hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın hemen hemen her yerinde bulunan bu ökaryot canlılara tam bir krallık diyebiliriz.boyutları tek hücrelilerden tutunda en uzun ağaçlara kadar değişir. işte bu koca krallıkta bilinen yaklaşık 380.000 bitki türü varken keşfedilmeyenler ile birlikte bitkiler dünyada bulunan canlılar arasında yüzde 82 ile en kalabalık grubudur.

    peki dünyanın oluşumunda ki bu galaktik zaman diliminde bitkiler nasıl ortaya çıktılar.
    yeryüzünde yaşamın evrimi yaklaşık 4 milyar yıl önce başlamıştır. bu süreçte, önce basit, tek hücreli organizmalar ortaya çıkarken, daha sonra ise bu organizmalar giderek daha karmaşıklaşmıştır. bu karmaşıklaşmanın bir sonucu olarak da, yaklaşık 500 milyon yıl önce, ilk bitkiler evrimleşmeye başladı diyebiliriz.

    bu yazdığım şeyleri nereden mi biliyoruz; tabii ki fosil kayıtlarından, bilim adamları fosil kayıtlarına inceleyerek. trilobitler*, ammonitler* ve deniz kestaneleri gibi en iyi korunmuş örneklerden, evrimin biyolojik tasarım yelpazesini, evrim tarihinin en erken dönemlerinde elde edildiği sonucuna varmışlardır. bu da evrimsel soyların erken dönemde daha yüksek bir yenilik kapasitesine sahip olduklarını ve bu ilk coşku aşamasından sonra adaptasyona sadık kaldıkları yönünde hipotezlere yol açtı. aynı şey bitki krallığı için de geçerli miydi?

    bunun içinde fosiller bize rehberlik etti diyebiliriz. çalışmalar baktığımızda dünya ilk aşamada cehennem diye tabir edebileceğimiz bir ortama daha çok benzemekteydi zehirli gazlar, asidik ve aşırı tuzlu sular işte bunların içerisinde adaptasyonun kralını yapan organizmalar şekillenmeye başladı.

    bitkileri var edecek canlılar şekillenmeye başladı diyebiliriz. bu bizim için tok yapıyı
    ışıkla birleştirip bizim şu an fotosentez yapabilen ilk tek hücreli bakteriler olan siyanobakteriler ilk defa yaklaşık 3.5 milyar yıl önce evrimleşip ortama katıldılar. ve daha sonra sayılarını iyice arttırarak bizlere trilyonlarca fosil bırakıp ahanda bende bu devirde yaşıyorum gardaş dediler.

    bu bakteriler günümüzde soluduğumuz oksijeni üretmeye başladılar o kadar çok ürettiler ki bazı diğer canlılar bu oksijenden zehirlenip yok oldular diyebiliriz. bu aşamada oksijenli solumun dediğimiz mekanizmalar türemeye başladı. daha sonra ökaryot dediğimiz bizi bu günkü geleceği oluşturacak hücre modelleri evrimleşmeye başladı.

    bu çok tehlikeli ortama bir iş birliği lazımdı ve bazı organizmalar iş birliği yapmaya başladı biz buna (bkz: endosimbiyotik teori) diyoruz. yani kısaca iki hücre birleşerek biri diğerinin bir organı/organeli haline geldi. işte başta söylediğim siyanobakteriler serbest olarak işlev görmekten çok, diğer hücrelerin içerisinde bir organel olarak işlev görmeye başlamışlardır.

    bu sayede yeni oluşan hücre tipleri doğaya karşı daha güçlü bir şekilde tutunmaya başladı ve milyonlarca yıllık evrim sonucunda da siyanobakteriler, diğer hücrelerin bünyesinde kloroplastlara evrimleşmişlerdir. ve günümüz bitkilerini oluşturacak arketip aşamaya girmiş oldular.

    bu arketipler 3 ila 1.2 milyar yıl öncesi arasında evrimleşerek tek hücreli ökaryotik yeşil algleri oluşturdular. ilk aşamada okyanuslarda kümeleşmeye başlayan bu algler (bkz: kambriyen patlaması) dediğimiz dönem öncesi evrimin onlara gösterdiği çok hücreli yola doğru girerek ilk bitkileri oluşturdular.
    su içinde yaşayan daha çok yosunlara benzeyen bu canlılar bundan 450 milyon yıl önce, ordovisyen dönemi'nde ilk defa karaya çıkmaya başlarlar ve sonucu herkes biliyor.....

    son:ilgili şarkı

    kaynak:1,2,3

  • -siri bana da biraz komiklik yap. yap ki ben de güleyim diyalog yazayım.

    +barış!!!

    -anlamadım?

    +özgürlük!!!

    -pardon?

    +demoqq'rasi!!!

    -ne alaka??

    +aşiti!!!

    -olm hangi dil lan bu, kimsin lan sen?

    +benem ben! siri süreyya önder!

    -ahahahahaha ya ama hahahha.

    +la bu solcular size ne etti gardaşım.

    -ahahahah kahvemi püskürttüm.

    +pis kürt mü?? ula faşik!!

    -ahahhahahahah ahahha sandalyeden düştüm lan ahahaha.

    +niye sen ekşici misen gardaş?

    -evet yeni yazar oldum burda.

    +o zaman siz piçler bunu çok seversiz.

    -neyi?

    +dövlet bize bokmir!

    -ahahahahahha adasdasfdasd kjsdfsafaskdjdak ahahhahah öldüm ya hahaha yeter haha.

    +sus lan itin evladı!

    -hooop ayıp oluyo ama siri.

    +şaka lan şaka siri sakık oldum şimdi de. sözüm vandallara hahaha.

    -hahahaha.

    +maksat diyalog maksat uzlaşı. çözüm süreci hahahah.

    -evet hahahahahaha.

    +la sizin ülke zaten komik ben niye güldüreyim hahaha başkanlık sistemi hahahaha.

    -hahhahahaha.

    +ne acayip bi ülkeye programladılar lan bu sefer ahaha sirilerim bozuldu benim de haahaha.

    -ahahahahaha.

    +neyse sarjım bitiyor gidiyim de biraz da devlet siri olayım madem hahahaha.

    -ahahahahahaha.

  • kadın-erkek ilişkilerine dair kafamda son zamanlarda bir soru işareti var. kadınlar neden ilişkide bekleyen taraf oluyor? sürpriz bekler, hediye bekler, ilgi bekler vs. erkek ne kadar verirse versin hep "az yapıyor" oluyorken kadın 1-2 kez yapsa "çok sürprizli" olabiliyor. bunun mantığını bilen, anlayan beri gelsin.

  • günümüz dünyasında kimse telefona 1 kere bile bakmadan gün bitirmiyor. yani nöbet tutan aşırı yoğun doktor olursun ne bileyim astronot olursun uzay gemisinin abs bozulmasın diye telefonu kapatırsın anlarım ama ayda 1 olur 2 olur.

    sakın kendinizi böyle insanlar için yormayın. direkt silin. yoksa iki türlü de kaybedeceksiniz.

  • geçen seneki "şampiyon 4. yıldız için sahada" yazan eleman yazmazsa eleyeceğimiz takımla maçımızdır

    edit: iş bu entry tüm lig boyunca bu entryi yazan, kalkın ulan fener'in maçı var diyen emekçi dostumuz, çubukluya gönül vermiş kardeşimiz nick yazmazsam ne olacak ki renkdaşımızı incitmek için yazılmamıştır. yaptığı totemin ters tepmesine, esprili bir tepkidir.
    kendisine ve çubukluya gönül vermiş renkdaşlarıma selam ederim.

  • şöyle oluyor:

    eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.

    ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.

    evet, hizmet aldığım için utanıyorum.

    cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...

    kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...