hesabın var mı? giriş yap

  • bir arkadaşımın gönderdiği trt'nin yapmış olduğu belgesel ile haberdar olduğum belki de türkiye'deki en ilginç azınlığı oluşturan almanlar.

    alman-rus harbi'nde ruslara esir düşen bu almanlar evvela estonya'ya daha sonra da 93 osmanlı-rus harbi sırasındaki 1877 kars muharebesi sonrasında kars'a sürülmüşler. yüz yıldan uzun bir süredir bölgede kurdukları köyde yaşamlarını sürdüren bu insanlar, zaman içerisinde sağa sola ve hatta almanya'ya geri dönmüşler en nihayetinde de oldukça az sayıda kalmışlar.

    yalnız videoda anlatılan aile, devlet olarak durumu ele alış biçimimizi tüm saflığıyla gözler önüne sermekte. devlet televizyonunun yapmış olduğu bir belgeselde insancıklara iş dilendirtmeleri canımı sıkmıştır. youtube'daki yorumlardan okuduğum kadarıyla da insanların durumları hiç de iyiye gitmemiş. velhasıl çok az kişinin haberdar olduğu enteresan bir vaka olarak tarihte yerini almıştır.

  • “zavallı” diyorum çünkü müşteriden paket iptali için fax istemek için baya düşmüş olmak lazım.

    bir paketi iptal edeceğim. telefon ettim digiturk’e. kimliğimin fotokopisiyle dilekçeyi faxlamam gerektiğini söylediler. email olmuyormuş. hayır, memlekette fax diye bir şey kalmadı. işi yokuşa sürüp zaman kazanacaklar akılları sıra. 3 saattir fax makinesi arıyorum.

    her zaman yavşak bir işletmeydiniz. hiç de bir şey değişmedi.

    edit: hellofax.com digiturk’un numarasını kara listeye almış. gönderemiyorsunuz. digiturk hellofax’ı satın almışsa şaşırmam.

  • aralarındaki tek ortak özellik ikisinin de erkeklerden hoşlanmasıdır, bunun dışında taban tabana zıttırlar, mesela nur içinde yatsın zeki müren ünlü ünsüz herkese aynı saygıyı gösterirdi, bülent ersoy ise ünlü ünsüz herkese aynı saygısızlığı gösteriyor.

  • bunu benim peder de diyordu. bakın bunlar aptallıktır. ilhan kesici dediğin adam iyi bir devlet adamı olabilir. bürokrattır ama o kadar. meydanda kimse ilhan kesiciyi tanımaz. rtenin karşısında durabilecek bir adam değildir kendisi. mizacı uymaz.

    memleketin dişli bir adaya ihtiyacı var. ilhan kesici bu değil. sokağa insen 10 kişiden 9u 100 kişiden 99u bilmez kendisini.

    edit: ayrıca bu adam 1994te zaten ibb seçiminde rteye yenilmişti. bu bile kullanılır.

  • gerçekten dikkat edildiğinde kahve içerken alınan zevki oldukça arttıran detaylardır. üstelik sanıldığının aksine, çok da pahalı detaylar değildir....

    - filtre kahve makinesine tonlarca para vermenize gerek yok... en basit işlevli makineler işinizi görür... hatta makineye bile ihtiyacınız yok, french press yeterli olur...
    - kahvenin markası/modeli önemli değil... damak zevkinize uyan kahveyi bulduktan sonra farketmez. yeter ki doğru ve taze öğütülmüş olsun... önceden öğütülmüş ve makine/french press kullanımına uygundur ibareli kahvelerden uzak durun. kullanacağınız aparata göre taze öğütülmüş kahve alın ve max. 30 gün içinde tüketmeye çalışın.
    - kahve/su dengesini iyi ayarlayın, gerekirse ölçek kullanın... yumuşak içimli seviyorsanız 10gr/180ml, daha sert seviyorsanız 15gr/150 ml ölçeklerini kullanabilirsiniz
    - direkt musluk suyu kullanmayın, ambalajlı ya da arıtılmış su kullanın. en kötü şartlarda önceden kaynatılıp soğutulmuş su kullanın.
    - kağıt filtre kullanıyorsanız, önceden yıkayarak kullanın, kahvenizde oluşabilecek kağıt kokusunu engellemiş olursunuz.
    - kahvenizin yeteri kadar sıcak olmamasından ya da çabuk soğumasından muzdaripseniz, fincanınızı ve makinenizin demliğini ya da french pressinizi önceden sıcak suyla ısıtın.
    - french press kullanıyorsanız demleme tekniğine özen gösterin. suyun kaynama derecesinde olmamasına dikkat edin. önce kahvenin üstünü kapatacak kadar sıcak su ekleyip tahta bir kaşıkla birkaç tur karıştırın ve 30 sn bekleyin. ardından suyun kalanını ilave edip 4 dk. demlenmesini bekleyin. kahveniz sert olduysa demleme süresini 15-20 sn azaltabilir, yumuşak olduysa 15-20 sn arttırabilirsiniz. aynı ayarı kahve/su ölçeğini değiştirerek de yapabilirsiniz...

  • başlık: beyler taksimde dövmecide çalışıyorum

    1.varsa dövme yaptırcak profesyonel bi yer tercih etcekse gelsin

    2.yarragımın uzerıne only god can judge me yazdırmak ıstıyorum olabılır mı acaba

    3.@2 minyatür çalışmıyoruz kardeşim

  • adamın hastalığı nedir bilmiyorum ama bunu seçtiğine göre kendisini daha kötü bir ölüm şekli bekliyordu herhalde.
    bana işin ürkütücü gelen tarafı şu:düşünsenize akşam yatıyorsunuz ve yarın sabah öleceğinizi biliyorsunuz. o günün son gününüz olduğunu, yediğiniz yemeğin son yemeğiniz olduğu biliyorsunuz.sabah kalkıyorsunuz kalktığınız son sabah oluyor.
    umarım kimse bunun gibi bir seçim yapmaya mecbur kalmaz.
    edit:yazar arkadaşlar sağolsun bilgilendirdiler. abimiz motor nöron sinir bozukluğundan (sanırım als olarak geçiyor) muzdaripmiş.