hesabın var mı? giriş yap

  • tabldotu bile farklı diğerlerinden. ulan hayatınızda bir kere dürüst olun yahu. komik bile değilsiniz.

    edit: sevgili siyasal islamcılar, baktığınızı görmekten acizseniz bana mesaj yollamayın. hepinize tek tek cevap verecek değilim.

    ilk ve son kez yazıyorum, kuvvetle muhtemel elindeki tabldot porselen. ilk bakışta plastik ya da köpük sandım ama parlıyordu. diğer fotoğrafta görüldüğü üzere öteki tabldotlar askeriye usulü, tenekeden. hiç yoksa yine ayrıcalık geçilmiş. gereksiz bir pr çalışmasından ibaret!

  • " hayır madem facebook'a 3875 tane fotoğraf koyacaktınız, mirc'de bi vesikalık için niye 3 gün yalvartıyodunuz ya. insafsız mısınız. "

  • tomas karakas adli 80 yaslarinda bir amca, 1959'da gelmis brezilya'ya. büyükelçilik araciligiyla beni bulmus. isyerime geldi, kapida "merhaba tomas bey" diyerek karsiladim. burada çok az turk oldugundan 1974'de karisi oldugunden beri türkçe konusmazmis, turkçe duyunca bana sarilip hungur hungur agladi. 8 tane ince belli çay bardagim vardi, dordunu tomas amcaya hediye ettim ozlem gidersin diye. tavla da oynadik.
    (bkz: birden duygulanmak)

  • ders notları. küçük çapta bi dağ kadar biriktiğinden atmaya üşenmiştim yıllardır, sonunda annemin de baskılarıyla alt dönemden birine ateşledim yazın.

  • yapıyorum ben bunu. mesela bi bunu yaparım bi de metrobüslerde boş yer kapmak için o teyzelerle kapışırım. kaç teyzeyi yuvarladım, kaç teyze üstüme oturdu, ne kadar dayak yedim bilinmez.

    bi gün böyle yer vereyim dedim amcaya, amca teşekkür etti, bi şey değil dedim, etrafıma baktım, şoför ani fren yaptı, herkes toplu halde salındı, bi ben salındıktan sonra yere düştüm. yere düştükten sonra insan kalkar ya, ben kalkamadım. otobüs gaza bastıkça yuvarlandım durdum. bu olaydan sonra bir sürü teklif aldım. ''yavrum istersen gel sen otur, ayakta duramıyon sen..''

  • maalesef olamadığım kızdır. :((
    edit: mesaj atmasanıza lan abazalar erkeğim ben.
    erkek olduğum için o "kız" olamıyorum dedim.

  • kanımca osmanlı tarihinin en fantastik kadın figürü.

    günümüzde muhteşem yüzyıl'ın etkisiyle daha çok hürrem sultan ya da nurbanu sultan ön planda olsada kösem sultan'ın tarihteki gücü onları geride bırakır niteliktedir.reşat ekrem koçu kendisi için bir yüzü bakır bir yüzü altın madalyon yakıştırmasını yapmıştır ki hakikaten öyledir.biz madalyonun altın kısmından başlayalım:

    her ne kadar osmanlı haremine giren kadınların önceki yaşamlarına ait çok fazla bilgi bulunmasada,çeşitli kaynaklarda doğum yılı 1590 olarak zikredilir.orjinal adı anastasya'dır.günümüzde yunanistan'a bağlı olan ege adalarından birinde doğduğu hususunda tarih kitaplarımız birleşir.15 yaşında osmanlı denizcileri tarafından esir edilmiştir.rivayete göre osmanlı topraklarında ilk durağı bosna beylerbeyliği olmuş oradan da padişaha sunulmak üzere saraya takdim edilmiştir.devrin padişahı birinci ahmet'dir.padişah da anastasya kadar gençtir ve birbirlerine samimi bir şekilde bağlanmışlardır.ya da biz öyle olduğunu varsayıyoruz.çünkü padişahın diğer hasekileri birer oğlan doğururken kösem tam tamına dört oğlan vermiştir padişaha.bu iki genç insan yıllardır süregelen başıbozuk harem düzenine el atmışlar ve işleri yoluna koymuşlardır.ancak ne yazık ki aşklarına doyamamışlardır.birinci ahmet 28 yaşında mide kanserinden öldüğünde geride oğullarının yanı sıra bir adet deli kardeş bırakmıştır.osmanlı devleti'nde hükümdardan sonra kardeşi tahta geçemezdi ancak birinci ahmet veraset sistemini değiştirmişti.ekber ve erşed sistemine göre tahta geçme sırası hanedanın en yaşlı üyesinde oluyordu ve bu özelliği taşıyan birinci mustafa idi.birinci mustafa en yaşlı hanedan üyesidir ancak akli dengesi yerinde değildir.bu yüzden üç ay sonra tahttan indirilmiş ve birinci ahmet'in büyük oğlu ikinci osman tahta çıkarılmıştır.ikinci osman mahfiruz sultan'ın oğludur.kösem sultan'ın en büyük rakibesidir mahfiruz sultan.saadet dönemi çoktan sona ermiştir.kösem eski kösem değildir ve o da zamanla masumiyetini kaybedecektir.çünkü hırs,kin ve intikam gibi duygularla tanışmıştır.ya da tanışmak zorunda bırakılmıştır.

    madalyonun bakır kısmına geçme zamanımız geldi:

    ikinci osman cevval bir delikanlıdır.aynı zamanda tezcanlıdır.itaatsizlik gösteren yeniçerileri kaldırmaya karar verir ancak tedbirsiz olduğundan bu haber yeniçeriler tarafından öğrenilir.yeniçeriler ikinci osmanı tahttan indirirler ve katlederler. yerine yine birinci mustafa'yı padişah yaparlar ancak taşıma suyla değirmen dönmez.devletin çarkını deli padişahın sadrazamı ve validesi(ismi bilinmiyor) de döndüremez.neticede bir üç ay sonra tekrar ihtilal olur ve tahta dördüncü murat geçirilir.sıra kösem'e gelmiştir nihayet.ancak kocasına karşı hürmetkar bir eş olan kösem oğullarına aynı şefkatle davranmayacaktır.dördüncü murat devrinin ilk kısımları herc-ü merç içinde geçecektir.yeniçeriler zorbalığın zirvesine ulaşmıştır.her istediklerini elde eder olmuşlardır.nitekim padişahın yol arkadaşlarının dahi kellellerini almışlardır.şüphesiz bu zorbalıkların arkasında kösem'in ocak ağaları ile olan işbirliğinin de payı vardır.yıllar yılları kovalar.dördüncü murat hep çocuk kalacak değildir.zorbalara karşı tek başına mücadele eder.askeri susturur ve annesini de eski saray'a yollar.artık tek zorba padişahtır.tarihlerimiz yüz binden fazla insan öldürttüğünü yazar.hepimiz az çok tanırız zaten dördüncü murat'ı.enerjik ve tezcanlı bir yapısı vardır zira hızlı yaşayıp genç ölmüştür.ölmeden önce kardeşleri süleyman,bayezit ve kasım'ı boğdurtmuştur.süleyman ve kasım kösem'in oğullarıdır.kösem bu ölümlere engel olamamıştır.geride bir tek ibrahim kalmıştır.hem kösem'in son oğlu hem de osmanlının tek varisidir.murat zamanında elde edemediği nüfuzu ibrahim zamanında elde eder kösem.valide sultanlığın tadını çıkartmaya başlamıştır.zira yeni padişah iç bunalımlara sahip değişik bir insandır.padişah ve annesinin çıkarları 6-7 yıl çatışmaz.ancak bu 6-7 yıl sonunda ibrahim annesini dinlememeye başlar.kösem yabana atılacak bir kadın değildir ancak ibrahim bunu hesap edemez.ocak ağaları ile birleşen kösem ibrahim'in sonunu hazırlar ve 7 yaşındaki masum dördüncü mehmet tahta çıkartılır.entrikalar bununla da son bulmayacaktır.osmanlı ananesine göre kösem'in yetkileri ibrahim'le birlikte bitmiştir.çünkü validelik sırası dördüncü mehmet'in annesi hatice turhan sultan'dadır.ancak teori ile uygulama örtüşmez.kösem bir köşeye çekilmez.neticesinde yıllardır olduğu gibi yine karşısına bir rakip çıkar.ancak bu sefer onu alt edemeyecektir.kösem mehmet'i öldürtüp küçük şehzade süleyman'ı tahta çıkarmaya niyetlidir.ancak bunu haber alan dördüncü mehmet taraftarı saray görevlileri(zülüflü baltacılar) kelleyi koltuğa alıp ocak ağalarından önce davranırlar ve kösem'in dairesini basarlar.

    kendisi gibi ölümüde fantastik olmuştur.dairesini basan zülüflü baltacılardan kuşçu mehmet adında bir adam ilk önce elleriyle boğmaya çalışır sultanı.kösem bayılmıştır.mehmet'te öldüğünü düşünmüştür ancak bir-iki dakika sonra sultan kendine gelir ve yardım dileyerek bağırmaya başlar.bunun üzerine kuşçu mehmet kösem sultan'ı perde kirişiyle boğmaya kalkmıştır ki bu tarz bir ölüm osmanlı tarihinde hiç görülmemiştir.neticesinde ağzından ve burnundan kan gelen kösem sultan çok geçmeden oracıkta ölmüştür.

  • 1 haftadır yazacağım, üşeniyorum. sokak ortasında özet yazayım. ayrıntı eklerim belki. (ertesi gün çeşitli düzeltmeler.)

    a101'den dardanel marka ton balığı aldı eşim. mavi kutu. a101 markası değil.
    açtık, berbat kokuyor. ağır bir balık kokusu. eşim "kepez gibi kokuyor" dedi hatta :) (not: çanakkale kepez, antalya kepez değil. dardanel fabrikası burada olduğu için bazı dönemlerde ağır çiğ balık kokusu olur ki çiğ balık kokusu da severim)

    fabrika 5km ötede. gittik fabrikaya bıraktık. bir açık bir kapalı kutu. üretim tarihi vs yazılı.

    1 hafta sonra (istanbul'dan) telefon geldi.
    üründe bir sorun yok. sadece çok taze olduğu için böyle bir koku oluyor bazen dediler. biz de şaşırdık ilk kez almıyoruz ki...

    telefondaki devam etti "çünkü dinlendirmek yerine talep çok olduğu için hemen satışa verildi" (a101 kampanyası varmış. ona özel üretiler belki) bekletilmemis.

    ben de çanakkale'de oturduğumuz için şu örneği verdim telfonda.
    "ezine'ye gidip eski/dinlenmiş ezine peyniri alıyorsunuz. fakat adam kilosu 70tl'den size taze peynir veriyor. neden? çünkü iş çok ve peynir yetişmemis. 30tl'lik taze peyniri size ezine diye iteliyor. bu durumda ne yapardınız? tabii ki almazdınız. çünkü o peynirin dinlenmiş/eskitilmiş ezine peyniri ile ilgisi yok. eskiyen peynir bir çok şeydeki gibi su kaybeder ve azalır. ayrıca eskitme maliyeti de doğal olarak peynire eklenir. siz 70tl'ye taze "ezine peyniri" almazsınız. (ki çanakkale içinde taze keçi peyniri bile 30-35tl civarı. neden? çünkü taze.)

    telefondaki kız haklısınız ama kem küm. (kem küm=ama taze ürün ama satış ama bık cık)

    başka da cevap yok.

    bu arada bir tanesi kapalı, iki adet ton balığınin parası da boşa gitti. taa fabrikaya, ayağına kadar gittiğimiz adamlar "özür dileriz, üründe sorun yok ama getirdiğiniz ürün karşılığı olarak adresinizi verin veya madem ki çanakkale'desiniz, fabrika satış mağazasına buyurun, bize bıraktığınız ürün yerine yenisini verelim" demediler. veya iban isteyip ücret iadesi yapmadılar.

    yıllarca kurumsal şirketlerde çalışmış bir insan olarak son sözüm: pr berbat.