ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bahçeli'nin ülkeyi bir daha batırması
-
basiretsizliği ile 2001 krizinin mimarlarından olan devlet bahçeli tam 20 yıl sonra yine boş beleş ve anlamsız siyasetiyle erdoğan'ın payandası olarak ülkeyi bir kez daha bataklığa sürüklemiştir. partili başkanlık sistemine verdiği destek bizleri bu günlere getirmiştir.
zenon paradoksları
-
achilles ve kaplumbağanın yarışını konu alan paradokslar. (bkz: cevaplamasi zor sorular/4)'te bir tanesi ele alınmış. bu paradoksun basitleştirilmiş iki versiyonu şöyledir:
1- amacımız a noktasından b noktasına gitmek olsun. bu yolu tamamlamak için önce yolun yarısını hele bi katedelim. geri kalan yolu yeni gorev olarak ele alalım ve aynı yaklaşımla hele bir yarısını gidelim bakalım.. bir süre bu şekilde devam edelim. sonra birden anlayalım ki, ne kadar gidersek gidelim, bu yol hiç bitmez, çünkü sonradan mutlaka gidecek bir "öteki yarı" kalır.
2- aynı problemi ele alalım. a'dan b'ye gitmek için öncelikle mesafenin yarısını "hele bi" katetmek gerekiyor. peki bu "yarım" mesafeyi aslında katedebilmek için öncelikle onun da yarısını katetmemiz gerekmiyor mu? hayhay, edelim fakat bu "çeyrek" mesafenin de öncelikle ilk yarısını bitirmemiz gerekmiyor mu ki sonradan diğer yarısını düşünelim? aaa ilk paradoksta anlatılan "hedefe ulaşamamak" şöyle dursun, yerimizden bile kıpırdıyamıyormuşuz demek ki.
zenon sanırım burda sapıtıyordu, lafı "hareket yoktur" demeye getiriyordu. örnek olarak da şöyle bir paradoksla çıkagelmişti.
3- havaya bir ok attığınızı düşünün. bu ok size hareket ediyormuş gibi gelebilir, sebebi x süre içinde y kadar mesafe gitmesidir. x'i küçük aralıklara bölün, birer saniye mesela, o zaman diyebilirsiniz ki birinci saniye boyunca ok şu kadar gitti, 2. saniyede şu kadar, bunları topladım y'yi verdi. zaman aralıklarını daha da küçültelim, hatta öyle küçük olsunlar ki, bir daha bölünemesinler, buna "an" diyelim. şimdi bakalım bu ok "an" sürede ne kadar mesafe gider? hiç gitmez. (okun fotoğrafını çektiğinizi düşünün, ok fotoğrafta durmaktadır değil mi?) e her "an" 0 mesafe giden bir ok nasıl olur da hareket eder?
zenon'un devrinde büyük ihtimalle infial yaratan bu paradokslar yıllar sonra limitin, sonsuz toplamın vesairenin devreye girmesiyle çözülüvermiştir.
zeki olmanın dezavantajları
-
bir gerizekalı olarak gıpta ettiğim dezavantajlar.
ne güzel hepiniz çok zekisiniz, aranızda sırıtıyorum.
(bkz: gerizekalı olmanın dezavantajları)
7 haziran 2013 halk tv redhack konuşması
-
redhack'ten yetkili bi agabeyin halk tv'ye skypetan baglanip yarim saatten uzun bir suredir araliksiz yardirdigi konusma. topcu kislasini ermeni mezarligina ve ardindan hasankeyf'e bagladi.. bir ara kutadgu bilig'e bile girdi, yigit bulut`un saclarindan cikti... akp zihniyetini itin gotune sokup sokup cikarmakta.
nete duser bu yakinda, fenomen olur.
adamin ses tonu da cok guzel... ilk once kagittan okuyor sandik, yanilmisiz.
edit:
delnaja'nın isteğiyle entrysindeki linki paylaşıyorum.
http://www.ustream.tv/…ed/33978497/highlight/367601
(bkz: #34430497)
icimdekibiri konuşmayı mp3'e çevirmiş, benim de paylaşmamı istedi.
https://soundcloud.com/icimdekibiri/redhackhalktv
(bkz: #34436463)
prf quirrel konuşma metnini paylaşmamı önerdi, teşekkürler ona da.
(bkz: 7 haziran 2013 halk tv redhack konuşması tam metni)
çocukları fırçalarken isimlerini tam söyleme tribi
-
amerikan filmi kli$elerindendir. ancak amerikan kulturu, ecnebi kulturu kli$elerinden midir bilemem. ya da ecnebide boyle bir olay var midir? nedir diyeceksiniz?
efendim bu ecnebi, cocuguna cey cey, mayk, john, siii cey gibi $ekil $emayil kisa isimler takmaya bayilir ve hep oyle hitap eder. ama durum firca atacakken degi$ir.
misal;
- cey cey, odevini yapmadan babanla araba yikamaya gidemezsin!...
- tamam anne...
firca hali;
- john junior fitzgerald macnamara smith, hemen odevlerini yap!
- yapiyorum anne....
5 haziran 2020 halk ekranı röportajı
-
beni bu tiplerle aynı ülkede yaşamaya muhtaç eden -başta adnan menderes olmak üzere- herkesin allah belasını versin. rezalet ya. gençliğimi, gençliğimizi, hayallerimizi sikip atan bu tipler işte...
erdil yaşaroğlu'nun herkese telif davası açması
-
umut sarıkaya gibi bir üstat varken, bu arkadaşın komik olmayan karikatürleri de neden paylaşılır bilemediğimiz durumdur. adam da zaten paylaşmayın demiş, ne güzel tüm taraflar aynı fikirde.
çalarsa annemdir mesajsa turkcell'dir
-
son 3 yıldır yalnızlığın dibine vurmuş olan bünyemin en favori sloganıdır, hayat felsefesidir.
ek not : arada bir de, peder bey para yatırınca arıyor. o başka.
ekleme: 4 yıl oldu.
2. ekleme: 5 yıl diyeceğim artık. ve kendimden nefret ediyorum.
üçünç: 6 yıl?
ilk dört madde değişirse silahla direniriz
-
buna laf eden cihangirli ılık tipler milli mücadele döneminde yaşasalar niye kurşun sıktırıyorsun diye atatürk'e laf ederlerdi. hümanizminize sokayım.
edit: iomerg katkısıyla entry'nin durumunu anlatan şu müthiş skeci de bırakayım
https://www.youtube.com/watch?v=0eqwc6t12ge
uğur şahin ve özlem türeci'nin time'a kapak olması
-
bu insanlara sırf ırkı türk diye "gurur duydum, işte türk" demek biraz akıl tutulması gelmiyor mu arkadaşlar size de? bu insanların türkiye ile tek bağlantısı sadece burada doğmaları. bu insanlar alman eğitimi ve kültüründe yetişmiş insanlar. "almanyaya giden türk time'a kapak oluyor da türkiyedeki türk neden time'a kapak olamıyor?" diye düşünmek yerine neden almanyada yaşayan iki başarılı insanın kredisini kendimize çıkarıyoruz anlamış değilim.
edit: özlem türeci hocamızın almanya'da doğduğunu yeşillendirenler oldu. sağolsunlar. elde var sadece uğur şahin hocamız ki o da yanlış hatırlamıyorsam 3 yaşında iken ailesi almanya'ya göçmüş. sıfıra sıfır elde var sıfır.