hesabın var mı? giriş yap

  • muhammed abdülvehhab tarafından kurulmuş, selefiyye mezhebinin aşırı ucu sayılan akımdır. suudi arabistan devleti'nin resmi mezhebidir. katı bir islam anlayışları vardır. tarikatlara, türbe ziyaretlerine karşıdırlar. öyle ki mekke ve medine'de bulunan tüm sahabe mezarlarını dozerlerle yerle bir etmişlerdir. peygamber efendimizin mezarını da yıkmaya kalkışmışlardır ancak islam dünyasından gelen sert mesajlardan ve ultimatomlardan sonra bundan vazgeçmişlerdir. bu denli tarikat ve türbe karşıtı olmaları, bu şeylerin müslümanları şirke sevkettiğini düşünmelerinden kaynaklanır. iranlılarla karşılıklı bir nefretleşmeleri vardır çünkü iranlılar da tıpkı bizim gibi saçma sapan türbe ziyaretleri yapmakta, özellikle peygamberimizin naaşının bulunduğu mekandaki demirlere ve taşlara ellerini ve yüzlerini sürerek ağlaşırlar. bu durum vahhabi suudi polisini çileden çıkarır ve hemen hemen her hac mevsiminde tartışmalar yaşanır. ayrıca suudi yönetiminin kabe'nin etrafında inşa ettirdiği hotellerin , kabe'nin boyunu geçmesi ve kötü bir görüntü oluştumasına karşı çıkan iranlılar türklerden bu konuda destek beklemektedirler. konuyu biraz dağıttık ancak vahhabileri tanımak için bu bilgiler gereklidir. arabistan dışında pek taraftarı yoktur. osmanlı'nın son zamanında ingiliz maşası olmakla ve osmanlıya ihanetle suçlanırlar.

  • daha önce 17 tür köpekbalığı ile dalış yapmış biri olarak söylüyorum, köpekbalıklarının yani taksonomide ve besin zincirinde asla insan yoktur zaten insan onlar için yağsız bir besin, ama ısırma içgüdüleri bunu yapar sonuçta kan geldiğinde artık durdurulamaz bir hal olabilir çoğu zaman ısırıp yok bu benim yiyeceğim değil diye gider.

    yani o köpekbalığı ultra acıkmış bundan kaçış yok, köpekbalığının 2 özelliği vardır bir lorenzini ampülleri (ampullae of lorenzini)dediğimiz seni elektro manyetik olarak suda 3d boyutunda algılar ikincisi kan.

    doğanın acımasızlığı değil bu gerekliliğidir.

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • alayınızın müebbeten mahkumu olduğu kapalı cezaevi.

    ruhunuzun ilhamlarını takip edeceğiniz yerde başkalarının, yine "başkaları ne der" tabanlı görüşlerine göre hayatınızı şekillendirdiğiniz için hak ediyorsunuz siz bu cezayı.

  • geçen kış evimde yaşadığım soğuk algınlığı sonrasında gittiğim hastaneden "size bizden daha iyi bakarlar" deyip gönderdikleri otel. çogzel yani.

  • bu savaşta ingiliz bataryaları daha zanzibar'a yaklaşır yaklaşmaz, ülke teslim olmuştur. yani savaş sadece 38 dakika sürmüştür. hiçbir insanın ölmediği ve bu kadar kısa süren savaşlar pek alışılmadık türden.

    edit: ingiliz bombardımanı sonucu 500'e yakın kişi ölmüş diyorlar.