hesabın var mı? giriş yap

  • sonbaharı seven insan.
    ben severim. evi sevmekle ilgili olabilir mi acaba? böyle havalarda peluş terlikler, pijamalar, sıcak çikolata, çay ya da nescafe ve kitap, dergi, gazeteler vardır. ben de bunu çok seviyorum işte.

  • japonya'yı kendilerine ayrılmış bir oyun alanı sanıp sadece turist oldukları için bu ülkenin kurallarına uymamayı ve/veya insanların yaşam alanlarına tecavüz etmeyi kendilerinde doğuştan bahşedilmiş bir hak olarak gören yabancı turistler tarafından illallah ettirilmiş köy. öyle ki artık sabrı taşmış shirakawago belediyesi bu kanser yayan yabancılara yönelik ingilizce bir "görgü rehberi" hazırlamış.

    https://www.vill.shirakawa.lg.jp/2036.htm

  • öyle leş bir ülkede yaşıyoruz ki insanın aklına her türlü ihtimal geliyor. umarım çocuklar bileğinin hakkıyla almıştır da ülkeye faydalı bireyler olurlar.

  • büyük bir sitede oturuyorum, öyle kapıda şeker toplamalara falan hiç rastlamadım kaç senedir. bugün kapı çaldı kimseyi beklemiyordum, 5-6 yaşında bir çocuk şeker topluyormuş. kapıyı açtım, "maalesef bende şeker yok çünkü buraya hiç misafir geleceğini beklemiyordum o yüzden almadım" dedim. evde hiç nakit para da yok şimdi ne yapacağım diye düşünürken çantasından bir tane şeker çıkarıp verdi bana, "şekerin yoksa al bunu o zaman, bir sürü toplarım ben zaten daha" dedi. birkaç sene daha unutmam herhalde bu olayı :)

  • her aidiyetsiz için ilacı bir yerlerde olan ama nerede olduğunu bilemediğimiz bir hastalıktır. bu sebeptendir ki aidiyetsizler ilacını arar dururlar. üç aylık telefondan sıkılmak, uykusuz, yalnız kötü bir filme gitmek, kitaplara hapsolmak semptomlarını taşır. kitapçı nezarethanedir, kitabı alırsan evin cezaevi olur, hapis bileti kitaplar… kendi kendimi tedavi edeyim dersin. hayata dayanabilmek için evlenmek, unutmak için çocuk sahibi olmak, cenderelerini sıkıştırmakla sonuçlanır çabaların. konser, internet, tiyatro yalnızlıkları.... kafede tek yalnız sensin! cesur olan sensin, acile kaldırıldın yalnızlıktan. kalabalıklar içindeki yalnızlar, benim burada ne işim var diyen aidiyetsizler, bulutların üzerinden insanları izleyip aradığını bulamayan, aradığının ne olduğunu bilmeyen ve asla bilmeyecek, durmadan bir arayış hezeyanı yaşayan kronik tatminsizler.... ne istemediğinden emin ama ne istediğini asla bilemeyerek boşlukta, arafta yaşanan hayatlara merhaba!

  • star wars teklifini reddeden sevgilinin bu hareketinin ilişkiyi bozacağını iddia edenlerin büyük ihtimalle bir ilişkisi yoktur. eğer varsa sevgilileri bu teklifi reddetmemiştir veya reddetme potansiyeline sahip değildir. öyle bir filmle bozulmaz bu işler. bozulur da, üçüncü sınıf ergen sitcomlarında falan olur öyle sahneler. sanırım geyik olsun diye yazılıyor bunların çoğu veya star wars sevdiğini belli etmek için de olabilir bak.

  • ilköğretim çağındaki sevgi kelebeği erkeklerin ritüeliydi bu. gocuğu alır derin bir iç çekerek hoşlanılan kızın gocuğunun üstüne veya hemen yanı başına asıverirsin. içgüdüsel bir şeydir bu, erkeklerin genlerinde var.

  • #19904035'dan hareketle;

    bir lokma alır ve çiğnerken;

    - hmm 10 kilo mu bu kuzu?
    - evet 10-11 filan
    - 10 mu 11 mi?
    - tamam tamam 10
    - hmm üç kardeş bu kuzu
    - bravo valla.
    - çoban hep iyi davranmış bu kuzuya, bi de güneşli yerde otlamış belli.
    - ha evet numan iyi çocuktur. arazi de açık her taraf güneş doğru.
    - ama bazen de kötü davranmış. yazık:(
    - bak numan'ın yaptığına!
    - hmmm numan bilecikli galiba?
    - hagaden şaştım. bilecikli babası filan evet.
    - biraz da dalgın numan sanırım?
    - valla bilemiyorum ki, olabilir.
    - dalgın olmasa yaklaşan kurdu görürdü dimi ama.
    - ne kurdu?
    - bildiğin kurt işte koyun kuzu düşmanı.
    - e ne yapsın ki?
    - tüfekle havaya ateş etsin kaçar o kurt.
    - etsin tabi.
    - hmmm ama fişekler nemli.
    - ben ama vedat şaştım bey ya valla.

    tedbiren ek: yav böyle adamı sevmiyormuşuz gibi oldu sanki. iyi vedat milor iyi.