hesabın var mı? giriş yap

  • böyle bi şey olacaksa rica ediyorum ben ölmeden önce yapılsın. ben ölüp gittikten sonra insanların yaşamaya devam edeceği fikrine bile alışamamışken, bi de ölümsüz olmalarını kaldıramam. yattığım yerde ters dönerim lan.

  • uzun zamandır açmak istiyordum bu başlığı ama bir türlü fırsat bulamadım. bugüne kısmetmiş.

    yemeksepeti malum açıldığı günden beri online yemek siparişinde 1 numara. ara ara rakipleri çıksa da bugüne kadar kimse karşısında durabilmiş değil. piyasada tekel yani.

    son birkaç yılda farketmişsinizdir joker indirim diye birşey getirdiler. bilmeyenler için; yemeksepeti size bir veya birkaç restorant öneriyor ve siz bu restorantlardan yaptığınız 40 tl lik siparişe 25, 70 tl lik siparişe 45, 120 tl lik siparişe ise 70 tl ödüyorsunuz. ilk bakışta çok avantajlı bir kampanya gibi duruyor. her çıktığı vakit insan değerlendirmek istiyor. biz de tabii öyle yapıyoruz.

    sonrasında normalde sipariş verdiğimiz restoranların joker indirim verdikleri zaman ürünlerinde ciddi bir değişiklik olduğunu farkettik. yani firma normalde aldığını dönere 200 gram ekliyorsa joker indirim esnasında porsiyonu büyütmenize rağmen 100 gram döner gönderiyor size. aynı durum pizza için de geçerli. adamlar normalde hazırladıkları pizzaya ekledikleri malzeme ile joker indirim halinde verdikleri pizzaya ekledikleri malzeme arasında yarı yarıya fark oluyor.

    bu durumu ara ara farkettim ama önemsemedim. en son 2 porsiyon döner istediğim bir restoranttan yarım porsiyona yakın döner gelince eh dedim. artık yeter.

    yemeksepeti ne bu şikayetimi birkaç defa ilettim ama normalde müşteri ilişkileri oldukça iyi olan yemeksepeti joker indirim konusundaki şikayetleri sallamadığını farkettim. müşteri temsilcisine mail olarak dönerin resmini atıyorum ama nafile.

    bu şark kurnazlığını ortaya koymak lazım. yemeksepeti indirim yapıyorum kisvesi altında açıkça müşterilerinin kazıklanmasına göz yumuyor.

    edit: imla ve ay-yıl olayı.

  • yer yer eşkine, işkine, işkina, mavruşkil, kaya levreği veya taş balığı olarak da bilinen, minekop ve sarıağız balıklarının da yer aldığı sciaenidae familyasından, sciaena umbra bilim adlı balık. corvina nigra olarak da sınıflandırılmaktadır (corvus nigra-kara kargadan türetilmiş olduğunu sanıyorum). şeklen levreğe biraz benzer. ama sırtı daha kamburcadır. ağzı biraz büyük hafifçe aşağı dönük, yüzgeçleri yumuşak, kahvemsi tonlarda veya gümüş grisi ile kurşuni arası parlak bir renkte, çok güzel bir balıktır. kayalık mağaralık yerleri çok sever. tüm denizlerimizde bulunur. 30 cm ortalama boyu, yaşlandıkça 70 cm civarına ulaşabilir. iki adet sırt yüzgeci bulunur. yüzgeçleri siyahımsı hareli koyu sarı-kahverengi rengindedir. balık öldüğünde gövdesi tamamen zeytuni bir renk alır.

    daima kayalık ve mağaralık yerlerde ve bilhassa gemi leşlerinde yaşar. suda hareketleri ağır kanlı bir balık intibası verse de kısa mesafede çok çeviktir. karides, kurt, yengeç, yavru balıklar ve algler, deniz yosunları gibi canlıları yiyerek yaşamını idame ettirir.

    çoğu eşkina yerli balık olsa da bazı sürülerin göç ettikleri bilinmektedir. nisan-mayıs aylarında yumurtalı olarak karadeniz’e çıkış yapan bazı eşkina sürüleri yumurtalarını buraya dökerek sonbaharda geri dönerler. yerli balıklar da bulundukları açık taşlarda yaz boyunca yumurtlayabilmektedir.

    avcılığı;
    yemli takımlarla demir atarak mehtaplı gecelerde avlanan bu balığın en sevdiği yem karidestir. bu balığı avlamak için en önemli şey kerterizi iyi alıp tam yuvalandığı yere olta bırakabilmektir. genelde yuvalandığı mekanı pek terketmez. oltaya atladığında da hemen hızlıca 50 cm - 1 metre arası oltayı yukarı çekip, daha sonra yavaşça tekneye almalısınız. aksi takdirde yakalandığını anladığında oyuğuna geri girmek ister, ve girerse de kayalara sürtünen misina kopar. zaten 1-2 metre çektikten sonra hava kesesi şişer ve fazla direnemeden yukarı gelir.

    tekne avcılığında bir başka yöntem de ağır kurşun ve takribi 4-8 köstek ile karides kullanılarak kayalık yerlerde güçlü akıntılarda tekneyi akışa bırakarak sürütme yapmaktır.

    her türlü avda, eğer ölü karides takılıyorsa karidesin kuyruğu ve mızrağı, eğer canlı takılıyorsa sadece mızrağı kesilerek oltaya takılır. mızrak savunma silahıdır, balığın atlamasını nazlandırır, doğada her ne kadar normalde mızraklı olsa da bunun kesilmesi randımanı artırır. kuyruk ise ölü karidesin oltada akıntıyla dönmesini sağlar, yemin işlerliği bozulur. kesilmesi yerinde olacaktır.

    kıyıdan avcılıkta da özellikle yosunlu ve kayalık bölgeler, mendirek civarlarındaki dökme taşlar gibi yerlerde şamandıralı ve hafif kurşunlu takımlarla, canlı teke (çalı karidesi) veya boru kurdu, kaya kurdu gibi yemlerle avcılığı yapılmaktadır. avcılık güneşin kaybolup batıyı kızıllığın sarmasıyla başlar, sabah gün aydınlanana kadar aralıklarla devam eder. kıyı avında her zaman kalamanız sıkı durumda kamışınız da sağlamca bir yere sabitlenmiş olmalıdır. yakalanan eşkina misina alabilirse derhal kaya altına girer ve oltanız kopabilir. eğer bu durumla karşılaşırsanız bir süre bekleyiniz, büyük ihtimalle eşkina tekrar dışarı çıkacaktır. avda çember iğne kullanılırsa hem ufak boy balıklar zarar görmeden geri salınabilir hem av kolaylaşır. geniş bilgi için o çember iğne başlığına bakınız.

    ekonomik değeri;
    orta derecededir. eti beyaz, yağlı ve çok lezzetli olan eşkina, denizden çıkartılıp öldüğünde o gümüşi rengi kısa sürede kararıp zeytuni bir renge döner. eşkinanın kafasının içinde küçük kireçtaşları bulunur. bu taşları çıkartıp limon suyunda 1-2 gün bekletip eritirseniz, bu karışımı içtiğinizde böbrek taşı ve kumuna iyi geldiği söylenir. zaten bu yüzden diğer adı taş balığıdır. ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu karışım böbrekte tutunan iri ve pütürlü taşların etrafını tamponlayıp (kaygan ve pürüzsüz hale getirip) mesane yolunuza düşmesine ve burayı tıkayarak acillik olmanıza sebebiyet verir. sadece kumda kullanılsa bence daha sağlıklıdır. doktora gidip kontrol yaptırmadan bilinçsizce kullanmayınız.

    bu balığı ızgarada, tavada, fırında garnili, haşlamasını yapıp ılıkken üzerine az zeytinyağı, ev yapımı mayonez ve maydonoz koyarak levrek ve kırlangıç usulünde yapabilirsiniz. ama lütfen takribi yarım kilo gelmeyen balığı eğer iğneyi yutup iç organlarına sardırmadıysa alıkoymayınız. denizlerimizde eskisi kadar bol bulunmayan bu balığın iki sene öncesine kadar her türlü avının yasak olduğunu hatırlayınız.

  • en çok bilinen sosyal manipülasyon tekniklerinden biridir. birileri muhtemelen siz farkında bile olmadan bunu üstünüzde denemiştir. peki nedir bu teknik? birinin kapınızı çaldığını ve ender görülen bir hastalıkla mücadeleyle ilgili kar amacı gütmeyen bir kuruluşa bağış yapmanızı istediğini hayal edin. belki üstünüzde hiç nakit para olmadığını söyler ve onları gönderirsiniz. şimdi aynı kuruluşun kapınıza tekrar geldiğini ve size bir düğme getirdiğini düşünün. bu ender görülen hastalığa farkındalık yaratmaya yardım etmek için bir hafta boyunca bu düğmeyi üstünüzde taşımanızı ister. iki hafta sonra, aynı konuda bağış için kapınızı tekrar çalar. bu defa çok yüksek ihtimalle onlara para verirsiniz. bu, kapıya ayak koyma tekniği (kak) için bir örnektir. insanlar, siz farkında olmadan sizi manipüle etmek için pek çok sayıda psiko-sosyal teknik kullanır. hatta bu taktikleri tasarlamak bazı insanların mesleğidir. kapıya ayak koyma tekniği, sosyal psikolojide var olan sosyal manüpilasyon tekniklerinin en iyi bilineni ve en çok araştırılanıdır. sosyal bilimci arthur l. beaman ve araştırma ekibi kak’ı 1983’te tanımlamıştır. bu tekniğin, daha sonra daha büyük bir şey istemeyi planladığımız birinden küçük bir iyilik istemek olduğunu söylemişlerdir. beaman’a göre bu, neredeyse mutlaka kabul edeceğiniz, küçük bir iyilik istemekle başlar. bundan bir süre sonra, aynı kişi sizden daha büyük bir şey ister. sizden asıl istedikleri, ikinci istekleridir. ikinci isteğe karşılık vermenize neden olan faktörler, bağlılık ve tutarlılıktır. bir şeyi gönüllü bir şekilde yapmayı kabul eden bir kişi daha sonra bunla alakalı, daha büyük bir isteği yapmayı kabul edecektir. örneğin eğer bir şey hakkında belirli bir duruşunuz varsa bu duruşu destekleyen davranışlarda bulunmanız oldukça muhtemeldir. düşünceleriniz; aksiyonlarınız ve dünyanın geri kalanının gördüğüyle uyumludur. freedman ve fraser (1966) bir grup insana “dikkatli sürün” yazan oldukça büyük ve çirkin bir tabelayı bahçelerine koymalarını söyledi. sadece %17’si bunu kabul etti. sonra farklı bir grup insandan trafik güvenliği dilekçesi imzalamasını istedi. bu o kadar da büyük bir bağlılık gerektirmeyen bir istek olduğu için çoğu kişi dilekçeyi imzaladı. bundan kısa bir süre sonra aynı insanlardan bu oldukça büyük ve çirkin tabelayı bahçelerine koymalarını istedi. sonuç? bu defa grubun %55’i bunu yapmayı kabul etti. insanlar, insanlardan bir şey elde etmek istedikleri zaman sosyal manüpilasyon tekniklerini kullanır. biri sizi arayıp internetiniz olup olmadığını sorsa muhtemelen evet dersiniz. bu sizi telefonda tutmanın bir yoludur. diğer soru internet hizmetiniz için daha az para vermek isteyip istemediğiniz olur. siz yine evet dersiniz. ilk iki sorunun ardından sizi yakalamıştır. kak tekniğindeki diğer önemli faktör de düşünmek için ne kadar vaktiniz olduğudur. eğer dikkat ederseniz size sunulan tekliflerin genelde sınırlı bir süre için geçerli olduğunu görürsünüz. “bu mükemmel fırsatı yarın yakalayamayabilirsiniz. kaçırmayın!” sizi baskılarlar ve bu sayede cevap vermeden önce bilgiyi işlemek için yeterli vaktiniz olmaz. eğer insanlar sizden faydalansın istemiyorsanız hayır demeyi ve bu manipülasyon tekniklerini fark etmeyi öğrenin. küçük, önemsiz bir “evet” yarın bir gün başınızı ağrıtabilir. bu nedenle bir daha “evet” derken iki kere düşünün.

  • "f5 zoom out"

    oyunda bu nicki gören haritayı zoom out yapmak için "lan f5 neydi" diye düşünmeden basıyor. sonuç, oyundan çıktığı için sabit duran bir yeme sahip oluyoruz.

    kandım bu numaraya ordan biliyorum.

  • 4 yaşından daha büyük değilim. diş hekimi annem, ben küçük olduğum için evimizin bir bölümünü muayenehane olarak kullanıyor. bir gün yaşlı bir dede geliyor. elma şekeri yanaklarından yaşlar akıyor, belli ki çok ağrısı var. annem hemen gerekenleri yapıyor, ağrısını dindiriyor. ama dedenin gözleri kurumak bir yana, barajlar dolduruyor. çocuk aklımla çözemiyorum n'oluyor, acaba o da diğer hastalar, çocuklar gibi korkudan mı ağlıyor. peki neden gözleri-yaşları yerde, anneme dualar mırıldanıyor? sonradan öğreniyorum tedavi bedelini ödemeye gücünün yetmediğini. ve hatırlıyorum, yine gözleri yerde, bana, sattığı elma şekerlerinden verdiğini. ve unutmuyorum, ertesi sabah, ertesi hafta, ve onun da ertesi haftalar, kahvaltıda o dedenin köyünden gelen kar beyaz yumurtalar yediğimizi.

    aradan bir sene kadar geçiyor. televizyon izliyoruz. dışarısı kar fırtına. kardan adam yapmak için havanın az biraz durulmasını beklerken biz, kapı çalınıyor. kapı açma heveslisi ben, uça koşa kapıyı açıyor şaşkınlıkla bakıyorum. "aa o dede", yanaklarından tanıyorum. ellerinde yine elma şekerleri, bembeyaz köy yumurtaları. ama bir şey daha var bu sefer; bir çok insanın ödeyemeyeceği, kimisinin de ödeyebileceği halde, dişlerini yaptırdıktan hemen sonra kayıplara karıştığı için ödeyemediği o parayı, ak dede, pembe yanak dede, elma şeker satan, köyünden gelen yumurtalardan torunlarına üç-beş arttıran dede, gece gündüz demeden çalışıp, belki biraz daha ağarıp, biraz daha kızarıp biriktirmiş, parayı anneme uzatıyor. gözleri hala annemin gözleriyle buluşamıyor. ağlayacak gibi oluyorum, boğazımda yumruk var, beceremiyorum. anneme bakıyorum, gözlerinde renkler, resimler, kelimeler; ha düştüler, ha düşecekler. "ama ben o parayı sana helal ettiğimi defalarca söylememiş miydim ah amcacım" diyen annem değil, annemin sesi bu değil.

    hala elma şekeri yerken bir tuhaf olurum.

  • kısa ama güzel bir video.
    şimdi gidip ofiste, evde, okulda vb. ortamda gidip birinin tepesinde şeftali yiyip üzerine suyunu sıçratın. bakın bakalım nasıl tepkiler alacaksınız? üstelik bu kişi başbakan vb. olmadığı halde nasıl tepki verecek acaba? veya tersini düşünelim. ben burada çalışırken biri tam da tepemde yapsın aynı şeyi. ben nasıl bir tepki veririm? deminden beri bunu düşünüyorum.
    sondaki tebessüm müthiş.