hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite son sınıftayım, mezuniyete 5 ay kalmış. ameliyat gününü stajlara denk gelmesin diye dönem arasına aldım, hem dedim arkadaşlarım gelir refakatçi olur, hem de ikinci dönem daha sağlıklı olurum.

    neyse geldi ameliyat günü, gittim hastaneye, yatış yapılacak, yaptırdım neyse, refakatçi olmasını söylediğim arkadaşa mesaj attım nerdesin ben yatış yaptırdım diye, ya kusura bakma kanka ben onu unutmuşum dedi. bi' şey diyemedim tabi zaten az sonra da hasta bakıcı ameliyata gidiyoruz dedi, kimse yok mu yanınızda dedi, dedim gelmediler.

    anesteziye girdik, doktor sohbet ediyor hangi fakültedensin falan, dedim dişteyim, oo bizden o zaman sana başka bi şey yapalım uçuralım seni dedi, 3 saat sonunda odada uyandım, hemşire geldi, kimse yok mu dedi, yine aklıma geldi, yok dedim, doktor geldi, kimse yok mu dedi, yok dedim.

    sonra beni vip odaya aldılar, bölüm başkanı yanındaki vizit heyetiyle geldi, sohbet ettiler, 30 dk boyunca benimle ilgilendiler, herhalde diğer doktor hocalarına söylemiş.

    ondan sonra zaten kendi kendime yetmeyi öğrendim. kimseye minnet eylemeden yaşadım.

  • çocukken yunus eğitmeni olmak isterdim, yunus parklarının bir işkence merkezi olduğunu öğrendiğimde, beden eğitimi öğretmeni olmaya karar verdim.

    ama babam bu hedefin çok küçük olduğunu bildirdi. şimdi iktisat mezunuyum. işsizim.

  • bugün 17 ekim 2010! galatasary lisesi önünde açıklama yapan ödp'lileri gören bir takım trabzonspor taraftarının attığı slogan.

    allah belanızı versin gerizekalılar diyor, bir dahaki türkiye iğrençliğinde görüşmek üzere iyi akşamlar diliyorum.

  • kadir bey'in bu tartismada verdigi tokat gibi cevap beni benden almistir..

    'bu sayfadaki yazilarin hepsini okudum ve mahmut, sen haksizsin ibne. seni kiniyorum, ve sana laflar hazirladim.'

    edit: aradan 9 yil gecmis hala ilk gunku kadar ilginc geliyor. ayrica zaman ne kadar hizli geciyor bu ne be?
    edit2: buyur 14 yil olmus..
    edit3: allahim 20 yil olmus su hale bak, zaman nasil hizli geciyor napacagiz boyle ya

  • abd'de küçük parsellere bölünmüş bir arazi üzerine çok sayıda benzer evin inşa edildiği bir seri konut türüdür.

    bu konutların en önemli özelliği model ve malzemelerin aynı standartta olması, yapımının basit ve hızlı olması, en önemlisi de pratikliğidir. ancak malzemelerin olduğu gibi önceden hazırlanıp fabrikada birleştirildikten sonra getirilip kurulduğu prefabrik evlerle karıştırılmamalıdır.

    tract house konseptinde evlerin planları modelleri, katalogda görüldüğü şekliyle ve hep aynı stilde yapılır. hep aynı malzemelerin kullanılarak belli bir standart oluşturulması söz konusudur. bu evlerde genellikle ahşap veya kompozit malzeme kullanılır. bazı firmalar klasik kırsal gotik mimaride kullanılan beyaz boyalı ahşap evleri modern bir anlayışla yeniden modellemiş ve tipik tek katlı, siding kaplamalı evleri, önceden belirlenen boş arazilere seri olarak inşa etmiştir.

    bu konut türünün ilk örnekleri 1930'lu yıllarda ortaya çıksa da, tract house olarak literatüre giren ilk konut projesi new york'ta 1947'de inşa edilen levittown olmuştur. levittown adı buradaki evleri inşa eden levitt & sons, inc.'den gelmektedir.
    levittown genel görünüm
    levittown

    aslında 1920'li yıllarda konut sorununu ve ekonomik krizi çözmek için önerilen bu konsept, savaş ile birlikte ekonominin toparlanmasıyla bahçeli, daha çok odalı ve orta sınıfın da tercih ettiği bir konut tipi haline gelmiş, savaş sonrasında evlerine dönen gazilere ön ödemesiz, kaporasız satılan bu evler, daha sonra ülkenin başka yerlerine de hızla yayılmış ve savaş gazilerinden kapora alınmaması veya imdirim yapılması tüm ülkede bir gelenek haline gelmiştir.

    öyle ki, new york'tan los angeles'a, texas'tan minnesota'ya kadar her yerde siding kaplamalı bu ev tipleri, amerikan kırsal gotik tarzı mimarinin baskınlığını seyrelterek, yaygın ve modern bir karakter oluşturmuştur. bu da yeni yerleşime açılan boş arazilerde, tek tip, seri üretim müstakil konutların olduğu, endüstriyel hale gelmiş bir iskan anlayışını betimler.

    geniş ve boş arazilere sahip olan ülkenin pek çok kentinde, bu evlerin oluşturduğu projelerin şekillendirdiği yeni banliyöler ortaya çıkmıştır. bu konuda los angeles şehri en dikkat çeken örneklerdendir; san fernando vadisi, whittier ve güneydeki rolling hills gibi yerleşimler bu konut tipi tarafından şekillendirilmiştir. özellikle san fernando, mono gölü'nden şehre ulaşan su kanalına 1913'te yapılan bağlantı ile suya kavuştuktan sonra yerleşim düzeyi artmış, bağlantı yolları ve iletim kablolarının yerleştirilmesini takiben yerleşim hızlanmış ve tract house konsepti ortaya çıktıktan sonra da mantar gibi biten bu seri evler kısa bir sürede bütün araziyi kaplamıştır.

    1951 yılında whittier'da bir ev ilanı
    görsel

    1957 los angeles times gazetesi'nde yayımlanan ilanlar:
    görsel

    fallout 2 adlı oyundan bir görüntü (pre war times)*
    görsel

  • izmir'de 1800 tl'ye hatta 1600 tl'ye de razı olan tipler olabilir mesela. çok şaapmamak lazım. üniversiteyi uzatmadan bitirmiş, 1 dönem erasmus programıyla yurtdışında eğitim almış, ingilizce'yi iyi bilen, fransızca öğrenen, sektörün istediği bilgisayar programlarının daha fazlasını bilen ve sertifikalarına sekörün lider kuruluşu tarafından sahip olan, stajını sorunsuz halletmiş, yazları da okuduğu bölüme pratik tecrübe sağlamak için dönemsel olarak çalışmış, zorunlu askerlik hizmetini tamamlamış bir turizm işletmeciliği mezunu olarak söylüyorum bunu.

    asgari ücretin 1000 tl olduğu ülkemde bana hala 1000-1300 tl arası maaş teklif ediliyor. genellikle haftasonu izni yok, haftalık izin yok, yıllık izin yok, 10-12 saat arası çalışma, gece shiftleri ve düzensiz bir hayat da cabası.

    2000 tl, izmir için çok iyi bir maaş. düşünün ki 'razı' olduğum halde alamıyorum ben bu maaşı.

    ne diyelim; bu boktan sistemde bölümü ne olursa olsun üniversite mezunlarına hala asgari ücret teklif edenler utansın.

  • millet ikinci dozu bitirdi üçüncü dozu vurdurmaya başladı* ancak hala hakkında gırla dedikodu dönüyor.

    öncelikle:

    - corona / korona ispanyolca (ve belki latince) taç* demektir ve korona virus, yuvarlağımsı şeklinin etrafındaki taçlardan ötürü bu ismi alır

    - işte bu vurduracağınız mrna aşısı da en basit tabirle o taçları vücuda tanıtıyor ve böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini öğretiyor

    - mrna ile önceden eğitim yapmış olan vücut bağışıklık sistemi de gerçek taç başlıklı covid'i görünce allah verdi demeden başlıyor kenetlenip vurmaya

    - bunu da işte her 100 olayın 95'inde başarıyla yapıyor ki pfizer biontech aşısının %95 başarı oranı böylece ortaya çıkıyor

    - mrna nucleus içine girmediği için dna'nızı değiştirmiyor. hoş girse de nasıl değiştirecek o ayrı konu

    - türkiye'nin üzerinde en azından burada oynanan herhangi bir oyun yok. bütün israil ve amerika birleşik devletleri'nin çoğunluğu bu aşıyı kullandı. israil bu aşı sayesinde covidden ölen sayısını sıfırladı

    - son olarak uğur şahin ve özlem türeci'ye sevgiler, saygılar ve teşekkürler

    haydi hayırlı vurdurmalar.

  • beyaz önlüklü kadın garsonların arada sırada ; ''bayım kahvenizi tazelememi ister misiniz?'' diye sorduğu bi' kafede yumurta ve pastırma sipariş edip, gelen hesabı da bozuk paralarla ödemek.