hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle kızcağızın ailesinin başısağolsun, korkunç bir şekilde evlatlarını kaybetmişler.

    yeri gelmişken tüm genç kızlara seslenmek istiyorum, kulağınıza küpe olsun; asla ama asla sevgilinize, flörtünüze, hoşlandığınız çocuğa nude fotoğraflarınız yollamayın ve eğer ilişkiye girerseniz görüntünüzün alınmasına rıza göstermeyin.

    şimdi ilk kısım tamam da ilişki sırasında görüntü almayı bir insan niye kabul edilsin salak mıyız diyebilirsiniz. hayır, siz salak değilsiniz ama karşınızdaki adam şerefsiz olabilir! ben fantezi yapmayı istiyorum, hatıra kalsın istiyorum diyebilir daha da ileri gidip ben sapık mıyım bana güvenmiyor musun diye size duygusal şantaj yapmaya kalkabilir cevabınız hayır olsun.

    karşınızdaki insan size kezbansın, bak dediğimi yapmazsan seni terk ederim, bana başka kız mı yok gibi şeyler söyleyip sizi manipüle etmeye çalışabilir hatta üstü kapalı bir şekilde bildiğiniz bir kızın ona asılıp nude fotoğraflar gönderdiğini filan da söyleyebilir. cevabınız yine net olsun; hayır, gitmek istiyorsan gidersin.

    size değer veren, sizi seven bir adam zaten sizi böyle sıkıştırmaz. ayrıca o yolladığınız ya da birlikte çektiğiniz görüntüleri daha sonra başka sitelere satmayacağının, size o görüntülerle şantaj yapmayacağının ya da en basitinden sağa sola göstermeyeceğinin garantisi yok. bırakın giderse gitsin o kişi hatta gitsin daha iyi sonrasında sürekli diken üstünde yaşamaktan çok daha iyidir.

  • köküne dinamit koymak istediğim bütçe.
    evde, radyoda, bilbordlarda her yerde var herifler.

    artık bokunu çıkarıp sinemalarda film öncesi blok reklam koyuyorlar, aha bitti derken başka reklamı başlıyor.

    kırk yıllık mangalcıyım, sucuktan soğuttular.
    brokoli çöp şiş yapıyorum şu anda.

  • daha iyi şartları aramak yerine, iyi durumdakini aşağı çekmeyi hedef edinmiş isek bir diğer derdimiz. "başkasında var bende niye yok, onda da olmasın" diyeceğine, "bizde de olsun, ne yapılabilir" diye proje üretmeyi ne zaman öğreneceğiz bilmiyorum ya.

  • asıl adı "zincirli testere" (chainsaw) olsa da türkçeye elektrikli testere olarak geçmiştir.

    john aitken ve james jeffray adlı iki iskoç doktor tarafından 1780li yıllarda doğumlarda kullanılmak üzere üretilmiştir. (oha dediğinizi duyar gibiyim...)

    ilk örnekleri şu şekildedir: görsel

    doğum sırasında nasıl kullanıyorlarmış bu aleti derseniz (bence dersiniz) açıklayalım:

    1597'de popüler hale gelen senfizyotomi adlı çağdışı kalmış cerrahi operasyon sırasında doğum kanalını genişletmek ve çocuğu mümkün olan en kısa sürede doğurtmak için pubik simfizini keserek (görsel'deki 5 numaray) pubisi ayırmak amacıyla kullanılırmış. önceleri bu iş bıçak ile yapılır ve çoğu zaman hatalı işlemlere sebep olur ve oldukça ağrılı geçermiş.

    bu iki doktorumuz bu işe bir standart getirmek ve acıyı azaltmak için elektrikli testerenin atası olan bu aleti icat etmişlerdir. sayelerinde o dönem için riskli olan sezaryen ve ölüm riski azalmıştır.

    ilk başlarda itip çekilen bir kıl testereyi andıran icat bernhard heine adlı ortopedist'in tekniği geliştirmesi ile çark ile dönen kesici bir zincir formunu almış ve bugünkü modern elektrikli testereler ile benzer çalışma şekline kavuşmuştur.

    görsel

    anestezi konusundaki gelişmeler sayesinde bu yöntemin kullanımı yaygın hale gelmiş ve 300 yıl kadar doğumlarda kullanılmaya ve tavsiye edilmeye başladı.

    hastanelerin hijyen sorunlarının aşılması ve genel anestezinin profesyonelleşmesi ile birlikte sezaryen doğum tercih edilmeye başladı ve senfizyotomi çağ dışı olarak tıp tarihindeki yerini aldı.

    1905'de bir san franciscolu bu aletlerin ağaç kesmekte de kullanabileceği fikriyle patent başvurusu yaptı ve sonrasında fikri geliştirenler sayesinde bugünkü elektrikli testerelere kadar ulaşıldı.

    kaynak: 1 - 2 - 3

  • aynı boyutlardaki bir çubuk çok daha etkili bir şekilde kullanılabilir eğer ışık hızı aşılmak isteniyorsa.

    örneğin ayla dünya arasındaki mesafe 385.000 km yaklaşık. ayda bir makine olduğunu ve bunun da bir tane tuşu olduğunu düşünelim. çubuğu dünyadan aya doğru uzatsak ve ittirip çubukla o tuşa bassak, ışığın 1 saniyeden daha uzun sürede gidebileceği mesafeye anlık olarak bilgi gönderip fizik kurallarını yıkmış mı oluyoruz?

    tabi ki hayır.

    ittirme dediğimiz olay atomların her birinin birbirini sırayla itmesiyle gerçekleşir ve bu da ses hızında gerçekleşir. tabi günlük hayatta kullandığımız nesnelerin menzilleri çok kısa olduğundan ses hızı da bize anlık gibi gelir ama hiç de öyle değildir.

    yani o çubukla o tuşa basma eylemi anlık olmaz. hatta yaklaşık 310 saat alırdı.

  • istiklal caddesinde, dokuz on yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşan polis, birine sorar: "nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?"
    çocuk: "evim filan yok, orada burada uyuyorum" der.
    polis öbürüne döner "peki, sen?"
    ikinci çocuk: "komşuyuz!"
    (bkz: sokak çocukları)(bkz: umut çocukları)