hesabın var mı? giriş yap

  • vallahi beter olsunlar zerre üzülüyorsam insan evladı değilim.
    kısaca örnek vereyim.
    adam 10 yıllık personel adam kalifiye eleman , adam demir çelik sektöründe çalışıyor aldığı maaş 14.500 tl -eline geçen net- müdürün yanına çıktı abi dedi 10 yıllık elemanım bu işi bu fabrikada öğrendim 14.500 tl maaşım var insan gibi mesai yapmıyoruz- adamin ek mesai dediği 8 saat yani günde 16 saat çalışıyor- tek istediğim zam dedi olmazsa ben gitmek istiyorum dedi. peki müdürün verdiği cevap ne ? işini ayarladıysan gidebilirsin ama tazminat isteme.

    ben o gün o odanın içindeydim adam bildiğin boynunu büktü çocuk gibi çıktı.arkadaş kalktı 3 gün sonra müdürün yanına gidip işten 7 gün sonra çıkacağını söyledi peki sonra ne oldu ?
    arkadaş 7 gün sonra kapıdan çıktı karşı fabrikaya 36 bin tl karşılığında anlaştı. adamın çalıştığı vardiya o gün çalışmadı 14.500 tl karşılığında o adamın yerine personel bulamadık. o adamı mumla arıyoruz.
    o adamın vardiyasini tamamlamak için diğer arkadaşları hayvan gibi mesai yaptı -ekstra 8 saat- işin sonunda iş kazası oldu dunya kadar da tazminat ödediler. beter olsunlar hiç üzülmüyorum. emekçinin yanındayım.

    edit: mumla ariyoruz
    edit2: sendika mevcut lakin öyle birşey ki az hakkını arayanı kapı önüne koymakta patrondan daha patroncu.

  • öğretmene değil devlete atılan dayaktır.

    bakanlık şapkasını önüne koyup öğrenciden veliye gelinen bu noktayı sorgulamalıdır.

  • bu flört denen evre çok modern gözükse de “nerede o eski aşklar” sözü tamamen bu flört zırvalığı yüzünden denen bir şeydir aslında. flört “birbirimizi tanıyoruz” adı altında tamamen bir modern zaman kaçamağı bakın. tamamen bir yedekleme manevrası. iki tarafa da zerre sorumluluk yüklemeyen bir korkaklık. “hesap soramam sevgilim değil ki, hesap mı vereceğim hemen gelin güvey oldum sanar” diye düşündürten bir dengesizlik fırsatı. ortada flört varsa aşk yoktur. flört isteyende aşk yoktur. flört olayını taze ve tatlı bir başlangıç evresi diye yutturdular bize. birini “gerçekten” isteyen biri flört edemez. o kişinin hayatına girer ve o kişiyi hayatına alır. kafası karışık değildir. isteği maximum seviyededir. prosedür yoktur. flörtmüş. sonra “ah nerede o eski aşklar sudenaz :(“

    sudenaz kızım sen aptal mısın? konuşsana. cevabını ver bunlara sesin çıksın biraz. ismin çok iğrenç ama bu da senin suçun değil.

    eskiden insanların birbirini beğenince, birbirlerine yönelince, direkt birbirlerine karşı sorumlu olduklarını bilir ona göre davranırmış. denek fare gibi karşındaki tanıma amaçlı flört etmek, tamamen bir kaçamak, tamamen bir korkaklık. sorumluluktan kaçma. ya üzülürsem özgüvensizliği, sonra nasıl ayrılacağım sıkıntısı. öbür konuştuğum flörtüm daha güzel sanki ya yedeklemesi. dur biraz daha bakayım doyumsuzluğu. ne istediğini bilememe. yani sevmeme. sevmeyi istememe. “ben bir bakayım bu istediğim gibi biriyse o zaman severim bunu ben” diye bir şey yok. seversen sevmişsindir, istediysen istemişsindir. tutar elinden yürürsün. hey gidi bre. (güldüm)

    beni flört edenlere sesleniyorum:

    denek sensin fare de sana .....

  • haydar:
    "sıfır bir değer değildir. bir sayı bile degildir. ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi. sevdanın da tek başına değeri yok. ille de biri olmalı. sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır. sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür.

    biri dese ki, "sevdamı al, kendine ekle, bir ömür ile çarp, sonra sonsuza eşitle". yine değeri sıfır mı olur senin için?"

    evet (bkz: yedi numara)