hesabın var mı? giriş yap

  • bu google ve facebook başta olmak üzere akla gelen bütün teknoloji şirketlerinin verilerinin toplamından fazla. üstelik bu veriyi 700 bin yıldan uzun tutabiliyor (dvd’ler 100 yılı bile göremiyor mesela). saklama süresi en az 2 bin yıl olarak hesaplanmış. *

    şimdi bunu yaratan tanrı, aynı zamanda 'muhammed'in evine yemeğe çağrılmadan girmeyin' der mi?

    büdüt: ateist değilim, deistim, tanrı'yı din vs göndermeyecek bir mühendis olarak hayal ediyorum.

    debe: normalde debe editi girmem lakin bugün günlerden beşiktaş, başarılar beşiktaşım.

    edit3: teşekkürler beşiktaş'ım, çok güzel bir gün. .

  • kaybolan kadınlar için aklımızda tecavüz edilip, bir köşeye öldürülüp atılması dışında başka bir şeyin gelemiyor olması bilinçli bir tutumun örneğidir. kadın cinayetleri politiktir, görmezden gelmeyin!

  • amerikan filmlerinde ve dizilerinde buzdolabını açınca sucuk, salam, sosis, yaş pasta, üç çeşit sos, tuhaf meyveler ve 6'lı içecekler görünür lakin biz buzdolabını açtığımızda sararmış peynir, sofraya getirilip bir kere bile yenmemiş çilek reçeli ve buruşmaktan manevi hayata yönelmiş zeytinler görürüz. artık ben de dolabı açtığımda supangleler pudingler avakadolar görmek istiyorum. dünden kalan içi çorba dolu tasın yanında tek başına hayatı sorgulayan mandalina değil!

  • sümer mitolojisi'nde ilk tanrısal varlık an/anu'nun soyundan doğan tanrılardır. zecharia sitchin'in pseudoscientific araştırmalarının ve onun sayesinde birçok yazılı metine ve internet kaynağına yayılan sonuçlarında öngörüldüğü gibi ibrani teolojisiyle olan ilişkileri hiçbir zaman kanıtlanmamış, farazi görüşlerdir. birçok yerde bahsedildiği gibi gizemi çözülememiş veya dünya dışı varlıklarla ilişkilendirilebilecek bir kavram değildir. annunnaki hakkındaki kaynaklarımız az sayıdaki sümerce edebi tablet, ayrıca akkad ve asur kaynaklı mitlerdir. enuma eliş de bu kaynaklar arasında sayılabilir. annunnaki kavramını anlamak için bu kavramın mitolojide hangi basamaklar arasında olduğunu da bilmek gerekir.

    sümer mitolojisi'ndeki ilk varlık mammu'dur. mammu, ilksel deniz'dir. her şeyin başlangıcında ilksel deniz vardır. bu zamana kadar ele geçirilen sümer metinlerinde ilksel denizin kökeni ya da yaratılışı, ortaya çıkışı ile ilgili kesin bir bilgi yoktur. muhtemelen bu, hellen mitolojisi'ndeki okeanos ve thetis'in oluşturduğu "ilksel sular" ile aynı şeydir. sami mitolojisi'nde de tiamat olarak geçer. nammu büyük olasılıkla "yaratılmamış", "ezelden beri var olan" bir "ilk mekan" olarak tasavvur ediliyordu. ayrıca burada tek, hellen'de çift olarak ortaya çıkmasının sebebini de bilmiyoruz.

    sonrasında kozmik dağ, hursag doğar. ilksel deniz nammu, gök ile yerin birliğinden oluşan hursag'ı, kozmik dağı oluşturdu. burada kaynağımız sümerce bir tablette geçen şu pasajdır: "gök ile yer dağının ardında an, annunnaki'leri dölledi." bu kozmik dağ kavramı, hellen'deki kaos ile bağdaştırılabilir. yani sümerli rahiplere göre bizim 21. yüzyılda evren olarak adlandırdığımız, "her şeyin öncesinde var olan şey", ilksel deniz nammu'ydu. muhtemelen, hellen'de, samilerde ve hint - iran mitlerinde olduğu gibi, burada da bu ilksel deniz'in yaratılıp yaratılmadığı düşünülmemişti bile. sümerliler, "her şeyin içinde olup bittiği mekan", "zamanı ve tüm mekanları içine alan" kavram olarak nammu'yu görmüşler, kozmik dağı ise "ikincil evren", "tanrıların ve tanrıların ardından gelen varlıkların mekanı" olarak düşünmüşlerdir.

    tanrı an'ı burada, yukarıdaki pasajla ilgili olarak açıklamaya çalışmak istiyorum. gördüğümüz gibi burada an, henüz kaos varken, "gök ile yer henüz ayrılmamışken" var olan bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. hem de anthropomorf olarak. yani insan şeklinde. bu elbette diğer mitolojiler ile bağdaştıramadığımız bir durum olduğu için bize ilginç geliyor. samuel noah kramer bunu şu şekilde kolaylaştırmıştır:

    1. bir zamanlar ilksel deniz vardı. nammu.
    2. ilksel deniz'in meydana getirdiği gök ile yer birleşti. kozmik dağ oluştu. hursag.
    3. gök ile yer henüz ayrılmamışken ilk tanrısal kişilik, an doğdu.
    4. gök ile yer ayrıldı, an çocuklarını doğurdu (annunnakiler) ve evren düzenlendi.

    an'ın kimin tarafından yaratıldığını bilmiyoruz. doğrudan veya dolaylı olarak ondan bahseden bir tablet bulunup okunana dek de bilemeyeceğiz. ancak şunu anlıyoruz ki an, sümer mitolojisi'ndeki ilk ve en büyük tanrıdır.

    annunnaki'ye gelecek olursak, sözcüğün geçtiği her sümerce tablette, istisnasız olarak her tablette ve her satırda, bu sözün an'ın çocukları, yani an'dan doğan ilk tanrılar manasında olduğu açık seçik ortadadır ve tartışmaya yer yoktur. yani birincil kaynaklarda, annunnaki kavramını günümüz tabiriyle ve günümüzde kullanılan anlamıyla dünya dışı varlıklarla ilişkilendirmemizi sağlayabilecek herhangi bir bulgu yoktur. annunaki çoğu zaman ibrani mitolojisi'ndeki nefilim ile de bağdaştırılmıştır ancak bunu yapmak için de elimizde yeterince bulgu yok. dolayısıyla annunnaki hakkındaki sözdebilim kafasıyla yazılıp çizilen çoğu teori ve "mistik" açıklama kanıtlanmaya veya yanlışlanmaya müsait olmayan varsayımlardan ibarettir.

    tanrı an'dan doğan ilk tanrı neslinin sümer pantheonundaki konumları biliniyor. çoğu hakkında kısa da olsa edebi kaynak var. mitolojide bundan sonra tanrı an, yer ile, yani ki ile birleşip, insanları yaratan tanrı neslini doğurur ve evrene ve dünyaya, tanrı an'ın soyundan doğan ilk ve ikincil tanrılar ve tanrıçalar hükmeder.

    ayrıca sümer mitolojisi için (bkz: #26693168)

  • simdi bi aciklama yapacam, ortalik darma duman olacak ama yapayim.

    renk; bir cismin yansittigi isik degildir. once buna bi tamam deyip, sonra kalanini okumaya devam edin.

    gordugumuz renk, beyaz isigin dalga boylarinin zihnimizde sekillenen hali. bildiginiz uzere, beyaz isik gorulen spektrumdaki tum renklerin bir bilesimidir. biz bu bilesimi "beyaz" olarak algiliyoruz. yani bizim beyaz gordugumuz cisim, uzerine dusen "beyaz" isigin tum dalga boylarini oldugu gibi geri yansitiyor.

    yesil bir cisim ise, uzerine gelen isigin "yesil" dalgaboyu haricindeki tum dalgaboylarini soguruyor. yani sadece yesil rengin bulundugu dalgaboyunu yansitiyor. bu durumda biz o cismi yesil olarak goruyoruz. kisaca diyebiliriz ki, yesil cisimler belli bir dalgaboyu haricindeki tum diger gorunur tayf dalgaboylarini sogururlar. yesili yesil yapan iste o sogurdugu, yansitmadigi gozumuze gelemeyen "beyaz" isik dalgalaridir. bizler bu yesil haricindeki dalga boylarini icine hapseden cisimleri "yesil" renkli algiliyoruz.

    bunun gibi, "siyah" bir cisim de, uzerine gelen "beyaz" isikta bulunan tum dalgaboylarini sogurur. yani o cisimden gozumuze herhangi bir dalgaboyunda isik ulasamaz. iste biz tum dalga boylarindaki isigi icine hapseden cisimleri de "siyah" renkli algiliyoruz.

    eger rengi, beyaz isigin goze yansiyan dalgaboylari olarak dusunurseniz elbette siyah bir renk degildir. siyah, isiksizliktir. fakat, renk tarifinizi, sogurulan dalgaboylari uzerinden yaparsaniz, siyah bir renktir.

    nasil baktiginiz onemli. bu prensibe halk arasinda "neye gore, kime gore" deniliyor.