hesabın var mı? giriş yap

  • büyüsün de caddede düşük bel giyinip pijlik yapsın diye konulur bazıları;

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı yamaç
    -->paraşütü var onun di mi?
    -->hııııııı

    çocukların üstünde çok yapay dururlar

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı poyraz,
    -->kardeşi? keşişleme falan mı
    -->yoook. kardeşi ada

    bazılarını anlamazsınız,

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı burçiğ
    -->burçin?
    -->yoook burakla çiğdem'den burçiğ,
    -->iç ses: hay mnıza koyim sizin...oooo çok yaratıcı ya

    var bir sürü; arca, adonis, suyüz, erke, doruk, çınar falan bir sürü...

    fehmi ulan fehmi!

    fehmi!

  • annem ve babam 50'li yaşlarda. yaklaşık 40 yıldır âşık, tam 30 yıldır evliler..

    babamın adı sami. anneminki filiz..
    dün alışverişe gidip; birkaç parça birşey almak istemişler. tencere, tava, ıvır zıvır..

    bir mağazaya girip; fırın bakıyorlar. çeşit bol, fiyatlar değişik.

    - sami'm. bu daha geniş bak. bu olabilir.
    + fiyatı da geniş baksana. bu daha uygun değil mi hanım?
    - onlardan almam. dandik onlar. bak burdakiler de güzel sami'm. fiyatı da fena değil hem.
    + hani bakayım. küçük bu be hanım.

    sami'm, hanım, sami'm, hanım derken; fiyatı uygun bir fırında anlaşıp, almaya karar veriyorlar..

    - beyefendi fatura için soyisminizi de rica edebilir miyim?
    + demir.

    parasını ödeyip, fırını alıyorlar ve eve geliyorlar.
    faturaya bakınca; gülümseten bir hata farkediyorum..

    "samim demir"

  • adamın biri, pejo marka bir minibüs alır.
    sonraki gün yolcu taşımaya çıkar. minibüs tıklım tıklım, tutar kasabanın yolunu ve gittikçe hızlanır.
    yolculardan biri:
    -kaptan yavaş, bir yere çarpacağız! der.
    şoför:
    -sen pejo'yu biliyor musun? der.
    yolcu:
    -hayır! der.
    şoför: -o zaman sus der ve devam eder.
    minibüs hızlanmaya devam eder..
    bir yolcu daha seslenir:
    -oğlum ben hastayım, biraz yavaş!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    amca ne bilsin,
    -hayır! der.
    -o zaman sus der, şoför..
    bu kez bir kadın seslenir:
    -hamileyim! lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşürceğim !!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    kadın:
    -yok! der.
    şoför yine aynı cevabı verir..
    arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
    -yavaş git kardeşim, öldüreceksin bizi !!!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    genç:
    -biliyorum lan, ne olacak? der.
    şoför:
    -o zaman çabuk söyle, bunun freni nerde?...

    durumumuz budur !

  • hande ataizi 98'de fırtına gibiydi. şimdiki hali bile oldukça hoştur ama 25 sene genç hali apayrı bir seviye idi. ruhsar dizisindeki hallerinden önce mum kokulu kadınlar ile bir anda popüler olmuş, altın portakal kazanmış bir isimdi.

    hepsi bir yana, kenan evren bile kendisini nü model olarak kullanmış, magazin dergileri üstsüz fotoğraflarını kapak yapmak için birbiriyle yarışmaya girmiş haldeydi. burun estetiği bile ülkede gündem oluyordu, "eskisi iyi yok yenisi daha hoş" diye köşe yazarları mevzu yapıyordu.

    98de aldığı parayı az bile söylemiştir. en az 5 kat fazlası vardır.

  • fragmanı kendi adıma biraz cincon bulduğumu tekrar belirtmekle beraber tekrar tekrar izledim

    hadi bi sallıyorum bi benzetme yapalım;

    ulan bir tek bana öyle gelmemiştir, baştaki mavi gözlüklü psikolog aslında mimar, gülümseyen kırmızı gözlüklü kadın 3. filmteki sati, yani yeni sürüm kahin. fragmanın sonunda iş adamı triplerinde "bunca yıl sonra yeniden matrixe dönmek ha" diyen merovingian olmalı, e ama oyuncu kadrosuna bakıyorum, 3'lemedeki merovingian'da var. 2. filmdeki agent johnson yine var. niobe'de var. belli ki morph reis öldü veya uncredited gelir belki bilemem. tamam bu film alternatif bir evren değil, lineer olarak 3. filmde'ki son sahneden sonrasının devamı fakat hala garip;

    seçilmiş kişiyi kim seçiyor? niye kaynağa dönüp, tekrar programlanıp geri geliyor, gelmek zorunda? ( mimara göre, hani y tane erkek ve x tane kadın seçip yeni zion'u kurmakla yükümlü, belli ki bu 6 defa böyle olmuş. taa ki son filme kadar )

    mimar iki dünya arasındaki dengeyi tutmayı amaçlıyor. kahin ise bu dengeyi bozmayı. tamam kırmızı ve mavi, makinelerin savaşının sembolü gibi bir şey artık ne haltsa. ama seçilmiş kişiyi diriltmeleri anlaşılır ama sevdiği kadını diriltmeleri? veya aslında diriltmediler, o sadece bir ilüzyon, sadece seçilmiş kişinin aşkla bağını hiç başlamadan kırmak için yapılmış bir kılıf. ki mimar'ın istediği olsun. fragmandan belli olduğu kadarıyla ilk filmin farklı bir zaman çizelgesi üzerine kurulmuş remake'ini izleyeceğiz.

    mimar 2. filmde "bu zion'u 6. kez yok edişimiz olacak demişti" yalan söylemiyordu. iyi de kahin geçen sefer zafer elde etti. mimarın kahin'in üzerindeki zaafı nedir anlamıyorum. hepsinden çok kahin'in olayı kafamı kurcalıyor. kahin bir program, mimarsa iyi olmazsa kötü de olmaz, kötü olmazsa iyi de olmaz diye kendi kendine felsefe mi kastı nooldu amk

    edit: son sahnedeki merovingian değil, smith galiba

  • ''profil resminde sevgilisiyle poz vereni sinirle arkadaşlıktan çıkardım. üzüldüyse bile sevgilisi teselli etmiştir. kahretsin yine onlar kazandı.''

  • açıklama yapmış futbolcu.

    yine şeref, onur, allah, millet ne var ne yok katmış önüne. kimseye hesap vermezmiş (saldırmak ne zamandan beri kanunen hesapsız kalıyorsa kafasında) de, oymuş buymuş. 3 yaşındaki çocuğun imla bilgisiyle, 3 iq'lu çomar manevi duygularını ortaya dökmüş, anca bu çıkabilmiş ortaya.

    bu delikanlılık falan da çok sökmez arda, kulüp bulamayacağın günler de gelicek, çok yakında.
    allah'tan başka kimseden bi' şey istemezmiş, allah için mi çektin lan referandum videolarını?

    sizin gibi çomarlar yüzünden ahlak, allah, maneviyat, aile, şeref, onur bütün bu kelimelerin içi bomboş kaldı, kafalarınız gibi.

    barcelona'dan osmanlıspor'a müthiş kariyer hikayeni okumaya az kaldı.

    not: milli takımı bıraktım olayını yemeyin, kovuldun arda kovuldun.

    edit: uyarı ve tavsiyeler sonucu yumuşatıldı, içimden gelenleri kaldırmak zorunda kaldım.