hesabın var mı? giriş yap

  • eğer dünya jüpiter kadar büyük olsaydı, her mesafe 10 kat, her yüzey 100 kat daha büyük olurdu.
    istanbul ile new york arasındaki bir uçuş, dünya'nın çevresinin iki katından daha fazla olan 80 700 kilometrelik bir yolculuk olacak ve amerika, gerçek dünya yüzeyinin iki katına sahip olacaktı.

    gerçek dünya'da insan topluluklarının ilk yerleşimi oldukça hızlıydı. 100 000 yıldan daha az bir sürede, dünya'nın çoğu insanlar tarafından işgal edildi.
    yeni dünyada vnsanlar tüm gezegenini keşfetmek için, jüpiter'in ( 6.1419 × 10 ^ 13 m ^ 2 ) yüzey alanı ile aynı alanda hareket etmelidir.
    bir uygarlık gelişecek olsaydı, kabaca 13 milyon yıl, tüm gezegeni keşfetmek yaklaşık 12.190.000 yıl alacaktı . benzer büyüklükte insan grupları da birbirlerinden 100 kat daha fazla yalıtılmış olacaktır. pek çok insan grubunun birbirinden uzun süre izole edilebilmesi, kültürel ve biyolojik olarak uzaklaşmamızı sağlayacaktı.

    insan göçlerinin böyle bir gezegende çok daha zor ve uzun bir yol olacağı sonucu kesin. medeniyet gelişmesi, dünyanın sadece çok küçük bir kısmında olacaktır.
    yeryüzünde insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri keşif çağıydı; onu takip eden birkaç yıl içinde avrupa keşfi ve neredeyse tüm dünyanın kolonileşmesi izlendi. fakat yeni dünya o kadar büyük ki, bir denizi, bir okyanusu ya da bir çölü geçmek en cesur kaşifin bile ötesindedir.

    magellan seferinde 90.000 km'lik bir yolculuğu 1000 günden fazla sürdü, yeni dünyada 90.000 km bir okyanusun büyüklüğündedir.

    tabi yerçekiminin, çevreyi ve biyolojik hayatı etkilemediğini varsayarsak. --çünkü;
    jüpiter'in yerçekimi kuvveti,
    kütle (m) = 1.8982 × 10 ^ 27 kg

    ortalama yarıçap (r) = 69911000 m

    g-force = 2.639

    hızlanma (g) = 25.885 ms ^ -2

    yoğunluk değişecek, bu yüzden birçok faktör değişecek.
    jüpiterin yoğunluğu 1,326 kg / m3'tür, yerkürenin yoğunluğu 5,515,3 kg / m3.

    --öyleyse , dünya'nın yoğunluğu ile ( 5,515,3 kg / m ^ 3 ) çarpılan jüpiter'in ( 1.43 × 10 ^ 18 m ^ 3 ) hacimine ( × ) sahip bir gezegen ,

    yani yeni dünyanın kütlesi,

    m = 1.43 x 10 ^ 18 m ^ 3 × 5.515.3 kg / m ^ 3

    m = 7,886.879 × 10 ^ 18

    böylece yeni dünya 7,886,88 × 10 ^ 18 kg olacak.

    yerçekimsel gücü hayal edin. okyanuslar çok büyük olacağından hidrostatik basınç, okyanus yatağının yüzeyindeki katı buza dönüşecek, atmosferdeki gazların hacmi artacak ve atmosfer basıncının çok yüksek olması, güneş ışığının o yoğun kalın tabaka atmosferinden yer yüzeyine ulaşması zorlaşacak.
    çok az güneş ışığını gezegenin yüzeyine ulaşabilecek, okyanusların derinliğini unutabilirsiniz.

    bu gezegende yaşayan karasal tür, atmosfer basıncına karşı kan basıncı çok yüksek olan güçlü bir kas yapısına sahip olacak, su ve hava türlerini hesaba katmıyorum bile.

  • tdp bulmaca çözmektedir. yeğen anında yanında biter.

    y: hala gasteyi karalamasana dedem kızıyo!! (daha 5 yaşında bile değil)
    t: karalamıyorum halacım bulmaca çözüyorum.
    y: ben de çözcem! (sanki biliyo bulmaca çözmenin ne olduğunu)
    t: iyi hadi bakalım soruları sesli okuyayım, sen de bildiklerini söyle bana. (niohaha)
    y: tamam. (bir güzel kurulur halasının yanına, gözleri sabitleyip sorulara odaklanır. breh breh)
    t: eski bir uygarlık?
    y: ...
    t: kehle?
    y: ...
    t: kütahya'nın bir ilçesi?
    y: ...
    t: resimdeki şarkıcı?
    y: ??
    t: eheh. maden tetkik arama?
    y: ...
    t: kaput bezi?
    y: ...
    t: mübarek ayımız?
    y: yogi !!

  • senelerdir aklımı kurcalayan sorudur. sanırım fıkradaki gibi duaları numaralandırmışlar. fatiha mesela 4 numaralı dua. hoca el fatiha deyince, içlerinden "bismillahirahmanirrahim 4" deyip ellerini yüzlerine sürüp amin diyorlar. başka türlü olamaz çünkü bana kalırsa.

  • bi keresinde kendi cep telefonumun üzerine yatmışım tabi farketmemişim, o da son aranan numara olan evin numarasını aramış, gittim açtım ev telefonunu hiç ses gelmedi ben de sapıktır diyip bi güzel küfrettim, sonra girsin ibneye diye telefonu açık bıraktım unutmuşum öle, yarım saat sonra bi arkadaşı cep telefonundan aramak için telefona baktığımda acı gerçeği öğrendim kendimden tiskindim...

    edit: yeni nesile açıklama yapma gereği hasıl olmuş. o yıllarda telefonlar tuşlu ve cep telefonundan ev telefonunu aramanın dakikası bir kaç milyon. öyle paket maket de alamıyorsun.

  • televizyonlar kaç gündür haber üstüne haber yapıyor. "bu ramazan 17 saat oruç tutacağız, ayvayı yedik!" kabilinden. 17 saat rakamı milletin gözünün içine, kulağının dibine o kadar çok sokuluyor ki, bu yıl pek çok kişi "17 saat çok uzun, iftar gelmez. ben kesin dellenirim. orucu yerim" lafları etmeye başlamıştır bile. haliyle ben de etkilendim bu haberlerden. 17 saat aç kalmak sorun değil ama susuzluk kafama takılıyordu. onu da valide sultan'ın telkinleriyle çözdüm. bizimki sözlüğün otomatik mesaj gönderme fasilitesi gibi aşmı$, yarmı$ bir şahsiyet. 3 ayların 2'sini oruçlu devirdi, yarınki oruç ona çerez. he ne diyordum, "oğlum bol bol su iç" dedi. aldım dolaptan 1.5 litrelik sanki denizden çıkmış buz gibi suyu. diktim kafaya. şimdilerde damacana gibiyim. bir tek pompam ve örtüm eksik. hareket ettiğimde midemde deryalar dalgalanıyor. ancak mutlu ve huzurluyum. gece damacana, gündüz termos gibi dolaşacağım memlekette.

    allah herkese kolaylık versin. atayist arkadaşlar da lütfen bu entrye salça olmasın. onlar satürn'ün halkalarını ve hemen her evde esraregiz bir şekilde kaybolan çorap teklerini açıklasınlar?!?!

  • üst edit; arkadaşlar 30 ay boyunca ödeme yapılacak. 36 ay değil. damadın paylaştığı görselde sağda yazıyor.

    çekilen kredi; 10.000 tl
    ödenen para; 30*376=11.280

    sorarlarsa faizsiz dersin.

    öyle kuru kuru dünyanın en güçlü ülkesiyim demekle olmuyormuş demek ki.

    büyük ülkelerin hepsi sokağa çıkma yasağı verip bütün vatandaşına asgari ücret ödemesi yapıyor, bizimkiler de kredi çektirip bankaları zengin etme derdinde.
    ne oldu ehonomimiz çoh eyi mart şubattan daha iyi olacaktı damat bey?
    lafla peynir gemisi yürümüyor değil mi?

  • sarıyer ile rumelifeneri arasında yer alan kampüsüyle türkiye'nin en güzel ve en yeşil kampüslerinden birine sahip üniversitem. merkez kampüste 1.580 kişilik, batı kampüsünde ise 1.249 kişilik kapasiteye sahip modern yurtları, harika kütüphanesi, spor salonu, futbol sahası, yeşil alanları ve modern derslikleriyle öğrencilere sınırsız olanaklar sağlamaktadır.

    (bkz: koç üniversitesi kampüsü)

  • doksanlı yılların sonu olsa gerek, ayakkabı satan küçük bir dükkanda çalışıyordum yazın. malum zor durumdaydık, yoksa neden çalışsın bir çocuk bütün gün, dört gözle beklediği yaz tatilinde...

    dükkanın sahibi haftalık verirdi bana. yemek paramı da yine haftalık olarak verirdi. yemek parası dediysem öyle matah bir şey değil. bir ihtimal esnaf lokantasında kuru-pilav yersin. velhasıl o paradan da ne kadar arttırırsam kardır diye, caminin önünde duran tostçuya gidip,

    "abi boş tostu ne kadara yaparsın" diye sormuştum.

    "boş tost"

    öyle ekmeğin üzerine biraz sulu salça sürüp ısıtıp verecek. verdi de. 3 ay o boş tostla doyurdum karnımı. çeşmeden su bir de. anneme de haftalığıma zam yaptılar dedim. karnımı lokantada doyurduğumu, köfte pilav falan yediğimi söyledim hep. hala bilmez canım benim. bilmesin de.

    kimse bilmesin boş tostun yavan tadını. hele çocuklar hiç bilmesin. onlar köfte yesin hep. çok mu zor?

  • kaydolurken * nickini öylesine vermiştim daha sonra değiştiririm diye. bilmiyordum. yapıştı kaldı. pişmanım.

    bu nick hiç bir başlık entry ve nick uyumuna giremiyor diye geceleri yorganın altında ağladığım oluyor.

    eksiyi ilk keşfettiğimde 2004 falandı o zaman hiç yazar olmak aklıma gelmemişti. biraz salaklık varmış gençliğimde.

    olay butonu ilk yandığında sözlükte bir kavga falan çıktı ona adam çağırıyorlar sanmıştım.