hesabın var mı? giriş yap

  • hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
    bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.

  • adam onun içine yüksek fruktozlu mısır şurubunu basacak. bu şekilde ürünün maliyeti azalırken üstüne raf ömrü artacak. yani 10 liralık ürün bu şekilde 5 lira olacak. diğer taraftan günümüzün gençleri şehirlerdeki betonlaşma ve internet çağında olduğumuzdan dolayı daha hareketsiz yaşadıkları için obez olmaya çok yatkınlar. üstüne türkiye'de 40 yaş üstünde düzenli spor yapan insan sayısı çok az. sen böyle bir ülkede kotayı düşürmen gerekirken artırıyorsun. hani ilaç üreten bir ülke de değilsin bunlar ülke için hep sıkıntı.

    son olarak beni üzen başka bir konu da sözlükte bile şu konu gündem olmuyor. halbuki büyük bir skandal bu. halkımızın bu bilinçsizliği yüzünden maalesef türkiye'de hastalıklar artmaya devam edecek. galiba günümüzde savaşlar bu şekilde oluyor. bizler içinde olduğumuz farkına varamıyoruz.

    edit: imla

  • sanırım maç öncesi şöyle bir konuşma oldu

    fatih terim- arkadaşlar, caner den başka orta yapanı siksinler miiiii??
    takım: siksinlerrrrrr
    fatih terim: hadi allah yardımcınız olsun..

  • "...her maça ülkenin milli takımını kaos içnde hazırlamayı vazife edinmiş, kendisi ile çekişen, hatta söylediklerinin anlamını çözemez hale gelen bir ombudsman izlenimi veren, ülke içinde tartışılır hale gelen, saygıyı, sevgiyle değil de korku ve tehditle almaya çalışan sayın fatih terim, son 3 yıldır hiçbir şey vermediğin türk futboluna belki de en iyi katkıyı emekli olarak verebilirsiniz..."

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/…inanmiyoruz_40244230

  • chicago karşısında bugün 71 sayı atarak hem kariyer rekorunu hem bu sezon bir maçta en çok sayı atan oyuncu rekorunu hem de cavaliers tarihinin bir maçta en çok sayı atan oyuncu rekorunu kırmış azman

  • facebook'un sadece avrupa'da 10 bin mühendisi işe alacağını duyurmasıyla gündeme gelen neredeyse gerçek anlamdaki sanal evren. şu an metaverse ile ilgili dile getirilen ve hayal edilenlerin matrix'in "pre-alfa" sürümü gibi bir şey olduğunu söyleyebiliriz.

    şu an elimizdeki teknolojiyle metaverse'ün içerisine sanal gerçeklik gözlükleri ya da kaskları ve gelişmiş kulaklıklarla yarattığımız bir avatarla gireceğimiz söyleniyor. şu an için en basit bakış açısıyla baktığımızda karşımızdaki bir ekrandan içerisine daldığımız oyunların evrenine, avatarımızla gerçekten girebileceğiz. dijital dünyaya ve oyun dünyasına az çok yakın olan birisinin sadece bu seviyeye ulaşılmasıyla bile devasa bir ekonominin ortaya çıkacağını görmesi mümkün. avatarlarımız için alacağımız kozmetik eşyalar, hatta dijital arsalar yepyeni bir ekonomi oluşturacak.

    tabii sadece bir oyun içerisinde karakterimize kıyafet ya da kozmet eşyalar alacacak kadar sınırlı bir ekonomi olacağını düşünmek de basit kaçar. bu evren içerisinde asla gidemeyeceğimiz şarkıcıların konserlerine, asla gidemeyeceğimiz müzelere ve sergilere de gidebileceğiz. gerçekte verilen bir konserin katılımcılarının en fazla yüz binlerle ifade edileceğini düşünürsek metaverse'te milyonlarca, belki on milyonlarca seyircinin yer aldığı konserler düzenlenebilecek. mesela fortnite, bunu oyun içerisinde düzenlenen bir travis scott konseriyle gerçekleştirmişti.

    son günlerde patlama yapan nft'ler, metaverse içerisinde oluşturulan bir sergide ziyaretçilere gösterilebilecek. gerçekte bu tür bir sergiye katılacak ya da katılabilecek kişi sayısı binler, belki on binlerle sınırlıysa metaverse'te yüz binlerce kişi bu sergiyi ziyaret edebilecek.

    milyonlarca kişinin katılacağı bir konserde dev şirketlerin sponsor olmak ya da logosunun, adının orada yer alması için ödeyeceği miktarlar bile devasa boyutlarda olacaktır.

    ayrıca bu metaverse'e inanan ve bu konuda yatırım yapan tek şirket facebook da değil. buna ek olarak unity, epic games, nvidia gibi şirketler de metaverse için kendi yatırımlarını yapıp projelerini geliştiriyorlar.

    özellikle son zamanlarda oldukça dile getirilen ve "hype"lanan bir teknoloji olsa da bunun saman alevi gibi sönüp gideceğini düşünenler de var. açıkçası ben, bunun sönüp giden değil gittikçe büyüyen ve parlayan bir teknoloji olacağını düşünüyorum. şahsen "warning: the slayer has entered the facility" uyarısıyla doom evreninde yaratık kesip sinir stres atmak çok ilgi çekici geliyor.

    kaynak 1
    kaynak 2
    kaynak 3

  • yine kendilerine yakışan bir açıklama yapmışlardır. yanlarındayız. asla pes etmeyeceğiz.

    "türkiye cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, terör örgütü kurmak veya yönetmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme."
    ne mutlu bizlere ki, isnat edilen bu suçlamalar içerisinde halkı gece - gündüz, çoluk - çocuk, genç - yaşlı demeden gaza boğmak yok !
    bir tenhada acımasızca, hunhar bir şekilde bir genci döverek öldürmek yok !
    "üç tane sıktım" yok !
    çatıdan adam atmak yok !
    ondördünde fırına "ekmek" almaya giden kara kaşlı bir fidanın onbeşinde, onaltı kilo toprağa verilmesi yok !
    hırsızlık, yolsuzluk yok !
    "bir eylemin ahlaki değerini eylemin sonucu değil, eylemin ardındaki niyet belirler."
    yukarda yer alanlar kimin niyetinin ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
    hayatın kendisini gerçeğe çok yakın kılmak gibi bir derdi yoktur, hayat gerçeğin ta kendisidir.
    16 aralık'ta deplasmana gidiyoruz;
    adalet için, hukuk için, vicdan için, ülkemizin yarınları için gidiyoruz.
    van'da üşüyen, soma'da ağlayan çocuklar için...
    sokak köpekleri için, yetimler için, yaşlılar için gidiyoruz.
    karadeniz'e dere olmak için gidiyoruz.
    bizi kanser eden bu hukuksuzluğa ilik bulmak için gidiyoruz.
    tribüne çıkmak bizim için bir davadır, beşiktaş davasıdır.
    gittiğimiz her yerde bu dava için haykırmaktan geri durmayız.
    16 aralık deplasmanında da o mahkeme kürsüleri bizim için insanlığın davasını haykıracağımız bir tribündür.
    bu süreçte bizlerden desteğini esirgemeyen herkese teşekkürü bir borç biliriz.
    asla pes etmeyeceğiz, haramilerin sofrasına diz çökmeyeceğiz.
    çarşı"

  • murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına cevap verdi. marketlerin buradaki en zavallı kesim olduğunu belirten ülker, "milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok" dedi.pladis yönetim kurulu başkanı murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına yanıt verdi. ülker, gazetecilerle sohbet toplantısında "fahiş fiyatlar" hakkında açıklamada bulunarak, zincir marketlerin fahiş artışların sebebi olarak gösterilmesinin milletin aklıyla alay etmek olacağını savundu.
    "biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?"
    türkiye'nin büyük bir planlama sorunu olduğunu söyleyen murat ülker şunları kaydetti:

    "bir sene dağ-taş soğan dolu ertesi sene piyasada soğan yok. marketlere yükleniyorlar. marketçi alıp satıyor. parasını üreticiye ödüyor. yani milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok. herkes akıllı herkes bakkala gittiği zaman kim kaç para biliyor. ve herhangi bir fahiş fiyat varsa asla satılmıyor öyle bir şey yok. millet aptal mı? biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?

    "sadece domateste 35 milyon lira zarar ettik"
    daha pahalıya alıp ucuza satabilen biri doğmadı. o dönem domates fiyatları indirildi. sadece domatesten 35 milyon tl zarar ettik. türkiye'de enflasyon yüzde 19 civarında, üretici enflasyonu ise yüzde 45. yani aradaki fark aslında biz üreticilerin ne kadar fedakarlık yaptığının kanıtı.

    "market buradaki en zavallı kesim"
    artık herkes tl'nin değerlenmesi için çalışması gerekiyor. neden başkasının parasının değer kaybetmesini bekliyoruz. ya bu memleketin planlamacısı yok mu? market buradaki en zavallı kesim. alıyor, satıyor. desen ki, 'aldığın fiyata satma' o zaman hakikaten alaeddin'in cini lazım. 'aldığın fiyata satmayacaksın.' nasıl olacak bu iş?

    "patates bir sene sonra yığıldı kaldı"
    mesela ne oldu patateste. patates hiç satılmadı niye? patatesin çoğu bu hamburgercilerde, büfecilerde satılırdı. bu satılmayınca dağ taş patates oldu. şimdi tekrar açılıverince de, patatesler bozuldu tabi, patates yok oldu şimdi de. e tabi var yok yaparsan bunun fiyatı da aşağı yukarı oluyor."

    kaynak

  • o kadar da kolay kurulabilecek bir cümle olmadığını önce fenerbahçe, sonra da beşiktaş taraftarı gördü. ne diyelim başka sefere artık.

  • az önce izleyip bitirdiğim, criterion collection a girmeyi haketmiş sağlam fransız filmi.
    vizyon filmlerinden artık tat alamayanlar, adam akıllı bir film izlemek isteyenler ve klasiklerin tadını özlemiş olanlara birebir.