hesabın var mı? giriş yap

  • filmin yarısında çıktım. bir sonraki seansın ikinci yarısında girdim filmi bitirdim. neden mi böyle yaptım çünkü amcam sinemanın sahibi. kafama göre istediğim filme giriyom çıkıyom.

  • onayladığım genellemedir. 150 cm den 200 cm e kadar her kızın peşinden koşan bir abazayım aslında, veren de olmadı henüz, yalnız 150 cm lik bir kız gülümsedi geçenlerde, çok aktifdir, sanırım, hayal ettim yani.

  • pandemi’den kaynaklanan boşluğu fırsat bilerek ibb komple bir yenileme işine girişmiş.

    bir goygoyun daha sonuna geldik arkadaşlar. *

    otogar ilk yapıldığında bile bu kadar parlak değildir herhalde.

    ellerine sağlık herkesin.

  • başlık: muslerayı kaçırdım bu son uyarım

    evet beyler geçen gün uyarmıştım kimse giblemedi kaleciniz muslerayı kaçırdım. yarın saat 2 ye kadar 500 bin dolar getirmezseniz çamaşır makinasına bi daha atarım yeni sezonda 50 cm lik kaleciyle oynamak zorunda kalırsınız aha bu da şu anki hali

    foto

    (kol ve bacaklarından çekiyoruz biraz açıldı, aşırtmalar hariç her topu tutuyo ama bi postaya daha dayanamaz)

    yazar: la bsg

  • gecen hafta olcum yapmak icin calve'nin uretim tesisindeydik. sabahtan basladik olcume, her sey normal, ancak aksam uzeri kesif bir sarmisak kokusu yukseldi. refakatcimiz olan calisana sordum, "sarmisakli mayonez mi" uretiliyor. adam soyle yanitladi, "evet, saat beste vardiya degisimi oluyor, arkadaslar da uretimi sonraki vardiyaya birakmak icin bu saatte basliyorlar ki kendileri kokudan etkilenmesin."

    "haaaah" dedim, iste insan nedir diye sorsalar tanım olarak kullanılacak bir hadise. ınsan neydi, insan, "kötü koşullardan ben etkilenmeyeyim de benden sonrakiler napiyorsa yapsin" diyen aklievveldi. seni sevmiyorum insan, seni bulacam oglum!

  • "türkiye'nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı? sanki yerel seçimler bitecek, bunlar türkiye'nin ekonomisini düzeltecek. yahu yalan söylemeyin bu millete. türkiye'nin ekonomisinin sorumlusu benim, ben. yerel yöneticilerin yapacağı hiçbir şey yok."

  • hint-avrupa ana dilinde yer alan "bhrgh" kelimesi yüksek yer anlamına gelir. bu kökten türeyen kelime yunanca'ya "prgos" kule,
    aramice'ye "burg" kule, durak, menzil ve
    arapça'ya "burc" kule, hisar, yıldız kümesi olarak geçmiştir.
    birçok avrupa şehrinin/ülkesinin adında yer alan "burg" ifadesi de yine bu temelle oluşturulmuştur. başlangıçta "kale" anlamına gelirken sonradan "şehir" anlamı da kazanmıştır.
    hamburg, lüksemburg, strazburg,salzburg
    st. petersburg vs. gibi.

    türkçe'de kullandığımız "burgaz" da bu evrimin bir parçasıdır. "kemerburgaz" ve "burgazada" gibi yer adları da "yüksek/korunaklı" anlamıyla oluşmuştur. hatta izmir ilçesi "bergama"nın da aynı kökten "kule, yüksek yer" temelli olduğu görüşü mevcuttur. bir dönem truva için "pergamos truva" ifadesinin kullanıldığını da belirtmek gerekir.

    slavca, farsça, irlandaca gibi dillere de "yüksek" anlamıyla farklı söylemlerle yerleşmiştir. kelime ayrıca "dağ" anlamıyla da sıkça kullanılmıştır. kelimenin "dağ" anlamı kendini en iyi ingilizce "iceberg" yani "buz dağı" kelimesinde gösterir. yine güncel ingilizcede "kasabalı" anlamındaki "burgher" temelde "yüksek yerde oturan, kalede oturan, kale sakini, kentin özgür adamı" anlamındadır.

    edit: ne bereketli kelimeymiş. farklı kullanımıyla ilgili birçok mesaj geliyor. bir kaç ekleme yapmakta fayda var.
    burjuva kelimesi de buradan türemiştir. eski fransızca'da "burgeois" sözcüğü "şehirde yaşayan" anlamına gelir. sözcük fransızca'da 1560'lardan itibaren orta sınıf anlamında kullanılmaya başlanmıştır. (ama tabi burjuva, orta sınıftan daha kapsamlı bir ifadedir. çünkü kişinin feodal olmayan idari ya da ticari bir iş yaparak o mevkiyi işgal ettiği hakkında fikir sunar.)
    "burjuva" ve "varoş" kelimelerinin nasıl aynı kökten türediği hakkındaki entarim: (#126067100). aynı zamanda "burgher" almancada bürger, yani vatandas demek. yaygın olarak burjuva anlamında da kullanılıyormuş.
    ayrıca izmir'in ödemiş ilçesinin mahallesi olan ve 3 bin yıldır pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, aydınoğulları beyliği'nin de başkenti olan birgi'nin ismi de aynı kökenden geliyormuş. bizans dönemindeki ismi de kule anlamına gelen pyrigion'muş.

  • babamın bi kez anlattığı, benimse her aklıma geldiğinde içimi dağlayan anıdır.

    dedemi kaybetmişler, babam 6-7 yaşlarındayken. rahmetli babannem 5 erkek çocukla kalakalıyor. bi ara memlekete gidiyor, babam evde yalnız, ilkokul falan. para yok pul yok, aç kalıyor evde. ertesi gün okulda, derste öğretmeni anlıyor, bu çocuk aç. çağırıyor tenefüste, git bana tost yaptır diyor, bi tane de kendine yaptır. babam nasıl koşuyor, nasıl soluğu kantinde alıyor, hatırlamıyor bile. tıpkı 2 tostu birden nasıl yediğini hatırlamadığı gibi. yedikten sonra farkına varıyor, öğretmenin tostunu da yedik. bahçede dolanıyor, utancından geri dönemiyor. bi arkadaşıyla para yolluyor öğretmeni, git bunu halil'e ver diyor. babam bu kez 2 tostla geliyor gönül rahatlığıyla. öğretmeni dönüp, sen ye ben bişeyler atıştırdım deyip o 2 tostu da babama veriyor.

    yıllar sonra babam işi gücü eline aldığında ziyaretine gidiyor öğretmenin. babam hikayeyi hatırlatıyor. ikisinin de gözleri dolup sarılıyorlar.