyasada bulabileceğiniz plak kaplarından yararlanabilirsiniz. lp plakların ayrıca iç zarfı da olmalıdır. iç zarfları da piyasadan temin edebilirsiniz. daha değerli bir koleksiyona sahip olmak için plakları ayrıca pvc bazlı dış kaplarda muhafaza edebilirsiniz. bunların dışında nemli ve tozlu ortamlar plaklar için risk oluşturacağından bu duruma da dikkat edilmelidir.

    dinleme şekli: plağın temini, temizliği ve muhafazası konularına dikkat edilse bile yanlış kullanımdan dolayı dinleme esnasında plaklar zarar görebilir. o nedenle pikabın gerekli bakımları yapılmalı ve kullanım süresi dolan iğne yenisiyle değiştirilmelidir. ayrıca kol ayarı da en uygun oranda olmalıdır. zira fazla verilen ağırlık plak oluklarına yapılan baskıyı arttıracağından daha çabuk yıpranmasına yol açacaktır. pikap kolunun elle kullanımı da plakların zamanla yıpranmasına neden olmaktadır.

    plak koleksiyonu hakkındaki tecrübelerimi elimden geldiğince aktarmaya çalıştım. eksiklik olmamasına dikkat ettim ama ayrıca sormak istedikleri olanlar iletişime geçebilirler.

    sonuç olarak plak dinlemek kalite ve zevk işidir. plağın bulunması, temizlenmesi, kapağının onarılması, saklanması hatta dinlemek için kabından çıkartılması bile keyif vericidir. dinlemeye başlandığında ise bu keyif daha da artar. plak kaydındaki o sesin ahengi başka hiç bir medyanın veremeyeceği bir etkidedir. keyifli dinlemeler.

  • aynaya baktığında kendi yüzünü değil, birtakım boyalar ve hilelerle yaratılmış sahte bir sureti görünce mutlu olanlar tarafından kendine saygısı olmamakla itham edilen kadındır.

  • oha amk. oha lan oha. zamaninda ogrenci evinde gideri tikali tuvaleti seramigi komple strechleyip ayni prensiple basinci kullanarak actim. hala anlatirlar. kafama sicayim keske o kadar dusunmusken bunu da urettirip satsaymisim...

  • yarışmanın albenisi de buradan geliyor zaten, cahil sözlükçü halinizle kendinizi birden harvard'lı adamdan daha zeki çevik ve ahlaklı hissettiniz değil mi?

    işin aslı şu, yarışmacılar yarışmadan önce bir ön eleme testi gibi bir şeye sokuluyor ve bu testte asıl amaç yarışmacıların hangi konularda bilgili hangi konularda bilgisiz olduğunu görmek.

    bu sayede ilk soruda harvard'lı eleyip bu güne dek en büyük başarısı pilavını tane tane yapmak olan ev hanımını finale çıkarmak mümkün olabiliyor.

    (bkz: show business)

    yalnız arkadaş da biraz antipatikmiş, medya yapımcıları vurmuş gol olmuş :)

    herhalde yaptıkları testte 80'lerin çocuk kültürüne uzak çıktı, sözlü mülakatta da profilini "halktan uzak yüksek egolu elit" çıkınca dediler ki biz bunu ilk soruda indirelim. hatta belki sahneye çıkarken kariyerini anlat diye tembihlemişlerdir. harvard'ı da araya sokuştur ki devrilen ağacın sesi daha çok çıksın demişlerdir haha :)

  • her şeyin çıkarlarımızla ilgili olması. birine aşık olduğumuzda bile asıl hoşlandığımız şeyin, aşık olduğumuz kişinin bizde yarattığı his olması. en basitinden bir iyilik yaptığımızda duyduğumuz tatmin, 'ne kadar da iyi insanım ben' hissi. her şeyin aslında tamamen kendimizle alakalı olduğu. ne kadar bencil olduğumuz.

  • akademisyenim. hani ülkenin yine en azından ekonomik açıdan şanslı kesiminden sayılıyorum. 7500 lira maaş alıyorum. yani başımdaki belek’te bir maaşımla 3 gün tatil yapamıyorum. elin ingiliz’i 5000 km öteden gelip 2 ay ülkemin sefasını sürüyor. söyleyeceklerim bu kadar.

  • halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve açıkça iç savaş söylemi barındıran çağrıdır. ülkeyi yönetemedikçe hırçınlıkları, düşmanlıkları daha da ortaya çıkıyor.

    hesabını gizlediği için şu şekilde paylaşıyorum:

    "birkaç gündür atmosfer gezi ayaklanması öncesiyle aynı. erdoğan kendi tabanıyla kalıcı bir iletişim ağı kurup tabanını her daim hazırda bekletmeli. ihtiyaç duyması halinde tabanını hızlıca sokağa sevk edebilmeli. her şey bir emrine bakar, biz hazırız."

    "bir emrinle ölmeye bile hazırız!
    @rterdogan"

    ortada herhangi bir şey yokken ülkeyi sokağa dökme tehdidinde bulunan bu adamın yargılanması gerekmektedir. eleştirel bir tweet atınca anında soruşturma başlatan savcılar bunun için neyi bekliyor?

    edit:

    görsel

    görsel

    görsel

    edit 2: bunun diğer twitter sayfası da şuymuş: furkancerkes. belirten @vayager altin plak nickli yazar arkadaşa teşekkür ederim.

    debe editi: bu hesabın kendisine ait olmadığını iddia etmiş. peki şunlar ne olum? hesabı kapatıp bunları silmişsin de nereye kadar bunu yapacaksın?

    görsel

    görsel

  • orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
    algoritma basit:
    bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
    ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
    o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
    teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
    öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
    kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
    "önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
    kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..

    her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??

    kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
    misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
    ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!

    hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?

    kırılmadı zaten..
    kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..

    -geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
    -hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
    kızlar hepbirden: vauuvvv..
    -ciandio sen neden yoktun oğlum?
    -hocam ishal olmuşum:((((((((((
    kızlar:ıyyyyyyyyy...