hesabın var mı? giriş yap

  • arles'te kırmızı bağ, vincent van gogh'un 1888 yılında tamamladığı ve yaşamı boyunca sattığı tek resim olduğuna inanılan en ikonik eserlerinden biridir.

    vincent van gogh, bu tabloyu, fransa'nın arles kentinde yaşadığı dönemde yapmıştır. tablo, altın rengi bir gökyüzünün altında canlı kırmızı sarmaşıkların yer aldığı bir bağ sahnesini tasvir etmektedir. stil, van gogh'un post-empresyonist tekniğinin karakteristiğidir; van gogh’un bu tekniğe, aslında iki yıl önce tanıştığı ve kendisini ziyaret etmek amacıyla arles’a gelen gauguin ile benimsediği rivayet edilir.

    rivayete göre van gogh, gauguin’in kendisiyle bir sanat sergisi açması için çok dil döker ve en son gauguin’i ikna etmeyi başarır, ancak gauguin sık sık kavga etmeleri ve yaşadıkları bir tartışmanın ardından van gogh'un jiletle kulağını kesmesi üzerine iki ay sonra oradan ayrılır. bu süreçte, van gogh, ‘’arles'te kırmızı bağ’’ tablosunu yaparken, gauguin ‘’ayçiçeklerinin ressamı’’ isimli van gogh’un portre tablosunu yapar. van gogh'un tabloya ilişkin ilk izlenimiyse, gauguin’in kendisini bir deli olarak çizdiği olur, fakat bir zaman sonra ‘’bu gerçekten bendim; tıpkı o zamanlar olduğum gibi aşırı derecede yorgun ve suratsız’’

    arles'te kırmızı bağ, 1890 yılında belçikalı bir sanat koleksiyoncusu ve van gogh'un arkadaşı olan anna boch tarafından 400 frank karşılığında satın alınır. boch'un tabloyu satın alması, van gogh'a o dönem ihtiyaç duyduğu mali desteği sağlar. bugün arles'te kırmızı bağ rusya'nın başkenti moskova'daki puşkin güzel sanatlar müzesi'nde sergilenmekte ve sanat tarihinin ünlü başyapıtlarından biri olmaya devam etmektedir.

    kaynak 1
    kaynak 2

  • 5 6 yaşlarındayım, kız kardeşim yeni doğmuş, hasta ve güçsüz. istanbul'un yeni yerleşim yerlerinden birinde, çamurdan sokakları olan bir semtte yaşıyoruz. daha duvarlarındaki beton kururmamış bir kooparatif dairesinde kiradayız. duvarlar yeşil ve sürekli küflü. kardeşim sürekli hasta.

    ben de muz seviyorum. 1 kere mi ne yedim ama olmaz böyle bir lezzet abicim. kokusu, kabuklarını yana doğru açarak yeme durumu falan. böyle bir şeyin ağaçta kendiliğinden yetişmesi ibretlik yani. işte hatırlarım kardeşime güç bela muz alırlardı, annem bi parça verirdi sonra da tembihlerdi beni, "oğlum kardeşin hasta diye bunları yemesi lazım, çok pahalı alamıyoruz" diye. o evde o muz dururdu da ben gidip bir tanesini yemezdim, arada sırada kese kağıdını koklardım ama yemezdim.

    kız kardeşim evlendi şimdi, geçen gün onlara gittim, bir tabakta meyve getirmiş. dilimlenmiş muzlar... onlar öyle yenmez ki.

  • 2015 haziran ayının ortalarından itibaren otomobil severlerin yüzleştiği acı gerçek.

    http://i.imgur.com/ygovpqo.png

    95.100 liraya dayanan fiyatı ile premium olmayan bir markanın c segmenti aracı neredeyse 100 bin lira bandına oturmuş durumda. 2 bin lira maaş alan bir insanın tam 48 ayına tekabül ediyor. 48 ay fotosentez yapan bir insan, bu 4 yıllık süre sonucunda 1200 kg dolaylarında bir metal yığını elde ediyor. daha iyi ihtimalle düşünürseniz 4 bin lira maaş alan bir insan 24 ayda fotosentez ile bu aracı satın alabiliyor. fotosentez yerine yemek falan yemeyi tercih ederse bu süre 3000 yıla kadar çıkabilir.

    insan gerçekten hayret ediyor.

  • 2005 yılının nisan ayından beri kullandığım ve beni neredeyse hiç yolda bırakmayan emektar. neredeyse diyorum çünkü 3 kere yolda bıraktı. 2 kere aküsü bitti, 1 kerede benzini bitti. yani garibimin bi suçu yok.*

    spor görünümlü, az yakan çok kaçan, masrafsız araba arayanlara tavsiye edebilirim. tabi 2 bin lira az verip haşatını alırsanız o da sizin suçunuz. yol tutuşu, hızlanması, frenleri kısaca vereceğiniz paradan daha fazlasını alabileceğiniz bir araba. ama tabi volkswagen golf'ün kapı kapanma sesi yok bu garipte. sonuçta ne kadar ekmek o kadar köfte.*

  • bakın müptezeller,

    bizim için stres yükü çok yüksek bir maç olmasına rağmen,
    ilk 15 dakikada ads'nin kaptanı 2 defa ve totalde 5-6 dk yattı. hiçbir oyuncumuz gidip kuduz köpek gibi saldırmadı, tam aksine gidip cocukla ilgilendiler, geçmiş olsun dediler.
    ikinci yarı gs kontraya çıkarken balotelli kendini topsuz alanda yere bıraktı diye kaan aldı topu taca attı. oyuncularımız gidip balotelli'yle ilgilendiler.
    hiçbir oyuncumuz adana tribünlerine el kol etmedi, yerde yatan rakip oyuncuyu gidip sarsmadı.

    kimse bizi sevmiyor, diyorsunuz ya, iste biraz sebeplerini bilin, anlayın, idrak edin diye yazıyorum bunları.

  • çocukken bu adamların gazete köşelerini okur, bunlar herhalde bizim gibi cahil insanlar değil ki köşe sahibi vs diye düşünürdüm.
    bunların bu vasatlığı ülkeyi akp’ye bıraktı.