hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.

    sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.

    eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.

    yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.

    bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.

    yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.

    kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.

    maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.

  • son durak derken mecidiyeköy-bakırköy hattındaki son duraklardan bahsetmiyorum şüphesiz. misal taksim-hürriyet mahallesi hattı olabilir, yani bu hattaki merkezi değil de çevredeki durak (merkez-çevre ilişkisine de bir atıf yapmış olum gördüğünüz üzre, ne çakalım) ne diyorduk, eğer o mahalleden değilseniz enterasan bir deneyimdir. durakta üç kişi filan beklersiniz misal, otobüs gelsin diye. ya da gittiğinizde otobüs vardır ama öyle kendi halinde parketmiş duruyordur. anlarsınız, o otobüse bineceksiniz. duraktaki küçük kulübede şoför otururur tek başına. ya da bir iett görevlisi daha olur en fazla. neyse şoför bakar ki durak ufaktan kalabalıklaştı, kalkar kapıyı açar, millet üşümesin otursun diye sonra yine kulübeye döner hat saatini bekler. sonra kulübede sıkılır mı artık ne olursa, yine kalkar, şoför koltuğuna oturur, orada bekler kalkış saatini. o ara şoförle önlerde oturan mahalleli iki üç kişi arasında küçük bir sohbet döner, bu ne soğuk gibilerinden. şoför baya dost canlısıdır bu aşamada. durup durup ara gaz verir, otobüsün kapısına gelip "ne zaman kalkacak, bilet alıp geleyim" diyenlerle söyleşir. bu arada kapısı açık bekleyen otobüste oturan üç beş kişi bu sefer kendi aralarında bir sohbete başlar, küçük bir kasaba garı havası oluşur. neyse efenim sonra kalkar otobüs, durklardan yolcu ala ala. osmanbey'e geldiğimizde otobüs tıklım tıklım olmuştur. yolcular artık birbirini tanımamaktadır, şoför asabileşmiştir, sanki kasabadan büyük şehre gelinmiştir on dakikada. "aynı otobüs mü lan bu?" diye düşünmeden edemez insan arkalarda bir yerde otururken.

  • nur yerlitaş ilk misafir yarışmacıya sorar:

    - gözlerin lens mi?
    - evet
    - anladım zaten

    ikinci misafir yarışmacıya da sorar:

    - gözlerin lens mi
    - hayır
    - farkettim burdan geçerken

  • napsın olm adamlar taş mı yesinler, cicileyip süsleyip satıyorlar işte. sanki üzümlü kekin içinde üzüm, kıymalı pidede kıyma varmış gibi şeyapıyorsunuz. çoğu sektör yalan dolandan ibaret, hepsi para kazanmak için uyduruyor bir şeyler. sanki 1 şişe fairy 18 bin tabak yıkıyor.

  • bu görevi son saniyede tamamlamış biri olarak adrenalinin ve gerilimin doruklarında gezdiği söyleyebilirim. bir de motorsikletle bir hatunu mekana yetiştirme görevi vardı son saniyelerin adamı olarak o görevi de son saniyede tamamlamıştım. heyecanlı zamanlardı.

  • öncelikle aya gitmek bizim için oldukça zahmetli bir işti. çünkü aya hemen gitmedik. bu belli aşamalardan sonra gerçekleşen bir sefer idi. aya insan gitmeden önce, insansız uzay araçları ile keşifler yapılıyordu. yani pat diye gidilmedi. insanoğlunun aya gitmek istemesi ile aya gittiği tarih arasında aşağı yukarı dokuz, on yıllık bir süre vardır. tabiki de insanoğlu her zaman aya gitmek istemiştir, ben modern anlamda demek istedim. aya gidilmeye karar verildiğinde aşağıdaki gibi bir diyalog gerçekleşmiş midir? ,

    -+ evet, aya gidiyoruz!. uzay aracını derhal hazırlayın.
    - peki efendim
    + peki kimler gitmek istiyor. hmmm, sadece üç kişi gidecek.
    - ben!
    - ben!
    - ben!
    + tamam sen, sen ve sen. derhal uzay kıyafeti giyin. uzay aracı hazır mı?
    - hazır efendim.
    + peki siz binin ondan geriye sayıp sizi fırlatıcaz.

    tabi ki de hayır. herşey bu kadar oldu bitti olmadı. yirminci yüzyılın başında insanoğlu ay hakkında geniş bilgilere sahip değildi. evet, ay yanıbaşımızda idi ve yüzyıllardır gözlüyorduk. lakin bu insanlı seyahat ciddi bir işti ve hala yüzyıl başında ( 20.) ay hakkında ve insanlı uzay uçuşları hakkında bilgi sahibi değildik. herşey aşama aşama meydana geldi. ilk önce astronotların ineceği yer belirlendi. sonra o bölgeye insansız uçuşlar yapıldı ve her seferde ay hakkında yeni bilgiler öğrendik. astronotların ineceği yerin haritası çıkarıldı, topraklar incelendi, ayın ısısı, atmosferi hakkında bilgi sahibi olduk. ve sonra 5,4,3,2,1,0 ve fırlat!!!!

    bu yazımda üstüme çokta vazife olmayan ama yinede ilgi alanım olan, aya insanlı seferin öncesine yapılmış olan çalışmaları yazacağım. eğer bir yanlışım olursa, bu işin bilginleri beni uyarabilirler.

    uzay çalışmaları ya da uzay çağı sscb'nin sputnik 1 uzay aracını fırlatması ile başlamıştı. çok kısa bir süre sonra abd explorer 1 uzay aracını uzaya fırlatıyordu. hatta explorer'in uzaya fırlatıldığı gün, sputnik 1 uzay aracı atmosfere girerek yanıyordu... tabii benim bu yazıda anlatmak istediğim komple uzay çalışmalarını anlatmak değil. insanlığın aya gitmeden önce bu uğurda yapmış oldukları hazırlıklardan bahsetmektir. tabiki de aya amerikalılar gittiği için sadece onların yapmış oldukları çalışmaları yazacağım. kısacası sputnik ve explorer uzay araçlarının fırlatılmaları ile uzay çağı başlamıştı.

    nasa 1958'de kurulduktan bir yıl sonra hedefini ay olarak belirledi. 1961 yılında başkanlık koltuğuna oturan kennedy bu hedefi benimsedi ve 1969 yılına kadar ayın yüzeyine insan göndereceklerini açıkladı.

    dediğim gibi insanoğlu ayı her zaman gözlemlenmiştir ancak bu uzun bir süre teleskopik bir gözlem olarak kalmıştır. hala ay o zamanlar bir çok noktada muamma idi. madem ki oraya insan göndereceğiz o zaman ayı iyice tanımamız gerekiyordu.
    3 mart 1959 günü pioneer 4 uzay kapsülü aya fırlatıldı. araç 4 mart günü ayın 56.000 yakınından geçti ve güneşin yörüngesine girdi.
    28 mayıs 1959'da bu sefer baker ve able adında iki hint maymunu uzaya gönderildi. sorunsuz bir şekilde 1 saat 33 dakika sonra dünyaya döndüler. bu iki maymun uzaya sorunsuz bir şekilde gidip gelen ilk canlılar oldular. fakat able'ye takılan elektrotlar'ın çıkarılma işlemi sırasında maymun öldü ( 1 haziran). 2 haziran'da ise bakerin vücuduna konan elektrot başarılı bir operasyon ile çıkarıldı.

    abd, surveyor uzay aracını aya gönderdi. araç ayın üzerine yumuşak bir iniş yaptı. bu aya indirilen insan eli ile yapılmış ilk araçtı (1966). bu araç 112.377 resim çekti. bütün resimleri başarılı bir şekilde dünyaya gönderdi. başarısız olan surveyor 2'nin ardından surveyor 3 gönderildi. ayın gündüz bölgesinde iki hafta çalıştı. 6300 fotoğraf çekti ve dünyaya gönderdi. bu fotoğrafların büyük bir kısmı ayın toprak yapısı hakkında bilgi vermek içindi. bu araç yüzey üzerinde araştırmalar yaptı. artık ay hakkında yeni bir bilgi sahibi olmuştuk. ay toprağının deniz kumlarına benzediği anlaşılmıştı.

    tüm bunlar aya insanlı seferler için yeterli değildi. nasa hala apollo görevleri için yeterince bilgi sahibi olmalıydı. bir sonraki adım ayın ekvator bölgesini incelemekti. bunun için beş tane lunar yörünge uzay aracı hazırlandı. hepsinde fotoğraf makinesi vardı.
    lunar orbiter 1 uzay aracının ayın yüzeyinden göndermiş olduğu fotoğraflar, kamera hatasından dolayı bulanık çıkmıştı. ama yine de işler sanıldığı gibi kötü değildi. görevin %75'i tamamlanmıştı. apollon'un inmesi düşünülen bölgenin 41.500 km'lik bölümü, onun yakınındaki 360.000 km'lik alan ve daha uzakta bulunan 2.007. 917'lik alanın fotoğrafları çekildi.

    lunar orbiter 2 ise apollo uzay araçlarının göremeyeceği alanların fotoğrafını çekti. lunar orbiter 3 ise 182 resimle döndü. bu resimlerden 10'u apollon'un ineceği bölgeler idi. bir tane surveyor 1'in resmi idi. lunar orbiter projelerinin 4 ve 5'incsi yakın yörüngelerde ayın fotoğrafını çektiler. lunar orbiter 4, tam 163 fotoğraf, lunar orbiter 5 ise 213 resim çekmişti.
    ayrıca lunar orbiter projesinin bir diğer önemli misyonu ayın yer çekimi ile ilgiliydi. küçük meteorid ve radyasyon verileri topladılar. bunların yörüngesi izlenerek ayın yer çekimi 'nin haritası çıkarıldı.
    ayrıca explorer 35 uzay aracı ayın yörüngesine yerleştirildi. görevi radyasyon aramaktı. çıkan sonuca göre ayın manyetik alanı yok denecek kadar azdı ve radyasyon kemerleriyle iyon kümelerinin olmadığını keşfetti. bu araştırmadan çıkan sonuç şöyle idi: dünya da olduğu gibi ay yüzeyinde de güneşten gelen rüzgarların bütün güçleriyle ay yüzeyine vurmasını engelleyecek bir güç yoktu.

    aya gidilmeden bir yıl önce yani 1968 yılında surveyor 7 aya gönderildi. aynı yılın aralık ayında apollo 8, ay yörüngesinde başarılı bir yolculuk yaptı.
    tabi bu uğurda kayıplarda yok değildi.
    1967 yılının 27 ocak günü apollo projesinin ilk mürettebatı kennedy uzay merkezinde yanarak öldüler.

    kaynak: uzay ansiklopedisi, milliyet, 1991

    işte yukarıda yazdığım gibi aya ha deyince gidilmemiş, onun öncesinde insansız uzay araçları ile planlı bir ay keşifleri yapılmıştır. her bir görevin bir amacı vardı. bilim adamları aya gönderdikleri her araçtan mutlaka ay hakkında yeni bir bilgi sahibi olmuş ve bu sayede 21 temmuz 1969'da saat 01:56'da onun için küçük bizim için büyük bir adım atılmış oluyordu.

  • durakta iki mavi önlüklü çocuk otobüs beklemektedir
    ç1: geşdimisgün bi baktım otobüsün kalkmasına 5dakka kalmış hemen koştum tam duraktayken yetişdim ama çok bis koşmuşum
    ç2: olum ben geçengün 3dakka kala evden çıktım durağa geldiimde 5dakka vardı