hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış orandır. bizim türk insanlarının yaptığı aşı bu korona denen mikroba yüzde binbeşyüz etkilidir. kesin anlamında yüzde binbeşyüz. yani daha bilimsel konuşmak gerekirse aşı yaptırana bi sikim olmaz.

  • kimsenin allah lafından rahatsız olduğu yok arkadaşım. sizin bu en ufak olayda da mağdur müslümanı oynamanız gerçekten de komikleşmeye başladı.

    kurumsal bir hesabın, bir üniversite hesabının bu tarz cümlelerle yaptığı bu paylaşımı doğru bulmuyorum. birilerine yaranmaya çalışıyorlar, ötesi yok.

  • dunbar sayısı

    artık günümüzde "arkadaşlık" farklı yönlere evrilmeye başladı. gelişen teknoloji sınırları ortadan kaldırarak, farklı insanlarla etkileşime izin veriyor, küçük ölçekte ilçe- il- ülke, büyük ölçekte tüm dünya birbiri ile iletişim kurarak, paylaşım yapabiliyor.

    dunbar sayısı da aslında buna bağlı bir önerme sunuyor. "bir kişi için yönetilebilir ilişki kurabileceği kişi sayısı" nı ifade eden bu kavram baktığımız zaman tesadüfe eseri ortaya çıkmamış. ilkel kabilelerdeki kişi sayısı da bu civarda olurmuş. ancak bu tez kimileri için x nesli için geçerlidir; y neslinde bu sayının (yukarı yönde) esnediği düşünülmektedir.
    beyinde, bilinçli düşünme ve dil yetisinin kontrol edildiği neokorteks bölümü limitleyen rakam, dunbar tarafından 150 olarak ortaya konmuş.

    gelişen teknolojiye paralel olarak değişen ilişki tarzları, önümüzdeki 20-30 yıl içinde yönetilebilir ilişkin sayısının 500'ü aşabileceği yönünde tahminleri ortaya çıkartmaktadır. belki de daha fazla!

    işte bu noktada devreye "yönetilebilir" terimi giriyor.siz istediğiniz kadar birkaç kez selamlaştığınız kişiyi arkadaş olarak ekleyin. iletişimin belirli bir sürekliliği yoksa, o kişinin birazdan bahsedeceğim grafiğin yeşil veya sarı bölümüne girmesi çok zordur.

    burada kritik nokta, bölümlerde yer alan kişi sayılarının eşit olmasını beklememektir. mesela yeşil alan en değerli ve stratejik bölgedir. buradaki insanlar için harcamakta olduğunuz sosyal enerji ve zamandan cimrilik yapma lüksünüz yoktur. bu nedenle daha az insan yer alır. buradaki bir kişiyi kaybetmek pek istenmez. örnek olarak; şirkette her zaman yemeğe ve kahve molasına birlikte çıkan bir grup düşünelim. bunlardan biri 2-3 gün ayrı takılsa tehlike çanları çalar. her an bölgesini kaybedebilir.

  • iş yerinde su kesintisi sebebiyle dehidrasyona uğramış want2die ve alchoburn kişileri, odalarına gelen altılı pakette suyu iki dakika geçmeden tüketir. içeri giren şirket patronu:

    - su gönderdim n'aptınız onu?
    - içtik a. bey
    - adam onları yanlış getirmiş geri istiyor? kız girse dul çıkar lan bu odadan, yuh lan.

  • "istanbul’da mimari açıdan sorunlarımız var. günün başka konuları ve sorunları var. ama bizim ciddi anlamda şehircilik sorunumuz var. bırakalım yeşil binaya gelmeyi, daha oraya gelene kadar ne yazık ki çirkin binalar, çirkin şehirler ürettik."

    şu sözün altına imza atmayan yurt dışı görmemiş bir cahildir.

    bugün şehirlerimizin en büyük sorunu plansızlık, çirkinlik, stres seviyesini sürekli tavanda tutup ömür törpüleyen şehir hayatıdır.

    başkanın şehircilik vizyonu, huzurlu bir kent hayatının ne olduğunu bilmeyen yabanileri fersah fersah aşar.

  • 8 kilo fazlalığı olduğunu düşünen biriyim, yani zayıf olmayı seven normal kiloda biriyim. bugün mide botoksu yaptıralı 5 gün oldu. şimdilik iştah açısından hiçbir değişiklik yok. boğa burcu iştahım tam gaz devam etmekte. 500 ünite yapıldı. gelişmeleri yazacağım.

    edit1: 1 hafta oldu. nasıl olsa iştahım kesilecek yiyeyim canımın çektiğini dedim 1 kilo daha aldım. etkiyi 15. günde net görürsün dedi doktor. sonuçta yüze yapıldığında da 15 güne ancak oturuyor. hadi bakalım.

    edit2: 1 ayı geçti yaptıralı ve hala iştahımın maşallahı var. ben istedim ki ay canım çekmiyor yiyemeyeceğim’cilerden olayım. öyle olanlar var mı bilmiyorum ama ben de olmadı. 1,5 iskender, kola, tatlı şu bu her şeyi yiyorum ondan sonra bi ay şiştim galiba oluyor. tam emin olamamakla birlikte şişkinlik hissinin botoks öncesinden daha çok olduğunu düşünüyorum.

    bu arada kilomu da açıklayayım. 168 boyda 58 kiloyum. 50-52 kilo olma gibi bir takıntım var. diyetlerle düşüyorum ve daha iyi hissediyorum o kiloda ama kalıcılığı sağlayamıyorum. ideal kilomdan daha düşük olmak istediğim için zorlu diyetlerle o kiloya düşüyorum ve iştah patlamalarıyla tekrar alıyorum. 10 kilo al ver sıkıldım artık. haftaya biraz daha sağlıklı modda midemi doldurup sağlıklı bir diyet listesi (kafamdan) ile başlayacağım. belki botoks diyete uyumu kolaylaştırabilir. çok diyet yapmış biri olarak farkı anlarım. onda da işe yaramazsa yaptırmayın diyebilirim.

    edit3: bende hiçbir işe yaramadı arkadaşlar. doktor dedi ki işe yaramadığı için ikinci dozu vermek yerine bir ilaç başlayalım. ilacın ismini vermeyeceğim. karbonhidrat emilimi, insülinin kana karışımını yavaşlatan bir şey diyebilirim. bir de böyle deneyelim dedi. zaten vücut kitle indeksim normal olduğu için işe yaraması da normal tabii. kilo vermek mi istiyorsunuz az yemek çok hareket. gönül ister ki mucizevi mevzular olsun. yok. metabolizma çok karmaşık bir yapı. çok da kurcalamamak lazım. dediğimi yapın yaptığımı yapmayın.

    edit4: ilaç da başlamadım zaten ideal kiloya yakın biri olarak bozmak istemedim vücut sistemimi. yıllardır olan sistemimi yaptım: 2 günlük ayran detoksu (her yerde var google’a yazın), 10 gün 700-1100 kalori arası beslenme ve bu döngünün istediğim kiloya kadar devam etmesi şeklinde oldu. şu funny jump zıp zıp ayakkabılardan da aldım günde 20 dk zıpladım işlem tamam.

    edit5: saxenda der susarım. tok hissetmek ne kadar hoş bişiymiş. zayıflamasam da olur. beynimin yemek düşünmeden hayatına devam edebilmesi müthiş bişi. diyet yapmanıza gerek kalmıyor. kan tahliliyle doktora sorup alın. kullanım dozlarına dikkat edin giderek artırılıyor.