hesabın var mı? giriş yap

  • kahvedeki hikmet dayıyla flört eden yazarın isyanı. kafayı dışarı çıkarınca 500 tl gidiyor zaten amk.

    tostuna eşli batak mı oynadınız?

  • ölme kavramını anlamak için önce canlı kavramını iyi oturtmak gerekiyor.

    kompleks davranışlar göstermek, büyümek, çoğalmak hatta metabolizmaya sahip olmak her ne kadar canlılığa ait şeyler gibi gözüküyorlarsa da, bunları başarmak için canlı olmaya falan gerek yoktur.

    örneğin tornadolar oldukça kompleks davranışlar gösterirler. kristaller de kopya oluşturmak suretiyle büyürler. bilgisayar virüsleri çoğalırlar ki bu özellikte ilginç olan çoğalmaya canlılık dediğimiz zaman eşeyli üreyen canlılarda tek bir canlı kendi kendine çoğalamadığı için bireyleri canlı kabul edemeyeceğimizdir. tabi bir de kısırlık var.

    yangınların ise metabolizmaları vardır. biz organik karbonu oksijen ile yakarken, yangınlar da benzer bir şekilde oksijen ile ağaçları yakıp enerji açığa çıkarırlar, bu enerjiden beslenir ve büyürler. kimyasal süreç aynıdır.

    cansız ve canlı sistemleri birbirlerinden ayıran temel fark mutasyondur. cansız varlıklar büyürken ve çoğalırken bu işlemi kusursuz kopyalar oluşturarak yaparlar. canlılıkta ise kopyalama işlemi sırasında genetik materyalin yapısı nedeniyle mutasyonlar olur. dolayısıyla canlı kopyalar birebir olmazlar ve zamanla canlı sistemler evrilirler.

    canlılardaki bu kopyalama işleminin nasıl olduğuna biraz bakmak lazım.

    bilgi depolama sistemi olan dna kendini eşleme sırasında (replikasyon) önce çift sarmal yapı ayrılır, sonra ucu boş kalan bazlarlara, stoplazmaya alınmış yeni nükleotidler eşleşir ve ortaya iki adet dna meydana gelmiş olur. bu işlem sırasında eşleşmeler önceki ile aynı olmayabilir ve bu olay bir mutasyon çeşididir. dış etkenler ve radyasyon sonucu bozulan dna'nın onarımı sırasında* da bozulan, bir parçası kopan dna'ya benzer bir biçimde yeni nükleotidler eklenir ve yine mutasyonlar oluşabilir. ilgili video

    bu dna tamiri ve kopyalaması sırasında oluşan mutasyonlar hucre içi işleyişi genelde kötü bir şekilde etkilerler. bunun sonucu olarak genelde senescence denen hücre yaşlanması görülür. oluşan atıkları düzgün bir şekilde atamayan ve enerji üretimi azalan, işleyişi bozulan hücre yaşlanır. dna bozunumu daha da vahim ise programlı hücre ölümü olur. bazen de mutasyon kontrolsüz hücre bölünmelerine yol açar ki bunlara genelde tümor demekteyiz.

    dna replikasyonu sırasında olan diğer şey ise telomer kısalmasıdır. kromozomların ucunda bulunan bu telomerler dna'nın bölünmesine ve uçlarının korunmasına yardımcı olurlar fakat her dna bölünmesinde bu parçada kısalma olur. defalarca bölünmelerden sonra kritik bir eşiği geçen bu kısalma sonucunda hücre artık bölünemez hale gelir. bölünemeyen hücre kendini yok edecek diye bir kaide yok fakat dna bozunumu ve onarımı işleminin devamı ve önceki mutasyonlar dolayısıyla hücre sonuçta senescene evresine geçiş yapacak ve sonunda ölecektir. (kendi başlığında detaylıca anlatılmış)

    bir hücrenin bölünme limitini* telomer uzunluğu belirlemekte. dolayısıyla dış etkenleri bir kenara bıraktığınız zaman buradan yola çıkarak canlının ideal şartlarda ne kadar yaşacağı kestirilebilir. insanlarda bu ortalama 125 yıl kadardır.

    yani canlılık kendini oluşturan kopyalama mekanizması gereği ölümlüdür.

    (bkz: bicentennial man)

  • t: 14 mayıs'tan sonra "tamam, lideri kayınpederim olabilir ama benim akpli olduğumu da nereden çıkardınız? bakın ak parti demiyorum, akp diyorum. hem biz ailecek kılıçdaroğlu hayranıyız elhamdülillah " demesi muhtemel ihalesiz işler kralının isyanı.

    not: (t:) niye yaptın diye sorarsanız; moderasyondaki parti komseri olan moderatörler "tanım değil" bahanesiyle entryi silmesin diye.

  • anlatayım da içiniz soğusun.

    20 - 25 dakika önce evinde lazım olduğu için bizdeki ufak taş motorunu istemeye geldi mahalleden bir komşu. ayaküstü de muhabbet ettik beş on dakika.

    bu komşunun çalıştığı fabrikanın sahibi kendi şahsî hesabından bütün işçilerine 1000'er liralık migros alışveriş kartı vermiş.

    tabii ki çok güzel bir davranış. yüzlerce çalışanına gönlünden kopmuş yardım etmiş adam bu salgın döneminde kullansınlar diye. gelin görün ki bizim bu komşu abi fabrikada " migros'tan alışveriş çeki vermiş çünkü orada içki de satılıyor " gibi laflar etmiş.

    bir de bize anlatırken öyle sinirli, öyle kendini haklı görür bir hâlde ki!

    bu konuşmalarını patrona iletmişler tabii ve adam da verdiği kartı geri almış.
    utanacağı yerde hâlâ kendini haklı görüyor bizimki de.

    babam, " kendin kaşınmışsın. cuma'ya bile gelmiyorsun, sonra olur olmadık yerlerde adamlık yapmaya çalışıyorsun! " diye cevap verdi de " iyi akşamlar " dedi gitti adam öylece motoru alıp.

    zerre acımadım.
    bre malın önde gideni! evinde çoluk çocuğun var. ne güzel 1000 liralık alışveriş hakkın olacaktı durduk yere.
    ne diye şov yapıyorsun?

    toplumda artık çok var bu tipler o yüzden gerçekten iyi olmuş diyorum.
    böyle sert tepkilerle akıllanırlar belki.

    dipçe: yine okuduğunu anlamayanlar doluşmuş başlığa! adam, " ben içki satılan yerden alışveriş yapmam! " demiyor. böyle dese kimse laf edemez ben de dahil. sonuçta adam buna mecbur değil. hatta böylesi iyi niyetli bir patrona durumunu doğru dürüst açıklasa idi eminim o patron o kartın yerine 1000 liralık normal bir çek bile verirdi gitsin istediği yerden alışveriş yapsın diye.

    yalnız bu komşumuz hem kartı kabul ediyor hem de patronun arkasından sallıyor! bu ikiyüzlülüktür! bunu eleştiriyorum. " adam neden içki satılan yerden alışveriş yapmıyor? " demiyorum!

  • haklı olarak yapilan bir eyleme konu olan klip.

    lan berber benim saçımı oyle traş etse bombalardim dükkanı. ne yapsa az. apaci kardesimiz hakli yani.

  • herkese kredi kartına on iki ay iki yüz elli tl yi kitleyip bu dünyadan göçmüş ceo.

  • 10 kasım ramazan ayına denk geldiği zaman ahmet necdet sezer anıtkabir defterini imzalarken su içmişti.bu tayfa o zaman da ağzına sakız etmişti konuyu.sonra bu tayfanin istediği gibi isimler cumhurbaşkanı oldu.namaz kılan oruç tutan muhafazakar olduğunu iddia eden kişiler.ahmet necdet sezer oğlunun düğününün parasını kendi cebinden ödemişti ayrıca kaldığı süre boyunca faturalarını kendi maaşından ödüyordu muhafazakarlar ise itibardan tasarruf olmaz mantığıyla halkın vergileriyle lüks içinde yaşıyor.bu paçavra site tam da günümüzü anlatıyor namaz kıl oruç tut istediğin kadar kul hakkı ye.klasik akp eylemi.her ilde gormussunuzdur.agizlarindan allah düşmez sürekli ibadet showu yaparlar ama her naneyi de yerler