hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---
    kaza, saat 22.30 sıralarında aksaray-ankara kara yolunun 12’nci kilometresinde meydana geldi.

    ...

    ardından jandarma ve polis ekipleri çağrıldı. ekipler, muhammed melih'in üzerinden geçen araç veya araçların belirlenmesi için çalışma başlattı.

    --- spoiler ---

    gece karanlığında ailenin kendisinin sebep olduğu cinayet için bebeği o karanlıkta ezenleri bulacaklarmış...

  • gora' yı oradan çıkarsak diyorum. her komedi filminin de cıvık olması gerekmez. iyidir kötüdür tartışılır ama gora, arabesk filminden sonra çekilmiş absürd komedi türünün ilk örneklerinden olması bakımından bile değerlidir.

  • gozlerim dolu izledim, sana helal olsun hocam. diger helallik isteyene haram olsun. "mutasyon mutasyon diyorsun, evrimi koymuyorsun kitaba, ogretmene anlattirmiyorsun" dedi. ben o ogretmenim iste.

  • bazı şeyler kitaplarda, filmlerde, şarkılarda karşımıza çıktığında kalbimize dokunuyor, hoşumuza gidiyor, duygulanıyoruz, empati yapıyoruz. gerçek hayatta benzer durumlarla karşılaştığımızdaysa kurgudakine benzer şeyler yaşayan insanlara tahammül edemiyoruz... ne garip değil mi?

    aylardan beri çeşitli aşamalardan geçiyorum. inkar ettim, isyan ettim, kendimi dağıttım, bol bol ağladım, okudum, eve kapandım, kendimi dışarıya attım... çoğunu da tek başıma yaptım. yolu hala yarılayamadım.
    “güçlüyüm bak, böyle de eğleniyorum hah hayyy!” diye oynamadım. arabeskleşmedim, şarkılarla, sosyal medya mesajlarıyla laf sokmadım, haber alabileceğim, haber taşıyabilecek tanıdıklarla görüşmedim ama yine de zaman zaman tesadüfler sonucu, zaman zaman merakıma yenik düştüğümden dolayı öğrendiğim her yeni bilgi canımı biraz daha yaktı.

    hediyelerde, anılarda, fotoğraflarda soykırım yaptım. bazı fotoğrafları silmeye kıyamadım, o kadar güzellerdi ki... baktım olmuyor, gittim kendime yeni bir telefon aldım doğum günümde, o kıyamadığım fotoğrafların olduğu telefonu gözlerimi kapatıp fabrika ayarlarına döndürdüm, oğluma verdim. çok sevindi çocuk.

    bugün pazar ve evde oturuyorum. en şen kahkahalarda bile içindeki kırıklıkları gizleyemeyen bir kadınla harcanamayacak kadar kıymetli bir gün büyük şehirde. ben de oturdum, bilgisayarımın damarlarına sızmış geçmişin son kırıntılarını temizliyorum. bütün o gezilerdeki, bütün o güzel fotoğrafların iki kişilik olması haksızlık. bir fotoğrafı iphoto’da kesiyorum. öyle güzel gülümsemişim ki... ama ne yapsam da omuzumda kalan eli çıkartamıyorum. o kadar şey yaşadım, o kadar aşamadan geçtim, hiçbir şey bu el kadar koymadı... metin altıok'un şiiri geliyor aklıma, sezen aksu’dan dinliyorum...

    şimdi biraz ağlayacağım. arka arkaya birkaç sigara içeceğim. bir mola vereceğim ve sonra temizliğe devam edeceğim. dezenfektanlarla girişeceğim, parlatmaya çalışsam da biliyorum bazı lekeler hiç silinmeyecek. olsun. 21. yüz yıla yakışır bir hızda olmasa da yavaş yavaş, sakin sakin ilerlemeye devam edeceğim. gün gelecek, kendimi kendime yaptıklarımdan dolayı affedeceğim.

    omzumda bir kesik el ki hala durmadan kanar...

  • iş çıkış saatlerinde yaklaşık 1 saat kadar süren yoğunluğun görüntüsü. 5 sene önce de aşağı yukarı aynıydı.

    başka şehirlerde iş ve yaşam alanı açmayı becerememiş ve 16 milyon insanı bi şehre tıkıştırmış 20 yıllık iktidarın vasatlığı da bizim çilemiz.

    büdüt: entrylerinin %90'ı siyasi ve iktidar şakşakçılığı olan pırasa sapının, entrylerinin %20'si siyasi olan beni chp'nin paralı trollüğüyle itham etmesi de müthişmiş. * azıcık zeka kırıntısı olan kimin para karşılı iş tuttuğunu anlar diye tahmin ediyorum...

  • bugün tanıştığımdır. bir baktım ön tarafa oturmuş bir yaşlı teyzeyle tartışıyor. arkada birkaç genciz. kulak kabarttım. "biz keyfimizden direksiyon sallamıyoruz, hakkım olan 1 tl'yi vereceksin!" diyor şoför bağırarak. kadın da "engelliye bedava dediler kartımı gösterdim sana!" diye bağırıyor. adam çekti kenara açtı kapıyı "ya 1 tl ver ya da in arabamdan!" diye bağırdı. ben kalktım, bir lira verdim şoföre. "senin parana ihtiyacım yok. ben hakkımı istiyorum!" dedi. "sorun çıkmasın diye veriyorum abi al şunu devam et" dedim. yine bağırıp direksiyonun ön tarafını yumruklayınca arkadan bir delikanlı gelip "hooop birader noluyo" diye çıkıştı. adam sürmeye devam etti. sonraki durakta inecektim. sonra tuttum teyzenin kolundan "gel annem aşağı inelim arkadakine bineriz" dedim. kadın beddua ede ede gözleri dolu dolu indi arabadan. "şikayet edicem seni, 20.000 ceza kesecekler sana!" diye bağırdı şoföre. şoför çıkışan gencin etkisiyle sanırım sessiz kaldı. teyzeyle indik. "oğlum vallahi engelliyim bak göstereyim kartımı sana" diyerek itirazıma rağmen kartını çıkarıp gösterdi. "verdin mi sen ona para?" diye sordu. verdim, deyince, "niye veriyorsun, alsaydın geri" dedi ve ağlamaya başladı. "verecek param olsa 1 değil 1,5 veririm ama yok işte" dedi. arkadan diğer araç gelene kadar birbirimize sarıldık, helalleştik, sonraki arabaya bindi teyze, şoför "bedava, sorun yok" dedi ve gitti.

    öyle işte.

    peşin not: engelli kartı sadece bedensel engele verilmiyor. örneğin şizofreniye de engelli veriliyor. teyzenin dediği gibi "15 doktordan alıyorlar onu". tanıdığım var şizoaktif bozukluk sebebiyle %40 engelli diye geçiyor. teyzenin ne sorunu vardı bilinmez...

  • hiç de ayıp olmayan durumdur. adam nerden bilsin kalecinin dizinin döndüğünü? druid shaman falan mı futbolcular amk? adamlar ligin en az gol atan takımı, belki sene sonunda ligde kalacaklar o golle. sikmişim duyarınızı.