hesabın var mı? giriş yap

  • çocukluğumdan kalan iç burkan bir detay. sabah kahvaltı yaparken görüldüğünde dün akşam yemeğinde pilav yediğimizi hatırlatır.

    bazen hayatı sofra bezinde kuruyup kalan pirinç tanesi modunda yaşarız. sevdiklerimiz gitmiş, hayattan beklentilerimiz azalmış, hoşlandığımız kıza mesaj yazmışız, görmüş ama cevap vermemiş.

    atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun.

  • az önce twitter'da karşılaştığım sinir bozucu olay link

    olay şöyle, çocuğun izmir'de mühendislik okuma gibi bir hayali var ve bunun için 20k sıralama yapıyor ve nihayetinde izmir'deki bölümleri tercih ediyor.

    ancak ailesi son dakikada gizlice sisteme girip tercihleri değiştiriyor ve evden ayrılmasın diye yaşadıkları ildeki üniversiteleri tercih ediyorlar, çocuk da bunun üzerine evden kaçıp ailesine küsüyor tabiki.

    yemin ediyorum yapılabilecek en büyük ihanetlerden birisidir bu hem de bu ailenden tarafından yapılmışsa, 1 yıl boyunca o kadar emek verip çalış çabala, sonrasında ailen gelip böyle bir şey yapsın, türk aileleri cidden evlatlarına saygı duymayı bilmiyorlar, ömür boyu kendilerine bağlı olmalarını bekliyorlar, psikopatlıktır bu.

  • ilginçtir zerre heyecanlandirmiyor beni. hatta tam aksine iğrenç geliyor dekolteli kadınlar. şaka be olm, yeni osbir cektim ondan bu artizligim. geçer 12 saniye sonra. abazanım olm ben.

  • önemsiz gibi görünse de aslında önemli bir karardır. millet şimdi diyecek "avusturya kim yeeaa, savunma sanayisi mi varmış? keh keh" var kardeşim hem de türkiye'nin savunma sanayinden daha gelişmiş bir sanayisi var. özellikle tabanca, piyade tüfeği, barut, rdx, kurşun geçirmez yelek, miğfer(jöh'lerin kullandığı miğferler avusturya yapımı) gibi teknolojilerde ileriler ve türkiye, avusturya'dan baya bir gerekli ekipman ya da yan malzeme almaktadır. avusturya savunma sanayi, almanya tarafından desteklenmektedir. aslında almanya gözdağı veriyor türkiye'ye ayağını denk al mahiyetinde

    (bkz: kavga öncesi önden çocuk yollamak)

  • coyote belkide looney tunes dünyasındaki en bahtsız ve en sevilen karakterlerinden biridir. hatta kendisi için onu sevmeyen ölsün bile denilebilir.

    her bölümde kurnazlığını ve aklını kullanan karakterimiz aynı zamanda da sürekli aç bil aç olarak dolanmaktadır. defalarca road runner'ı yakalamaya çalışır ve bunu başarsa bile tam yemeye çalışırken her zaman bir bahtsızlıkla karşılaşır ve sonuca ulaşamaz.

    genelde hayvansal iç güdüler yerine insansı tavırlara sahip çakalımız akla hayale gelmeyecek, saçma sapan karmaşık mekanizmalar kullanır. temelde acme corporation adı verilen bir şirketten türettiği bir plan üzerinden malzeme satın alır ve her zaman komik bir şekilde geri tepen planının ardından bizi güldürmeyi ve tebessüm ettirmeyi başarır.

    peki komedi ve çizgi film dünyasının bu komik marabası, ilyas salman'ı nasıl ortaya çıktı da hala bizi güldürmeye devam etmektedir.

    ilham garip bir duygudur ve bu duyguyu yeşertmenin bir yolu da başka bir şeyden etkilenmekten geçer. onun için pablo picasso'nun şu sözü iyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar aşırırgenelde bu durum için çok gerçekçi ve acımasız bir öz eleştiri niteliğindedir.

    neyse konumuza geri dönecek olursak coyote'nin yaratıcısına da bu soruları yöneltmişler. chuck jones yaptığı röportajda şöyle bir cevap vermiş.

    --- spoiler ---

    gençliğimden beri her zaman çok okudum ve gençliğimin en büyük şanslarından biri de etrafımda hep kitap olmasıydı. babam özellikle kiraladığımız ve yeni taşındığımız her evde eşyanın ve bir kütüphanenin olmasına dikkat ederdi ve babamda bu durumu her zaman bir kriter haline getirmişti.

    bu durum benim mark twain'i bulmama vesile olmuştu, yine taşındığımız bir evde sadece etrafta dolaşıyordum, muhtemelen yaklaşık beş ya da altı yaşındaydım ve tom sawyer adlı kitapla karşılaştım. o küçük beynim kitaptan o kadar etkilenmişti ki mark twain'in yazdığı her şeyi okumaya devam ettim... ve hepsini sevdim."

    coyote'yi ise yine mark twain'in posta arabasıyla nevada, carson city'ye seyahat etmek hakkında yazdığı bir günlük olan roughing ıt'in dördüncü bölümünde buldum. twain, bu bölümde çakalı,(uzun, ince, hasta ve üzgün görünen bir iskelet ... want'ın yaşayan, nefes alan bir alegorisi) neredeyse herkesin tarif ettiği kadar doğru bir tanımla perçinliyordu. okudukça çakal da gözümün önünde insanlaşıyordu. ve bu benim için yeni bir haberdi. bir çakalın insan gibi olduğunu hissettiğim hiçbir şeye rastlamamıştım.

    bu, çakalın özelliklerini bu şekilde insanlaştırmanın genç zihnim için yeni bir kavramdı. ve daha sonra zihnim sadece çakalları değil, tavşanları, domuzları, ördekleri, tavukları ve çok daha fazlasını insanlaştırdığı için bu düşüncenin onu hayatı boyunca beni nasıl takip ettiğini görebilirsiniz. açıkçası, beş ya da altı yaşındayken fikir aramıyordum ama yine de buldum. ve mark twain bana, animasyon karakterlerinin bizim düşündüğümüz gibi düşünmelerini sağlayan bir anahtar verdi.

    --- spoiler ---

    kaynak:1

  • sokaklarda avare bir şekilde dolaşmak, kumsalda yürürken dalgaların kıyıya gelmesiyle oluşan kabarcıkların sesini duymak, bazen de hiçbir şey düşünmeden gökyüzüne bakmaktır.

    insan özgürlüğü yaşamak istediğinde hayal gücü devreye giriyor.

    çünkü özgürlük, sadece hayal ile başlıyor.

  • asker çocuğuyum ve askerliğimi asteğmen olarak diyarbakır’da yaptım.

    övünülecek bir yanı yok bunların, zorunlu askerlik yanlıştır. oğlum olsa bedelli yaptırırım. asteğmen olup muvazzafların yerine nöbet tutması veya er olup araba yıkaması için yetiştirmiyoruz çocukları.

  • amk yellozları; hem bizim gibileri adam yerine koymayıp aşağılayacaksınız hem de arabesk müziğimizi kullanıp köşeyi döneceksiniz. yıkıklığımızı sömürmeyi bırakın lan şıllıklar. sizin de, size sanatçı diyen popüler kültür mantarlarının da allah belasını versin.

    arkaya bir kemancı, bir klarnetçi koy; çeştır koltuğa yayıl; eskiciden bulduğun salaş şeyleri giy; daya arabeski gitsin. hayatı, sokağı, bilmeyen yeni yetmeler de 'vay be ne kadar da derin' diyerek zengin etsin sizi.

    oto kaportacıyı insan yerine koymayıp müziğini çalmaya utanmıyor musunuz lan hiç ? gidin hedonist yaşam tarzınızı yansıtan müzikler yapın, yapabilecek kapasite ve birikim varsa sizde tabii. arabeski rahat bırakın hırsızlar !