hesabın var mı? giriş yap

  • japonlar : " biri yapabiliyorsa, ben de yapabilirim. hiç kimse yapamıyosa, ben yapmalıyım. "

    türkler : " biri yapabiliyorsa ben neden yapayım. hiç kimse yapamıyorsa, ben nasıl yapayım. "

  • almayın. bir çamaşır askısı olmak için oldukça ağır ve hantal. hafif ve portatif bir çamaşır askısı tercih edin.

  • bugün, en beğenilenler listesinin tepesindeki entry, bir kripto parayla ilgiliydi.
    okudum. biri, o başlıktaki kripto paradan hareketle, kendi derin bilgileriyle, kripto para piyasasında yapılması ve yapılmaması gerekenleri anlatmış. çok sayıda kişi de favlamış. entryde şöyle bir ifade var: '...filanca coinle bol sıfırlı rakamlar kazandım. kazandırdım da...'
    yani demek istiyor ki, benim yönlendirmelerime uyanlar para kazanır bu piyasada...
    adam entrysini şöyle bitirmiş: bunlar, bir boğanın kişisel yorumlarıdır...

    ulan dedim, ben bu adamı niye takibe almamışım? geçmiş entrylerine bir bakayım dedim. şöyle bir iki kurcalayınca, enteresan bilgiler gördüm. misal dogecoin için şöyle bir şeyler demiş: '1520 lirayla girdim.'
    bu boğamız ripple'a da 600 lirayla girmiş misal. alıp unutmayı planlıyormuş. uzun vadeli yatırım niyetindeymiş.
    daha da ilginci, ocak ayının 2'sinde aynen şöyle bir entrysi var: 'bir şeyi herkes konuşuyorsa bilin ki o tren çoktan kaçmıştır. örneğin herkes lokmacılardan bahsederken, lokma konuşulurken gidip bir lokmacı açarsanız batarsınız. ayrıca yıllardır yatırım yapan biriyim, yükselmesi ve düşmesi hiçbir sebebe bağlı olmayan bir yatırım aracına yatırım yapacağıma giderim rulette siyaha basarım.'

    diyeceğim şu ki, böyle boğalardan tavsiye alıp kripto piyasasına girerseniz, elinize verirler. demedi demeyin...

  • kendi çapımda online olarak yurtdışından görece uygun fiyata plak alabileceğiniz sitelerin ufak bir listesini yapmak istiyorum nacizane.

    http://www.hhv.de/ (%19 vat indirimi yapıyor öderken, 9.99 eur sabit kargo var, fedexle yolluyorlar ama 75 euroyu geçerse tr'de mng "hop gardaşım" diyor. 75 euro geçirmemek gerek)

    http://www.juno.co.uk/ (vat indirimi burada da var, ama ip'den ülke tespit edip ona göre fiyat gösteriyor sitede, öderken ekstra indirim yok. kargo fiyatları uygun sayılabilir ama 3 plak sonrası sigorta falan koyuyor uymuyor o da)

    http://www.recordstore.co.uk/ (çok tercih ettiğim bir site değil, bazı plakların özel vers. olabiliyor. kargo 3 küsür pound falan)

    http://www.normanrecords.com/ (arşivi genişlerden. kargosu biraz tuzlu diğerlerine göre, arada indirim falan yapıyorlar. ingiliz menşeili)

    http://shop.bilocationrecords.com/ (son dönemde keşfettim, harika rock/metal arşivi var tam aradığım şeyleri buldum. kargo fiks 19 eur. biraz tuzlu ama toplu alıp maliyeti düşürebilirsiniz, plaklar çok ucuz, kayıt olunca vat düşüyor)

    http://www.bandcamp.com/ (bandcamp biraz farklı kafada. amatöründen pro'suna milyor grubun sayfaları var, hemen hemen hepsi ürünlerini satıyor. kargo fiyatları bu yüzden gruptan gruba farklı, sepete ekleyip kargolarını görebilirsiniz bazen ciddi ucuz olabiliyor)

    https://www.grooves-inc.com/ (tek plağa bile kargo almadığını söyleyen bir site. ama fiyatlar tuzlu doğal olarak. hiç kullanmadım)

    http://www.jpc.de/ (son dönem yoğun kullandıklarımdan. bazı ürünler çok ucuz bazıları gereksiz pahalı, sepette vat düşüyor, en önemli özelliği kargo fiyat sabit ve 5,99 eur)

    http://www.piccadillyrecords.com/ (inceden sempati beslediğim bir site. bir keresinde bir ürünü ucuz ilerde satarım diye 3 tane sipariş verdim mail atıp "ya 3 tane sipariş vermişsiniz ama yanlış mı verdiniz bir teyit edelim dedik" diyerek benden tam not aldılar. site biraz kullanışsız ama ürün çeşidi yüksek, sipariş sistemi biraz kötü sipariş verdikten sonra adamlar vat düşüp shipping ekleyip mail order çekiyorlar sanırım. ama shipping fiyatı falan hepsi yazıyor sipariş verirken.)

    http://www.amazon.com/ (malumunuz, çoklu siparişte ürün başına kargo düşüyor, arada çok efsane indirimler denk gelebiliyor düzenli takip etmek gerek. canısı)

    http://www.amazon.co.uk/ (bunun amazon tarafından satılan ürünleri genelde tuzlu, ödeme yaparken vat düşer. en önemli kısmı da 3rd party sellerlar tabir edilen diğer satıcılar. ürünün diğer fiyatlarına bakın genelde uygun oluyorlar, kargo fiyatı da 1,87 gbp mi ne ürün başına. tekli alımda çok mantıklı. all your music denen gerizekalılardan uzak durun, aylarca gelmez, kötü paketleme vs. buradan dodax ve nagiry iyi satıcılar)

    http://www.amazon.de/ (fiyatlar çok dengesiz. bazen çok uygun şeyler denk gelebiliyor. fiyatları us-uk- de diye sırayla bakmak lazım. vat düşer, kargo fiyatı fena değil gene) (edit: sanıyorum 45 euro sonrası kargo ücreti almıyor artık, bu yönüyle bayağı hesaplı gelebilir. dikkat!)

    http://www.discogs.com/ (malum site. ebay'le birlikte en çok plak piyasası dönen yer. aradığınız hemen hemen her şey bulursunuz, pazarlık yapıp uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. nadir ürünler genelde ebayde olmaz burada olur)

    not: vat hesabı genelde ürün fiyatı/6x5 şeklinde oluyor. %19 diyorlar ama tam değil sanki

    bazılar siteler için "ahah bunu da mı yazdın lan" demeyin ilk başlayanlar için hayati önem taşıyabilir bilmeyen birisi için. zaman içinde eklemeler, siteler hakkında bilgiler, öneriler vs. güncellenebilir bu entry.

    ek: ve illa "hacı ben plak alırken dokunmam gerek" diyorsanız şuraya bir göz atın: (bkz: velvet indieground)

  • bir şarkıcının başarısı nasıl ki sahne arkasındakilere bağlıysa, çalışan kadınların özellikle çalışan annelerin hayattaki duruşu da yine sahne arkasındakilere bağlıdır. kimler midir onlar? ilk sırada kadının kocası gelir. sizi destekleyen, eksiğinizi görmeyip üzerini kapatan bir eşiniz varsa tebrikler 1-0 önde olan azınlıktansınız. baba olacağını duyduğunda sevinçten bir büyük açtıran, dokuz ay boyunca karnınızı okşayan, doğum yaptığınızda baklava dağıtan adamın, bebeğin kolik sancılarıyla birlikte uykusuzluktan şikayet etmesi ve "yok mu bu sıpanın kapatma düğmesi?" diye sorması arasındaki süre yaklaşık 40 gündür. bu süreç, diş ateşi, yürüme egzersizleri, "çocuğum iki dakka dur yaa" dönemi, iki yaş sendromu, üç yaş inadı ile devam ederken bir bakarsınız ki adam arazi olmuştur. fiziksel olarak yanınızda, yatağınızdadır evet ama aklı fikri kuş olup uçmuştur. bu sırada kadına ne olur peki? kadın kadınlığını unutur ve çoğu zaman geri gelmemek üzere kaybeder. çocuğu yaparken gösterilen heves yerini arkasını dönüp horlaya horlaya uyumaya bırakır.

    sahne arkasının ikinci aktörü ise anne/kayınvalidedir. torununa bakan, bakamıyorsa bile başında duran bir anne, çalışan kadının en büyük destekçisidir. çalışan kadının elinde oje, saçında fön varsa annesi sayesindedir. anneniz/kayınvalideniz çocuğunuza bakıyorsa susmanın ne demek olduğunu en çok bu zaman diliminde öğrenirsiniz. çünkü ne kadar yanlış yaparsa yapsın alttan almak ve sunulan bu nimete nankörlük etmemek durumundasınızdır. peki anneniz çocuğunuza bakmıyorsa ya da bakamıyorsa? elinizden hiçbir şey gelmez. ne annenizi bakıcılık yapmadığı için suçlayabilirsiniz ne de dünyaya henüz gelmiş o masum yavruyu karnınıza hatta bir yumurta hücresi olduğu günlere geri gönderebilirsiniz. yapılacak tek şey "elin kadınlarıyla" uğraşmaktır. bakıcı bulamazsınız. bakıcı bulursunuz parayı beğenmez. parayı beğenenini bulursunuz sonra bir bakarsınız ki tuvaletten çıkarken ellerini yıkamıyor. temizini bulursunuz zamanında gelmez. zamanında gel dersiniz "beğenmiyorsan başkasını bul" der. her allahın günü evinizi ve yavrunuzu bir yabancının sevk ve idaresine bırakıp yollara düşersiniz. bu sürecin sonucu, insanlara olan saygıyı ve sevgiyi kaybetmektir. bakıcı kadınlarla o kadar yüz göz olursunuz ki bundan sonraki hayatınızda ne zaman bir insandan hizmet almaya kalksanız direk çirkefe bağlarsınız. kazığı çok, tecrübesi bol olan bir dönemdir.

    sahne önünde çalışan kadını destekleyen üçüncü kişiler ise her türlü destek personelidir. bu personelin müdiresi ise eve gelen (gelebiliyorsa) gündelikçi kadındır. allah onların hepsinden razı olsun. temiz çamaşır, ütülü gömlek bulabiliyorsa çalışan kadınlar, yine bir çalışan kadın sayesindedir. bu konfora sahip olabiliyorsanız şükredin. zira günde 12 saat çalışıp haftasonlarını temizlik ve yemek yaparak geçiren kadınlar çoğunluktadır. paraları vardır ama bütçeleri yoktur. çünkü ödenmesi gereken kredi taksitleri, yapılması gereken market alışverişleri ve her ay kocasının maaşı ile birlikte zar zor birleşen yakaları vardır. ikinci gruba giriyorsanız, öz saygınızı yitirmeniz işten bile değildir. tabiri caizse eşekler gibi çalışıp elinde avucunda hiçbir şey kalmadan yaşamanın başka bir sonucu olamaz zaten.

    sahne arkasının en haylaz çocuğu ise patronunuz / amiriniz / müdürünüz / şefinizdir. çalışan annenin bu konudaki şansı ise fifty/fifty 'dir. eğer patronunuz çocuk büyütmüş, uykusuz kalmış ve eşine değer veren birisi ise tebrikler. dört ayağınızın üstüne düştünüz. eşinden nefret eden, erkek üstünlüğüne inanan, empati yeteneğinden yoksun bir mobbing kralının eline düştüyseniz vay halinize. çocuğunuzun ateşini ancak ve ancak watsaptan takip eder kreşin ilk gününde o küçücük melek arkanızdan ağlarken geri dönüp ona sarılamaz ve insanlıktan çıkarsınız. çalışan kadın bu dönemde profesyonelliğini kaybeder. işini sadece para kaynağı olarak görür ve her gün daha fazla nefret eder. iyi bir mesleğe sahip olmanın bedeli bir çocuğun gözyaşları olmamalıdır.

    tüm kadınların, kadınlıklarını yitirmeden, insanlara ve kendine olan sevgisini, saygısını kaybetmeden, profesyonel bir erkek gibi çalışıp anne olabildiği günleri görmek dileğiyle...

    not: iş bu entry bir 8 mart entrysiydi. bir çalışan anne tarafından yazıldığı için ancak bu gece postalanabildi.

  • hakkaten çok yerinde bir kaç tespit ve eleştiri var reklamla ilgili. tek başlık altında toplayabiliriz: cihangir solcusuna hitap ediyor.

    vay amk neymiş bu cihangir solcusu ya, herkes herkese diyor ama kimse alınmıyor üstüne. hadi neyse. peki cihangir solcusundan oy almasınlar mı? yutub'a koydukları reklamla erzincan kemah köyüne mi hitap etsinler? o değil sen kendini ne sanıyon, torna işçisi misin, çukurova'da pamuk mu topluyorsun, yozgat'ta çiftçi misin allahın günü internettesin yarrağıma bak ya? sensin olm cihangir solcusu. sana hitap ediyor reklam. o yüzden kime hitap ettiğini şıp diye anlayıp adını koyabiliyorsun. reklamı yutuba koymuşlar, bizim cin gibi "gerçek solcular" hitap ettiği kitleyi beğenmiyor. hey allahım.

  • damla sigara iciyorsa yunus reisin neler yaptigini gosterseler de nesemizi bulsak dedirten goruntulerdir.

  • - cinayet saati napıyodun.
    - mbappe'yi kesiyordum.
    - cinayet saatini nerden biliyorsun?
    - ben hep mpabbe'yi keserim.

    hasan ali kaldırım