hesabın var mı? giriş yap

  • edit: başlık başa kalmış. başlığı açan yazar uzun bir liste yapmıştı, içinde jeoloji de vardı. işbu entry, ona istinaden yazılmıştır.

    içlerinden jeoloji öylesine gereksizdir ki, aylar önce erzurum'da şev duraylılığı bilgisizliğinden aşağı kayıp ülke bütçesine milyon dolar zarar veren tesisle alakası yoktur.
    3. havalimanı ve 3. köprüyle ilgili saha çalışmalarında bizzat doktorlar ve avukatlar çalışır.
    petrol ile ilgili saha araştırmasını da ebem yapar. keza raporu da yine ebem hazırlar.
    mars'tan alınan kayaç numunelerini dişçiler incelemektedir.

    aylar sonra gelen edit: yine amerika'da usgs, gezegenlerin jeolojik yapısını irdeleyen kendisine bağlı bir astrojeoloji departmanına sahip. keza nasa'da çalışan jeologlar mevcut. adamlar şu sıralarda sen göbeğini kaşırken muhtemelen new horizons'tan son gelen görüntüler ışığında plüton'daki jeolojik faaliyetleri, tektonizmanın olup olmama ihtimalini yorumluyor, jupiter'in uydusu europa'nın yüzeyinde gözlenen yapılardan, kabuğunun altında ~100km (challenger deep'in kabaca 10 katı) derinliğinde bir okyanusun varlığından ve yitim zonlarından söz ediyorlar. io'nun volkanik faaliyetleri ve püskürttüğü gaz hakkında incelemeler yapıyorlar. 67p/churyumov-gerasimenko üzerinde yapılan çalışmaları paleontolojik bulgular ile sentezleyerek yeryüzünde hayatın orijinine dair teoriler üretiyorlar. mars'a yapılması tasarlanan insanlı görevlerde görev alacak bilim insanları içinde jeolog var. curiosity ve mars reconnaissance orbiter tarafından sağlanan verileri jeolog yorumluyor. aralık 1972'de, apollo görevlerinin sonuncusu olan apollo 17 göreviyle ay'a giden harrison schmitt bir jeologtu ve 111 kg numune ile dünya'ya döndü. ha "bunlar benim ne işime yarayacak?" diyorsan o senin problemin.

    bunun dışında fosil yakıtlar başlı başına jeoloji ve jeofizik ile ilgilidir. karbonifer döneminde oluşan kömür yataklarından tut, deniz dibine gömülmüş canlıların fosilleri sayesinde hayatımızda yer edinen petrol ve doğalgaz gibi yakıtlar bugün insanoğlunun temel enerji rezervini oluşturur. ha "ben hiç bunlara bulaşmayacağım, nükleer santrallerde kendi enerjimi kendim üreteceğim" diyorsan da uranyum ve türevi radyoaktif elementlere mecbursun. bunların nerelerden nasıl elde edileceği ile bu adamlar ilgileniyor.

  • eğer anneyi saymazsak yaştan dolayı, o gün çekilmiş olan fotoğraflarda en kalabalık fotoğraflara bakarsak 7 kişi var.1 2 bu 7 kişinin hepsi de genç. doğum günü için evde toplanmışlar ve görünen yüzüyle evde anne ve 7 genç var. peki neden bu kadar 7 genç vurgusu yaptım? çünkü paylaşılan fotoğraf serisinde bütün fotoğraflar klasik doğum günü partisi fotoğraflarıyken, en sonda alakasız bir şekilde among us isimli bir oyunun ekran görüntüsü paylaşılmış. bu ekran görüntüsünde de oyunda 8 karakter olduğu gözüküyor. eğer anne oyuna dahil değilse(öyle tahmin ediyorum) evdeki 7 genç ve dışarıdan 1 kişi dahil 8 kişi oynuyorlar. ve bu 8 karakterden birinin nickname' i "gem". artık nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin açık açık bir mesaj içerdiği kesin. söyleyeceklerim bu kadar.

  • lol örgütlenmişler dedi ya la. abi iyi misin sen? önceden planlanmış, katılacağın ilan edilen miting, açılış vs. değil bu, insanların haftalar, aylar öncesinden bilet aldığı, kiminle seyahat edeceklerini bilmediği bir ulaşım aracındasın. üstüne kimse sana sesini yükseltmezken çocuk azarlar gibi avazın çıktığı kadar bağırıyorsun. lütfen sakin ol, gözlerindeki ışıltıyı kaybetme.*

  • f klavye hakkında bir başka yanlış anlayış da: "q klavye dilimize uygun değil o yüzden diğer toplumlardan geride kalıyoruz".

    oğlum q klavye hiçbir dile uygun değil zaten. anlatmadılar mı size? q klavye dile uygunluk gözeterek değil, tam tersine ingilizce'de sık kullanılan harfler daktiloda aynı anda birbirine çarpıp takılmasın diye uzak dursun diye tasarlanmış, "yavaş olsun" diye. ingilizce'ye uygun klavye q klavye değil dvorak klavye.

    amerikalı da biliyor "dilimizi daha hızlı yazacağımız bir klavye olsa çok süper oluruz lan" demeyi ama kalkıp dvorak'ı zorlamıyor standart haline getirmiyor. niye? çünkü benim gibi sorgulayabilen bi kafaya sahip: (bkz: #27901261)

  • çocukken ilk kez öğrenildiğinde "vay be" dedirten, insanı şaşırtan ama bazen de insanı hayal kırıklığına uğratan şeylerdir.

    -amerikan güreşinin kolpa olması.

    -münir özkul ile adile naşit'in gerçek hayatta evli olmaması.

    -dünya'da herkesin türkçe konuşmaması; aksine çeşit çeşit dillerin konuşulması.

    -büyük şehirden ve ışık kirliliğinden uzaklaştıkça gökyüzünde daha çok yıldız gözükmesi.

    -birden fazla tv kanalının olabilmesi (80'lerde büyüyenler için)

    -istisnasız herkesin bir gün ölecek olduğu gerçeği.

    -insanların eşeyli üreme yapması ve çocukları dünya'ya leyleklerin getirmemesi.

    -noel babanın yalan olması.

    -dünyanın çeşitli yerlerinde farklı saatlerin yaşandığı ve bir ülkede gündüzken başka bir ülkede gece olabileceği gerçeği.

    -tom'un jerry'i, coyote'nin road runner'i hiçbir zaman yakalayamayacak olması. çizgi filmlerin aksine gerçek hayatta her zaman iyilerin kazanmaması.

    -bir arabanın hız panelinde 220 yazması o arabanın 220 km hızla gidebileceği anlamına gelmemesi.

    -banknotların farklı değerlere sahip olması. yani 5 tane 1 liralık banknotla 1 tane 5 liralık banknotla aynı değere sahip olması. eskiden "ben sana 5 tane para vereyim (5 lira) sen bana 1 tane para ver (10 lira)" diye küçük çocuklar kandırılırdı.