hesabın var mı? giriş yap

  • dünyada eşi benzeri görülmemiş mülteci istilasını bomboş komik argümanlarla savunan bir insandır. bir zamanlar yaşadığı ülkenin insanları çin' den düşük asgari ücrete talim edip, üniversite gençleri asgari ücretin yarısına iş bulamayıp sürünürken, toplumsal yıkımı iliklerine kadar hissederken eşi benzeri görülmemiş bir saçmalıkla karşı karşıyayken ve bundan dolayı senelerdir tek yapabildiği çaresizce şikayet etmek olan halka karşı yukardan yukardan şımarıkça konuşup hümanizm dersi veriyor. komedi argümanlar sunuyor.

    kendisinin yaşadığı abd' nin yaptığı işgaller ortadayken türkiye' nin suriye politikası sonucu bu durumu yaşamak zorunda olduğunu söylüyor. ab' nin yunanistan' ın diğer ülkelerin yaptıklarını politikalarını eleştirmeyip yıllardır binbir dert içinde olan tükenmiş bir halkın 6-7 milyon mülteciyi sırtında taşımasını es geçip politik şov yapıyor. sınır güvenliği kalmamışken, şu an dünyanın en berbat ülkelerinde bile olmayan düzensizlikle akına uğrayan bir ülke varken hala bu insanların gelenleri canı istemediği için istemediğini düşünüyor.

    ve acıdır ki insanlar bu bağnazlara laf anlatmaya çalışıyor. her şeyin farkındalar.

    edit:özür dilemiş bu da bir şeydir en azından. zaten düşüncesindense bu hassas konudaki üslubu kötüydü. içip içip de çok yazmamak lazım demek ki.

  • "fransa'da paranız olsa bile bu durumu saklamanız gerekir."

    işte kızın bu bakış açısı iki yüz küsur yıl önce gerçekleştirilen fransız devriminin sonuçlarının toplum tarafından çok iyi özümsenmiş olduğunun göstergesidir. zenginler toplumsal antipatiye karşı derslerini iyi almış görünüyor.

  • bir de utanmadan hâlâ "25 yıldır o cemaatin içindeydim, bir zararını görmedim diyorsun." daha nasıl bir zarar göreceksin, evladın öldü evladın. beynine vurasım var!

  • java'dan çıkıp bölgeyi neredeyse tamamen kontrolü altına alan majapahit imparatorluğu'nun sumatra adası ve açe bölgesi üzerindeki nüfuzunu yitirmesi sonucunda palazlanan bölgenin ilk islam devleti pacem sultanlığının yerine kurulup bölgede yaklaşık dört yüzyıla yakın hüküm sürmüş ve en güçlü olduğu 17'nci yüzyılın ilk yarısında sumatra adasının yarıdan fazlasını ve malay yarımadasının da önemli bir kısmını elinde tutmuş olan, ikinci selim döneminde kısa bir süre osmanlı imparatorluğu'nun himayesine gitmiş ve osmanlı ile yıkılana kadar da sıcak ilişkiler sürdürmüş indo-islam devleti.

    16'ncı yüzyıl itibariyle kendileri kurulmadan önce bölgenin kısa bir özeti için (bkz: majapahit imparatorluğu/#88272802).

    günümüzde banda aceh olarak da bilinen sumatra adasının en kuzey noktasındaki kutaraca şehrini başkent ilân ederek devleti 1514 yılında kuran ali mughayat syah, bölgedeki diğer küçük emirlikler ve yerel devletçikleri kısa süre içinde fethetmeye başladı. pasai, pidie ve daha güneydeki pariyaman gibi adanın önemli şehirlerini on beş yıl gibi bir sürede imparatorluğunun bünyesine katan syah'tan sonra tahta çıkan oğlu salahaddin dokuz yıl tahtta kaldıysa da iç karışıklılara engel olamayarak tahttan indirildi ve 1539 yılında syah'ın küçük oğlu alaüddin, pasai valiliği görevinden ayrılıp sultan olarak tahta çıktı. alaaddin döneminde sadece sumatra'daki yerel halkları birleştirmekten de ötesine geçilerek malay yarımadasına yerleşmiş johor krallığı ve portekiz kolonileriyle de ciddi savaşlara tutuşuldu ve 1568 yılında malakka bölgesine türk gemilerinin de desteğiyle ciddi bir sefer düzenlendi. bu sefer ağır bir mağlubiyetle sonuçlandı ve aşağı yukarı otuz yıl süren bir iç karışıklık dönemine yol açtı. 1607'de 23 yaşında tahta çıkan iskender muda, bu karışıklıklara nokta koydu ve hem kuzey sumatra böglesinde yeniden açe hakimiyetini tesis etti hem de malay yarımadasında açe'nin en güçlü olduğu dönemin yaşanmasına sebep olacak zaferlere imza attı. önce 1614'te bintan adası açıklarında portekiz donanmasına yoğun kayıplar verdirerek stratejik olarak önemi büyük olan tancangpinang limanı'nı ele geçirdi, sonrasında da yarımadanın doğu kıyısındaki kritik limanlar olan johor, trengganu ve pahang'ı fethetti. 1619 yılında kedah'ı da topraklarına katarak malay yarımadasında hakimiyetini daha da sağlamlaştıran iskender muda, daha sonra özellikle portekiz donanması karşısında ağır yenilgiler almış ve kendisinin döneminde sumatra'nın güneyini ele geçirme çabaları sonuçsuz kalmıştır.

    yine de ismi günümüzde havalimanlarına verilecek kadar önemli bir figür olarak addedilen muda sonrasında sultanlığın ciddi bir düşüşe geçtiği aşikârdır. bilhassa, 17'nci yüzyılın ikinci yarısındaki hanım sultanlar dönemiyle birlikte sultanlığın sumatra ve malay topraklarındaki önemli kentleri***** birer birer bağımsızlıklarını ilân ederek bünyeden kopmuş ve 18'inci yüzyıl itibariyle açe sultanlığı'nın toprakları başken kutaraca ve civardaki birkaç ticari merkeze kadar gerilemiştir.

    sultanlığın son iki yüzyılı tam bir sözde bağımsız, ama özde ingiliz ve hollandalı koloniler arasında gidip gelen bir "hasta adam" suretinde seyretmiştir. baharat ve biber ticareti için önemli olan sultanlığın, kendileri için ciddi bir tehdit oluşturduğunu düşünen hollandalılar, 1874 itibariyle başkent kutaraca'yı ele geçirmişse de yaklaşık otuz yıl süren son bir direnişle karşılaşmış ve hem savaşın hem de dönemin yaygın hastalığı koleranın etkisi altında harap düşen açe sultanlığı'nın son temsilcileri 1903 yılı itibariyle hollanda hakimiyetini kabul ederek önce java, daha sonra da jakarta'da sürgün edilmiştir.

  • yarıldığım bir sabah gazetesi haberi. hiç bu kadar aşağılanmamıştım.

    not: antakyalıyım.

    edit: "karımın, tabii lan manyak mısın şeklinde yorum yaptığı haber. bunu da yazıver elin değmişken" dedi.

    yakalandık.

  • bayramın ilk günü yürüyüş yapmak için gittiğim yer. her yerde sandalye kiralayan kekolar, son ses rap şarkısı açıp dinleyen kekolar, ağzıyla içmeyi bilmeyen ve etrafı çöp yığınına çeviren kekolar doluydu. ne kadar iğrenç bir yer olmuş burası yav diyip eve dönerken iki grup birbirine bıçaklarla girdi. gözümün önünde insanlar bıçaklandı yüzlerinde bira şişeleri kırıldı. istanbul'un en nezih semtleri bile esenyurt'a çevrildi. bu ülkenin sonu çok karanlık.

  • bu başlık altında sık sık "nerede yesek, kahvaltı neresi iyidir, uygun neresi var" vs gibi soruları gördüğümden, tam bir eskişehirli olarak, ama işin profesyoneli olarak değil de sıradan bir vatandaş gözüyle, kendi tercihlerim ve bilgili olduğum yerler odaklı bir kaç şey söylemek isterim;

    ---- kahvaltı ----

    doyuran kahvaltı salonu ya da doyuran:
    gerçekten bir eskişehir klasiğidir. gününe ve saatine göre sıra beklemeniz olasıdır. bol kepçeden koyduğu ve direkt üreticiden alınan halis kahvaltılıklarla şahane kahvaltı yaparsınız. esnaf lokantası havasında çalışır. o tarz bir salaşlık bekleyebilirsiniz.
    kötü yönü: sokak arası, sıfır çevre/görüntü, kapalı sıkışık ortam, açık hava bölümü yok.
    çok uzun zamandır gitmedim, ücretler yıllar önce çok makul idi, şu sıralar nasıl bilmiyorum (bilenler mesaj atarak bu maddeye destek verebilir)
    harita

    g'ce cafe bistro sazova (eski adı kocatepe kahvecisi): şehrin en güzel parkı eskişehir sazova parkının tam ortasında yer alıyor. dolayısıyla manzaranız bir gölet ve yanında şato. evet şato :) kahvaltı harici gün içi yemek seçenekleri de çok çeşitlidir. tek sıkıntısı yaya olarak gidemeyeceğiniz bir yerde, araç gerekir, merkeze 5-10 dk uzaklıkta. harita

    acıktım kafedeyiz
    biraz daha kalburüstü ortam denebilir, servisi ve ürünleri çok iyidir. fiyatları abartı olmasa da eskişehir'e göre "ucuz" denemez. şehrin popüler mekanlarından biri diyebiliriz. bahçe bölümü olması ve şehrim tam göbeğinde olması büyük avantaj.
    harita

    titanik 4
    benim şahsi favorimdir. porsuk çayının kalabalık olmayan tarafında, ferah, sakin bir bölümdedir, malzemelerinin çoğu direkt üreticiden ya da ev yapımıdır. fiyatları da tam orta skaladadır, ne az ne çok. porsuk manzaralı açık hava/bahçe bölümünde iyi bir kahvaltı olur. tren garına çok yakındır.
    harita

    bunların dışında eskişehir barlar sokağında çoğu mekan sabah kahvaltı veriyor, hiç denemedim. ayrıca porsuk kenarında da çoğu cafe kahvaltı servisi veriyor, burada bir kaç yere gitmiştim ama tavsiye etmek istemiyorum.

    ---- gün içi ----

    çibörek: eskişehir'e gelince çoğu kişinin denemek istediği gibi siz de çibörek yemek isterseniz;
    - popüler olan papağan çibörek salonu için sıradan diyebiliriz. şehir merkezinde, eski çarşı içinde. sıkışık bir ortam. harita
    - eskişehir çibörek evi. geleneksel çibörek ve diğer tatar mutfağı mevcut. harita
    - ama gelmişken kentparkı da görelim diyecekseniz ferah bir ortam ve iyi bir çibörek için kırım çibörekçisini tavsiye ederim.
    - sıradan esnaf lokantası gibi olan daha salaş alpu çibörek evi ise bence en lezzetlisidir.

    - pino: eskişehirliler için çok anlamlı olsa da dışarıdan gelenler için ne ifade edeceğini bilmiyorum ama, hamburger/fast food için çoğumuzun asıl tercihidir. kaliteli bir işletme ve 80lerden kalan klasik hamburgeri yapar. buraya her girdiğimde a-ha'dan hunting high and low gelir aklıma, ilk çıktığında burada dinlemiştim, hey gidi 80ler. bir çok şubesi olmasına rağmen tam şehir merkezindekini veriyorum haritada

    - karakedi bozacısı: bunu pas geçmeyin. hem geleneksel bir işletmedir hem de çok lezzetli bozası vardır. harita

    ---- akşam ----

    şehirde bu konuda çok fazla mekan ve seçenek var.
    meyhanesinden, restoranına, barına, pubına kadar onlarca yeri yazmak mümkün değil tabii, ben kendimce aklımdakileri yazmaya çalışacağım.

    drunken duck: baştan söylemek lazım, restoran değildir, yemek yoktur. pek küçük bir irish pub olmasına rağmen şehirdeki en kaliteli mekan olduğunu söyleyebilirim. ister iş çıkışı birer bira içilen yer edasında ister tüm geceyi kaliteli müzik eşliğinde geçirebileceğiniz, şehirde hiç bir yerde olmayan içki yelpazesi, bira ve viski seçenekleri buradadır. başlığını okuduğunuzda zaten yeterince bilgi alacaksınız. sahibi ve işletmecisi de sözlük yazarıdır ;) harita

    kör kamil: bence şehirdeki en iyi gerçek anlamdaki meyhanelerden biridir. eski sistem meyhanedir, yüzü gülmeyen ciddi garson abileri, çok standart yiyecek ve mezeleri vardır ama şehirdeki en kaliteli mezesi olan yer diyebiliriz. özellikle mart/nisan aylarında rakının yanında ayıklanmış temizlenmiş bir kuzu kelle için telefon edip sıraya girmeniz gerekebilir. fiyatları normaldir. salaşın bir tık üstü bir ortamdır. canlı müzik yoktur.
    harita

    sempre: nezih bir italyan mutfağı restoranıdır. kaliteli ve iyi hizmet alırsınız. çok uzun yıllardır kalitesini hiç bozmamıştır, zira çok müşteriye/ciroya vs ihtiyacı yoktur*, kalitesinden ödün vermez. fiyatları normalin bir tık üstündedir. bazı günler canlı müzik olarak hafif müzik ve caz vardı, halâ var mı bilmiyorum. güzel de bahçesi vardır. şehrin tam merkezinde porsuk çayı yanındadır. harita
    chinatown:sempre ile aynı gruba ait ve üst katında yer alan çin lokantasıdır. sempre'nin tüm kalite özelliklerine sahiptir.

    mezze: deniz ürünleri ağırlıklı, ayvalık tarzı restorandır. çok kaliteli mezeleri vardır. ortam nezih, havadardır.
    istanbul'daki mezze houseun orijinal çıkış noktasıdır. fiyatları normalin bir tık üstüdür. canlı müzik yoktur. harita

    afilli: yine nezih bir restorandır. ailece rahatça gidebileceğiniz yerlerden biridir. fiyatları normal diyebiliriz. canlı müzik yoktur. harita

    noon ve piraye: hem kaliteli bir yer olsun hem de müzik/eğlence/program olsun derseniz noon ve piraye size uygun olur. fiyatlar normalin bir tık üstündedir. noon harita, piraye harita

    harbiye restoran: hatay mutfağı. mekan nezih ve havadar. fiyatlar normalin bir tık üzerindedir. rakıyı soğutmazlar, hatay'da öyle olurmuş. canlı müzik yoktur. harita
    üst katında da black fish restoran var. aynı grubun kaliteli balık restoranıdır.

    fosforlu cevriye: eski hayal kahvesinin yerine açılan, kendince "bir başka meyhane" olarak adlandıran mekan. hiç gitmedim ama çok popüler olduğu kesin. daha üst tabaka bir mekan, fiyatlar yüksek, içeride vur patlasın çal oynasın ortam olduğunu duyuyoruz. harita

    alkollu cafe/bistro tarzında dublin cafe iyi bir mekan, gündüz de gece de gidebileceğiniz, bahçeli bir ortama kurulmuş şehrin göbeğinde iyi mekan.
    hangover da barlar sokağında gidilebilecek bir yer.

    tabi bunların dışında bir çok yer, hatta kendi gittiğimiz daha yerel, daha iddasız mekanlar var ama onlar bu yazının konusu değil. bu yazı zaten eskişehirliler için değil, başka şehirden gelenler için hızlı bir rehber olsun diye yazıldı.

    eskişehir barlar sokağı: eskisi gibi değil evet. ibis otel tarafından girişte bir kaç mekan ortalamayı tutmaya çalışsa da bölgenin ortamı çok da gitmeye değmez. genç yaş ortalamasına hitap eden mekanlar ağırlıkta, artık onlar da ne kadar olursa. neyzen ve mayday burada rum meyhanesi tarzında yerler, canlı müzik fasıl vs ihtiva ederler.

    ayrıca eskişehirdeki mekanların adisyonlarını yayınlayan bir instagram hesabı var, güncel fiyatları görebilirsiniz.

    unuttuğum ya da eklemek istediğim yerler olursa sonra editlerim

  • kendi karısının başına bardak koyup ateş eden şiddet bağımlısı biridir yılmaz güney. 1974'te ülkemin bir hakimini öldürerek zaten katil olmuştur. çocuk katilliği meselesi tartışılsa dahi katil olduğu tartışmaya kapalı bir gerçektir.

  • berkeley'in düşünce sistemi, kendisinin şu sözleriyle özetlenebilir: "kendilerini gördüğümüz ve dokunduğumuz, bize algılarımızı verdikleri için nesnelerin varlığına inanırız. oysa algılarımız sadece zihnimizde var olan fikirlerdir. şu halde algılar aracılığıyla ulaştığımız nesneler fikirlerden başka bir şey değildirler ve bu fikirler, zihnimizden başka yerde bulunmazlar zorunlu olarak… bütün bunlar madem ki sadece zihinde var olan şeylerdir, öyleyse evreni ve şeyleri zihnin dışında varlıklar olarak hayal ettiğimizde, yanılmaların içine düşmüş oluyoruz demektir… öyleyse bizi çevreleyen şeylerin hiçbirinin bizim zihnimizin dışında bir varlığı yoktur."

    çeşitli örnekler vererek daha da detaylandırılabilecek bu görüş, materyalistler tarafindan, kendi içinde tutarlı olarak çürütülememiştir. kısaca anlatmaya çalışmak gerekirse bunun nedeni şudur: materyalistler, görüşleri gereği, tek mutlak gerçeğin "madde" olarak isimlendirilen ve beş duyu ile algıladığımız evren olduğunu kabul ederler. bu kabullerin somut dayanağı olarak da, yine algılanan evrenin kendisini gösterirler. ve kısaca derler ki; bu evreni bilim yolu ile incelersek, maddeyi madde algılamaktadır.

    halbuki burada materyalistlerin atladıkları çok önemli bir nokta vardır ki, kendilerinin dahil, tüm insanların yaptıkları, yapıyor oldukları, veya yapacakları gözlemler yine kişilerin algı dünyaları içerisinde olacaktır. "algı"ya bakarak da, algının dışında olduğu varsayılan "maddesel" bir dünyaya kanıt getirilemez.(bu aynı insanın rüya görürken birisinin ona aslında gördüklerinin birer hayal, algı olduğu anlatılırken, "hayır, algısal dünyamın dışında bir de bunun aynısı maddesel dünya var" demesinden farksızdır.)

    ayrica, hiçbir kimse kendi algı dünyasının dışına çıkıp, dışarıda gerçekten madde var mı, yoksa yok mu kontrol edemeyeceği için, bu konuda kesin bir kanıt öne süremez.

    bu yüzden, örnek olarak bertrand russell -ki kendisi yakin tarihin en baba materyalistlerindendir- berkeley'in anlattığı bu gerçeği çürütememiş, felsefenin problemleri adlı eserinde durumu şöyle değerlendirmiştir:
    "berkeley, herhangi bir mantıksızlığa düşmeden, maddenin varlığını reddetmenin mümkün olduğunu ve eğer bizden bağımsız olarak birşey mevcut olsa bile duyularımız tarafından algılanamayacağını, ispatlama onuruna sahiptir."

    yani bazılarının* "şairâne" yaptıkları gibi, hakaretler eşliğinde dizeler dizmekle bu görüş çürümemiştir; internette veya herhangi bir yerde, konu hakkında sağlam bilgisi olan ve görüşlerine romantik bağlılıkları olmayan materyalistlere konuyu açıp, görüşlerini sorduğunuzda, eger size objektif bir cevap vereceklerse, buna benzer açıklamalardan farklı şeyler duymanız olası değildir.

    (bkz: #8331974)

  • çok doğru bir açıklama. çünkü gece klubü denilen yerin tadı en çok 50 yaşlarında çıkar wtf?

    kardeş ben 22 yaşında üniversiteyi bitirmiş, işime güce bakıyordum. sanki bana 15 lik kızdan bahsediyor..

  • olayla ilgili sağlık bakanlığı soruşturma başlattı. yazı amacına ulaştı.
    soruşturma süresince yazıyı kaldırmayı uygun buldum.
    soruşturma sonucunu size bildireceğim.
    herkese ilgi, alaka ve desteği için çok teşekkür ederim.