ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vodafone arena'da koltukların üzerine çıkılmasın
-
sahaya çocuğunu atan adam gördüm ben o sinirle koltuk mu düşünür
messi'nin arda turan'ın kulağına söylediği söz
-
(bkz: kardeş atarız sıkıntı yapma)
alman stern dergisinin skandal erdoğan kapağı
-
türk bayrağına saldırı olmayan kapaktır ve gerçekten kapaktır.
lost
-
yonca evcimik'in yillar once buyuk spoiler vermis oldugu hadisedir.
(bkz: 8 15 vapuru)
(bkz: oceanic 815)
"okai yamasita kombambama kombamba".
5 şubat 2015 beşiktaş jk açıklaması
-
bir fenerbahçeli olarak teşekkür ettiğim açıklamadır.
bu söylem, seviyelerine inmiyoruz demekten çok;
-" 100 yılı aşmış dostluğumuz bulunan fenerbahçe camiasına yakışmayan bir açıklama ile karşı karşıya kaldık" cümlesiyle gerçek fenerbahçe bu değil ve beyler yakışmıyor demektir.
-beşiktaş'ın ve yöneticilerinin camia ile bir problemi olmadığını, kişilerle problemi olduğunun göstergesidir.
-sportif bir rekabet varsa sahada halledelim demektir.
-kişisel probleminiz varsa da bunu, camianın arkasına saklanmadan halledin mesajıdır.
-çocuklaşmayın, basitleşmeyin mesajıdır.
-100 yıldan fazla tarihi olan camialar böyle yönetilmez demektir.
tabii ki anlayana.
ben bir fenerbahçeli olarak, beşiktaş yönetimine son dönemdeki, taraftarlar arasındaki barış ve dostluk ortamını* koruma çabalarından dolayı teşekkür ederim.
ülke olarak, gerginlikten ve kavgalardan, ayrımcılıktan nemalanan insanlardan bir an önce kurtulmamız dileğiyle.
iphone'dan bilgisayara fotoğraf aktaramamak
-
ben mi kolay yolunu buldum bilmiyorum ama kabloyla bilgisayara bağlayınca dcim klasörü gözüküyor ve oradan video-fotoğraf aktarımı yapabiliyorum hem de çözünürlüğü değiştirmeden? usb bellekten dosya aktarımı yapar gibi
arda turan'ın kısmetse olur yarışmacısına yürümesi
-
bu adamın takım arkadaşı pique, shakira ile beraber. bu ise dünyanın en göz önündeki kulübünde oynamasına rağmen kısmetse olur yarışmacısına yürüyor. tamam yakışıklı olmayabilirsin ama bu nasıl bir vizyonsuzluk aq? git victoria's secret kızlarına yürü reddedilsen de ortamlarda bir şeyler sallar, bayrampaşa çocuğu olduğunu cümle aleme 467326. kez duyurup hayatına devam edersin.
liseli öğrencinin yediği dayak
-
ekşi sözlük işleme düzeni.
öğretmene saygısızlık yapan öğrenci başlığı altında;
- öğretmen bir güzel dövse yapamayacak olan öğrenci.
öğrenciyi döven öğretmen başlığı altında;
- inşallah çocuğun babası öğretmeni bir güzel döver.
olayın öncesi yok, sonrası yok, fikir yok neden yok. ama yorum var. popülizm var.
şiddetin her türlüsüne karşıyız.
çocukken baba eve getirdiğinde mutlu olunan şeyler
-
(bkz: fıstık)
bizimki pek eve uğramazdı.
uğradığında da elinde siyah poşet içinde 4-5 tane bira, 2 paket uzun samsun olurdu.
bazen o siyah poşetin içinde fıstık olurdu.
kapıdan sallana sallana, elinde poşet ağır alkol ve sigara kokusu ile girdiğinde, elindeki torbaya kitlenirdik.
aslında elinde torbayla gelmesi bir bakıma iyiye işaretti. torbasız gelse, annemin elinde günlük kazancı vs varsa döverek alacak ve kumara gidecek demekti.
siyah torbayla geldiyse, en azından tv'nin karşısında yere oturacak, çakmağıyla efes tombulu açacak, önüne kül tablasını koyacak, yanına uzun samsun paketleri ve en sonda da fıstık torbasını koyacak demekti.
pek az yemek yerdi. zaten çöp gibi bir adamdı. bünye olarak zayıf ama psikopatlıkta ağır bir abiydi kendisi.
bazen annem siniyle akşam yemeğinde yediklerimizden önüne koyar, sofra bezinin üstüne dizlerini kırıp, eğilerek höpürdete höpürdete yalap şap yerdi.
asla bitmezdi o tabaktaki yemeklerin hepsi.
mutlaka biraya da yer kalması gerekirdi.
yemesi içmesi bitince yine yerde koltuğun kenarına yaslanır, yüzü tv'ye dönük sigarasını yakar, birasını açardı.
genelde ilk bira bittikten sonra bizle biraz sohbete başlardı. sohbet dediysem dersler nasıl falan filan değil. genelde kendini anlatırdı.
bazen de annem laf atardı "ee naptın" bugün falan gibi.
sanki birkaç gündür evde yokmuş gibi değil de, sürekli bizleymiş sanki bozuk bir aile düzenimiz yokmuş sanki varı yoğu kumarda, meyhanede, birahane yememiş gibi.
benim gözüm ise fıstıklarda olurdu. bazen şeffaf yumurta poşeti gibi poşetlerin içerisinde, bazen de kese kağıdında gelirdi o fıstıklar.
bense en çok kese kağıdında gelenleri severdim. çünkü kese kağıdında geldiyse, o fıstıklar sıcaktır demekti.
kül tablasının yanındaki fıstıklara uzanır, içlerinden alabildiğim kadar alır, kenara çekilirdim. görmezden gelirdi. sonra annem alır kardeşime falan uzatırdı.
kardeşim genelde istemezdi.
bense hemen çabucak yiyip fıstıklar bitmeden bir kez daha avuçlama derdinde olurdum.
ikinci kez seğirtip de, biraz fazla alırsam, "höst len meze bu" derdi.
kendine kadar alırdı çünkü.
"az al az", "yavaş ye lan boğulacan" derdi. işte o zaman yediğim bütün fıstıklar boğazımda kalır, gözlerim buğulanır, kendimi zor tutardım.
keyfi yerindeyse de hiç ses etmezdi.
şimdi düşünüyorum da, deli gibi çerez sevmemin, hatta yemekleri hızlı hızlı yemenin, içki içerken mezeyi bol bol hatta bazen açmış gibi çalakaşık yememin altında da acaba bunlar mı yatıyor?
hep böyle kasvetli ortam da olmazdı. bazen neşeli olurdu, eğer o gün kumarda falan kazanmışsa, yada çok nadir kumara gitmeyip direkt eve geldiyse, gün içerisinde hoşuna giden bir şey yaşadıysa.
ama o siyah torba hep elinde gelirdi. ve biz de beklerdik acaba bize ne getirdi diye. torbanın içine kitlenir kalırdı gözlerimiz.
ama tarife genelde hep aynıydı 4 bira, 2 paket uzun samsun. bazen fıstık, bazen de tavuk..
çikolata olsun isterdik, dondurma olsun isterdik her çocuk gibi.
alamayacağından değil çünkü işin kötüsü ne biliyor musunuz?
bu adamın işi buydu.
kantini vardı.
başkalarına çikolata, gofret, sandviç satıyor ama eve gelirken çocuklarına bir parça çikolata getirmek yerine kendine bira ve sigara almayı ihmal etmiyordu.
hep derim.
17 yaşımdan 21 yaşıma kadar küs ve kavgalı, 21 yaşımdan 23 yaşıma kadar ise bir baba oğuldan ziyade, onun için bir suç ortağı bir arkadaştım.
ben 23 yaşımdayken de öldü zaten.
yine hep derim ki;
......ve ben babamı yaşattığı tüm kötü anılara rağmen öldüğünde affetmiştim.
sonra ben baba oldum ve baba olunca anladım ki, evlat bambaşkaymış.
şimdi iş yerimde, çocuklarımsız bir doğum günü pastası bile yesem boğazımda kalır.
o yüzden baba olduktan sonra, babama olan affediciliğim yerini çok daha büyük bir kızgınlığa bıraktı...
güne iyi başlatan şarkılar
-
ek: part 2 geldi, buyrunuz.
idareli kullanırsanız sizi 1 ay güne iyi başlatmaya yetecek kadar şarkı bırakıyorum aşağıya. talep olursa bir dahaki ay yenisini şey ederiz.
marshall tucker band-can't you see
grizzly bear-yet again
michael kiwanuka-always waiting
norah jones & wax poetic-angels
florence + the machine-cosmic love
better than the wizards-let me down
paolo nutini-candy
the republic tigers-buildings&mountains
parov stelar-the princess
chuck and mac-powerful love
birdy-people help the people
chris isaak-return to me
asaf avidan & the mojos-small change girl
cafe del mar-take me to this place
shawn lee's ping pong orchestra-kiss the sky
playing for the change-no more trouble
wax poetic- no escape **
marble sounds- good occasions
modonut- not afraid
ben howard- oats in the water
collapse under the empire-sky is the limit
the xx-intro
anthony hamilton & elayna boynton- freedom
fikret kızılok & bülent ortaçgil-güneşin aynasında
roberto sol & florito- love finds you
das kontinuum-timeless
luvian-romaine
groundation-one more day
silversun pickups-lazy eye
pierre van dormael-undercover
güne barut gibi başlamak isteyenler için özel ek:
rock-i am rock
eminem-the way i am
sektor gaza-dopilsya
clutch-electric worry
larman clamor- ghost daze**
seer-witch
static x-skinnyman
güne kötü başlamak isteyenleri de unutmadık, unutmayacağız.
sabah şekerleriniz hayırlı olsun efendim.
edit: hişşt beğenirseniz mesaj atın favlayın şükulayın* falan bir şekilde bu entrynin birilerine ulaştığını belli edin yani, öbür türlü kimse okumadı kimse sallamadı tribine girip silebiliyorum çünkü, sonra "hacıt böyle bir liste vardı noldu?" diye gelmeyin.