hesabın var mı? giriş yap

  • babam başka bir kadın uğruna annem ve biz çocuklarını evden kovduğunda onbir yaşındaydım. bildiğin sadece üstümüzdeki kıyafetlerle sokakta kaldık. senelerce süren sefaletten sonra kendimizi toparladık şöyle böyle. okudum iş sahibi oldum babamla barıştım ama erkeklerle hiçbir zaman sağlıklı ilişkiler kuramadım. ne zaman ki biriyle birlikte olsam kafamda aynı düşünce dönüp durdu ;
    "seni çok sevmesi gereken baban bile seni dışarı atmış, bu adam kimbilir neler yapar sana".
    yani bu his durduk yere oluşmuyor işte. herkesin bir kırılma noktası var aşk meşk konularında yaralı kuşlar gibi savruluyoruz ordan oraya.

  • liseyi bitirdikten sonra diplomayı almak için okula tekrar gidilir. diplomayı verme işi de tatile çıkan müdür yardımcısı yerine müdüre kalmıştır. öss türkiye derecesi olan bir arkadaş ve ortalama puana sahip bir arkadaş müdürün odasına girerler. müdür hangi üniversiteye girildiğini sorar ve ona göre diploma parası almayacağını söyler.

    m: söyle bakalım evladım nereye girdin?
    a1: istanbul iktisat hocam.
    m: çok güzel oğlum afferim, buyur diploman. peki sen nereye girdin?
    a2: odtü elektrik elektronik hocam.
    m: ankaradaydı di mi odtü?
    a2: evet hocam
    m: istanbul'a puanın yetmedi demek. neyse sağlık olsun seninki de fena değilmiş.

  • yalandır. yaklaşık bir ay boyunca peşinde koştuğunuz güzel sözler söylediğiniz her şekilde ondan hoşlandığınız belli ettiğiniz ve bundan asla rahatsızmış gibi gözükmeyen verdiğiniz hediyeleri seve seve alan, iltifatlarınızdan hoşalanan, size sürekli imalarda buluna bir kız bu cümleyi söyler ise bilin ki yalandır,

    meali, sen beni sevmekten vazgeçme, amaben seveceğim başka birilerini bulayımdır.

  • bu durumda "anne are you ok?"* diye sorulursa kendisiyle verimli bir şekilde iletişim kurulabilir.

  • çok yerinde ve doğru bir yorumdur.

    nasıl da kendinizi gördünüz dimi?

    sözde "akıllı" telefon yaratıcılığı öldüren, hobi edinmeyi bitiren ve kişinin kendiyle baş başa kalmasını engelleyen bir alet haline geldi.

    telefonuna hiç dokunmadan yarım saat geçiremez oldu insanlar. korkunç bir şey.

  • mitolojide en nefret edilen, kavgacı pislik, antipatik tanrı değil mi ares? direkt deyyus koysalardı.

    edit: eski sevgilimin yeni ismiymiş! şaka değil, resmi olarak ismini ares olarak değiştirmiş. öyle deyyusa da anca böyle isim yakışırdı.

  • belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.

    bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.

    verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?

    bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.