hesabın var mı? giriş yap

  • aslında çok karmaşık bir mevzu değil ama olaya politik açıdan (left wing/right wing) ve elon sevgisi/nefreti üzerinden yaklaşınca beyinler düzgün çalışamadığından yorumlar da mantık çerçevesinde olamıyor.

    abd'deki büyük şirketlerde çalışmış/çalışan ahbabı olmuş herkes bu resmi daha önce binlerce defa gördü:
    yeni ceo/başkan/müdür işe alınır/şirketi satın alır.
    shake things up'a karar verir.
    zarar eden şirketi personeli azaltarak kurtaracağını düşünür ve personeli işten çıkarır.
    severance packages için milyon dolarlar öder çünkü ona göre şirketin ettiği/edeceği zarar ödeyeceği tazminattan daha fazladir.
    her şeyi planlayan ve hesaplayan, neyi neden yaptığının farkında olan bir liderse bu hamleleri işe yarar.
    değilse sıçar/batar.

    musk'in söylediğine göre twitter günde $4m zarar ediyormuş. twitter'i leveraged buyout (lbo) ile (nakit $31b + borç $13b) satın aldığını, yani borç kısmının şahıs üstünden değil, twitter üstünden şirketin kendisi teminat gösterilerek alınan kredi olduğunu hesaba katınca neyi neden ve hızlıca yaptığını anlamak çok zor değil. iyi/kötü demeden random bir şekilde çalışanların yarısını işten çıkararak maliyeti düşürüp ücretli özellikler vb. ile de para kazanmayı hedefliyor. böylece şirketin kendisine ait bu kredi borcunu şirket üstünden kazandığı parayla faiziyle birlikte geri ödeyecek. ancak twitter batarsa, tasfiye edilecek olan da yine twitter olacak.
    çalışanların yarısını işten çıkarmak $13b borcu kapatmaya nasıl yetecek? yetmeyecek. amaç da yetmesi değil zaten. amaç, ek harcama yapmayıp toplam borcu arttırmamak. zira twitter'daki mid-level bir swe'nin maaş, equity, benefitsle birlikte aldığı yıllık para $400-500k. ortalama $150k desek, 150x3750=562000. yani en kötü ihtimalle yılda $562m karı olacak işten çıkardıkları sayesinde.

    ****

    california ofis çalışanları, california'daki warn act yasası yerine getirilmediği gerekçesiyle dava açmıştı. musk'in, sisteme erişiminiz engellendi ama 4 ocak'a kadar tüm haklarınızı almaya devam edeceksiniz email'inden sonra kovulan çalışanların avukatı açıklama yapmış:
    "it looks like employees are getting their notices and at least some will be paid until january 4. i am pleased that elon musk learned something from the lawsuit we brought against him at tesla and is making an effort to comply with the warn act. we filed this case preemptively to make sure a repeat of that violation did not happen."
    musk paralarını ödediği sürece o davadan bir şey çıkacak gibi durmuyor.

    işten çıkarılan personelin sisteme erişimini kesiyor çünkü sabotaj riskinden korkuyor. data silinebilir, source code kırılabilir, hassas/gizli bilgiler kopyalanabilir, dışarı servis edilebilir.. 60 günlük maaşı verip personele evinde oturmasını söylerek bu tip eylemlerin önüne geçmiş oluyor.

    ****

    musk'ın adımlarını planlamadan ve hesaplamadan attığı, fikirlerini modellemediği ve kendisinden daha iyi bilenlere danışmadığı, o fikirleri beta gruplarında test etmeden/uygulamadan hayata geçirdiğini ve bu konuda olması gerekenden daha hızlı davrandığını, kullanıcının ve reklam verenin ne istediğini göz ardı ettiğini, bu nedenle de bu satın alma eyleminin büyük bir sıçış olduğunu düşünen bir kesim var.

    bunun aksine, musk'ın ticari bir deha olduğunu ve/veya ticari sihirli dokunuşa sahip olduğunu, tam olarak da bu nedenle başarılı olduğunu ve olmaya devam edeceğini düşünen de epey insan var. 'büyük bir sıçış gibi gördüklerinizin arkasında aslında hem müthiş bir ticari zeka hem de twitter'i şu anda olduğundan daha iyi bir şeye dönüştürme ve musk'ın ifade özgürlüğünden anladığı normu gerçekleştirme motivasyonu var' diyorlar.

    bilmiyorum, ben musk'ın god complex sahibi olduğuna inanıyorum. kendi içimde 'kesin bu yüzden' gibi net ve tartışmaya kapalı bir görüşüm olmamakla birlikte twitter'i satın alma motivasyonunda bu kompleksin rol oynadığını düşünüyorum. twitter'in nasıl olması gerektiğine dair iyi/kötüden bağımsız bir vizyonu var ve bu vizyonun gerçekleşmesi durumunda dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanıyor. bunu sağlarsa, insanlığa bir başka katkı yaptığını düşünerek tatmin olacak.

    debe ve ekşi şeyler edit'i:
    editörler 'kıdem tazminatı' olarak çevirmiş ama ben türkçe'de karşılığı olmadığı için bilerek severance package'i kullanmıştım. zira board of directors $200m değerinde tazminat alacak ama aynı şey kovulan diğer 3700 çalışan için geçerli değil.

    california'daki warn act yasası der ki; 30 günlük bir süre içinde 50 veya daha fazla çalışanı işten çıkarmayı planlayan şirket 60 gün önceden layoff notice vermeli. vermediyse 60 günlük ödeme yapmalı ve yasayı ihlal ettiği her gün için $500 ödemeli. şirketler ise genelde notice vermek yerine bu 60 günlük ödemeyi yapmayı tercih ederler. bu nedenle de severance package çalışan işten çıkarılır çıkarılmaz hazır edilir.

    musk, california ofisi çalışanlarını işten çıkarırken 60 gün önceden layoff notice vermedi. vermediği için de 60 günlük ödeme yapması gerekiyordu ama bununla ilgili herhangi adım atmadı ve kovulanlar da kendisine dava açtı. 3 kasım'da açılan davanın ertesi günü musk, 4 ocak'a kadar ödeme yapacağını açıkladı. bu ödemenin içinde 2 aylık maaş + sağlık sigortası var ama compensation, yani tazminat yok. en azından bildiğimiz kadarıyla yok. eski bir twitter çalışanı çıkıp separation agreement'i bizimle de paylaşırsa o zaman paketin icinde ne olduğunu ve ne olmadığını hep birlikte daha iyi anlarız.

  • yasaklanmasi gereken sunnet degil. yasaklar hicbir zaman iyi sonuc vermez. 18 yasindan kucuk, kendi kararlarini kendi veremeyen cocuklari istismar etmesinler yeter. 18'inden sonra isteyen isterse kokunden kestirsin, bence bir problem yok.

  • merhaba sözlük ahalisi. şu an mersin silifke yeşilovacik köyünden bildiriyorum lütfen dinleyin sesimizi duyun.
    dört gündür devam eden yangınlar dün bir şekilde en aza indirildi tabii bunu kontrol altına alabilmek için köylüler evlerinin önünü söndürdü,gençler dağlara çıkıp alevlerin yerleşim yerlerine gelmesini engelledi. ancak dün gece bogsak,akdere, yeşilovacik köyüne molotof atarak tekrar alevlere teslim ettiler. hiçbir yerde çıkmadi,kimse yardıma gelmedi. gelen ekipler artık yorgun ve yetersiz. evlerini söndürmeye hayvanlarını bahçelerini ve seralarini kurtarmaya çalışan köylüler artık canının derdinde. ve kimse bir şey yapmıyor sadece izliyoruz. para istemiyoruz yiyecek içecek ayran ilk önceliğimiz değil. lütfen insan gücüne ihtiyacımız var bütün köyler birer birer kayboluyor bütün geçim kaynaklarımız elimizden gidiyor. lütfen sesimizi duyun.
    *** az önce anons yapıldı içme sularımıza zehir atılmış çevre köylerde zehirlenme vakaları varmış. bulaşık yıkarken bile kullanmamamız istendi.
    bir arkadaşım düzeltti haberler yanlismis düzelten arkadaşa teşekkür ediyorum yanlış bilgi vermek istemem
    *** olabildiğince sesimizi duyurmak istiyorum. bu şekilde yangın söndürmeye çalışıyoruz https://www.instagram.com/…gq/?utm_medium=copy_link
    *** az önce yazar bı arkadaş https://instagram.com/…havadis?utm_medium=copy_link bu sayfanın daha da destek olabilecegini söyledi.
    *** söz konusu molotof ile ilgili bir haber buldum
    https://www.haberler.com/…avgat-ta-14302919-haberi/

  • öğretmen: ...işte arkadaşlar, talas savaşı sonucunda matbaa müslümanların eline geçmiş, bu savaşla birlikte matbaa ilk defa çin'in dışına çıkmıştır.
    öğrenci: hocam bu çinliler salaklarmıymış da savaş alanına matbaa ile gelmişler.
    öğretmen: çık dışarı, çııık...

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • bu sene çarşıda karşımıza çıkan bilmem kaçıncı olay bu. olay aralarında daha önce husumet bulunan arnavutlarla urfalılar arasında çıkıyor, silahlar patlıyor. 1 polis, 1 turist, 1 çocuk ve 4 kişi de yararlanıyor. çarşının hemen girişinde kuzenimin döviz bürosu var haftada bir uğrarım yanına. kapalıçarşı öyle bir yer halini almış ki rezil durumda. kimse kusura bakmasın ama urfalı zaza gruplar terör estiriyorlar çarşıda. adamların hepsi silahlı, turist geldi bir şeye baktı, almadı mı dövüyorlar sövüyorlar gönderiyorlar. adamların hepsi istanbul'un göbeğinde turizmin merkezinde adidas nike vs. imitasyon çakma ürün satıyorlar hiçbirinin ne maliye kaydı var ne belediye ruhsatı, ne vergi levhası... tüm devlet kurumları göz yumuyor. adamlar geçen hafta fatih belediyesinin zabıtalarını dövdü, bu hafta polis vurdu lan daha ne olsun yetkililerin harekete geçmesi için????? kuzenim defalarca fatih belediyesi'ne, ibb'ye şikayet etti bu adamları hiçbir kurum gram ilgi göstermiyor hepsi birbirine atıyor topu. ileride daha kötü haberler gelecektir emin olun.

    olay esnasında bir italyan kız geldi yanıma taksi arıyor yol neden kapalı havalimanına gideceğim taksi nerden bulabilirim diye sordu gel de anlat kıza şimdi bacım oradan geçme orada bir turist bir de polis vuruldu diye. bu ortamda gel de turizm konuş. sayın yetkililer bu turizm işi pr videolarla, dronle ayasofya çekmekle olmuyor. hiçbir şikayeti dikkate almadan konuları geçiştiriyorsunuz.

  • olay adana'da gerçekleşiyor. evli ve 3 çocuklu bir adam kripto para borsasında 450 bin tl kaybedince cinnet getirerek ilk önce eşini öldürüyor sonra kendi kafasına sıkıyor.

    https://www.haberturk.com/…pto-para-cinneti-3297198

    madem para sizin için bu kadar değerli büyük paralarla riske girmeyin bu borsada. olan 3 tane çocuğa oldu. bu travma hayatlarında çok büyük yaralar açacak. çok üzüldüm.

    edit:

    para kaybetmiş veya ileride para kaybetmesi muhtemel gençlere bir tavsiyem var. iyi dinleyin beni. 80-90 yaşında dolar milyarderi bir yaşlıya tüm serveti karşılığında 25-30 yaşlarına dönebileceği söylense sizce kabul eder mi? bence kesinlikle kabul eder. yani gençler paranın bir önemi yok çalışırsın kazanırsın ama geçen zamanın bir telafisi yok o yüzden gençliğinizin kıymetini bilin.