ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
miroslav stoch
-
bu adamın ismini duyunca aklıma iki anı gelir. nedense anlatasım geldi.
birincisi sanırım young boys maçıydı. izmir'de bir kahvehanede izliyordum. 0-1 gerideyken bu adam fırlayıp ceza sahasının içine girdi. sanıyorum fenerbahçe'nin ilk ciddi pozisyonuydu, kahvedeki herkes 'düş yere', 'atla ulan' diye bağırmaya başladı. stoch sanki bizimkileri duymuş gibi bıraktı kendini yere. ardından ikinci sarı kartını alıp oyun dışına atıldı. kahvede atla diye bağıran adamlar bu sefer ana avrat sövmeye başladı. çok ilginç bir manzaraydı.
ikincisi gençlerbirliği maçını antalyada bir otelde izliyordum. stoch ceza sahasının dışından birkaç şut denedi ama isabetli olamadı. önceki maçta türkiye milli takımına güzel bir gol atmıştı. izleyenler 'ulan anca türkiye'ye atarsın, bize gelince böyle vurursun' minvalinde bir şeyler söylemeye başladı. birkaç dakika sonra stoch fifa puskas ödülünü alan, yılın en güzel golünü attı.
karadeniz vapuru
-
bugünlerde iş bankası reklamlarında görülebilen vapur.
karadeniz vapuru hakkında "atatürk'ün sergi vapuru" isimli bir kitap var. vapurun ikinci kaptanı süreyya gürsu’nun 1935 yılında deniz mecmuası’nda yayınladığı seyrüsefer hatıralarından derlenmiş.
kitabın linki
kitap son derece ilginç. hem adeta 20'li yıllarda avrupa'yı bir gezmiş oluyorsunuz. hem de o dönemin türklerinin gözünden avrupa'yı gözlemliyorsunuz hem de türkiye'nin avrupa'daki imajı hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.
bir sergi vapuru hazırlayıp avrupa'nın bütün önemli limanlarına göndermek gerçekten çok büyük bir vizyon. büyüksün atatürk...
macar arşivindeki 19. yüzyıl istanbul fotoğrafları
-
macar arşivi istanbul'un 1860 yılı sonlarındaki halini yüksek çözünürlüklü olarak yayınlamış.
dikkat çeken bir fotoğraf var; galata kulesinde dalgalanan osmanlı bayrağı. 60 sene sonra indirilecek ve yerine ingiliz bayrağı çekilecekti. görsel
bu başlık vesilesi ile bu kadim şehri kurtaran atatürk'ü saygıyla anıyorum.
kaynak
edit: bazı fotoğrafların renklendirilmiş versiyonları da eklenmiştir. teşekkürler (bkz: wikus van der merwe)
1) galata kulesi
görsel
2) kız kulesi ( 50 kere restorasyon edildi, şu halinden eser yok)
görsel
renkli
3) dolmabahçe sarayı
görsel
renkli
4) ayasofya ( kapısının kemirilmemiş hali)
görsel
renkli
5) çemberlitaş
görsel
renkli
6) dikilitaş ( at meydanı, sultanahmet )
görsel
7) beyazıt yangın kulesi
görsel
renkli
8) galata kulesi'nden tophane ve boğaz manzarası
görsel
renkli
9) galata kulesi'nden bir manzara
görsel
renkli
10) galata kulesi'nden haliç ve süleymaniye manzarası
görsel
11) haliçte demirlenmiş osmanlı gemileri
görsel
renkli
12) şehzadebaşı camii
görsel
renkli
13) ayasofya içindeki ii. selim türbesi
görsel
14) rumeli hisarı
görsel
15) beyazıt yangın kulesi'nden eminönü ve karaköy
görsel
16) beyazıt yangın kulesi'nden süleymaniye, haliç ve kasımpaşa
görsel
17) galata kulesi'nden topkapı sarayı ve karaköy
görsel
18) sultanahmet camii ve yılanlı sütun
görsel
19) dolmabahçe sarayı ( uzaktan görünüm )
görsel
20) inşaa halinde olan kırım kilisesi
görsel
21) ayasofya'nın içinden ( talan edilmeden önceki hali)
görsel
görsel
görsel
görsel
renkli
renkli
22) i. mahmud çeşmesi, tophane
görsel
renkli
23) bayezid camii
görsel
24) beyazıt meydanı
görsel
25) anadolu hisarı
görsel
26) tekfur sarayı
görsel
27) galata köprüsü
görsel
renkli
28) unkapanı köprüsü
görsel
29) küçüksu kasrı
görsel
renkli
30) karacaahmet mezarlığı
görsel
31) aziziye camii, kağıthane
görsel
32) süleymaniye camii içinden
görsel
renkli
33) galata kulesi'nden boğaza bakış
görsel
34) bab-ü's selam, topkapı sarayı
görsel
35) galata kulesi'nden kasımpaşa semaları
görsel
36) sultanahmet çevresi
görsel
renkli
serdar ortaç
-
simdi kendisinin cikip özür dilemesi filan cidden güzel bir davranis da, bence hicbir degeri yok. neden? cünkü serdar ortac o zaman da konjonktüre ayak uyduran bi insanmis, simdi de öyle. herkes kürt acilimi, kimlikler kardesligi derken buna karsi bir söz söylemesi beklenemez heralde. yine duruma ayak uydurur, rüzgar ne yöne esiyorsa o yönde hareket eder.
ayrica kendisi 90larin ikinci yarisi sonrasinda türk gencliginin zeka gerilemesinden birinci dereceden sorumlu tutulmali bence. bir düsündüm de etiler eglence kültürünün yayginlasmasi (eller havaya?) -ki röportajda bu serdar ortac'a dayandiriliyor- ve televolelerin, magazinlerin patlamasi da es zamanli hadiseler.
diyanetin cımbız fetvası
-
diyanet çalışanları sakallı ve bıyıklı kadın seviyorsa demek ki...
tercihlerine saygım sonsuz ama kişisel bakıma günah gözüyle bakılması çağın ne kadar gerisinde, medeniyetten ne kadar uzakta olduklarını gösteriyor.
türkiye'de iş verimliliğinin aşırı düşük olması
-
türk tipi işletmecilik anlayışının sonucu ortaya çıkan durum.
çalışma saatleri uzadıkça verimlilik düşer. milletçe bunu anlamıyoruz hiç bir zaman da anlamayacağız. iş veren ''ben bu parayı bu personele veriyorsam bir şekilde bu parayı çıkartmalıyım'' zihniyetiyle saat olarak personelini fazla çalıştırmaya çalışıyor. işte vizyonsuzluk nedir en net örneği bu. bu hiç bir zaman düzelmeyecek bir sorun. herkes yaptığı işten, iş yerinden ve iş vereninden nefret ediyor. kimse uzun mesai saatlerinden dolayı kendini geliştiremiyor, dinlenemiyor, yaptığı işe saygı duymuyor ve daha bir sürü sıkıntı.
edit: evet ben de biliyorum tek sorunun sadece uzun mesai saatleri olmadigini ama ücret, idealizm artık her ne ile motive olduğunuzun tükenmişlik sendromu içine düştüğünüzde bir anlamı kalmayacak. bu çözülmesi gereken ilk ve en temel sorun. kimse harici bir hayat yaşamasına izin vermeyen, eşiyle evlatlarının arasına giren bir işi mecburiyetten yapsa bile sevemez sahiplenemez doğal olarak başarılı ve verimli olamaz.
edit: format geregi tanim eklendi.
bekçinin 5 bin 71 tl öğretmenin 4 bin 13 tl alması
-
mühendisin 2500 tl alması kadar acı değildir.
televizyon makinası
-
hakkı devrim'in arada kaynamış bombasına şahit olduğumuz program...
ahu tuğba: e ben gideyim o zaman...
okan: ya hayır, bayılıyoruz biz sana
ahu tuğba: e ben de sana bayılıyorum !!!
hakkı devrim: e biz gidelim o zaman :)