hesabın var mı? giriş yap

  • kimine göre saygısızlık kimine göre ise değildir. onu tartışmayacağım. sadece ufak bir tüyo vereceğim sizlere. çoğu banka, kartı yanında olmayanlar için t.c. no veya vergi no'yu girerek de sıra numarası verdiriyor.

    hani alışveriş yaptığınız firmalar size fatura kesiyor ya, işte herhangi bir firmanın vergi numarasını oradan bakarak not alın. sıra alırken de o numarayı girip sıra alın. eğer o firma o bankayla çalışıyorsa, sıranız 5 dakikaya gelecektir.

    bizi tercih ettiğiniz için teşekkür eder; yine bekleriz.

    zorunlu edit: bazı bankalarda, bazı görevliler, bazı sorunlu günlerine denk gelindiğinde, bazı uyuzluklar yapabiliyormuş. o yüzden numara alırken bir de normal bir sıra numarası alın da benim kulaklarımı çok çınlatmayın. kahrolsun bağzı şeyler.

  • en üst katta tefeci-sermaye yani kapitalist oturur. kapıyı açması için güzel bir sebep lazımdır.

    onun altında asker oturur ki kısa zamanda yönetimi ele geçirecektir. baskıcı yönetimi işçi sınıfına yeni çözümleri, fikirleri hayata geçirmesi için fırsat tanır.

    onun altında seçilmiş yönetici oturur ki kısa zamanda baskılara dayanamayarak yönetimi seçimsiz devredecektir.

    onun altında memur oturur ki yönetimle-çekişmeyle işi yoktur. tek derdi artan masrafları sineye çekip, geçimini sağlamaktır.

    en altta işçi-köylü oturur ki şark kurnazıdır. çalışkanlığı, uyanıklığı ve cesareti ile kısa zamanda zengin olacaktır. lakin ne kadına ne de eğitime saygısı yoktur. varsa yoksa kazıklananacak adam, varsa yoksa karaborsadır.

    ****

    film, türkiye'nin fotoğrafını mükemmel bir şekilde çekmiştir.

  • adamlarda nasıl bir ufuk var arkadaş. dünyanın diğer ucundaki bir ülkenin vefat etmiş şarkıcısının nispeten az bilinen bir şarkısını (ben hastasıyım o ayrı) keşfedip, sampleını alıp üzerine rap yapıyorsun. şaşkınım sözlük.

  • kimi zaman günün ilk dakikalarında okuyanı neşelendiren durum güncellemeleri bütünüdür:

    --- spoiler ---

    "keşke sabah telefonun alarmı çaldığında polis kapıyı kırarak içeri girip: 'yat yat yat!' dese, biz de geri yatsak..."

    --- spoiler ---

  • michelin yıldızının hikayesini cahile anlatır gibi tercüme edersek:

    1900 yılında lastik üreticileri andre michelin ve erkek kardeşi edouard fransız motorcular için michelin rehberi'nin ilk nüshasını yayınladılar. rehberin amacı, o zamanlarda 3000 adetten daha az araba buluban fransa'da gerek araba gerekse araba talebi ile ilintili olarak araba lastiği talebini yükseltmekti. ilk nüsha yaklaşık 35.000 adet basıldı. motorcular için haritalar, yönergeler, lastik tamiri ve değişimi gibi bilgilerin yanı sıra araç tamircilerinin yerleri, oteller ve akaryakıt istasyonlarının konumları gibi bilgileri de içeren bu kılavuz, ücretsiz olarak dağıtıldı. michelin kardeşler, 1904 yılında da belçika için benzer bir rehber hazırladılar.

    1907 yılında tunus ve cezayir; 1908 yılında kuzey italya, isviçre'yi kapsayan alpler ve ren ile hollanda; 1910 yılında almanya, ispanya ve portekiz; 1911 yılında british isles ile birlikte "güneş'in ülkeleri" başlığı ile kuzey afrika, güney italya ve korsika bölgeleri için de benzer rehberler hazırlandı. 1909 yılında ise fransa için olan rehberin ingilizce çevirisi yayınlandı.

    (artık sadece gerekli yerleri çevirerek ilerliyorum)

    birinci dünya savaşı'nda yayınlanmayan rehber, 1920 yılında revize edilerek basılmaya başlandı. 1954 yılına kadar ücretsiz olan rehber "insanoğlu para ödediği şeye saygı duyar" düşüncesi doğrultusında ücretli olarak satılmaya başlandı. zaman içinde restoran kısmı eklenen ve otel kısmı derinleştirilen rehberin restoran kısmının çektiği ilgi üzerine michelin kardeşler tarafıdan anonim olarak restoranları ziyaret ederek değerlendirecek uzmanlar istihdam edildi.

    yıldız ataması ise 1926 yılında kaliteli akşam yemeği mekanları için yapılmaya başlandı. ilk başta sadece tek yıldız verilirken 1931 yılında sıfır, bir, iki ve üç yıldızdan oluşan hiyerarşi oluşturularak 1936 yılında yıldız kriterleri açıklandı.

    1974 yılında ingiltere, 2005 yılında abd, 2007 yılında tokyo değerlendirmeleri yayınlandı.

    kaynak ve devamı: https://en.m.wikipedia.org/wiki/michelin_guide

    hasıl-ı kelam: zaten bir lastik firması olarak satışlarını arttırmak için yapılmaya başlanmış rehberlerde yer alan michelin yıldızı demek, "bu restoran, alanında olabilecek en iyi yere gelmiş" demektir, neye ücret ödediğini bile bilmeden yemeğe 500 euro verip de eleştirenleri görmek, o yemeği bir tadım zevki olarak düşünmeyip "ekmekle de doyardım ki" diyenleri görmek paha biçilemez. michelin'in türkiye hakkında inceleme yazmamış olması da sanırım onların da bu zihniyeti otobüs lastiği sattıkları bir l'orient olarak değerlendirmesinden kaynaklanıyor.

    adettendir: lastik olarak başka bir marka * kullanıyorum.

    ps. debe editi olayını sevmiyorum ama 7 yıldır şurada yazarım, özlem duyduğum şeylerden biriydi. "madem reddit gibi olmak istiyoruz neden reddit gold hediye edebilme uygulaması burada da olmasın" düşüncesinde olanlar özelden iban isteyebilirler*.
    sabahın 7'sinde ileti gönderip "debe'ye girmişsin selamımı isterim" diyen, o sıralarda alışkanlıkla 7'de kalkmış ama geri uyumaya çalışan benim pazar günümü 7'de başlatan poseidonlethe'ye de selam.

  • https://onedio.com/…ibi-yorumlar-yapiyorlar-1053802 bu link çok daha kapsamlı, bunu ekliyorum.

    (bkz: başlık sınırı) köpekten kaçarken kamyon çarpan ve bacağı kesilen kızın annesi açıklama yapmış.

    https://mobile.twitter.com/…tus/1502681161138585602

    antalya'da köpekten kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki mahra'nın annesi derya pınar: "bacağını düşünürken, şu an canını düşünür olduk. son seviye oksijen verilerek yaşatılmaya çalışılıyor. biz çok hayvan seven bir aileyiz. altı kedimiz, 3 köpeğimiz var.

    köpeğin psikolojisini bilirim. onları sokağa terk ederek, çöpün kenarına yemek bırakarak hayvansever olamazsın. o hayvanlar bu şartları zaten hak etmiyorlar. aynı hayvanlar sahipli hayvanlara da saldırabiliyorlar.

    onlara da benim evladıma da yazık. iki tane başıboş hayvan benim evladımın geleceğini çaldı. sokaktaki bin tane hayvanı toplasan benim yavrumun bir tane bacağı etmez"

    günlerce kızın ailesini sucladınız, neden köpekten korkmamayı öğretmediniz diye. utanır mısınız, bilmem...