hesabın var mı? giriş yap

  • aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir,
    en sevdiğim tatlı kazandibidir.
    leyla sev beni, sokma müşküle
    seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.

    tosun paşa (kemal sunal)

  • 54000 nüfusa sahip olan faroe adalarının 85 milyon nüfuslu türkiye'ye karşı kazandığı maçtır. faroe adalarında yaşayan 54000 kişinin yarısı kadın olsa, kaldı 27000 erkek. 27000 erkeğin %25'inin profesyonel futbol oynayacak yaşa gelmediğini düşünsek ve %25'inin de futbol oynayacak yaşı geçtiğini düşünsek geriye kaldı 13500 erkek. 13500 erkeğin %80'inin kariyer olarak futbolu seçmediğini kabul etsek(ki geriye kalan %20'de çok yüksek, bol keseden veriyorum) geriye kaldı 2700 erkek. 2700 kişilik potansiyel oyuncu havuzu olan ülkeye bugün 2-1 kaybettik. daha fazla parametre eklenip bu sayı 500'lere falan bile iner. yazıklar olsun.

    edit: ülkedeki 20-34 yaş erkek nüfusu 5300 civarlarındaymış. kaynak: https://commons.m.wikimedia.org/…pyramid_(2018).jpg (kaynak için marston and son'a teşekkürler)

    okay yukarıdaki kaynak 2018'e ait. hadi 2022 verisi olarak 200 erkek de ben ekliyorum 5500 olsun. yine bol keseden bu erkeklerin %20'sinin futbolu kariyer olarak seçtiğini düşünelim. 1100 kişilik potansiyel oyuncu havuzu var adamların. yazıklar olsun x2.

  • güzel gelişme ama yetmez. gerekirse inlerine girilsin yedikleri her kuruşun hesabı sorulsun. ayrıca ekrem başkana, seçim öncesi tüm ibb araçlarını yenikapıya toplayacağı sözünü hatırlatmak isterim. bir de ibb lojmanlarına gazeteciler ile gidip şatafatı gösterecekti. merakla bekliyorum

  • 3,5 yaşındaki güzel kızımız annesiyle birlikte uyumak için yataga yatmıştır ve dua etmektedirler.
    anne:allahım bize saglık ver
    çocuk:allahım bize saglık ver
    a-allahım bize mutluluk ver
    c-allahım bize mutluluk ver
    a-hadi şimdi sen kendi kendine dua et bakalım
    c-allahım bize cikolata veeeer nolurr
    (kopulur)

  • birinin hayatının değişmesine vesile olduğunuzu görmek bu detaylardan biridir;

    bundan yıllar önce, ben henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, her zaman gittiğim kuaföre saçlarımı boyatmaya gittim. kuaförüm dünya tatlısı bir insandı, saçımı boyadı ve "sen dur burda ben bir markete gidip geleceğim" dedi ve gitti. birkaç dakika sonra içeri orta yaşlı bir kadın ve genç bir kız girdi, maddi durumlarının çok kötü olduğu her hallerinden belliydi. genç kızın annesi bozuk türkçesi ile bana; "bütün çevre kuaförleri gezdik, çırak lazım mı diye soruyoruz tek tek, kızım iş öğrensin istiyorum, kendini kurtarsın istiyorum ama hiçbirine lazım değilmiş son olarak buraya geldik, inşallah artık bu kapıda yüzümüze kapanmaz" dedi. biraz daha sohbet ettik, kadının en büyük çocuğu buraya getirdiği 16 yaşındaki kızıymış, 3 çocuğu daha varmış ve eşi iki yıl önce vefat etmiş, eşi vefat ettikten sonra kızı okulu bırakıp açıktan devam etmiş ve çeşitli işlerle para kazanmaya çalışmış.

    hikayeleri beni oldukça üzdü ve "yarın sabah gelip başlasın" dedim. onların gözlerindeki o sevinç yıllar geçmesine rağmen hafızamdan hiç silinmedi. ama bir sorun vardı, bir başkasının iş yerine ondan habersiz bir eleman almıştım, sonuçta kuaförüm beni ne kadar severse sevsin onun sadece müşterisiydim. eğer kuaförüm kabul etmezse yarın o genç kız geldiğinde çok daha fazla üzülecekti. bu yüzden o gelmeden planlar yapıp gerekirse ailemden aldığım harçlığın bir kısmını düzenli olarak ona verip, çırağına harçlık olarak vermesini teklif edecektim.

    kuaförüm geldiğinde, nasıl bir tepki vereceğini tahayyül edemeden, konuya direkt "ben buraya bir çırak aldım" diye girdim. şaka yaptığımı düşündü ve gülmeye başladı, ciddi olduğumu anlayınca "olmaz! hırlı mıdır hırsız mıdır bilemem" dedi. ben yalvarmaya ve durumlarının çok kötü olduğundan bahsetmeye devam ettim. sonunda orta yol olarak en azından 15 gün benim hatrım için denemesini teklif ettim. kabul etti ve boynuna sarıldım. sonra elemanından inanılmaz memnun kaldı ve onu kuaförlük okullarına gönderip, bütün sertifikaları almasını sağladı. 3 sene daha o kuaföre gitmeye devam ettim. o kız orada inanılmaz güzel işler başarıyordu ve ben gördükçe mutlu oluyordum. sonra oradan ayrıldım ve bir daha gidemedim.

    bugün fön çektirmek için bilmediğim bir semtte alelade bir kuaför aramaya başladım ve büyük güzel bir kuaför salonu gördüm. kapıdan içeri girdiğimde o yıllar önce gördüğüm küçük kız karşımda duruyordu, durup bana bakakaldı, ben tanıdı mı acaba diye düşünürken boynuma sarıldı ve "sayende" dedi. gözlerim doldu, kuaför salonu onunmuş, iki kardeşini üniversitede okutuyormuş. bütün gün ağzım kulaklarımda gezdim. hayır efendim! fönü beleşe getirdiğim için değil tabi, küçük bir çabamın güzel şeylere vesile olduğunu gördüğüm için.

  • -123 hulusi?
    -burdayım öğretmenim..
    -156 serkan?
    -burdayım öğretmenim..
    -183 ercan?
    -ercan buradaaa.. ercan buradaaaa.. uzak mesafedeeeeaa… sırayla kaloriferin buluştuğu noktadaaaaa.. deniz tarafına bakan pencere kenarındaaaagh..
    -lan olm lan. bi sus lan! şimdi yiyeceksin benden beş kardeşi.
    -hayrettin yapmaaaa.. hayrettin yapmağhh..