ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
omurilik soğanını bilmeyen doktor
-
lise bilgisi demişsiniz, teknik adı söylenmediği için bilemedi demişsiniz, şıkları duymadığı için bilemedi demişsiniz.. sadece tek sorum var;
vücutta sarımsak terimli bir bölge var mı?! varsa bilelim arkadaşlar.
klinikte omurilik soğanı dersek gülerlermiş! bence şuan kaç milyon kişinin neye güldüğünü bir düşünün.
hiç komik olmayan komedyenler
-
(bkz: atalay demirci)
vedat milor
-
ben bu adamı çok seviyorum. sevdiğim için de kendisini uyarmak istiyorum: bak vedat abi, gözünün yağını yiyeyim şu yöresel ustaların hiçbir şey anlamadığı muhabbetleri kısa tut.
gidiyorsun rizeli kuru fasulyeciye virginia'daki hububat üretiminden bahsediyorsun, diyarbakır'daki paçacı fazıl'a fransa'nın güneyinde koyunun yanağını nasıl pişirdiklerini anlatıyorsun, çanakkaleli balıkçıya "italyan köylerindeki ancelotti dolması da buna benzer" diye muhabbet açıyorsun, urfalı kebap ustasına marsilya sığırların beslenme saatini anlatıyorsun. allahını peygamberini seviyorsan kısa tut şu muhabbetleri ya da hiç açma... adam yöresel adam vedat abi, ateşin harında dura dura yaz sıcağında zebani siniri yapmıştır o. bir de "televizyoncular gelecekmiş" stresi... valla bir gün milano danası, lancaster koçu, paris billuru derken konuştuğun ustaya/tükkan sahibine balatayı contayı yaktıracaksın. tamam izleyiciler öğrensin diye de açıyorsun bu muhabbetleri ama karşısındaki ustayı da düşün. sen "kosta rika'da koyunun kellesini meşe odunuyla tütsülerler", "güney carolina'yda koçun yağlı kısmını ekmek arası ederler" derken sırf kibarlıktan "doğrudur efendim" diyen adamın dramını düşün. düşün ve insafa gel.
vedat abi seni seviyorum ama tehlikedesin bunu bil...
bir dizinin bir sahnesini defalarca izlemek
-
six feet under'ın finali.
hani bir deyim vardır yaa.
koltuğa çivilenmek.
ben onu birebir yaşadım ilk izlediğimde.
hareketsiz bir şekilde ekrana baktım.
final bitti ben halen kımıldayamadım.
bir hafta sonra tekrar izledim finali ve yine aynı şekilde koltuğuma çivilendim.
gelmiş geçmiş en büyük ve en kaliteli dizi finali six feet under'ın finalidir
iz bırakan kitap cümleleri
-
her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder. az ya da çok ama mutlaka bir bedel... kimse bedelsiz kendi olamaz. bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
murathan mungan
entry'ye nick gizleme özelliği eklensin
-
nick dediğin zaten başka bir şeyi gizliyor olduğu için gereksiz olduğunu düşündüğüm istek. adını gizlemek için nick kullan, sonra onu gizlemek için başka bir şey kullan, sonra onu da gizlemek için... ohooooo.
emniyet kemeri takmamaktan trafik cezası almak
-
emniyet kemeri takmayan butun barzolarin yasamasini diledigim, belki bazi seyler duzelir diye umit ettirmis eylem.
birisinin canini korumak için onu parasiyla tehdit etmek zorunda kalmak ne aci.
"sıkıyor be abi"
noel kutlayan avm'lere gitmiyoruz kampanyası
-
avm'lerin yılbaşında daha nezih yerlere dönüşeceğinin göstergesidir.
debe editi: karamanlıca anadolu'nun zenginliklerinden biri.
aynı şekilde romeika da.
ilkokullara kodlama dersi getirilmesi
-
kodlamadan ziyade çocukların algılayabileceği düzeyde algoritma dersi verilmesi son derece başarılı ve güzel bir uygulama olur.
şarap yerine fermente üzüm suyu denilecek
-
milattan önce 3 bin yıllarından beri var olan "şarap" a bile sansür uygulayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
hala anlayamadılar yasak olan her şeyin, insanlara daha çekici geldiğini ve geleceğini.
edit : işin en ironik kısmı da bu yasaklayan zihniyetin inandığı değerler, onlara şaraptan ırmak vaadediyor. *
(bkz: boş bakkal taşak tartar)
ömür dediğin
-
trt 'nin gelmiş geçmiş en iyi yapımı. antakya 'lı 85 yaşında bir dede. eşini göstererek anlatıyor; "kalp hastası bu, şeker hastası, gözleri görmüyor, ama napayım, ölünceye kadar sırtımda taşırım, ölürse ne yaparım ben, ölmesinden korkuyorum" diyor. " 6 çocuğum var, hepsi sağa sola evlendi gitti, bakmazlar bize, iğrenirler artık"
dedeme bakıyorum, babaannem kalp hastası, onun ölümünden çok korkuyor, dilinde hep aynı dua "beni onun ardına koma ya rabbi". ben de korkuyorum, 27 yıldır yanımızdalar, bir gün birisinin ölümüne şahit olmaktan çok korkuyorum, yine de dedemin duasına iştirak ediyorum, o öyle istiyor diye. antakya 'lı dede ve nineye bakıyorum, kendi dedem ve babaanneme bakıyorum, bu çizgilerden bende de olacak, nasıl iğrenir ki insan diye düşünüyorum.
televizyonda program bitiyor, hepimizin gözleri yaşlı, dedem köyden şehre gelişini bilmem kaçıncı kez anlatıyor. gülüyoruz, iç çekiyoruz, ne güzel diyorum, bizde her gün canlı canlı ömür dediğin...
edit: babaannemi 2019 nisan’ında, dedemi 2020 şubat’ında uğurladık. program bitti. inşallah şimdilik...