hesabın var mı? giriş yap

  • sonuna kadar katıldığım, fikret orman'ın açıklaması.

    "‘statta bira serbest olsun’

    her zaman söylüyorum statlarda hafif içki satılmalı. biz statlarımızı taraftarı çekebilecek yerler haline getirmeliyiz. bizim taraftarımız maç öncesi çarşı’da içiyor stada öyle geliyor. aynı şey f.bahçe ve g.saray için de geçerli. oysa taraftarımıza stadımızda light bira satabilsek istenmeyen olaylar da olmaz. istanbul’daki şampiyonlar ligi finali’nde bira serbestti ve hiçbir olay yaşanmadı."

    kaynak

  • ulan biz musluklarımızdan bok akıyor diyoruz, bırak içmeyi, bırak meyve sebze yıkamayı, elini bile yıkarken lağım gibi kokuyor diyoruz, daşşağına kurban olduğum delikanlı bir dayı elindeki cihazlarla ankara'nın suyunun ne kadar rezil durumda olduğunu gösteriyor, anca işi gücü goygoy olan sözlük ergenleri de çıkmış yok nestle virali, yok dayı rizeli, yok çilek koymuş ehaha diye taşak eğlendiriyorlar.

    musluktan bok akıyor diyorum aloooo. silkin de kendine gel pezevenk. şu videoda görmen gereken adamın şivesi, suyun etiketi, çilek falan değil kafasına sıçtımın beyinsizi. azıcık da ciddi ol. insanlar ishalden kırılıyor bu suyu kullandığı için hıyar.

    sen gerizekalı olduğun için hangi su şişeden, hangi su musluktan onu anla, karıştırma diye çilek koymuş temiz suyun önüne ama onu bile anlamamışsın.

  • gs'lıyım. twitter'da da maç 2-0 iken yazdım. hakem maçı tek düdükte bitirecekti. böyle yamyamlık olmaz. sahaya 15-20 dakika yüzlerce şişe, çakmak, ot, bok atılırken maç oynatılmaz. ısrarla oynattı. sonuç? maç bitti savaş çıktı. o taraftarlardan birinde bıçak vs olsa ne olacak? bir fenerli sakatlansa, bıçaklansa ne olacak? e bir dünya fenerli sahaya giren taraftarları tekme tokat dövdü. onlara ceza verebilecek misin? joseph'e çakmıştınız dünya kadar maç cezayı. şimdi fenerin yarısına ceza verebilecek misin? verirsen hangi yüzle vereceksin? sen futbolcuları koruyamadın, adamlar kendini korudu diye ceza mı vereceksin? maç sapıttığı an çal düdüğü, bitir maçı. bitiremezsen bu hale düşersin.

  • bir beş sene kadar oluyor, bir iş için new york eyaletinin kuzeyinden greyhound (abd'nin metro turizmidir) ile nyc'ye geliyordum. yol üç buçuk saat kadar sürüyor, ilk bir saat tıngır mıngır geçti. gidiyoruz. birden otobüste selda bağcan çalmaya başladı. lan dedim ne oluyor... sonra yaklaşık iki saat boyunca çalmaya devam etti. bizim otobüs bir anda erzincan-malatya otobüsüne dönüverdi. ben şaşkınlık içindeyim, bayağı da merak ettim mevzuyu. inerken şoföre sordum ne iş diye; owww selda is my favourite dedi. adam karışık mp3 yapmış yollarda hep çalıyormuş. diyeceğim o ki, bu kadını gerçekten bütün dünya dinliyor.

  • e-posta gönderirken aklımıza son gelen şey karbon emisyonlarıdır ancak global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    gönderdiğimiz her e-posta, görüntülenmek için elektrik kullanır. aktarım sırasında kullandığı ağ bağlantısı yine elektrik kullanır. ayrıca, e-posta internet üzerindeki yolculuğunda uğradığı her sunucu tarafından geçici olarak depolanır bu da bir miktar elektrik kullanımı demektir. tüm bunlara rağmen gönderdiğimiz bir e-posta, kağıt bir mektubu göndermenin sadece %1.7'si kadar enerji harcar. tabii gönderdiğimiz e-postaların sayısı mektuplara göre oldukça fazladır.

    tipik bir e-posta'nın iletilmesi için kullanılan elektrik, 4 gram karbondioksit emisyonundan sorumludur. e-posta'da eklenti olduğu durumlarda bu 50 grama kadar yükselebilir.

    spam e-postalar ise genelde sunucular tarafından iletilmeden önce engellenir ve sadece 0.3 gram karbondioksit emisyonuna neden olurlar.

    hesaplanan verilere göre veri merkezleri, her yıl dünyada tüketilen elektriğin %1'ini harcamaktadır. bu veri, google, facebook, amazon, ve microsoft gibi dev firmaların her geçen gün genişleyen veri merkezleri nedeni ile artma eğilimindedir.

    gönderilen 65 e-posta'nın karbondioksit emisyonu kabaca 1 km araba sürmeye eşdeğerdir. günümüzde ortalama bir kullanıcı, yıl boyunca sadece gönderdiği e-postalar nedeni ile ekstra 136 kilogram karbondioksit emisyonuna sebep olur. bu, araba ile yapılacak 320 km'lik yolculuğa eşdeğerdir. global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    kişisel olarak e-posta kaynaklı karbon ayak izimizi ufaltmak için yapabileceğimiz birkaç şey mevcuttur. işe istenmeyen postalarımızı temizleyerek ve saklanmasına gerek olmayan e-postaları silerek başlayabiliriz. bunlara ek olarak, okumadığımız, ihtiyacımız olmayan news letter aboneliklerinden çıkmak da ufak da olsa bir fark yaratabilir.

    kaynak: science focus, green matters

  • 1970'lerden kalma, sovyet teknolojisiyle yapılan dünyanın en eski santrallerinden biri. santralin bulunduğu bölgede doğru düzgün su kaynağı yok, buda yetmezmiş gibi bölge 1.derece deprem bölgesi, soyvetler hangi akla hizmet santral yapmış buraya inanılır gibi değil.
    rüzgarlar konusunda da yukarılarda değinilsede herhangi bir büyük sızıntıda ankara'ya kadar etki göstereceği tahmin ediliyor. beklenen büyük istanbul depremi ve bu nükleer santral, önlem alınmayacağını bildiğim için iyi günler beklemiyor bu ülkeyi.

  • şunun binde birini yapsaydım 50 kere lanetli çaylak olmuştum. diyeceklerim bu kadar.

    unutmadan! barda ölümüne darp edilen arkadaşın başlığı vardı. ekşi yönetimi mağdur yazarı entrysini sık güncelediği için direkt uçurmuştu. hatırlatasım geldi.