hesabın var mı? giriş yap

  • bazen yoruluyorum laf anlatmaktan, o zaman ali aklıma geliyor kendimden utanıyorum.

    benim sözüm var sana delikanlı kardeşim.

    bu memlekette yaşanan pislik ortadan kalkmadan yahut ben son nefesimi vermeden susmayacağım.

    bir şey yapabiliyorum da diyemem bu organize şerefsizlik çetesinin patlayan foseptiği karşısında ama susmaya gönlüm razı değil.

    bir bardak suyum var onu döke döke temizleyeceğim, mis gibi yapacağım bu memleketi.

    huzurlu ol, buralar bizde.

  • ya allahın vasıfsız ergeni nasıl sürekli gündem olabiliyor. takip etmiyoruz, görmek istemiyoruz ama her yerde karşımıza çıkıyor.

  • öldüğünüzde ne kadar ölü olduğunuzu bilemezsiniz. bu sadece çevrenizdekiler için zordur.

    aynı şey sigara içtiğinizde de geçerlidir.

  • iskambil kartlarıyla oynanan bir içki oyunu. 3 ya da daha çok kişiyle oynanır. oynanışı şu şekildedir:
    her oyuncunun önüne aynı blackjack'te olduğu gibi 1'i kapalı 1'i açık olmak üzere 2 adet kart dağıtılır. sonra sırayla ortadan kart çekilir, maksat en yüksek toplamı elde etmektir. kart çekme işlemi, "son kart" denene kadar döner. en yüksek toplamı elde ettiğine inanan oyuncu kartını çekmeden önce "son kart" der. o andan itibaren herkesin kart sayısı eşitlenene (yani tur tamamlanana) değin oyuncular birer kart daha çeker. sonuçta herkes kartlarını açıp sayar (aslar 11, resimliler 10, sayılar da değeri kadar puan eder). puanı en düşük olan önündekini fondipler, eğer "son kart" diyen birinci olamamışsa o da içer.

  • bu zihniyete
    "hocaların kendi öğrencilerini kayırması bence son derece normal bir şey"
    diyorsan bakanlarin kendi yegenlerini danisman yapmasina susup oturman lazim.

  • istanbul'da okumaya gelen adama bile çomar diyecek kadar izansızları göstermiştir.

    ne çomarlığını gördünüz de hemen yapıştırdınız lafı? hey allaam ya.

  • taksim'in meydanında açık bir kafenin verandasında(!), en kenarda oturmuşum gazetemi okuyorum.
    biri koluma dokundu.
    baktım bi travesti bacı:

    - ojan ne gizeaal!
    şaşkın şaşkın tırnaklarıma baktım, sonra karşımdaki bol makyajlı, pırıl pırıl gözlere baktım:
    - sen de çok güzelsin, dedim gülümseyerek.
    - ay hakkaten miii.. (alaycı söylüyor bunu)
    - evet evet. hakkaten..

    yanında ojeyle gezen salak bi hatun değilim, tamamen tesadüf, çıkardım çantadan ojeyi verdim:
    - al. senin olsun.

    kızcağızın gözleri tekerlek kadar açıldı:
    - ay sahiden miii, gel buraya beee...
    dedi, masayı sokaktan ayıran korkuluklardan nasıl çekti beni kendine, şapır şupur öptü.
    herkes dumur vaziyette,
    içeriden bir hareketlenme olduğunu gördüm, korktum kıza bir şey yaparlar diye,
    - hadi git git, dedim, geliyorlar, atacaklar ikimizi de buradan...
    - ay hiç böyle şey görmediieeem... dedi kırıta kırıta sahneden ayrılırken.

    en cool halimle(bahaha!) tekrar yerime yerleştim, bir yandan da herkesin teker teker gözünün içine bakıyorum ki ne bir şey diyebilsinler, ne tepki verebilsinler ve lanet okuyorum bir yandan da, bu insanlara bu muamele reva mı allah belanızı versin diye..

    evet, arkadaşlar, o bendim o gün işte..