hesabın var mı? giriş yap

  • to move fiili ingilizeceye latinceden geçerken, to love fiili anglosakson dillerinden geçmiştir.

    italyanca, ki latinceye şu an en yakın dildir denebilir, muovere fiili hareket etmek anlamına gelir.

    muhtemelen ingilizceye geçerken u harfi kaybolmuş ama fonetik olarak kalmıştır.

    to love ise almancadaki lieben fiiline benzemektedir. rhein nehrinin doğusu ile batısı arasında birtakım dil ve kelime farklılıkları olduğu doğrudur.

    ingilizce ise hem latin hem de anglosakson dillerine maruz kalan bir dil olduğundan dolayı, evet ingilizcenin özellikle eski ingilizcenin gramer yapısı günümüz almancasıyla sağlam benzerlikler taşır ama kelime olarak ingilizce latin dillerinden almancaya nazaran daha çok kelime almıştır, kelime telaffuzlarının latin ekolünden gelen italyanca fransızca ispanyolca ya da anglosakson ekolünden gelen dutch, almanca, isveççe gibi net kuralları bu yüzden yoktur.

    bu dillere çok değil benim gibi a2-b1 arası bir seviyede hakimseniz, kelimeye bakarak hangi orijinden geldiğini az çok çıkarabilirsiniz. bu da size telaffuzu hakkında az çok fikir verecektir.

    mesela sevmek fiili amare, aimer olarak latin dillerinde yer etmişken, to love, lieben olarak anglosakson dillerinde yer etmiştir. kelimenin kökenine bakarak ingilizcedeki telaffuzu ve bu farklılık hakkında az çok fikir sahibi olunabilir.

  • istanbulun bir yakasından bir yakasına geçilmesi son derece önem teşkil eden bir durum vardır. karşıya iskele son vapuruyla gidilicek ve karşıdaki tren'e binilip memlekete gidilicektir. kazara kacırırsak vapur'u aynı zamanda treni, istanbul bankları beni beklemektedir uyumak için. koşu başlamıştır, son 400 e girilince hız artmıştır.. uzaktan vapur görülmüştür, hafif ayrıktır. yeni kalkmıştır denilip hız yükseltilir, iskeleden içeri girilir, bileti mileti sittir edip turnikenin üzerinden atlanılır herkesin şaşkın bakışlarının altında. kapı acılır koşulur koşulurrrr ve karsıda yarım metre ayrılmış yeni kalkmış vapura carl lewis misali uzun atlama yapılır ve haliyle yere yapışılır yüzünde mutlu ve son dakika golu atıp sakatlanan gururlu futbolcu gülümsemesi vardır. lakin herkes size gülmektedir, onlara derdinizi anlatırsınız ama gülme daha da artar ve beni yıkan, şebek yapan o cümle gelir

    yolcunun biri : biz daha henüz iskeleye yeni yaklaşıyorduk.!!

  • daha vahimi diğer sınıfın kapısından bakıp sınıfına geri dönen öğretmen. allah herkese sarılı öğretmen vicdanı ve adaleti nasip etsin.

  • stanley kubrick’in bu filmdeki mükemmelliyetçiliği ile ilgili yıllar önce sinema dergisinde bir yazı vardı. filmi bitirdikten sonra diğer ülkelerdeki gösterimleriyle de yakından ilgilenirmiş. o ülkede dublaj yapılacaksa stanley kubrick direkt olarak seçime etki edermiş. bundan sebep bu film bizim ülkemizde dublajlı gösterilmemiş. özellikle çocuğun seslendirmesini beğenmediği için filmi altyazılı gösterime sokturmuş. sonra tv yayınları için dublaj yapılmıştır, bilemem ama sinemada olmamış böyle bir şey. türk seyircisinin filmden alacağı keyfi bile düşünmüş. kral hareket.

    bu konu, rahmetli hakkında bir kitap okurken aklıma geldi. kitapta yazılana göre benzer bir duruma yine etki ediyor stanley kubrick. bir sahnede jack’in bunalıma girip daktiloda defalarca yazdığı bir cümle var:

    “all work and no play makes jack a dull boy”

    * sürekli çalışmak ve oyun oynamamak jack’ı sıkıcı bir çocuk yapar.

    filminin diğer ülkelerde gösterime girdiğinde bu sahne için o dillerde ve her biri yine farklı anlamlarda olacak şekilde cümleyi değiştirmiş. o dillerde orijinale benzeyen anlamlarda cümle yazılmış o sahnede.

    italyanca: il mattino hal’orna in bocca (erken uyanan altın bir güne başlar)

    almanca: was du heute kannst besorgen, das verchiebe night (bugün yapabileceğinizi asla yarına ertelemeyin)

    fransızca: un tiens vaut mieux que deux tu l'auras (eldeki bir kuş çalıdaki iki kuş değerindedir)

    ispanyolca: no por mucho madrugar amanece mas temprano (siz ne kadar erken kalksanız da güneş erken doğmaz)

    (her ne kadar anlamlar birbirlerine uzak gibi görülse de stanley kubrick yapmıştır yine kral hareketi diyerek itiraz etmiyoruz )

    kitap: estetiğin ve sembollerin gizemli yönetmeni stanley kubrick
    yazar: melissa mey

  • o değil de,

    ben bunu yapan ilk türk insanını duyduğumda ifadenin içinde geçen (bkz: shower) kelimesinden mütevellit

    - bebeğin ilk banyosunu mu kutluyolar ne kutluyolar ?! 5 10 kadın toplanıp bebe mi yıkayacak yoksa?

    dediydim.
    yeminlen çok avamım...

  • büyük kolaylık. bak şimdi: 2014'deysen 14 yaşındasındır. 2035'teysen 35 yaşındasındır. peki ya 2058'deysen? tabi ki 58 yaşındasındır. lükse bak amk.

  • - havuç.... havuuççç... nerdesin? havuç yine cep telefonu almadık diye ne numaralar çeviriyorsun bakayım... havuuç nerdesin???

    - alın lan size havuç... al havuç bu işte... al....

    - ayyyy amann yarabbim....

    - havucumu kalmış ulan 20 yaşındayım.... delirttiniz...

  • ev aradığım günlerden birinde emlakçı:
    "ev sahibi evcil hayvan ve bekara sıcak bakmıyor" demişti..
    ben de kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp çıktım evden.