hesabın var mı? giriş yap

  • an itibariyle beni bir kafka romaninin icine isinlamis kurum, halen oradayim, bir zahmet gelip cikarin.

    internetten bilet alayim dedim, son etapta onay sayfasi cikmadi, page timeout hatasi verdi. biraz bekledim olasi emailler icin, gelmeyince ayni islemi tekrarladim, ayni noktada yine hata verdi.

    dedim bunlar kesin ıp'leri kontrol ediyorlardir, kredi kartinin ulkesiyle uymayinca hata mesaji vermeye calisiyorlardir, ama bu isi 3 kurusa calisan bir stajyere yiktiklarindan dogru duzgun bir hata sayfasi bile cikmiyordur. bir vpn vasitasiyla baska bir ulke ıpsinden girdim, bu sefer islem basariyla bitti. ama basariyla biterken ile ufak bir pop up penceresinde "problem" yazisi cikti. saka gibi.

    tam rahatladik derken birkac dakika icinde yaptigim uc islem icin de rezervasyon onay emailleri gelmeye basladi. ulan ne dandik sistem. hem onay sayfasini gosteremiyor, hem de rezervasyonu yapiyor, ustune onay emailini de yollamasi 30 dakikayi buluyor. 30 milyon dolarlik hisse senedi satmanin 1 milisaniye surdugu bir dunyada 30 dakika ne yapiyor acaba bunlar, sorgu yaptiklari veritabanlari komurle mi calisiyor nedir.

    nurtopu gibi ücüz rezervasyonumla bir sure komsulara hava attim, sonra online iptal etmeye calistim, "ederiz ama islem bedelini vermeyiz" diyor sistem. haydaa, gaspciya bak. o 10 liralar birike birike messi'ye reklam parasi oluyor herhalde.

    10 lira icin inat ettim, gittim sikayet formu dolduruyorum. guzel secenekler koymuslar, rezervasyon -> talep -> bana geri donsunler vs vs, sonra derdimi anlattim, kopya olan rezervasyon numalarini yazdim, yollaya bastim ve yollanamamasini izledim. herif yine hata verdi: "hatali bir islem gerceklestirdiniz, geri donus". ben mi gerceklestirdim it, sen yapamadin? neyi yapamadigini da yazmiyor. neyse, hicbir halta yaramasa da en azindan hata mesaji var. yapilacak tek seyi yapip geri dondum, yazdiklarim gitmis.

    denemek icin kisa bir cumleyle ayni islemi tekrarladim, yine hata. baska bir geri bildirim formunu denedim (daha genel bir form), bu sefer iyice costu, en sonunda hata vermekle kalmiyor, dropdown menulerden secenekler yaptikca 404 hatalari veriyor. (sehir = istanbul deyince havalimani listesini guncelleyecek, onu beceremiyor kendi sunuculariyla baglanti kuramadigi icin)

    deliricem. "web siteniz hakkinda sikayet ve talepte bulunacagim, ama sitenin dandikliginden dolayi sikayet formu calismiyor" diye baska baska formlar dolduruyorum ve onlar da calismiyor.

    internetten hayir yok, gittim bunlarin call center'ini aradim. 444 0849. 1 dakika filan otomatik mesaj dinledik, sonra cat diye biri acti. sasirdim, bir iki gun bekleriz saniyordum, erzaklari depolamistim. derdimi anlattim, karsimdaki de epey profesyonel ve ne yaptigini bilen biri izlenimini verdi, umutlandirdi beni, bilgilerimi aldi, birtakim tus sesleri geliyor, ilerleme isaretleri bunlar. adam bilgiye ac, surekli soruyor, uyelik numaralari, bilet kodu, rezervasyon numaralari hepsini istiyor, butun alfanumerik bilgi dagarcigimi olaganca hizla kodluyorum. suratimin rengi dahil, durumum ayni su: http://www.youtube.com/watch?v=ipphyjkxnpc

    ve cevab verdi: sistemimiz guncelleniyor, hicbir bilginize ulasamiyorum, bir 15 dakka sonra arayin.

    psikopat iste. bastan soylemiyor. o kadar kodla ben skynetle tum felsefe tarihini tartisip bitirmis olurdum. aradim 15 dakika sonra, tabii ki guncelleme bitmemis. 90'lara donmek ne guzel, "guncelleme"nin sihirli bir sozcuk oldugu, soylenince akansularin ve 200 ulkeye ucus yapan hayvan gibi bir havayolunun hem internet sistemlerinin hem de telefon sebekesinin durdugu o masum yillar.

    simdi ariyorum, bu sefer hatlar dolu sanirim. bence thy diye birsey yok aslinda. yani o web sitesi herhalde ikisi hata mesaji veren toplam dort sayfanin kombinasyonlarindan olusuyor ve cayman adalarinda isaretsiz bir depodaki bir sunucuda host ediliyor. call center desen hindistan'daki bir kadinin evinden islettigi bir kobi sanirim. o da hatlar karisti saniyor ne zaman biri ucuslar icin arasa, derdi kozmetik satmak aslinda. thy ile daha once uctum diye hatirliyorum ama ustune kirmizi rujla thy yazilmis bir lufthansa ucagi da olabilirdi. yedigimiz yemekler, hostesler filan hepsi ayni yalanin bir parcasi olmali. ankara eskisehir treninde giderken cayimiza ilac atip uyuttular, inception yaptilar, thy'nin dunya capinda, profesyonelce isletilen bir kurum olduguna inaniyorum o yuzden yillardir, baska bir aciklamasi olamaz bunun.

  • zorlu $ehir $artlarinda kocaman kamyonlar, kendisini kuyrugundan cevirip duvara firlatmak isteyen ilkokul cocuklari arasinda dogan; yurumeyi ogrenen, cop kari$tiran, olecegini anladigi zaman ormanlik bir yere kadar zorla yuruyup kimseye cesedini gostermeyen $ey.. ki$ gunleri yeni parketmi$ arabanin sicak kaportasi uzerinde gozlerini kapatmi$ bir $eyler du$unurken gorebilirsiniz.

    rahat ev $artlarinda yumakla oynarken, radyatorun kenarinda pencerenin pervazinda uyurken, 4 aylik yavru-bodur boyuyla sicak sobayi merakla patiledikten sonra can havliyle bir yerlere ko$tururken de $ahit olabilirsiniz kendisine..

    ku$ avlayayim derken ciktigi direkten inemeyip aglarken de gorulebilir, bahar aylarinin sonlarinda kendisine yeti$meye ugra$an yavrularini gezdirirken de..

    genelde cikarlarinin bilincinde, tek ba$ina olmayi fazlasiyla seven, yakindan takip ettiginizde kendi ki$iligini olu$turup diger turda$larina gore daha 'agresif', 'cikarci', 'oyuncu', 'dost' gibi sifatlar kazanabilen estetik ve kadinsi yaratiklardir.

    gunde 18 saat uyurlar.

  • erdoğan'ın elini yalayan elin kılıştarın elini sıkmaması bende memnuniyet uyandırdı şahsen.

  • 21. yüzyılda (yirmibir) msn alan baba garip değildir ama msn alıp kişisel iletisine ''bütün bisikletlere bindim bisana binmedim'' yazan baba gariptir. ne kovalıyo kimbilir.

  • sanirim cok fazla trajediyi cok yakin aralıklarla yasadigi icin yeni bir trajedi yasayinca cok cabuk organize olabiliyor artik.
    olayin şokunu hizlica kenara koyup birbirine el uzatiyor.
    tabii yasadiklarindan ders almadığı icin, bu trajedileri tekrar tekrar yasiyor olmasi ayrica uzun bir konu tabi ama demek istediğim sey, bu hizlica organize olabilme becerisi, ecnebi memleketlerde yok.
    haliyle bize gore daha seyrek yasadiklarindan dolayi belki de ya da baska bir sey, bilemiyorum.
    ama bizdeki ahenk onlarda yok, bunu cok olayda gözlemledim.
    onlar trajedilerinden cok ders alip, yasananlari anmayı asla unutmuyor.
    biz hizli unutsak ta her seferinde ayni dayanismayi sergiliyoruz.

    malum cok buyuk bir nufus ve alan bu depremden korkunc zarar gordu.
    henuz 24 saat oldu ve her yer muazzam organize olarak, tum gucuyle deprem bölgesine destek olmaya calisiyor.
    istanbul-ankara otoyolu yuzlerce cekici low bed'ler uzerinde bekolu kepce tasiniyor.
    onlarca ambulans tek sira olmus gidiyor.
    farkli sehirlerin plakalarindan grup grup kamyonlar "deprem yardımı" afisleriyle yollarda.
    bircok sehirdeki lojistik merkezi yapilmis alanlarda yuzlerce insan kolileri elden ele uzatip tir yukluyor.

    muazzam sahneler.
    suan niğde otoyolundayiz, adana'ya gorev yerimize gidiyoruz ve bir suru farkli plaka minibus minivan, logolu sirket araci, ici insanla, malzemeyle dolu bolge yolundalar belli.
    benzinliklerde selamlaşma var,
    allah hepimizin yardımcısı olsun,
    yolunuz acik olsun,
    gibi dileklerle yeniden yola cikiyorsunuz.

    sanirim turk halki bu ozverili dayanismayi seviyor, bu konuda cephede en onde, süngü takmis zafere kosan dedeleri gibi olmaktan gurur duyuyor.
    henuz sifir noktasina varmamisken bu birlik hissini yasamak cok acayip, tarifi zor.

    hepimiz sanirim uzun zamandir tek yürek olabilmenin gücünü özlemişiz.

    tum kirli siyasilere, art niyetlilere ragmen...

    fdes yoldan bildirdi.

  • şu an halk tv canlı yayınında muhabirin açıkladığı durum. tüik önünde bekleyen muhabirlere görevliler tarafından randevusuz kimsenin içeri alınmayacağı ve kapıların kapatıldığı söylenmiş. hoşgeldin yeni kriz.

    edit: an itibariyla yaşanmıştır. vatandaşın hakkını soran ülkenin ana muhalefet liderini devletin kurumuna almadığınızı da görmüş olduk. çok şey söylemek geliyor içimden, ama sandığa kadar sabredeceğiz. bu millet öyle bir gönderecek ki sizi o sandıkta, tarih kitaplarına konu olacaksınız!

    ek: görüntü eklendi, @zargo'ya teşekkürler.

  • bakırköy'de poliklinikte çalıştığım yıllar. eşimin poliklinik koridorun sonunda. aramızda 3 oda var. zemin kattayız. o dönem sigara yasakları yok ama küçücük odada saatlerce kalmaktan bunalıp arada sigara içmek için pencereden dışarı çıkıyorum. çıkınca da belki hastası yoktur, birlikte tüttürürüz diye onun odanın penceresinin önüne gidiyorum.

    o gün kenardan baktığımda manzara şu:
    bizim kantinin kedisi girmiş, çömez asistanların arada muayene öğrenmek için gelip oturduğu kenardaki sandalyeye kurulmuş. tüm dikkatiyle hastayı dinliyor. hasta da - artık şaşkınlıktan mı başka bir şeyden mi bilmiyorum - eşime değil kediye bakarak şikayetlerini anlatıyor.

    gel de bu kediyi ve bu hastayı sevme, gel de gülümseme şimdi.

  • azim çalışkanlık ve üşengeçliği aynı potada eritip paşa paşa evimde otururum. komik ve de sadığımdır fakat evden çıkmam. bıçak gibi keskinimdir ilişkilerde keser atarım ama evden çıkmam. bu konuyla ilgili bazı entryleri kabararak okurum ama tüm bunlar beni evden çıkaramaz. kısacası, boğa erkeğinden iyi sevgili değil, iyi koca olur bana kalırsa...

  • ilgili video yu izledim.

    ellerine sağlık polizei.

    gönder gelsinler daha fazlasını , ırmağın akışını hissetsinler.

  • kurmayı planladığım müze. başlayıp da bitmiş ilişkiler değil, ne başlayıp ne bitirilmiş ilişkiler. masada bir cep telefonu, içinde bir kaç güzel mesajin ardından yanıt gelmemiş son bir mesaj. bazı facebook dökümleri, sonra bir profil görüntüsü: asıl sevgili ile fotoğraf paylaşılmış. kenarda bir kanepe üzerinde yastık, yorgan. bir kenarda rakı masasında yalnız oturan bir adam figürü. sağda solda antidepresan kutuları. izmarit dolu bir küllük. falcının önünde duran bir kız. inbox (1). beklediğimiz, umutlandığımız, yenildiğimiz ve kabullendiğimiz bütün o anların can yakan anıları.

  • alman halkının geri kalanının nefretini kazanmış en güneydoğu eyaleti. sorduğunuzda nedenleri şöyle sıralarlar.

    zenginlik
    almanya'da eyaletler birbirlerini desteklemek zorundadırlar. almanya'daki en zengin eyalet bavyera'dır. kırk sene öncesine kadar ikinci dünya savaşında en az hasarı aldığı için ve alp dağlarının kuşatması altında olduğu için turistik bir mekandan fazlası olmayan bavyera daha sonraları -neden biz endüstriyi buraya çekmiyoruz ki diyerek gelişip mercedes, porsche başta olmak üzere birçok firmayı bünyesine katmış ve zenginleşmiştir. bu nedenle her para alış verişinde türlü mırın kırını etmektedir. ayrıca tüm eyalet bir özellikle münih bir açık hava müzesidir. neredeyse tüm evler tarihidir.

    krallık
    taninmis, dunya capinda bilinen krallari hatta evliligi serefine kutlamalar yapilan kraliceleri vardir (bkz: oktoberfest)

    burnu havadalık
    bavyeralılar kendilerini alman olarak nitelendirmezler çoğu zaman. onlar ilk olarak bavyeralılıdırlar. sonra işlerine gelirse alman da olabilirler. almanlardan farklı sözcükler ve aksanla konuşurlar. diğer almanlarla anlaşamazlar. almanyadan ayrılmayı bile zaman zaman talep ederler. başbakana gerekirse kafa tutabilirler. bmw porsche mercedes harici araba görmek çok zordur. hele leopoldstrasse'de imkansıza yaklaşır. bi rhein'a ya da main'a sahip değildirler ama münih'te yapay göletleri vardır.* bu gölete uzanan bir dere kolunda gerektiğinde sörf yaptıkları bile görülmüş b.kunu çıkardıkları tescillenmiştir.

    oktober fest
    ülkenin en güzel festivali ekim festivali adı altında burada yapılır. eylülün son iki haftası gerçekleşir. herkese burnuna kadar doluncaya kadar içer* ve ertesi gün işlerine devam ederler.

    bayern münchen
    almanya'nın en güçlü takımı da bu eyalettedir. 66.000 kişi kapasiteli allianz arena stadı bu eyalettedir. bu takıma tahsis haldedir. evet örneğin düsseldorf'taki ltu arena stadı 45.000 kişilik kapasiteyle yapımı tamamlanmıştır ancak içinde oynatacak takımı yoktur.
    (bkz: fortuna düsseldorf)

    bira
    birasının en ünlü olduğu eyalettir.
    (bkz: hofbrau)
    (bkz: löwenbrau)
    (bkz: franziskaner)
    (bkz: pauliner)
    (bkz: augustiner)