hesabın var mı? giriş yap

  • oğlum tamam yazar adam yanlış yapmış olabilir ama, bir sene önceki entry'i bulup hataları ortaya çıkarıp bir de başlığını açmak kişisel bir garez gerektirir.

    debe editi: bu topraklar üzerinde haksızlığın karşısında olduğu için zarar gören,hayatını kaybeden hiç kimse unutulmayacaktır.

    (bkz: cem garipoğlu'nun suç ortakları)

  • 13 ekim 2020 editi:

    "çaylaklık süreci bir olgunlaşma süreci değil, yazarlık çaylak olarak bekledikçe hak edilen bir şey değil. çaylaklık durumu, yazarların oluşturduğu ortalama moderasyon yüklerinin moderasyonel kapasitemizi aşması nedeniyle uzayabiliyor çünkü yazar alımlarını bu sebeple yavaşlatabiliyor hatta durdurabiliyoruz. kimi zaman da günde binden fazla kişiyi alabiliyoruz. moderasyonel kapasitemiz arttıkça alımı hızlandırıyor, kalabalıklaştıkça da alımları yavaşlatıyoruz. durum bundan ibaret."

    (bkz: #114029926)

    ve:

    "henüz yazarlığı onaylanmamış çaylakların yazar olması laneti bitenlerin otomatik çaylaklıktan çıkarılmasına dair yapılan bir değişiklikteki hatadan kaynaklanmıştır. her ne kadar ekşi sözlük'te herkesin yıllarca beklemeden, onaylama gibi aşamalardan geçmeden yazmasını istesek de içerik kalitesini belli bir seviye üzerinde koruyacak değişiklikleri yapana kadar onay sistemiyle ilerlememiz gerekecek. anlayışınıza teşekkürler."

    (bkz: #42345484)

    sakin bir dille, gerçekten haklıymış gibi güzel güzel açıklamak sıvamayı başarıya ulaştırmıyor. çaylak arkadaş s.'ye uyarı için teşekkürler.

    7 ekim editi: tberk adlı yazar aşağıdaki eklentiyi sunduğu için uçuruldu. kendi entry'mizi silmek isterken bile keyfî yönetimden zarar görüyoruz.

    https://chrome.google.com/…femlkoibogenkdijibpdjnpi

    (bkz: ekşi sözlük entry silici)

    6 ekim editi: yazdığım entry'ye sansür uygulandığı, entry'nin tarayıcıdan girişte gizlendiği söyleniyor.

    ön edit: boykotun nedeni (bkz: kanzuk'un eşini torpille yazar yapması)

    (bkz: yolun açık olsun paşam)

    an itibarıyla başlattığım boykot.

    londonphile kendisinden özür dilenerek sözlüğe geri alınana ve alexandraarzat tekrar çaylak yapılana kadar sözlüğe yeni bir şey yazmıyorum.

    torpil yetmemiş, bir de keyfî yönetim devreye sokulmuş. benden şimdilik bu kadar.

    edit: sözlüğe hiç yazılmaması değil de sadece bu konu ile ilgili başlıklara yazılması şeklinde bir boykot önerenler var. o da olumlu. ama ben bu mide bulandırıcı durum karşısında hiçbir başlığa yazmamayı tercih ediyorum.

    3. edit: çok sayıda mesaj geliyor, hepsine cevap yazamadığım için özür dilerim.

    entry silme fikrine çok sıcak bakmıyorum çünkü yazdıklarımız aynı zamanda bizim kişisel hafızamız.

    adblock (reklam engelleyici) kullanabilirsiniz. belki bilmeyenler vardır diye androidde chrome için şunları bırakıyorum:

    https://play.google.com/…spaceship.netprotect&hl=tr
    https://play.google.com/…freeadblockerbrowser&hl=tr

    ayrıca chrome yerine deebrowser kullanıyorum, öneririm. reklam engelleme özelliği var.

    yazar arkadaşlar ublock origin, adguard ile nano adblocker'ın çok iyi olduğunu söyledi.

    ayarlar kısmından entrilerinizin ekşi şeyler ve pena'da kullanılmasını engelleyebilirsiniz.

    selam bebeksi sözlüğe uygulama üzerinden değil de tarayıcı ile girmenin daha iyi olacağını söyledi.

    eleştirel beyanlarda bulunan `@s2min3u`'ın uçurulduğu söylendi. konu ile ilgili bilgim yok.

    son edit: başka yazarların da uçurulduğu bilgisi geldi.

    genel bir iki şey söylemek istiyorum:

    arkadaşlar, bazılarınızın söylediği gibi sözlüğe gereğinden fazla anlam yüklemiyoruz. adalet duygusunun yer ve zamana göre değişen bir yapısı yok. ülke yönetimi ve küçük bir çocuk oyununda karşılaşılan haksızlık aynı duyguları uyandırır.

    "benim şirketim benim kararım" düşüncesine sahip olabilirler. bu, onların tercihi. yazarlar olarak bizim (en azından bazılarımız) aksi yönde düşüncelerimiz var. kişisel olarak, keyfî yönetime tahammül edemiyorum. keyfî yönetimi umursamayanları da saygıyla karşılıyorum, bu da özgür bir tercih.

    bugünkü son keyfî debe lisesinden sonra dünkü kararımı değiştirdim. entry'lerimi silmeye başlayacağım. bunun için özel yapılmış entry silici botlar varmış. ama ben ara ara sözlüğe girip öyle sileceğim, malum, dakikada 1 entry silmeye izin veriliyor.

    benim açtığım başlıkta ilk sıraya kendi entry'sini koymuş kanzuk :) kimden izin aldın?

  • acının vücud bulmuş halidir kendisi. bilirsiniz hepimizin msninde gece gündüz oturumu açık insanlar vardır. "uyuyorum... zzzz" (allahım ne iğrenç efekt), "okuldayım" yazar bunların iletilerinde. işte bu duruş buram buram burjuvazi kokuyor dostlarım. bana kızmayın ama böyle. çünkü akranlarım gece ordan burdan film indirirken bilgisayarlarını açık bırakabiliyorlar. ama benim ebeveynlerim makinanın çalışmasının hemen ardından kıpır kıpır oluyorlar. iki saat sonra gelip "hadi biraz kapat da dinlensin bilgisayar" diyorlar. gece açık bırakmaya kalksam fişini çekiyorlar. neden çünkü ben tasarruf yapması gereken bir memur çocuğuyum. bilgisayar çalıştırılmamalı, kombi sıcak su yüzünden alev gibi olmamalı... neyse ben gidip makinayı biraz dinlendireyim. size de diyeceğim tek şey şudur. "şekerleme yapmaca...zzzz..." *

  • erman toroğlu:

    -(muzu sallar) salladıkça yumuşar bu muz gökmen.

    gökmen özdanak:

    -salladıkça sertleşmesi gerekmez mi?

    iyice zıvanadan çıkmış program..

  • ben bu anıta bakınca, isviçreli muhafızları değil nietzsche'yi anımsıyorum.

    nietzsche, salomé'ye ilk evlilik teklifini, paul rée ile ileterek yapıyor ve reddediliyor.
    ancak daha sonra rée'nin de salomé'ye ilgisi olduğunu fark ediyor ve evlilik teklifini bizzat kendisi yapmaya karar veriyor.

    bu anıtın önünde salomé'ye evlilik teklifini yineliyor, ancak yine reddediliyor. sonrasında luzern'in aslanı gibi yaralı halde rapallo'ya giderek on günde böyle buyurdu zerdüşt'ün ilk bölümünü yazıyor.

    nietzsche'nin hayat öyküsü bana hep şunu düşündürür, sert söylemine karşın aslında çok naif ve kırılgan bir insan nietzsche. babasının aklını yitirerek ölümü, papaz babasının yerini doldurmak için teoloji okumak istemesi, annesi ve kızkardeşi ile çatışmalı ilişkisi, wagner gibi büyük bir elitizm meraklısının devrimci olabileceğini hayal edip düştüğü hayalkırıklığı, salome gibi bir kadının onunla evleneceğini düşünebilmesi aslında bu naifliğin, kırılganlığın izleri.

    belki bu yüzden luzern aslanı hep onu hatırlatır bana. was mich nicht umbringt, macht mich stärker bir saptama mıydı acaba yoksa kendine verdiği bir teselli mı diye düşünürüm. çünkü öldürmeyen tüm bu şeyler, onu güçlendirmek yerine delirmesine neden olmuştur maalesef. 1889'da torino'da, sokak ortasında sahibince acımasızca kırbaçlanan bir atın boynuna sarılıp, atın gözlerinin içine bakarak ağlamaya başlamış ve o noktadan sonra aklını yitirip hayatının son 11 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir.

    hep düşünürüm, o gözlerde ne gördü diye.
    belki acı çeken o ata bakarken, kendinin ve insanlığın acılarını o gözlerde görmüştü, ve kırılgan zihni daha fazla dayanamayıp parçalara ayrılmıştı, kimbilir...

  • indiremiyoruz zaten ifradını s.ktiğimin adil kullanım kotası yüzünden. internetten bile haram yedirmiyolar bize arkadaş, illa hepsini kendileri yiyecek aq

  • iklim değişikliğinin en çok etkilediği alanlardan biri de hiç şüphesiz tarım ürünleridir. her yıl verimsiz toprakların hektarları giderek artmakta, ya şiddetli yağışlarla toprak tüm yararlı yapısını kaybetmekte ya da hiç yağış almadan geçen ayların sonunda kuraklaşmaktadır. nemo's garden projesi de esasen tam bu noktada oldukça etkili sonuçları hayata geçirmiştir. karaya ihtiyacımız olmadan da tarım gerçekleştirebilirizin örneklerini bizlere göstermektedir.

    projenin görsellerini inceleyince insan kendini bir bilim kurgu filminin içinde gibi hissederken, gerçekleştirilen ise karasal bitkiler için su altı çiftliğidir. yeni bir tarımsal keşif gibi düşünülebilir. proje; çevresel koşulların, ekonomik veya morfolojik nedenlerin bitkilerin büyümesini son derece zorlaştırdığı alanlara adanmış alternatif bir tarım sistemidir.

    proje 2012 yılında italyan rivierası'ndaki noli kıyılarında, ocean reef group'un kurucusu sergio gamberini öncülüğünde başlamıştır. ilk olarak 2 adet 800 litrelik polietilenden yapılmış biyosfer ile proje şekillenmiştir. biyosferlerde üretilen ilk ürün ise fesleğen olmuştur. su altında üretilen fesleğende diğer fesleğenlere göre çok faha fazla esansiyel yağ içeriği gözlenmiştir. bu da alınan tadın çok daha yoğun olması anlamına gelmektedir. projenin ilerleyen safhalarında 2.000 litrelik biyosferler de dahil olarak pek çok ürün yetiştirilmesi denenmiştir. (çilek, marul, roka, fasulye, bezelye, kabak, adaçayı, nane, mantar, kekik, kişniş ve daha çoğu) tabii her ürün biyosfer içerisinde sıcaklık ve nem koşullarında beklenen büyümeyi göstermemiş ve başarısız olmuştur.

    2016 yılında ise biyosferlerin ortasına hayat ağacını da yerleştirerek, sistemi daha da geliştirmişlerdir. hidrofonik sistemleri ilave ederek her biyosferde ortalama 90'a yakın bitki yetiştirilebilmiştir. ancak 2018 yılında akdeniz kıyılarında yaşanan şiddetli fırtına sisteme büyük hasarlar vermiştir. biyosferlerin içerisinde su seviyesi bitkileri su altında bırakacak seviyede yükselmiş ve teknik ekipmanlar hasar almıştır. 2018 yılından sonra sistemi yeniden düzeltmeleri gerekmiştir.

    şu an her biri 2.000 litre hacme sahip 6 biyosfer deniz tabanına sabitlenmiş şekilde kullanılmaktadır. ideal büyüme koşullarını sağlamak ve hastalıkları önlemek için, biyosferlerden gelen oksijen ve karbondioksit seviyesi, nem, aydınlatma ve sıcaklık gibi veriler sensörler aracılığıyla sürekli izlenmektedir. her an biyosfere dalış yapma ihtiyacı olmadan karadan veriler kontrol edilebilmekte ve değişiklikler yapılabilmektedir.

    biyosferlerin deniz ekosistemine zarar verdiğine ilişkin bir bulgu şu ana dek oluşmamıştır. aksine biyosferlerin bulunduğu kıyıya daha önce gözlenmemiş türlerin varlığı tespit edilmiş ve tür çeşitliliği artmıştır. özellikle ahtapotların balonların altlarına sığındı, yengeçlerin balonların demirlerine tırmanarak biyosfere girdikleri, denizatlarının da biyosfer etrafında sık sık görüldüğü gözlenmiştir. hiçbir canlının biyosfere zararı da olmamıştır. biyosferler yapay resif görevi üstlenerek pek çok canlı için yaşam alanı haline gelmiştir.

    kaynaklar: 1 23 4