hesabın var mı? giriş yap

  • çiğ et değildir, tenya falan da yapmaz, yıllardır şunu sokamadık o kalın kafanıza.

    az pişmiş etin iç sıcaklığı 50-55 derece arasındadır, o sıcaklıkta etteki bakteriler ölür, yani sağlıklıdır. o gördüğünüz kırmızılık da kan değil etin kendi suyudur, ete lezzetini ve faydasını veren bütün mineraller vitaminler oradadır. çok merak ediyorsanız parmaklarınızla sıkıştırın, o kırmızı suyun akıp altından pişmiş et çıktığını göreceksiniz.

    uzun süre pişirilecek et hayvanın devamlı hareket halinde olan kısımlarından çıkar, örnek vermek gerekirse kol ve but bu gruba girer. bunları az pişirseniz zaten yiyemezsiniz, hem yağsızdır hem de kas dokusundan ötürü taş gibidir, çiğnerken yüz felci geçirtir. antrikot, bonfile gibi etler sırt bölgesinden geldiği için hareketsiz ve yağlı olur, yumuşaktır, çok pişirirseniz ziyan etmiş olursunuz ve etin posasını yersiniz, alacağınız faydanın da onda birini alamazsınız.

  • milliyet olarak arap olmadığım için beni ırgalamayan beyanat,

    arap olmayıp arap taşağı yalayanlar düşünsün.

  • çok üzgünüm.

    epey eleştirdiğim yanları vardı. timbaland'la şarkı yapması, bizim rage'ci çocukları bırakıp tek başına kola festivaline gelmesi falan. ama 90'ların en büyük vokallerindendi. gerek temple of the dog, gerek soundgarden olsun gerek audioslave olsun çok etkiledi bizi. rock müziğinin önemli figürlerindendi. çok üzdü.

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.

  • küçülme değildir fit olmadır o.
    dusunun kilolusunuz. doktora gidiyorsunuz ve kilo vermenizi söylüyor. siz de kilonuzun yüzde 1.8 ini kaybediyorsunuz. rahatliuorsunuz bir anlamda.

    oh be ak troll gibi yazmak çok kolaymış.

  • "vallaha mı" sorusudur. toplumsal refleks olarak "vallaha" şeklinde cevaplanır ve ateizm sessizce kendini fesheder.

  • ünlü ''güldürü ustası'' atalay demirci'nin bir isteği.

    aman dikkat et sevgili atalay, gülerken sandalyeden düşmesin. kafalar aynı çalışıyor sonuçta, bütün esprilerini anında algılar.

  • benim bu.

    opusen iki erkek gorunce rahatsiz oluyorum.

    ama sor bakayim bu rahatsizligimi opusen cifte yansitiyor muyum? yoo. alakasi yok. yuruyup devam ediyorum yoluma, isime, hayatima. gormekten hoslanmiyorum, ama hoslamadigim icin karisma hakkini kendimde gormuyorum. beni mi opuyorlar? hayir. rahatsiz olmak ve rahatsiz etmek arasinda cok ince bir fark var esasinda. anlayanina.

    ha bir de... bu husustan rahatsiz oluyor olmam bana insancik denmesi icin gecerli sebep midir? bana insancik diyene ben de amcik demez miyim? demem. oyle de terbiyeliyim.

  • güneş alerjiniz var ise balkonda biraz oturayım dediğiniz anlarda bile minik bir güneş ışığının vücudunuza değmesi sonucunda hemen kızarmaya başlayabilirsiniz. ya köşe bucak güneşten kaçacaksınız ya da en basit çözümünüz evde ve dışarda her anınızda yüksek koruyuculu bir güneş kremi kullanacaksınız.

    güneş alerjisi aslında, gün ışığına maruziyet sonrası oluşan serbest oksijen ve hidroksil radikallerinin neden olduğu doku ve hücre harabiyeti olarak tanımlanabilir.

    güneş alerjisi dört farklı şekilde kendini göstermektedir:
    - polimorfik ışık erüpsiyonu: en sık rastlanılan güneş alerjisi tipidir. güneşe maruz kalındıktan bir kaç dakika veya saat sonra, deride kaşıntı, kırmızı minik kabarcıklar şeklinde görülmektedir. günel ile maruziyet kesildiği anda birkaç gün sonra kızarıklıklar neredeyse tamamen yok olur. bahar ve yaz aylarında görülmektedir.
    - aktinik prurigo: özellikle çocuk ve genç erişkinlerde, güneş gören deride, deriden kabarık kızarık alanlar şeklinde görülmektedir. su toplaması şeklinde reaksiyonlar da görülebilmektedir. bulgular yaz aylarında başlayıp, sonbaharın sonlarına doğru geriler.
    - kronik aktinik dermatit: yüz, boyun, kollar ve eller gibi bölgelerin güneş görmesi sonucunda, kuru, kaşıntılı egzama şeklinde görülebilmektedir.
    - solar ürtiker: güneşe maruz kalındıktan bir kaç dakika sonra sinek ısırığı şeklinde kabarıklıklar görülür. güneş gören alanların dışında, görmeyen alanlara da yayılabilir. güneşten korunduktan 1- 2 saat sonra bulgular yavaş yavaş kaybolur.

    güneş alerjisinin henüz tam olarak neden olduğu bilinmemektedir. genetik faktörlerin rolü muhakkak ki büyüktür. polimorfik ışık erüpsiyonu sıklıkla beyaz tenlilerde, 30 yaşın altındaki kişilerde ve yüksek oranda kadınlarda görülmektedir. kronik aktinik dermatit ise uzun süre dışarıda çalışmış olan erkeklerde geliştiği gözlenmiştir.

    koku maddeleri, dezenfektan ve bazı güneşten koruyucu ürünler, tetrasiklin gibi antibiyotikler, ketoprofen gibi ağrı kesiciler güneş alerjisini tetikleyebilmektedir.

    güneş alerjisinden korunmak için;
    - ilk olarak güneşe olan maruziyetimizi olabildiğince azaltmamız gerekmektedir.
    - dışarıya çıkmadan en az 30 dakika önce güneş kremi sürülmeli ve her 2-3 saatte bir krem yenilenmelidir.
    - krem ile koruyuculuğu desteklemek için güneş gözlüğü, koruyucu kıyafetler ve geniş şapkalar tercih edilmelidir. özellikle açık hava etkinliklerinde yada uzun süre dışarıda kalınacağı zamanlarda uv ışığı bloke eden kıyafetler tercih edilmelidir.

    uv koruyuculu kıyafet seçiminde, “upf dereceledirme sistemi” kontrol edilmelidir. “upf (ultraviolet protection factor )” derecelendirme sistemi , güneş kremlerinde kullanılan “spf” sistemi ile benzerlik göstermektedir. güneş kremlerinde kullanılan sistem; güneş kreminin daha tehlikeli olduğu düşünülen uv-b ışınlarına karşı etkinliğini ölçerken, kıyafetlerde kullanılan sistem bir kumaşın hem uv-b hem de uv-a ışınlarına karşı etkinliğini tanımlamaktadır. yüksek upf derecesine sahip olan kıyafet daha yüksek güneş korumasına sahiptir.

    upf 25 özelliğine sahip bir kumaş gelen uv ışınlarının 4% geçirirken, upf 50 + özelliğine sahip bir kumaş ise, gelen uv ışınları 2% geçirmektedir.

  • 15 gün oldu cenazesine bile razıyız allah rızası için #ayşegülkarlınerede 21şubat salı 16:10 itibariyle halen bi haber alınamadı..
    vakti olmayanlar için özeti: görsel
    instagram'da olayın özeti: instagram özet

    twitter'da #ayşegülkarlınerede etiketine destek verir misiniz allah rızası için,lütfen gündemde tutun içişleri bakanlığına ulaşmak istiyoruz açıklama istiyoruz

    merhaba abilerim,ablalarım,kardeşimlerim bu uzun entry'i lütfen okuyun kimsem kalmadı..
    ben ali karlı,22 yaşında hatay mustafa kemal üniversitesinde radyo televizyon sinema 2. sınıf öğrencisi bir genç..

    ablam aysegül karlı 6 şubat günü sabah saat 9-11 civarı adıyaman merkez eskisaray mahallesi 1 nolu sağlık ocağı caddesi maşallah apartmanında yaralı olarak enkazdan çıkarılıyor.

    bir ambulansa teslim ediliyor,o saatten sonra kendisinden hiç haber alamıyoruz,öldü mü kaldı mı nerde gömüldü mü hiçbir bilgimiz yok..isimsiz olarak kimliği berlienemeyen bir şekilde yatıyor olabilir ablamın bilinci yerinde değilmiş,birazda panik atakdı kendisi sürekli bayılmıştır..o yüzden ismini söylememiş olabilir yoğum bakımda olabilir..

    aynı enkazda babamı,amcamı,yengelerimi,kuzenlerimi teker teker ellerimizle tek başımıza çıkartıp hiçbir teker teker gömdük..

    annem yaralı bir şekilde çıkartıldı şuan durumu iyi ama dişleri paramparça halde kırılmış hep, abim 2 ayağı kırık ve kaburgaları hasarlı şekilde çıkarıldı, ama ablam ayşegül karlı'dan halen haber alamıyoruz.

    6 gündür ne yemek yedim ne uyuyabildim,annem çok kötü durumda ablamdan dolayı

    6 gündür elimden gelen herşeyi yapmaya çalışıyorum,ama tek bir gelişme yok..
    hiçbir yetkili ulaşmıyor. ablam kayıp cenazesine bile razıyım artık.. fail meçhul olmasın lütfenn bari mezarında gidip ağlıyayım acımı çekeyim..

    sizden başka kimsem kalmadı,sizin gücünüze ihtiyacım var lütfenn ama lütfen , artık mental sağlığı geçtim fiziksel sağlıgım bile çok kötü halde iğnelerle ayakta durup bunu yazıyorum..

    olayın detaylı twiti: olay özet

    olayla ilgili abimin twitter hesabı : abim twitter

    benim twitter hesabım: benim twitter

    ablamın eşgali: 158 boyunda ortalama 60 kg, siyah uzun saçları var,sağ omuzda büyük bir gül dövmesi mevcut.

    görsel 1: fotosu 1

    adıyaman 112'yi aradığımızda ilk günün kayıtların tutulmadıgını söyleniyor bu nasıl sorumsuzluk..

    edit1: halen bir gelişme yok annem yemek yemiyor 5 gündür ağlıyor sadece kızımı bul diyor abilerim ablalarım allah rızası için gündeme sokalım,ölüsüne bile razıyız artık lütfenn

    edit2: olayla ilgili gazete duvarın haberi gazeteduvar

    edit3: üst edit1: adıyaman,antep,urfa,diyarbakır,ankara,adana bütün hastaneleri gezdim baktım morglarına baktım 4 gündür bulamadım yok malesef..bütün şehirlerin hastane kayıtları , 184, e nabız hiçbiryerde yok malesef hepsini 5-6 gündür bakıyoruz yok yok yok..hiçbir sistemde yok