hesabın var mı? giriş yap

  • şüphesiz ki bu fiyatları normalleştiren dallamalar birazdan başlık altına damlayacaktır.

    dolar bazında bile bu fiyatlar abes kaçıyor. ibiza'da, floransa'da bile böyle değil lan.

    turizmciler, galericiler, taksiciler, emlakçılar… mahşerin dört atlısı.

  • fatih sultan mehmet köprüsünde motosikletinin ön tekerini kaldırıp gitmeye çalışırken köprü korkulukları ile bariyer arasına savurulup olay yerinde hayatını kaybetmiş sürücüdür. motosiklet kazadan sonra tam 250 metre sürüklenmiş.
    böyle insanlara üzülemiyorum, hiçbir trafik canavarının ölümüne üzülemiyorum elimde değil.
    neyse ki, başka birine sebep olmadan sadece kendi gitmiş. allah rahmet eylesin ne diyelim.

    kaynak

    ek: instagram hesabı tespit edilmiş, paylaşımları zaten fazla söze yer bırakmıyor. adam bildiğin elinde bombayla yaşıyormuş, neyse ki başkasına atamadan üstünde patlamış: https://www.instagram.com/bygastroo/

    not: çok bilmişlere ithafen. çocukken ailesinin yarısını bir trafik magandası yüzünden kaybetmiş insanım. nefret de kusarım içimi de kusarım. gram acımam böylelerine. ondan ne farkın kaldı demiş, kimsenin hayatını tehlikeye atmamak olabilir mi mesela? bu magandalar sizin ailenize de dokunsun da sonra sevgi pıtırcığı olun.

  • yanılgı: osman adını taşıyan 3-4 arkadaşımız bir araya geldiğinde "ehehere osmanlılar mehehe" diye espri yapmak ortama neşe saçar, komiktir, güzeldir.
    gerçek: ağzınıza terlikle vururum.

  • casus romanları yazarıdır. romanlarında aksiyon göreli az olsa da insan ilişkileri ve davranışları arkasındaki motivleri detaylı inceler. 2011 yılında, nordik bir bakışla (yönetmeni, tomas alfredson) en iyi romanlarından olan tinker tailor soldier spy sinema filmi olarak çekilmiş ve gösterime girmiştir.

  • kazanan çiftçinin bizim ekşicilerden daha akıllı olduğunu gösteren olay.

    adam maksimum ikramiyenin 500 000 tl olduğunu düşünmüş de iki kupon oynamış.

    bizimkiler daha haberi okuyup anlamaktan aciz.

    vaheyy.

    kuponu bunlar oynasa kalıbımı basarım 4 tl basarlardı paranın yarısı boşa giderdi lan.

    banko yani.

  • düğün fotoğrafçısı değil de mevsimlik işçilerle ilgili dosya hazırlayan gazeteci sanki. bütün fotoğrafları tarlada.

    bu arada genelde insanların kafalarını kadraja almıyor.

  • ''kavga ettiğim arkadaşlarımı telefonuma "yalv" diye kaydediyorum. aradıklarında "yalv arıyor" u görünce dayanamayıp affediyorum.

    yaratıcılıkta son nokta''

  • yazarlara maaş yatmasının geyik olduğunu sanan safları ortaya çıkarmıştır. bir de diyor ki hostingcileri akıllı sanardım.. sabah sabah iyi güldüm..

  • biraz da teknisyen gözüyle bilgi verelim...
    işbu giri bir teknisyenin ufak tefek anılarından oluşacak olup yüzünüzde gülümseme ve zihninizde “vayy arkadaş” sesleri bırakması amacıyla yazılmıştır.

    -önce bakımcı gözünden anlatalım. bildiğimiz koyu-açık gri f-16 uçağı her 200 saatte phase 1 ve her 400. saatte phase 2 bakıma girer. en basit anlatımla 200.saat phase1 400.saat phase 2 ve 600. saatinde tekrar phase 1 şeklinde gider. ancak gösteriye konu f-16c block 40 uçağımız 100. saatinde phase 1e ve 200. saatinde phase2 ye girmektedir.

    -eskinin akıncı üssü şimdinin mürted meydanında çalışırken f-16 periyodik atölyesindeydim . her giren normal f16 için iki defa bu makyajlı dostumuz gelirdi. bi zaman sonra alıştık tabi ama , 3 ayda bir uğrar olunca hangarda gördüğümüzde birbirimize “bunun nesi varmış la yine” diye sorar olmuştuk.

    -f-16'nın periyodik bakımlarında bütün kapakları açılır ve altındaki yatan sistemlerin fonksiyonel kontrolleri yapılır. ölçülür biçilir sökülür takılır , bakımın üçüncü gününde o paramparça uçak toplanır ve 5. günde çalıştırılıp kontrol edilerek tekrar servise (bkz: uçuşa) verilir. gelgelelim bu yakışıklının boyası özel ve güzel olduğu için kapaklar açılırken vidalar ayrı bir özenle toplanır , kontrol edilir ve eğer ağzında bir bozunma varsa yenisi boyanır , o şekilde tekrar kapağa takılır. ancak vida üzerindeki taze boya bizim sevmediğimiz birşeydir ve açarken 10 vidadan ikisi işkenceye döner.

    -periyodik bakımda dok şefi 3gün sabahı bütün bağırsakları saçılmış uçağı didik didik inceler ve olası arızaları , aksaklıkları tespit edip ilgili ihtisasa söyler . normal f-16da bu işlem 2 bilemedin 3 saat sürerken solo'da iki katına çıkmaktadır. uçağın maruz kaldığı stres ve 'g' yükü nedeniyle hiç olmayacak yerlerde kılcal çatlakların olma ihtimali dok şefinin kabusu olur (bkz: oldum oradan biliyorum)

    -her f-16 uçağının kanopisinin sol tarafında pilotunun rütbe ve ismi , sağ tarafında ise uçağın makinistinin rütbe ve ismi yazar . buna ek olarak solo uçağında sol ana iniş takım kapağı üzerinde bütün bakım ekibinin isimleri yazılıdır.

    -evet normal zamanda bu uçak çatır çatır muharip görev yapmaktadır. 1 ve 9 nolu istasyonlar dediğimiz yani kanat uçlarındaki launcherlarda bulunan smokelar sökülerek normal launcher takılır , uçağın yakıt ve silah konfigürasyonu değişir cayır cayır uçar .

    -pilotları gibi bakım ekibi de özel olarak seçilir. belirli bir lisan seviyesi , tertemiz bir sicil ve temsil yeteneği aranır. yılların tecrübeli subay astsubayları sanki tekrardan askeri okula girermiş gibi mülakata katılırlar.

    -ilk kez çiğlide görev yaparken görmüştüm. vayy arkadaş dedim adam harmandalı oynattı uçağa. hava kuvvetlerinin 100. yıl gösterileri için gelmişlerdi. ama diğer ekiplerden bir hafta önce geldiler ve her gün 2 sorti uçtular. her gün hayranlıkla izledim. ardından iki sene sonra akıncıya tayin oldum 3 yıl boyunca her denk geldiğimde (neredeyse haftada en az 3 kez) yine ağzımı aça aça izledim. hala çalıştığım yete inince ayran budalası gibi bakarım. sigara gibi , bırakamıyorsun:)

    -rivayete göre ingilterede vuku bulan meşhur low pass yani alçak geçiş olayı bir iddia üzerinedir. biri der ki kuvvet komutanı diğeri der ki ingiliz pilotu bizim yusuf kurta ben 70 feet low pass yaptım der , yusuf kurt da “when i say low , i mean really low” der , low pass neymiş gösterir.

    -gelelim 9 g olayına; daha askeri okulda öğrenciyken eski pilot olan bir hocamız kendisinin de bulunduğu bir g testi videosunu izletmişti. testlerde pilotlar ufacık odada 7 g'ye kadar çıkıp tekrar iniyorlardı. bazıları 9u talep edip deniyorlar ve yarısı bayılıyordu. ancak bir diğer dikkat edilen ise ne kadar süre bu yüke maruz kalınabildiğiydi. youtube'da örneklerini bulabilirsiniz, 6-7'den sonra maruz kalanların gözleri gerçek manada yuvalarının dışına çıkıyor ağızları burunlarına karışıyordu . o pozisyonda bile hala kontrolü kaybetmeyen adamlar çoğunluktaydı.
    solotürkü ilk izlediğimde gözüme çarpan bu oldu, evet bu hocamız 9 g'ye çıkıyor ancak benim o videoda gördüklerimin üç katı süre boyunca bu yüke maruz kalıyordu. sonra normal limitlere dönüp hiç birşey olmamış gibi gösteri pakedine devam ediyordu . oha dedim sen ne ayaksın :)

    -bir de 30 aoa (bkz: angle of attack) yani hücum açısıyla düşük hızda göğüsleme hareketi yapması var ki işte bizim solotürk'ü diğer ülkelerin gösteri ekiplerinden ayıran olaylardan biri. yanılmıyorsam hollanda , belçika ve abd f-16 ile gösteri yapıyordu izmirde. abd'nin gösteri ekibinde bir uçak paketten ayrılıp o hareketi yapıp gaz açarak devam ediyordu. sıra iki saat sonra bizim uçağa geldi.

    devam etmeden kısa bir bilgi;
    f-16 fly by wire ile uçar. yani side stickten aldığı komutu uçuş bilgisayarında işler ve kumanda satıhlarına ona göre komut gönderir. yani uçak stall a yaklaşmışken veya absürt bir manevra varken uçak verdiğiniz her kumandayı önce bi süzer , tehlikeliyse sizi limitler. bu göğüsleme hareketinde uçağın sürati stall süratine çok yakın ve hücum açısı da o süratle seyretmeye müsait değil , ancak pilot uçağın limitlerine karşı çıkarak override edip o hareketi yapıyor. bu arada ak pilota sesli ve ışıklı olarak bas bas bağırıyor warning caution stall vs vs diye.

    devam edelim, bizim bileği çelik gibi pilotumuz “o hareket öyle olmaz “ diyip bir de uçağı 90derece yatırıp iyice uçağın limitlerini uyarılarını ve dahi bernolli prensiplerini hiçe sayıp gösteriye devam ediyor. dikkatli gözler bu manevrayı “oha oha daha neler” diye izlerken halk coşkuyla alkışlıyor.

    -bir de iniş takımları açık yapılan manevralar var ki yine uçağın uçuş karakteristiğine rahmet okutuyor. uçak normalde iniş takımları açıkken yukarıda bahsettiğim gibi belli manevraları limitler ve kendini inişe hazırlar. ancak solo bunu “sen uçaksın ben pilotum , benim dediğim olacak uleaan” diye geçiştirir. normalde 10 derece yatış bile zorken arkadaş bir de tona atar.

    -hava meydanlarında yaptığı gösterilerde yerden tekeri kesip 30 feet de ters dönerek kalkıyor ya , işte onu askeri meydandan kalkıp size açık havada gösteri yapmaya gelirken de yapıyor. burda sivil yok nasılsa diyen yok :)

    -yine bir gün akıncıda arkadaşlarla öğlen yemeği çıkışı tam elimizde çay bardağıyla tabldottan sigara içmeye çıkarken alçak irtifa ve yüksek hızla bir anda üstümden geçmiş ve “mnskym noluyo lan” dedirterek çayı üstüme dökmeme neden olmuştur.

  • (bkz: kartal nebulası)

    gökbilimciler, teleskoptan aynı bölgeyi hem görünür hem de kızılötesi ışıkta fotoğraflamasını istemişler.

    " kızılötesi ışık, görünür ışığın yapamadığı bir şeyi yaparak toz ve gaz bulutlarının içine sızıyor. bu nedenle kızılötesi ışınla görülen sütunlar, sayısız yıldızdan oluşan bir denizin ortasında incecik duman kümeleri gibi duruyor. oysa 5 ışık yılı yükseklikteki bu sütunların içinde yeni doğmuş yıldızlar var. sütunların en tepe noktaları, bir kozmik patlamanın kabarcıklarında gezinir duygusu veren açık mavi alanlar, sert yıldız rüzgârlarıyla dövülüyor. belki de yıldızlara özgü bu hırpalanmanın bir sonucu olarak, en yüksek sütunun tepesindeki gaz birikintisi uçarcasına uzaklaşıyor. "

    ngt

    edit: sanal gezgin ' in uyarısıyla link düzeltidi.