ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de bisiklet kültürünün olmaması
-
kültürün olmamasi ile alakalidir.
farah zeynep abdullah'ın 40 milyon tl kazanması
-
yüzünü botoks, dolgu, estetik operasyon ile kaplamayan zayıf olmak için aç kalmayan, sözün özü güzel olmak için çaba göstermeyen, acı çekmeyen bir kadının yeteneği ve emeği ile de sinema, dizi sektöründe yer alıp başarı gösterebileceğini, para kazanabileceğini göstermiştir.
düşüncelerini açıklamadaki özgüveni, dikkat çekmek için sansasyon yaratmaya çalışmaması ile kalitesini gösteriyordu ki bu başarısının sektördeki kadınların davranışlarında bir değişme yaratacağını düşünüyorum, erkek egemenlik normları ile değil özdeğerinin farkındalığı ile eylemlerde bulunmak başarı getiriyor işte böyle.
tebrik ederim, başarıları daim olsun.
cemaatin yok valla biz yapmadık demesi
-
(bkz: kuzenim yapmış)
kuzen açıklama yapmış: bunlar sadece öncü deprem
bonus:
(bkz: ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar saklamak)
(bkz: seçim sandığında 87 milyar euro saklamak)
türkiye'de domuz eti yiyenler var
-
türkiye'de kul hakkı yiyenler de var sayın cumhurbaşkanım, ona da müdahale etmiyorsunuz.
sevgiliye alınacak en güzel hediye
-
mesela 21. dogumgununde onsuz gecirilen her dogumgunu icin toplam 20 ayri hediye almak. bir kac ornek vermek gerekirse 1. yasa emzik, 7. yasa abakus, 12. yasa cicili bicili tokalar gibi. aradaki tutkulu bir asksa, yapiliyor boyle seyler.
sözlük yazarlarının lost adasına düşmesi
-
robin
(kuyruk bölümü yolcuları bulunduğunda)
- robin şu karı kim lan süpermiş.
- 2.nesil kazazede, hoşgelmiş.
rte'nin de ışid'i amerika kurdu demesi
-
akp'yi kim kurdu ? keza kim bop eşbaşkanı yapılmıştı ?
kesinlikle kılışştaroğlu yaptırmıştır.
caner eler
-
öncelikle yazıdan bir bölüm:
"kahve tiryakisi de olmuştum. en sevdiğim şeylerden biri evde kahve yapmaktı. ama onu taşıyamıyordum. daha doğrusu ayakları swing dans hareketleriyle yönlendirip salona geçiyordum. ya da benim için taşıyanlar oluyordu."
eurosport'ta staj yaptığım dönemdi. kafayı kaldırıp etrafa bakındı. her zamanki gibi gözüm üzerindeydi. "hey stajyer!" dedi, "senden bir şey rica edebilir miyim?"
caner eler, yani benim spor spikerliğine başlama sebebim, bisiklet tutkumun ses bulmuş hali, idolüm, benden bir şey rica ediyordu; bense ricasını zaten emir telakki etmeye dünden hazırdım.
"buyur abi, tabii ki" dedim.
"köşedeki starbucks'tan kahve alabilir misin bana?" diye sordu.
ben hala benden bir şey istediği için şaşkın bir mutluluk içinde ona bakarken açıklamaya yapmaya girişti:
"ben alırım aslında da, taşıyamıyorum.."
nasıl üzüldüğümü ama onun için bir şeyler yapma şansına eriştiğim için de nasıl sevindiğimi anlatamam. yazıdaki mavi kısımla yazılan kelimelerin altına saklanan yüzlerce insandan biri olmanın mutluluğu vardı içimde.
ah be caner abi.. ağladığım yazının sahibi..