hesabın var mı? giriş yap

  • sahneye her girişinde imparatorluk marşı çalmaya başladığı için acaba elbisesindeki bir buton vazifesiyle kendisi mi çalıyor diye düşündüren şahıs.

  • ortaçağ 'a etkisi en fazla olan bir filozoftur. çalışmaları batıda yeni bir medeniyet kuran (bilim öncülleri) kişilere kaynaklık etmiştir.

    sadece mantık üzerine değil, aritmetik, müzik, teoloji üzerine çok fazla yazmıştır. aristoteles'in organon adlı eserinin tüm kitaplarını latinceye çevirmiştir. böylelikle batıda mantık /bilim devinimi zaman içerisinde büyümüş oldu.

    eserleriyle aristoteles diğer bir deyişle klasik mantık öğretisinin yorumlamalarını ve modalite kuramlarının, kategorik ve hipotetik kıyasların incelemelerini yaparak ortaçağ'ın bilim deposu olmuştur.

    stoa ve aristotelesciler arasında ki görüş farklılıklarında aristotelesi ve onun olumsal önerme öğretisini savunmuştur. getirdiği yenilik ise ; hipotetik kıyaslar öğretisinde koşullu önermeleri consequentia çeşidine göre ayırmıştır.

    sonuç sözcüğünü hem bir sonucun öncüllerine olan bağıntısı hem de koşullu önerme de sonucun önbileşene olan bağıntısını kapsar şekilde kullanmıştır.

  • hz. muhammed gibi kutsal kabul edilen sahislara edilen hakaretlerin tck'daki "toplum barisini bozmaya elverislilik" kriteriyle suc olarak kabul edildigini ve bu konuda mahkemelik olup ceza almaniz icin kendisinin ya da bir varisinin dava acma gerekliligi olmadigini,

    ataturk'un ise bonus olarak onu koruyan kendine ait yasasi oldugunu, kendisinden "bu adam" diye bahsetmenin hakkinda dahi verilmis ceza karari oldugunu,

    o yuzden bu kategorilere giren hakaretlerin basinizi kolaylikla belaya sokabilecegini

    biliyor muydunuz?

    --eksi sozluk genel kultur bakanligi, "turkiye gercekleri" serisi cilt 1

  • endüstri meslek liselerinin rutinlerindendir. 1800 kişilik okulda 20 kız olunca sıkıntı oluyor haliyle, ancak 18 az olmuş, bizde sadece bir taraf en az 18 oluyordu. görenler sağ sol kavgası sanıyordu, o derece iştiyakla vuruyorduk hasımlarımıza.

  • ikinci dünya savaşı ufuktayken ingiliz hükümeti, yaklaşan çatışmaları planlamak ve gıda kaynaklarını güvence altına almak gibi zorlu kamu hizmetleri ile karşı karşıyaydı. savaş başladığında ve ingiltere şehirleri bombalandığında, 47 milyonluk bir ulusun nasıl besleneceği en büyük endişelerinden biriydi.

    1939 yılı yazına gelindiğinde nazi almanyası ile savaşın kaçınılmaz olduğunun görülmesi ile gıda tayınlama planları öncelik kazandı. ingiliz hükümeti bir broşür hazırlattı, bunların ulusal gazetelerde ve bbc'de yayınlanmasını sağladı.

    broşürde, evcil hayvan sahiplerinin kıt olan erzaklarını, evcil hayvanları ile paylaşarak yetersiz besleneceklerinden ya da hayvanların açlıktan ölmek üzere terk edileceğinden endişelerini belirterek resmi tavsiyelerde bulunuldu.

    bu tavsiyeler, evcil hayvanların şehirlerden kırsal bölgelere gönderilmesi gerektiğini, bu mümkün değil ise "uyutulmalarının en iyi tercih olacağını" belirtiyordu.

    eylül ayında savaş başladığında, binlerce evcil hayvan sahibi, savaş sırasında ülkelerine destek olmak amacıyla evcil hayvanlarına ötenazi yaptırmak için hayvan barınaklarına akın ettiler.

    bir kilometreden uzun kuyruklar oluştu, kloroform kaynakları tükendi. savaşın ilk günlerinde, ulusal köpek savunma birliği'nin, o zamanlar "eylül soykırımı" (september holocaust) olarak adlandırdığı olayda tahminen 400.000 ila 750.000 köpek ve kedi öldürüldü.

    tail-wagger adlı dergide yayınlanan bir anma duyurusunda: "savaş sırasında acı çekmemesi için, 4 eylül 1939'da uyuttuğumuz tatlı ve sadık dostumuz lola, 2 yıl 12 hafta gibi kısa ama mutlu bir hayat geçirdi. bizi bağışla küçük dostum" yazıyordu.

    evcil hayvan sahiplerinin verilen tavsiyeye bu kadar bağlı olmasının sebebi, bazıları için gıda kaynaklarının tükeneceğinden korkmak olsa da, bazıları için, savaş zamanı evcil bir hayvana sahip olmanın, lüks ve yurtseverce bir şey olmadığını düşünmeleriydi. iki düşünce de hükümet propagandaları ile pekiştirildi. bazıları ise sadece paniklediler ve sürüye katıldılar.

    oysa bu katliam gereksizdi, ocak 1940'a gelinene kadar gıda kısıtlaması (karne uygulaması) devreye alınmayacaktı ve the blitz'in etkileri henüz görülmemişti.

    bazı evcil hayvan sahipleri daha sonra, evcil hayvanların değerli bir arkadaşlık sağlaması ve özellikle de kedilerin haşere kontrolü sağlaması nedeniyle eylemlerinden pişmanlık duyduklarını açıkladılar.

    eleştiriler kısa bir süre sonra basında yer almaya başladı ve kasım 1939'a gelindiğinde, the times, "halen çok sayıda evcil hayvanın onları hayatta tutmanın elverişsiz olmasından farklı nedenlerle (sahiplerinin sorumluluktan kaçması) katledildiğinin kanıtları bulunuyor." şeklinde eleştirel bir haber yayınladı.

    hayvan hakları dernekleri ve tanınmış hayvanseverler beklendiği gibi protestolar gerçekleştirildi. "battersea köpek evi" (bugün köpek ve kedi evi olarak halen faaliyettedir) 145.000'den fazla köpeğin imdadına yetişti ve hayatlarını kurtardı.

    bugün, londra'da hyde park'ta bulunan "savaştaki hayvanlar anıtı" (animals in war memorial) ile ingiliz ve müttefik kuvvetlerinin yanında hizmet ederken ölen hayvanlar için bir saygı gösterisi yapılsa da bu utanç verici hayvan katliamı için henüz yapılmış bir anıt bulunmuyor.

    kaynak: bbc science focus

  • babam kızkardeşimin* vurdulu kırdılı, vahşet dolu oyunlar oynadığını görünce kendisine midtown madness'ı uygun görüp almıştı. sonra yayaları öldürmeye programlı bir halde araba kullandığını görmüştük kendisinin de sonunda the sims almıştık gidip beraber ki o sıralarda on yaşının baharında olan kızkardeşimin ruh sağlığı daha fazla hasar görmesin; evde sakin sakin takılsın diye. ama sonradan farkettik ki çocuklarla uğraşamayacağını anladığı vakit, bahçesindeki muazzam havuza bu çocukları sokuyordu. sonra eşya satın alma moduna geçip, havuzun merdivenlerini satıyor ve haliyle çocukların patır patır can cekişerek ölmelerini izliyordu. artık başka çare bulamayıp kendisinin bu bastırılmayan öldürme isteğini en azından oyunlarla tatmin etmesine izin verdik de ailede kimse ölmedi.

  • bugün gerçekleştirdiğim eylem.

    ülkemizde home office mantığı 7/24 çalışmak olarak anlaşılıyor sanırım.
    3 kişinin yapması gereken işi tek kişiye yaptır,
    asgari ücretin biraz üstünü üniversite mezunu bir insana öde.(50-100tl kadar) hem de 7/24 hafta içi/haftasonu çalışmasını bekle çünkü zaten evdesin. hazır yasaklarda var. ne yapıyor olabilirsin ki?
    üstün sana istediği saatte yazsın, senden dosya istesin cevap vermezsen arasın. yaptığın işi küçümsesin. bu kadar manyaklıkla uğraşmanın sağlığıma vereceği zararı düşünerek, bugün istifamı vermiş bulunmaktayım. mutluyum.

  • o kadar entry var ama bir kişi de para kazanmanın, daha doğrusu bilançonuzun hep artıda olmasının asıl yolunu yazmamış. evet halkın ihtiyaçlarının tamamını karşılayıp gemi satarak para kazanabilirsiniz ama bunlar pasif gelir/gider dengesinde artıda kalmanızı sağlamayabilir. bende sağlamadı en azından. yavaş ilerlemeyi seviyorum, daha investorlar açılmadı. 1500 enginarım bile yok.

    para olayının sorun olmaktan çıkmasını istiyorsanız elinizdeki paralarla rakiplerinizin ana adalarından hisse alın. paranız oldukça bunu yapın ve rahat edin. oyunun başından beri neredeyse hep kırmızıda mücadele eden ben şu anda +50k seviyesine geldim, oh be.

    "artık gemi de satmıyorum, hayvan gibi filo yapıp o küstah teyzeye dalacam eninde sonunda" diye yazacaktım ama influence diye bir mekanik daha var ve oyunun başından beri hiç bir zararını görmediğim bu şey meğer gemi, müze bölümleri, hayvanat bahçesi bölümleri ve daha bir sürü şeyi yapmanıza sınır koyuyormuş. üzdün enflüans. bu arada hisse almak da enflüanstan yiyormuş galiba. hay sıçam. demek ki gereksiz hisse almamak gerekiyor.

    neyse çinli karının ele geçirdiğim ana adasındaki petrol kaynaklarını sömüreyim ben şimdi.

    edit: +100k'yı geçtim. fakat bunun asıl sebebi yaşlı karının ana adasını sömürmem. o adayı ele geçirsem kârım anında +7k'ya düşüyor. herkesin her isteğini karşılıyorum ama kazanabildiğim para ancak bu kadar. investorlar sigara ve çikolata istemeye başladı en son dün akşam. ondan sona da pek bir şey kalmıyor sanırım vanilya oyunda. umarım devam etmekte olan save'e dlc'ler eklenebiliyordur, yoksa yeni oyuna başlamaya üşenebilirim.