hesabın var mı? giriş yap

  • bu videolar kurguda komik, yanlış cevaplar kalacak şekilde kesilip biçilir. düzgün cevap veren, soru soranla dalga geçen, ayar verenler çoğunlukta olsalar bile çöpe atılırlar. o yüzden "çok basit şeyi bilemediler!" tarzı videoları toplumun genel profili kabul edip tespit yapanlar da videoda "evet giderim" diyenlerden çok farklı sayılmaz saflık açısından.

  • afroamerikan müziğidir. amerikanın sahraaltı afrikadan getirttiği zenci kölelerin çalışırken ritim tutarak söylediği bi çeşit deyişlerdir. hatta amerikaya ilk zenci köleler 1619 yılında getirilmiş dolayısıyla blues'un doğuşu olarak 1619 yılı kabul edilir. köleliğin kaldırılmasıyla beraber beyazlar tarafından da benimsenmeye başlanmış ve buradan tüm dünyaya yayılmış bi müzik türüdür.

    blues barları takip eden ve blues parça hayranı biri olarak türkiyede blues kültürünün olduğunu düşünmüyorum. hatta bi çok kişi rockn roll, rock ve blues'u karıştırmaktadır. detay:

    ilk blues örneklerini ben şahsen sevemedim. blues'dan ziyade jazz diyebileceğimiz parçalar. blues'un bu dönemi yaklaşık 1900 ila 1930'lu yıllara kadar devam eden dönem. bu dönemi en iyi tanımlayan örnek w.c. handynin şu parçasıdır.
    daha sonra blues'u jazz'dan keskin bi şekilde ayıran kendine has ritmini aldığı ve popüler olmaya başladığı 1940 dönemi eşlik eder. bu dönemin en popüler blues'cusu tabi ki louis armstrong dur. aynı şekilde king oliver band'da o dönem meşhurmuş ama parçalarını aşırı jazz vari bulduğum için paylaşma gereğinde bulunmadım.

    1940'lı dönemlerde hortlayan armonikanın(dinlemeden geçme) blues'ta kullanımı artık o kendine has ve isyankar ruhunu blues'a kazandırmıştır. dönemin güzel örneklerinden biride sonny boy williamson'dır.

    vee benim en çok sevdiğim dönem aynı zamanda blues'ın babalarının ortaya çıktığı 1950-1970 arası altınçağ dönemine geliyoruz. burada armonika ve gitar ön plana çıkarken o güne kadar akustik gitar kullanımı yerini elektro gitara bırakarak sırasıyla, ritim blues, armonika blues, delta blues, chicago blues ve akabinde elektro blues'un doğması ile sonuçlanmıştır. bunların hepsini örneklendireceğim.

    bu altın çağda muddy waters, little walter, willie dixon, walter horton, howlin wolf, chuck berry ve daha nice chicago blues'çu tayfa yetişmiş ve bu tayfa ile rockn roll, r&b, pop ve rock müziğin temelleri atılmıştır. hatta beatles grubu o dönem müziklerine blues ile başlamış özellikle muddy waters hayranı bi ergen imiş. yine roling stone grubu adını muddy waters'ın roling stone parçasından alır. bu plaklar çekilirken bi yandan da yetişen beatles gibi gruplar blues müziklerine yeni enstrümanlar ekleyip çıkartarak ve müziklerinde nota uygulamalarını biraz değiştirerek rock, rockn roll, r&b gibi müzik türlerini oluştururlar. yani blues bugün bi çok müzik türünün doğmasında özellikle rock ve rockn roll'un temelinde yer alan bi müzik türüdür.

    gel gelelim tarihle beraber blues'un gelişip değişimine:

    armonika blues: armonikanın kullanıldığı ve delta blues ile aşırı benzerlik gösteren bir blues türüdür. bu blues türünün temel enstrümanı armonikadır. normalde gitar ile atılan solo bu türde armonika ile atılır.armonikanın en ünlü temsilcileri little walter ve walter harton'dır. bunlardan en sevdiğim ve armonika blues'ı özetleyen şu parçayı dinlemenizi öneririm. yine big walter'dan gideyim. şuda bazı çevreler tarafından gelmiş geçmiş en iyi armonikacı kabul edilen little walter.

    delta blues: bu blues tarzında gitar ön plandadır. ve genelde düz bi şiir eşlik eder. aslında blues'ın en saf ve pamuk tarlalarındaki halidir. en tipik ve meşhur örneği tabi ki robert johnson'dır. yine muddy waters'ın şu parçasıda delta blues'u net şekilde temsil eder.

    birde blues'un misisipi blues, texas blues, doğu kıyısı blues'u vs vs gibi blues'un alt türleri mevcut. ama bu bizim pek algılayabileceğimiz türler değil. bu alt türleri algılayabilmek için o kültüre dahil olmak gerekir diye düşünüyorum. hemen şu aralığa ritim blues yani diğer adıyla r&b türünün detayına çok girmeden ray charles reizden bi örnekle noktalayayım.

    country blues: ben nedense bu blues türünün rockn roll'un atası olduğunu düşünüyorum. zira ritimleri oldukça benzerlik gösteriyor. country denince akla tabi ki akustik gitar gelir. bu blues türünde de gitar ön planda olmakla beraber genelde akustik gitar şarkıya eşlik eder. en ilkel şekli akustik gitar ile olsada zamanla piyano, saksafon vs vs dahil olmuş. en meşhur örneği tabi ki lightning hopkins'tir. buda alın size tipik country blues. bunuda şimdi keşfettim ama baya hoşmuş. normal amerikan country müzik ile karıştırılmamalıdır.

    chicago blues: bu blues türünü duyduğumda aynen şöyle sesler çıkarttığım doğrudur.gerçekten blues'u blues yapan bu türüdür sanırım. ve şimdi diğerlerinden ne kadar farklı ve kulağınıza tanıdık geldiğini göreceksini. öncelikle bu grubun ilk örneklerini muddy waters vermiştir desek yeridir. kendisi bluesta bi efsanedir. ve bi çok saydığım sanatçıya babalık yapmıştır. bu blues'ın en ilkel örneklerinden biri şudur. yine sesinden testosteron akan howlin wolf amcamızda bu blues türüne katkılar sağlamış efsanelerdendir. şuda yine atarlı abimizin eserlerindendir.

    yanılmıyorsam 1960'larda bütün plak şirketleri chicagoda açılmaktadır. ve bu şirketler stüdyolarına köylerden bluescuları toplayıp kendi tarzlarını yaratarak sanatçıları piyasaya sürmektedir. işte bu sayede chicago blues türü doğmuş ve ismini oradan almış diye biliyorum. şuda tam bir chicago eseridir.

    blues'un 60'lardan sonra hızlı gelişimi ve mantar gibi türeyen sanatçılar ile blues hem yeni şeklini almış hemde farklı türlere evrilmeye başlamış. özellikle blues'un ilk eseri olarak rockn roll kabul edilir. ve rockn roll'un ilk temsilcisi ise ünlü blues'çu chuck berry'dir. şu parçası ilk rockn roll örneği kabul edilir. ve rockn roll doğar.

    yine chuck beryy'nin iddaasına göre elvis presley'nin şu parçası kendisine aitmiş. ve elvisin ondan arakladığını idda etmiş. bu parçada rockn roll akımının önde gelen parçalarındandır. chuck berry'nin iddasına göre amerikan hükümeti zenci egemen müzik dünyasına beyazları sokabilmek adına elvisi ön plana çıkarmak ister. elvis, chuck berry'nin mekanlarda söylediği parçaların söz veya müziklerini kendine uyarlar. ve chuck berry'nin koltuğuna oturur. chuck berry bu işin peşine düşer.. ama berry'nin beyaz kadınlarla yatmak gibi bi takıntısı varmış. e tabi o dönem özgür olmayan ve dışlanan zencilerin böyle bi eylemde bulunması ömür boyu hapis cezasını gerektirir. ve abd hükümeti chuck berry'i beyaz ve reşit olmayan kadınlarla yatmaktan hapis cezasına çarptırır. bu sayede elvisin önü açılır. tabi bu zenci bakış açısı. olayın aslı nedir bilemeyiz ama işin içinde amerikan hükümeti olduğu için ben inanmayı tercih ettim.

    lafı uzatmayayım. çok fazla sanatçı blues'a katkıda bulunmuştur.
    john lee hoker
    b.b. king
    blues brother
    janis joplin hanım kızımız
    the doors
    elmore james
    zz top (heavy blues)
    tabi liste genişletilebilir, şimdilik aklıma gelen ve sektörün önde gelenleri bunlar diyebiliriz.

  • küçükken annem pazardan kırık yumurta alırdı daha ucuza geliyor diye. çok zor durumda olan insanları düşününce bu durumu fakirlik diye tanımlayamam belki ama zor şartlarda büyüdük. babamın fabrikada yemek yanında verilen 1 tek muzu yemeyip eve getirmesini, ablamla bana tam ortadan ikiye bölerek paylaştırmasını hiç bir zaman unutamam. yıllar geçti büyüdük üniversite okuduk(okutulduk), meslek sahibi olduk çok şükür halimiz durumumuz eskiye oranla iyi ama hayatta tattığım hiç bir şey babam tarafından ablamla ikimize paylaştırılan o muz kadar güzel gelmedi gelmeyecek. (bkz: ailenizin kıymetini bilin)

  • doğruluğu aşağıda anlatılan olayla kanıtlanan hadise

    olay gercek... olayin kahramanlari, iki üniversite ögrencisi. koyu geyikmuhabbetinin dügümlendigi durumlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer.
    delikanlilardan biri, odanin tavaninda asili olan ampulü agzina tamamen sigdirabilecegini iddia eder.
    evet yanlis okumadiniz, bildiginiz 100 mumluk ampulü... ve sigdirir da. ancak bir sorun vardir. ampulü agzindan geri çikaramamaktadir. arkadasi hayret eder bu nasil is diye, o da evdeki baska bir ampulü agzina sokar ve tabii ki o da çikaramaz.
    bunun üzerine iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verirler. agizlarinda ampul oldugu halde bir taksiye atlarlar. konusma zorlugu çekerek güya taksiciye dertlerini anlatirlar. taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da "nasil olur abi ya, ugrassaniz çikar, bir asilin suna,saka mi yapiyonuz ?"diye söylenmektedir. neyse aksamin bir yarisinda acile gelirler. taksici ayrilir.
    doktorlar çocuklari beklemeleri için bir odaya alir. veeee, aradan 15 dakika geçmeden taksici kapida görünür; tabii agzinda bir ampulle. söför amca çocuklara inanmamis, açik olan bir marketten ampul almis ve denemistir !! ampul partisi'nin türkiye'de neden iktidara geldigi anlasilmiyor mu? sakin siz de denemeye kalkmayin! ampul bir girdi mi kesinlikle cikmaz!

    1 yıl sonra gelen edit:o zamanlar hiç düşünememiştim bu anlatılanın günümüzün siyasi tablosuna bu kadar yakın olacağını.hakkaten ampül girdiği yerden çıkmıyor.

  • bireysel silahlanma taraftarları arasında giderek daha popüler hâle gelecek olan silahtır. open source olarak paylaşılan blueprintlerle büyük kitlelerin bu işe girmesinin öncülü olan silah, 2013 yapımı liberator'dır.

    bu silahların nasıl yapıldığı ve ne kadar güvenli olduğu ise kullanılan 3d printer tipine, metoduna göre değişiklik gösterecektir zira baskı metodu değiştiğinde materyaller de değişir.

    baskı yöntemleri kendi içlerinde pek çok alt gruplara ayrılsalar da genel 3d printing klasifikasyonda 3 temel gruptan söz edebiliriz: reçine bazlı, ekstrüzyon bazlı veya toz bazlı. örnek olarak stereolitografi (sla) dediğimiz, 80'lere dayanan teknik reçine bazlıdır. lakin konu daha çok silahlar olduğu için, başlıca sık kullanılan yöntemlerin fdm(fused deposition modelling) ve dmls (direkt metall laser schmelzen) olduğunu söyleyebiliriz.

    fdm ucuz olduğu için çok tercih edilse de, termoplastikleri kullandığı için bir silahın tamamını fdm'den print edilen parçalarla yapmak en optimal seçenek olmayabilir. fdm'de kullanılan popüler termoplastikler ise polilaktik asit ve akrilonitril bütadien stirendir.

    akrilonitril bütadien stiren polilaktik asitten daha güçlü bir materyal olduğundan ötürü zorlayıcı bir kuvvet altında polilaktik asidin yamulma olasılığına karşı akrilonitril bütadien stirenin çatlama olasılığının olduğu düşünülebilir.

    "millet niye dmls kullanıp metalle çalışmıyor o zaman?" diye soracak olursanız da bu sorunun yanıtı dlms'in veya ebm gibi alternatifi olabilecek tekniklerin pahalılığıdır. bu ciddi sermaye sorununu çözseniz, printerları bir şekilde elde etseniz bile metal tozların saklanacağı yerlerin özel olması, havayla mümkün olduğunca temas etmemesi gerekir. yani parayla arası iyi ancak kimyayla arası kötü biriyseniz de bu iş fecaat ile sonuçlanabilir.

    bu yüzden tamamen termoplastik kullanmak istemeyenler de genellikle sağlam silah üretebilmek adına hibrit silah üretimine yönelirler. mesela çerçeve kısmını termoplastikle print ederler, namlu gibi bazı parçaları da dışarıdan temin ederek birleştirirler. böylece nur topu gibi bir ghost gunları olur.

    silahları üretmek için gereken blueprintler ise her ne kadar devletler tarafından yasaklanmaya çalışılsa da internete önüne geçilemeyecek kadar yayılmış görünüyor, bu saatten sonra o iş biraz zor.

    * * *
    ps: "ben böyle işlerle uğraşmayı sevmem." diyenler için: (bkz: silah alırken dikkat edilecek hususlar/@highpriestess)