hesabın var mı? giriş yap

  • karmasik bir sistem bilesenlerine ayrildiginda (reductionism) yitirdigi ozelliklerine emergent property denir. yani bir butun, parcalarinin toplami olarak dusunuldugunde kaybedilen birsey varsa bu emergent propertylerdir.

    fakat biraz dikkat etmek lazim. bu ancak, complexity theory baglaminda gecerli olacak bir tanimdir. yani ornegin kelimeleri dusunelim tek tek. bunlarin tek yapitaslari harflerdir. ama harf harf bakarsak kelimelerin/cumelelerin semantics denilen tasidiklari anlamlarini goremeyiz. faat biliyorum bir b, bir o, bir de k harfini alip yanyan yazarsam, birseyler anlatabilirim. burada emergent bir olay yok cunku dizaynir (ben), harflerin iliskisini ve bunlarin sonucunu ongorebiliyorum. dolayisiyla bu daha genel anlamda holistik (butunsel) - reductionist karsitligina bir ornek teskil eder sadece.

    fakat simdi su beylik ornegi dusunelim. bir noron threshold bazli elektrokimyasal amplifierdan ibarettir. input belli bir voltajin ustundeyse, bunu outputlarina iletir. ama her noronun ortalama 10 bin ucu var ve hepsi birbirine bagli milyonlarca noron dusunuldugunde, bir yerden gelen bir input, bir kac saniye icinde muazzam patternlara sebebiyet verecektir. bu sinyal patterninin icerigi, noronlarin birbirine baglanis sekline bagli (feedback derecesi mesela) ve bu baglanis belli sartlara uygunsa ve yeteri kadar noron varsa, bilincsel aktiviteler meydana gelir.

    bu aktiviteler her adimda daha buyuk patternlara sebebiyet verecek, daha ust seviyedeki farkindaliklara yolacacaklar. mesela aclik hissini tasiyan sinirler, hafizadaki cesitli bolgelere sikica baglilar ve onlar da bizim gorme sinirlerimizde bir tavuk budunu canlandirmamiza neden oluyorlar, o da agzimizi sulandiriyor, tavuk aramaya basliyoruz, onu bulmak icin strateji gelistiriyoruz yine onceki tecrubelerimizden yararlanarak vs.

    simdi dandik noronlarin bu sekilde karmasik feedback mekanizmalariyla birbirine baglanip giderek daha ust seviye sistemler olustrumak araciligiyla bu cesit bilinc aktivitelerine yolacmalari, bilincin bir emergent property olduguna isaret eder. zira noronlar tek tek incelendiginde o "bilinc" bulunmaz, hicbir noronun veya baglantinin icinde sakli degildir bilinc. bilinc bu sistemin biraraya gelisinden, yani daha da karmasiklasmasindan "emerge" eder.

    hep bahsettigim bir ornek de karincalar. tipki noronlar gibi onlar da aptallar, belli kimyasal maddeler belli siklikta ve siddette oldular mi onceden tahmin edilen basit tepkiler veriyorlar. ama 20 bin tanesini bir araya koyup, 10 dakika sistemin stabilize olmasini bekledigimizde, tikir tikir isleyen bir koloniyle karsilasiriz. koloniyi kim yonetiyor? hic kimse. hepsi birbirinden aptal ve tepeden inme bir yonetim icin gerekli mesajlasma sistemleri de yok. ama koloni cok zekice yapilaniyor ve akilli tepkiler veriyor. oyleyse bu zeka nerede? bilinc ornegindeki gibi burada zeka koloninin "kendisinde". karincalara tek tek bakarsak, yani sistemi temel taslarina indirgersek bir halt bulamayiz, reductionism cikmaz sokaga goturur bizi.

    zaten karinca kolonilerinin zeka belirtileri gosterebilmeleri icin de tipki noronlardaki gibi belli buyuklukte olmalari ve haberlesme yollarinin acik olmasi lazim (feedback derecesini arttirmak icin, yine tiopki noronlardaki gibi, yani norotransmitterlar bazi uyusturucularla bloke edilirse bilinc azalir) ve isin ilginc yani ortada bir kritik esik var. yani 9 bin karincalik bir koloni, 10 bin karincalik bir koloniden biraz daha az "zeki" iken, 8800 karincalik bir koloni, epey daginik oluyor, 8400'de ise koloni degil, basibos dolasan karinca surusu halini aliyor. (rakamlari ozenle atilmistir)

    bilinc de neredeyse tum emergent propertyler gibi ya olan ya da olmayan bir sey degil, degisik derecelerde olabilen ama bir esikten sonra tamamen kaybolan bir kavramdir.

    fizik, kimya, biyoloji, psikoloji ve sosyal bilimler, sirasiyla daha ust duzey bilimlerdir ve beynin anlasilmasi icin hepsinin kullanilmasi sarttir. ornegin teorik fizigin tum sirlarini cozsek bile mutasyonlarin mekanizmasini salt bu sekilde anlamak zor olur cunku orada sisteme bir ust seviyeden bakip, emergent propertyleri (kimyasal tepkimeler ve onlarin da karmasiklasmasiyla olusan biyolojik sistemler, vs) yakalamamiz lazim.

    manzaranin guzelliginin gorulebilmesi icin, ayni resme degisik uzakliklardan bakilmasi sart.

  • başladınız yine izledim , akşam izlerim bilmem ne. bize ne ulan ne zaman izleyeceğinizden. dizinin konusu ne , oyuncular kim vs onlardan bahsetsene.

  • sürekli "ulan akşam hanım eve küçük yoğurt mu istediydi büyük yoğurt mu?" der gibi kafasını ovuşturup düşünüyor.

  • kilolu biriyle sırf kilosundan ötürü dalga geçme aşağılık bir davranıştır lakiiin;

    bu kişi insanları tiplerinden ötürü itin gtüne sokuyorsa müstehaktır.

  • forveti burak yılmaz olan takımın taraftarlarının, ofsayttan ustaca kurtulan forvet görünce devrelerinin yanmasını sağlayan maç..

  • hollanda ve scilly adaları arasında tam 335 yıl boyunca (30 mart 1651 - 17 nisan 1986) devam eden ancak can kaybının yaşanmadığı, dünyanın bilinen en uzun savaşıdır.

    1986 yılında scily adaları konsey başkanı ve tarihçi olan roy duncan'ın halen savaşta olduklarına dair efsaneyi bitirmek üzere hollanda'nın londra büyükelçisine yazdığı mektupta elçiyi scilly adalarına barış antlaşması imzalamak üzere davet etmiş ve daveti kabul edilmiştir. 17 nisan 1986'da ise barış antlaşması imzalanmıştır.

    elçi barış anlaşmasının imzalanması sırasında "scilly adaları halkının her an saldırabileceğimizi bilerek yaşaması korkutucu olmalı." şeklinde bir espri yapmıştır.

    işin özeti scilly adası'nı tehdit olarak görmeyip unutmuşlar ve 335 yıl sonra mektupla hatırlatılması üzerine "lan böyle bir yer vardı değil mi?" diyerek gönülleri olsun diye antlaşma imzalamışlardır.

  • ne yazık ki apo'nun nevruzda okunacak mektubu kadar önem arz etmeyecektir. başkanın konuşması zoruna giden trt, apo'nun mektubunu günlerce tekrar tekrar yayınlayacaktır.

  • iktidar sahiplerinin başörtülü bacılarla alakalı bir dertleri olmadığını görmemizi sağlayan şiddettir.

    tek dertleri kendi rahatları ve saltanatları.

    bugün başkan olsa yarın diyecek ki "peygamber olayım sorunlar çözülsün"

    debe editi: türk, kürt, sağ, sol, ateist, muhafazakar birleşin vatan elden gidiyor!

  • yüzlerce mühendis yüzlerce teknik personel yüzlerce amirin olduğu bir kurumun karışmış olduğu milyarlarca liralık kaza. yine bir tatil günü yine tcdd kazası. yapmıyorsanız özelleştirin kardeşim. devletin kesesinden ekmek elden su gölden lojmaniniza kadar devletten sömürüyorsunuz ama iki treni idame ettiremiyorsunuz. yazıklar olsun size!

    lan zaten çankırı'ya giden tren sayısı belli. sinyalizasyonu geç lan bari whatsapp grubu kurun birbirinizden haberiniz olsun.
    edit: ayrıca ankara'da tcdd'nin işlettiği başkentray 19:45'de seferleri bitirmeye başladı. ankara'da ego otobüslerinin yetersiz olduğu ve salgın hastalık varken toplu taşımayı rahatlatmak yerine kısmışlardır. ben artık art niyet aramaya başladım. başkentrayın da ellerinden alınması lazım bu tembellerin. ama iş kendilerine gelince eryamanda şeker fabrikasının en merkezi lokasyondaki yeni yaptıkları lojmanları jet hızıyla bitirmişler. önünün yollarını da karayollarına yaptırıyorlar. burası karayollarının görev sahası olmamasına rağmen karayolları müthiş hizmet ediyor kardeşlerine.