hesabın var mı? giriş yap

  • fatma girik'in söz fatoda 'nın bir bölümünde, atatürk hava limanı'nın güvenliğini sınamak için uzun fıstıklı lokumların etrafına turuncu el işi kağıdı sararak sözde "dinamit lokumu" yapması...

    akabinde dinamit lokumlarını hava limanı güvenliğinden kontrole tabii tutulmadan geçirebildiği için sinirlenmesi... hava limanı güvenliğine 2 saat boyunca "ne biçim güvenlik bu, fatma girik de olsam kontrol edilmeliydim" diye bağırıp onları epey bir azarlaması...

    bölümün sonunda da el işi kağıtlarını açıp hava güveliğiyle beraber lokumları yemeleri...

  • niğde de iki migros şubesinde alkol yoktur.
    neymiş mal sahipleri taliban zihniyetindeymiş de onlar da bunu kabul etmiş.
    ne yani mal sahibi hindu olunca da dana eti de mi satmayacaksın.

  • bogota'da böyle bir olay olmuş yıllar önce. ikiz doğuran iki annenin bebekleri bir şekilde karışmış. farkında olmadan ikizlerden birer tane almışlar. çocukların dördü de erkek.

    http://imgur.com/a/bio6a

    sosyal statüleri ve ekonomik durumları farklı bu ailelerde çocuklar büyümüşler ve ancak 26 yaşında ikizler kardeşlerini bulabilmişler. ikizlerden biri kasap, diğeri muhasebeci. diğer ikizler ise kasap ve mühendis.

    kasap olanlar zorlu hayat geçirmişler. muhasebeci ve mühendis olanlarsa daha çok dirsek çürütmüşler. tek yumurta ikizleri olsalar da, genetik olarak aynı olsalar da ikizler tıpkısının aynısı değiller. birisinin et dövmekten elleri kocaman olmuş, kopyası olanınsa daha iyi beslendiği için boyu daha çok uzamış. diğer ikizlerin durumu daha vahim. 12 yaşında okuldan alınan ve kasap yapılan kardeş, okumak için hayat boyu uğraş vermek zorunda kalmış. biliyor ki eğer karışmasalardı ve biyolojik ailesiyle büyüseydi mühendis kardeşi gibi hiç zorlanmadan okumuş olacaktı. doğarken lotoyu tutturup bileti kaybetmek gibi.

    farklı hayatlarının farklı yansımalarını fotoğraflarda görmek mümkün.

    mühendisin aynı yumurtadan kardeşi çocukluğu zor da geçse okumak için uğraşmış. diğer kasap kardeşin kendisiyle aynı zorlukları yaşamadığı yumurta kardeşi ise muhasebeci olmuş. kariyer seçimleri bile enteresan.

    uzun ama hayli merak uyandırıcı hikayeleri:

    http://www.nytimes.com/…-up-brothers-of-bogota.html

  • genel olarak fotoğraf çekimlerinden arta kalan fotoğrafların, dergi ve gazetelere satılarak değerlendirilmesi amacıyla ilk olarak 1920'li yıllarda h. armstrong roberts tarafından kurulan stok fotoğraf ajansı ile başlayıp, 80’li yıllara gelindiğinde ise hız kazanıp ayrı bir endüstriye dönüşmüş fotoğraf sektörüdür. 2001 yılına gelindiğinde google'ın fotoğraf arama hizmetini sunmasıyla birlikte olay yavaş yavaş internet platformuna taşınmıştır. zaman içerisinde istockphoto*, shutterstock* ve dreamstime gibi pek çok stok fotoğraf ajans şirketi bu akımı takip etmiştir.

    20 yıl öncesine kadar stok fotoğrafçılığı günümüze nazaran daha kolaydı. ancak dijital teknolojinin ilerlemesi, mobil cihazların günden güne gelişen kamera özellikleri ve yazılım teknolojileri neticesinde artık çok daha fazla rakiple mücadele etmek zorundayız.*
    dslr'den cep telefonuna kadar iyi kötü herkesin elinde bir kamera var ve biraz ilgisi olan herkes çektiği bu tarz fotoğraflar ile rekabete girebilir. ancak sadece stok fotoğraf çekmek yeterli olmaz. çekilen bu fotoğrafların doğru bir şekilde işlenmesi, isimlendirilmesi, tanımlanması ve ilgili anahtar kelimeler ile (genellikle ingilizce olur) etiketlendikten sonra stok ajanslara üye olup, istenilen şart ve kabul prosedürlerini geçtikten sonra yüklenmesi, kabul görmesi ve en nihayetinde satılıp gelir elde edilmesi beklenmelidir. evet bu kolay bir süreç değildir ancak bazı teknik detaylara sahip olduktan sonra hobi amaçlı çekilen fotoğraflar dahi kabul görebilir.
    burada dikkat edilmesi gereken iki önemli konu vardır. birincisi fotoğrafın yapısal öğeleri ve teknik başarımı, diğeri ise yasal izin prosedürleridir.
    öte yandan exclusive veya non-exclusive olarak mı çalışılacağına yani tek mi yoksa birden çok ajansa mı fotoğraf gönderileceğine karar verilmelidir. bu durumda fotoğraflara ödenecek komisyonlar artı veya eksi yönde değişiklik gösterir.
    belirli bir tür, model veya stile bakılmaksızın her türlü fotoğraf ajans tarafından kabul görebilir. genel olarak beyaz fon üzerinde çekilmiş, ışık dengesi, beyaz ayarı, netliği ve temizliği yerinde olan yüksek çözünürlüklü fotoğrafların kullanılma oranı daha yüksektir. (sonuçta para ödüyorlar ve kaliteyi istemek hakları.)
    fotoğrafların doğru olarak pozlandırılıp daha sonra renk ve efekt filtreleri uygulanarak manipüle edilmesi ilk etapta göze hoş gelebilir ancak ajanslar bu olaya aynı sıcaklıkta yaklaşmaz. sonuçta kimseden sanat fotoğrafları istenmiyor.

    bir diğer önemli konu ise manken, model, mekan ve tasarım izinleridir. çünkü stok ajansları satışa sunacakları hiçbir görsel için risk almak istemez. yerine göre her bir model veya mekandan ayrı ayrı sözleşme ve izin belgesi istenebilir, yine geçerli bir kimlik belgesi ile doğrulama yapılması dahi gerekebilir.
    bazı ajanslar sözleşmelerinden taviz vermez. bu nedenle çekim zamanı, sebebi ve model için istenilen kişisel bilgilerin model sözleşmesi üzerinde eksiksiz olarak açıklanması talep edilebilir. ayrıca model veya manken üzerinde dövme bulunuyor ve bu dövme deseni tamamen fotoğrafta görünüyorsa, dövmeyi yapan dövme sanatçısından da bir mülkiyet ve sanatsal çalışma hak veya izni istenebilir. içerisinde yayınlanma izni verilmemiş model olan fotoğraflar hemen kabul edilmez. "model sözleşmesi" (model release) olarak hazırlanmış ve imzalanmış belgenin gönderilmesi beklenir. yani bir fotoğrafın ticari olarak kullanılabilmesi için kadrajdaki modelin ve kullanılan mülk belirginse ve izne tabiyse mülk izninin (property release) alınması gerekir.
    bu sözleşme ibraz edilmediği sürece görsel "ticari" olarak satışa sunulmaz. diğer taraftan model izin belgesi gerektirmeyen stok fotoğraflar, "editoryal (editorial) fotoğraf" adı verilen ve ticari amaç içermeyen görseller olarak kategorize edilir.

    esasında stok fotoğrafçılığında satın alınan şey fotoğrafın kendisi değil "lisans"ıdır.
    fotoğraflar reklam, tanıtım gibi faaliyetlerde kullanılacaksa ticari (commercial),
    gazete ve dergilerde bir haberin görseli olarak kullanılacak ve reklam amacı taşımayacaksa editoryal (editorial) fotoğraf olarak tanımlanır. hemen hemen her ticari fotoğraf editoryal fotoğraf olarak kullanılabilir ama tersi mümkün değildir.
    stok fotoğraflar "rf" yani royalty free (telif haksız) olarak fotoğrafları satın alan kişiler tarafından büyük bir sınırlama olmadan ve pek çok kere kullanılabilirken,
    "rm" yani rights managed (sınırlı kullanım hakkı) olan fotoğraflar ise belirtilen sınırlamalar çerçevesinde kullanılabilir.

    kullanım hakları ile ilgili yapılacak anlaşmaların istisnai durumları dışında kullanılacak görselin tüm hakları eser sahibinde kalırken, kullanım ile ilgili hakların belirli bir kısmı satın alan kişiye verilmiş olur. yine eser sahibi isterse aynı fotoğrafı birden çok kullanıcı ve ajansa satabilir.
    bu şekilde fotoğraf başına düşen ödeme değişkenlik gösterir. ancak bu çalışmalar paha biçilmez fotoğraflardan ziyade editör, tasarımcı ve reklam sektöründe çalışanların işine yarayacak tarz ve şekilde oluşturulmuş veya arta kalmış fotoğrafların değerlendirilmesi olduğundan, olay ve çalışmalar yine bu klasman altında değerlendirilmelidir.

    öte yandan ürün fotoğrafları özel bir çaba, stüdyo, deneyim ve ışık bilgisi gerektirir. beyaz fon, sürekli ışık ve birden fazla paraflaş altında yapılabilir. dramatik sahne malzemeleri ile desteklenebilir. perspektif, çözünürlük ve renk yönünden teknik veya orta format kameralar ile çalışmak gerekebilir.
    buna benzer şekilde profesyonel olarak hazırlanan stok ürün ve katalog fotoğrafları ajanslara sunulabildiği gibi sipariş üzerine reklam sektörü ile kombine edilecek şekilde hazırlanabilir. sağlam bir ekip çalışması ister. profesyonellik kokar. pek hobi amaçlı yapılmaz. maliyetlidir.

    edit: imlâ

  • bakın tekrar ediyorum. ülkenin bir numaralı sorunu budur)!!! link

    "kaçaklar tekneyle gelmeye başladı! mersin erdemli kızkalesi sahiline tekneyle gelen onlarca kaçak şehre böyle giriş yaptı."

    ülke elden gidiyor. iktidar eliyle; foncu sivil toplum örgütü ve gazetecilerin, cılız tepkisiyle muhalefetin eliyle savaşlarla elde ettiğimiz bu topraklar kaybediliyor. ülkenin demografik yapısı değiştirilerek istikrarsızlaştırılıyor ve bu sayede kurtuluş savaşının da intikamı alınmış oluyor.

    yarın bir gün azınlığa düştüğümüzde, asayiş tamamen elimizden gittiğinde anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak!

    sessiz işgal bu! işgal ediliyoruz. topsuz tüfeksiz.

  • benim bu, ilkokuldan beri hep sessiz çocuk dediler benim için. halbuki ben sessiz değildim sadece anlatacak çok şeyim yoktu. 30 yaşındayım hala sessizim, birçok şeyi hala anlatılacak kadar özel bulmam. insanlar neden her şeylerini anlatır ki?

    çok konuşan insanlar mı onları hiç anlayamadım bak...

  • bayramın ilk günü yürüyüş yapmak için gittiğim yer. her yerde sandalye kiralayan kekolar, son ses rap şarkısı açıp dinleyen kekolar, ağzıyla içmeyi bilmeyen ve etrafı çöp yığınına çeviren kekolar doluydu. ne kadar iğrenç bir yer olmuş burası yav diyip eve dönerken iki grup birbirine bıçaklarla girdi. gözümün önünde insanlar bıçaklandı yüzlerinde bira şişeleri kırıldı. istanbul'un en nezih semtleri bile esenyurt'a çevrildi. bu ülkenin sonu çok karanlık.

  • çok yerinde ve doğru bir yorumdur.

    nasıl da kendinizi gördünüz dimi?

    sözde "akıllı" telefon yaratıcılığı öldüren, hobi edinmeyi bitiren ve kişinin kendiyle baş başa kalmasını engelleyen bir alet haline geldi.

    telefonuna hiç dokunmadan yarım saat geçiremez oldu insanlar. korkunç bir şey.